DOLAR

40,0716$% 0.07

EURO

46,9766% -0.01

GRAM ALTIN

4.285,20%0,45

ÇEYREK ALTIN

6.974,00%0,06

TAM ALTIN

27.811,00%0,07

İmsak Vakti a 02:00
Şanlıurfa AÇIK 38°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

YALNIZ ADAM

  Dış kapı kilidini her zaman iki kademe kitlerdi. Buna çok dikkat etmesi evindeki 45 yılda sahip olduğu bilgisayarının çalınması korkusunu taşıyordu. Kapıdan girdiğinde sol taraftaki odanın girişinde duvarda bulunan iki tarafı ince sarı renklerle çizgi inen ortası beyaz prizin üstündeki siyah siyah lekeleri ıslak mendille defalarca silmesine rağmen kuruduktan sonra lekeler tekrardan beliriyordu. Odanın sol tarafında bulunan kitaplık sadece düzenleme yaptığı gün tasnif ediliyor birkaç saat sonra tekrardan eski dağınık haline dönüyordu. Pencerenin hemen ardında bulunan iki ağaç hayatında bulunan 3. kişilerdi. Aynı kendisi gibi düzgün meyve vermemelerine rağmen ev sahibi mazisi olduğundan o 2 ağacı kesemiyorlardı. Bu yüzden o ağaçların kaderiyle kendi kaderini ortak bulduğu için hayatında daima özel bir yeri vardı. Yatağının hemen ucunda bulunan televizyonu en son çıkan siyaset haberlerinden sonra bir kere bile açmamıştı. Prizin altındaki tek koltuğu ilk başta oraya koyarken okuma koltuğu işleviyle kullanacağını söylemesine rağmen ışığın ters düşmesi yüzünden orada hiç kitap okuyamamıştı. Duvardaki sahaf ve denizin olduğu tablo emekli olduğundaki tahayyülünü ihtiva ediyordu.

  Yarın ramazan bitecek, mübarek 11 ayın gelmesi sebebiyle sabah erkenden kalkıp alışverişe çıkacaktı. Akşamdan gömleğinin iç cebindeki not defterini çıkararak eksiklerini yazmaya başladı. Şeker, kolonya tatlı, hazır sarma… Bunları yazarken geçen bayramdan kalan şeker, kolonya var mı diye evi kontrol etti. Evin koridorunda bulunan altı 2 kapaklı askılığa çocukluğunun ölümü sıfatını yüklemişti. İki kapaklı yeri açtığında içinde hiç açılmamış bayram şekeri vardı. Tarihi geçmiş mi diye kontrol ettiği sırada ambalajın üzerinde son kullanma tarihi 02.08.2019 yazıyordu. Kendi kendine ‘’Vay be! Ne zamandır burada Allah bilir?’’ diye mırıldanarak ambalajı olduğu gibi çöpe attı.

  Sabah vapura binmiş çarşıya gitmişti. Eminönü’ndeki şeker tezgâhlarının şeker fiyatlarını tek tek not defterine yazıyordu. Neredeyse güneş denizin arkasına saklanacağı saate kadar fiyatları yazmış banka oturup fiyatları analiz ediyordu. Mısır çarşısının ilk girişindeki sağ tarafta bulunan tezgâhın şekerleri hem markalı olması hasebiyle hem de tezgâhtarın kendisinin elini ‘’hoş geldin’’ diyerek sıkması o dükkândan alışveriş yapması için ideal şartları taşıyordu. Kolonyayı ise bir dükkândan almaktan ziyade seyyar satıcıdan almak fiyat bakımından daha makul bulunacağını söyleyerek fiyatları not defterine yazarken diğer gözüyle etrafında seyyar satıcı arıyordu. Tatlıyı da kendisi yapacak sarmayı zincir mağazalarından birinden alacaktı. Saat 21.00’e geliyor vapur seferleri bitmeye yakın gideceği Kadıköy vapuruna binerek evin yolunu tuttu. Evin birkaç sokak ötesinde bulunan herhangi bir zincir mağazasına girerek yapacağı mozaik pasta için kakao ve bisküvi aldıktan sonra evine geçti.

  Bugünkü alışveriş kendisini o kadar çok yormuştu ki elini kaldıracak mecali kalmamıştı. Mutfağa oturmuş buzdolabından bir tane birayı alarak yorgunluğunu atmayı düşünüyordu. Biranın yarısına geldiğinde mutfaktaki yıllardır bozuk musluğun dakikada kaç damla su akıttığını hesaplamak için telefonundan kronometreyi açmış kaç damla akıttığını hesaplıyordu. Bu hesaplamaları oldukça seviyordu. Geçenlerde Balkanlar üzerinden gelen tozlu rüzgâr tesiriyle rüzgârın kuzey yönünde 8km hızla estiğini hava durumundan öğrenerek arka bahçedeki vidası çıkmış müstakil eski evin çatı sacının 30 saniyede 4 defa çarptığını hesaplayarak gün içerisinde kaç defa gürültü kirliliği çıkarımını yapmaya çalışıyordu.

  Hesaplamaların içinde adeta nefes alamıyordu. Evin havalanması için pencereyi açsa o 2 ağacın geçmişine şahitlik ettiğini bildiği için o ağaçlardan utanıyordu. İçerden sürekli sildiği kablolu prizi aldı ve o gün bugündür deyip hızla arka bahçeye inerek geçmişin şahitliğini ettiği tüm günahlarının muhbirleri olan bir dalına prizin kablosunu sıkıca bağlayarak sandalyenin üzerine çıktı. Ağzından şu mısralar dökülüyordu.

Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde

Şu dünyanın ıssızlığı

Tanrı kimsenin başına vermesin

Böyle bir yalnızlığı…

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Yün Günü – Çocukluğumdan Kalan O Bahar Sabahı

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.