34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
20.381,00%1,12
Şair ve yazar (D. 7 Nisan 1932, Ekinözü (Celâ) köyü / Elbistan / Kahramanmaraş – Ö. 7 Haziran 2012, Ankara). Şair Bahaettin Karakoç’un kardeşi, Ertuğrul Karakoç’un ağabeyidir. İlkokulu Ekinözü köyünde bitirdikten (1944) sonra öğrenimini sürdürme imkânı bulamadı. Bir süre marangozluk yaptı. Daha sonra Ankara Belediyesinde muhasebeci olarak çalıştı (1958-84) ve bu görevinden emekli oldu. İlk şiirlerini, Elbistan’da çıkan Engizek (1955) gazetesinde yayımlanmaya başladı. Daha sonra şiirleri Fedai, Devlet, Töre ve Bizim Ocak dergileriyle, Ankara’nın Sincan ilçesinde kurduğu Yeni Ufuk, Yeni Düşünce, Yeni Hafta ve Gündüz gazetelerinde yaylımlandı. Gündüz gazetesinde yazmaya başladığı günlük yazılarını 2000 yılından itibaren Akit gazetesinde sürdürdü. Şiirlerinden dolayı hakkında pek çok dava açıldı, hepsinden beraat etti. Çalışmalarını Ankara’nın merkez ilçelerinden Sincan’da sürdürdü.
Abdurrahim Karakoç, hece ölçüsünü büyük bir ustalıkla kullandığı şiirleriyle günümüzde âşık tarzı şiirin önde gelen temsilcileri arasında yer aldı. Parlak bir söyleyişle çağdaş İslâmî duyarlığı, sosyal konular olarak da yabancılaşma ve gurbet duygularını dile getirdi. Halk şiirine getirdiği dava ve düşünceleri derinlemesine işleyerek, daha sonra yetişecek olan halk şairlerine bu yoldü öncülük etti. Karakoç’un seyrek de olsa, kısmen serbest sayılacak tarzda şiir denemeleri ve halk şiiri tarzında olmayan, ama heceyle yazılmış şiirleri de vardır. Ancak, sanat hayatında hemen her dönemdeki şiirlerinde ağırlık Halk edebiyatı tarzındaki örneklerdir. Bunlarda daima gür konuşan, ahengi kollayan, sağlam kafiyeye önem veren bir şair vardır. Memleketi Maraş çevresinden alınmış kelime ve deyimler, bazen şive taklitleri, bu şiirlere hem âşık çeşnisi, ayrıca anlatım zenginliği, hem de kolay içselleştirilen bir lezzet katmaktadır. Nitekim bu şiirler, halkta olduğu gibi gençler katında da çok okunmuştur. Halkın adına yergi, hiciv ve öfke, Abdurrahim Karakoç’un şiirinin ana damarını teşkil etmektedir. Bunun yanısıra bir destan şairinin vatan, din, fazilet, ahlâk övgüleri, şairdeki niyet ve vicdan temizliğini ilân edip durmaktadır. Eski ozanlar tarzında yolsuzluklarla, kötülük ve pislikle mücade eden Karakoç gazeteciliği ve özel eğilimleri dolayısıyla memleket meselelerine de ışık tutmaktadır. Denilebilir ki gerçek saz şairlerinden ve modern şairlerinden daha fazla benimenmiştir. Halkı adına söylenmiş yergi, hiciv şiirleri ve öfkeli tavrı Karakoç’un şiirinin ana damarını teşkil etmektedir.
Gür sesli bir şair olan Karakoç, hem bir halk şairi, hem bir aydın yazar olarak, Anadolu halkının devletinden, hükümetinden, gazetecisinden, doktorundan, hâkiminden ezelî şikâyetlerini dile getirir. Karakoç hem köylünün ve kasaba yoksulunun kendisidir, hem de çevresindeki bazı aydınların kusurlarını görüp yüzlerine vuracak derecede cesaret sahibidir. Siyasi ve toplumsal sorunları dile getirdiği taşlama tarzındaki şiirleri halk tarfından büyük bir beğeniyle kabul gördü. Ahmet Kabaklı tarafından, “Halk şiirine derin düşünce ve davayı genişlemesine, derinlemesine sokan şair” olarak değerlendirildi. Mihriban ve Bulduktan Sonra Arama başta olmak üzere yüzden fazla şiiri şarkı ve türkü formunda bestelendi. “Dava şiirleri” olarak adlandırdığı bazı şiirleri siyasi gruplarca marş olarak söylendi. Bir bölüm şiiri de anonim olarak bestelenip marş haline getirildi. Şiirleri her dönemde geniş kesimlerin beğenisini kazandı. Türkü formunda bestelenen şiirlerinden özellikle Mihriban başlıklı şiiri dilden dile dolaşmaya devam etmektedir. Şiirlerinin pek çoğu gençlik ve halk arasında ezberlenerek yaygınlık kazandı:
“Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban”
gibi içe işleyen mısraların şairi olan Abdurrahim Karakoç, kendisiyle yapılan bir söyleşide, “Şiire küçük yaşlarda başladım. Dağda-bayırda, ayışığında, şiirler yazdım. Her şiirimin özü mutlak gerçeğe dayanır. Günümü ve insanlarımızı yorumladım.” demektedir… Karakoç, önce farklı gazete ve dergilerde, sonra Vakit gazetesinde yayımladığı yazıları, tenkitleri, küçüklü büyüklü fıkralar da yazdı. Düzyazılarındaki hiciv, mizah ve çarpıcı eleştirileri ile de tanındı.
Abdurrahim Karakoç, 7 Haziran 2012’de tedavi gördüğü Ankara’da, GÜ Tıp Fakültesi Hastanesinde vefat etti, Bağlum’da toprağa verildi.
Abdurrahim Karakoç İçin Ahmet Kabaklı Şöyle Demiştir:
Abdurrahim Karakoç, “… İlk mektepten öteye okumak imkânı bulamadığı halde şaşılacak şiir kabiliyetiyle nazım halinde düşüncenin ifade ve beyanında üstünlük göstermiştir.
“Halk şiirine derin düşünce ve davayı genişlemesine, derinlemesine sokan şair olarak Karakoç, daha sonra yetişecek Ozan Arifle ses ve söz birliği içindedir.
“Hem bir halk şairi, hem bir aydın yazar olarak, Anadolu halkının, devletinden, hükümetinden, gazetecisinden, doktorundan, hâkiminden ezelî şikâyetlerini dile getirir. Abdurrahim Karakoç öyle bir yerdedir ki hem köylünün, kasaba yoksulunun kendisidir, hem de çevresindeki bazı aydınların kusurlarını görüp yüzlerine vuracak derecede görüş sahibidir.
“Gür sesli, gür söyleyişli bu şairin isyan kanatları alabildiğine açılmıştır. Daha önce gazete ve dergilerde ve şimdi de ‘Yeni Düşünce’ gazetesinde yazıları, tenkitleri, küçük büyük fıkraları bulunan ve nesrinde çokluk, hiciv, mizah ve çarpıcı hücumları ile tanınan Abdurrahim Karakoç’un şiirleri çok sevilmiş birçok kere basılmıştır. Kimileri tekrarlanan, iç içe şiirler ve kimisi ilâvelerle basılan şiir kitapları. (…)
“Karakoç’un seyrek de olsa, kısmen serbest sayılacak vezinle denemeleri ve halk şiiri tarzında olmayan heceyle manzumeleri de vardır. Ancak, otuz yılı aşan sanat hayatında hemen her dönemdeki şiirlerinde ağırlık Halk edebiyatı tarzındaki örneklerdir. Bunlarda daima gür konuşan, ahengi kollayan; sağlam, hatta çarpıcı kafiyeye önem veren bir şair vardır. Maraş çevresinden alınmış kelime ve deyimler, bazen şive taklitleri, bu şiirlere hem âşık çeşnisi, hem kelimelerle anlatım zenginliği hem de benimsenen bir lezzet katmaktadır. Nitekim bu şiirler, halkta olduğu gibi gençler katında da çok okunmuştur. Denilebilir ki gerçek saz şairlerinden ve kalem şairlerinden daha fazla ezberlenmiştir. Kimi şiirleri türküleşmiş kimileri de marş halinde bestelenmiştir.
“Halkın adına yergi, hiciv ve öfke, Abdurrahim Karakoç’un şiirinin ana damarını teşkil etmektedir. Bunun yanısıra bir destan şairinin vatan, din, fazilet, ahlâk övgüleri, şairdeki niyet ve vicdan temizliğini ilân edip durmaktadır. Eski ozanlar tarzında yolsuzluklarla, kötülük ve pislikle mücade eden Karakoç gazeteciliği ve özel eğilimleri dolayısıyla memleket meselelerine de ışık tutmaktadır… İslamcı-milliyetçi düşüncenin bayrağını yiğitçesine açmış ve uğrunda pervasız, samimi ‘cihad’ vermiştir.” (Ahmet Kabaklı)
O kendini şöyle tanıtmaktadır:
‘İman kaynağımdır, tevhid havuzum
İslam’ın dışında arama beni
Muhammed-ül Emin tek kılavuzum
Putların peşinde arama beni.
Hak kelâm duyduğum kitap Kur’an’dır
Başka yok! . Uyduğum kitap Kur’an’dır
Dolduğum, doyduğum kitap Kur’an’dır.
Beşerin ‘boş’unda arama beni’
ESERLERİ:
Şiir: Hasan’a Mektuplar (1964), Hatay Bülteni (1967, Hasan’a Mektuplar’la birlikte), El Kulakta (1969), Haberler Bülteni (1969), Vur Emri (1972), Bütün Şiirleri (1973), Vur Emri (1975), Kan Yazısı (1977), Suları Islatamadım (1980), Şiirler (1981), Dosta Doğru (1984), Beşinci Mevsim (1986), Suları Islatamadım (1988), Gök Çekimi (1991), Akıl Karaya Vurdu (1994).
Deneme-Düşünce: Düşünce Yazıları (1990), Çobandan Mektuplar (1996).
KAYNAKÇA: Ahmet Cebeci / Ülkücü Şair Abdurrahim Karakoç (Töre, Ağustos-Eylül 1974)), Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi V (1977), Sadık Tural / Zamanın Elinden Tatmak (1982), K. Tural / Abdurrahim Karakoç’un Şiiri Etrafında (Divan, Eylül 1979), Doğuş Edebiyat (Abdurrahim Karakoç Özel Sayısı, Kasım 1983), İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1986) – Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (Tek cilt, 2001, 3 cilt, 2004) – Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (10 cilt, 2006, 2007) – Ünlü Edebiyatçılar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 4, 2013) – Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), Genç Kardelen (Abdurrahim Karakoç Özel Sayısı, Mayıs-Temmuz-Ağustos 1998), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Abdurrahim Karakoç ile Şiiri Üzerine (Üçüncü Yeni, Ocak-Şubat 2000), TBE Ansiklopedisi (2001), Ahmet Kabaklı / Türk Edebiyatı (c.4, 844-845, 21002), Mehmet Nuri Yardım / Yazar Olacak Çocuklar (2004), Türkiye Yazarlar Birliği / Türkiye Kültür Sanat Yıllığı (2013).
Ahmed-i Hânî