34,2452$% 0.28
37,6376€% -0.37
2.921,73%0,22
4.978,00%0,00
19.847,00%-0,02
Quentin Tarantino, Amerikan sinemasının en özgün, etkili ve tartışmalı yönetmenlerinden biridir. Tarzını belirleyen unsurlar arasında şiddet, diyalog, pop kültürü referansları, müzik seçimi, zaman çizgisinin bozulması ve sinema tarihinin yeniden yazılması sayılabilir. Tarantino’nun filmleri hem eleştirmenlerden hem de izleyicilerden büyük beğeni toplamış, pek çok ödül kazanmış ve kült bir hayran kitlesi oluşturmuştur. Bu makalede, Tarantino’nun hayatı, kariyeri, eserleri, etkileri ve eleştirileri hakkında detaylı bilgiler bulacaksınız.
Quentin Jerome Tarantino, 27 Mart 1963’te Tennessee’nin Knoxville şehrinde doğdu. Babası Tony Tarantino, New York’tan gelen İtalyan asıllı bir aktör ve müzisyendi. Annesi Connie McHugh ise Tennessee’li bir hemşireydi. Babası oğlunun doğumundan kısa bir süre sonra aileyi terk etti. Tarantino’nun annesi ise oğlunu tek başına büyüttü.
Tarantino’nun sinemaya olan ilgisi küçük yaşlarda başladı. Annesi onu pek çok film izlemeye götürdü. Ayrıca evlerinde de televizyon izlemesine izin verdi. Tarantino’nun en sevdiği filmler arasında westernler, korku filmleri ve Uzak Doğu sineması vardı.
Tarantino 14 yaşındayken Los Angeles’a taşındı. Liseyi bitirmeden bıraktı ve bir video kiralama dükkanında çalışmaya başladı. Burada sinema bilgisini geliştirdi ve pek çok film izledi. Ayrıca senaryo yazmaya da başladı. İlk senaryosu olan The Birthday adlı kara komediyi arkadaşı Craig Hamann ile birlikte yazdı ve yönetti. Ancak film tamamlanamadı ve çoğu kayboldu.
Tarantino 20’li yaşlarında Robert Redford’un Sundance Enstitüsü’ne katıldı ve burada senaryo yazma eğitimi aldı. Burada tanıştığı arkadaşı Scott Spiegel sayesinde yönetmen Roger Avary ile tanıştı. Avary ile birlikte True Romance adlı senaryoyu yazdılar. Bu senaryo daha sonra Tony Scott tarafından filme çekildi.
Quentin Tarantino’nun ilk profesyonel işi 1987 yılında From Dusk Till Dawn (Gün Batımından Şafağa) adlı korku filmi için senaryo yazmak oldu. Bu film daha sonra Robert Rodriguez tarafından yönetildi ve Tarantino da oyuncu olarak yer aldı. Bu filmdeki rolü sayesinde televizyon dizisi Altın Kızlar’da Elvis Presley’i canlandırma fırsatı buldu.
Tarantino’nun ilk uzun metrajlı yönetmenlik deneyimi 1992 yılında Reservoir Dogs adlı suç filmi oldu. Filmde altısı da takma isim kullanan soyguncuların başarısız bir mücevher soygunundan sonra yaşadıkları anlatılıyordu. Film Sundance Film Festivali’nde gösterildi ve büyük ilgi gördü. Film hem eleştirmenlerden hem de izleyicilerden övgü aldı ve Tarantino’nun ününü artırdı.
Tarantino’nun ikinci filmi Pulp Fiction(Ucuz Roman), 1994 yılında vizyona girdi. Film, birbirleriyle bağlantılı olan çeşitli suç öykülerini anlatıyordu. Film Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünü kazandı. Ayrıca Akademi Ödülleri’nde En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Özgün Senaryo dallarında aday gösterildi. Tarantino ve Avary, En İyi Özgün Senaryo ödülünü kazandılar. Film, modern Hollywood sinemasının en önemli filmlerinden biri olarak kabul edildi.
Tarantino’nun üçüncü filmi Jackie Brown, 1997 yılında gösterime girdi. Film, Elmore Leonard’ın Rum Punch adlı romanından uyarlanmıştı. Filmde bir uçuş görevlisinin (Pam Grier) uyuşturucu kaçakçılığı yaparken yakalanması ve hem polis hem de suçlular arasında sıkışması anlatılıyordu. Film, blaxploitation türüne bir saygı duruşu olarak nitelendirildi.
Tarantino’nun dördüncü filmi Kill Bill, iki bölüm halinde 2003 ve 2004 yıllarında yayınlandı. Film, eski bir suikastçının (Uma Thurman) kendisine ihanet eden eski meslektaşlarından intikam almasını konu alıyordu. Film, dövüş sanatları filmlerine, spagetti westernlere ve animeye göndermeler içeriyordu. Film hem eleştirmenlerden hem de izleyicilerden olumlu yorumlar aldı.
Tarantino’nun beşinci filmi Death Proof, 2007 yılında vizyona girdi. Film, bir dublörün (Kurt Russell) arabasını bir silah gibi kullanarak genç kadınları öldürmesini anlatıyordu. Film, Robert Rodriguez’in Planet Terror adlı filmiyle birlikte Grindhouse adlı bir çift program olarak sunuldu. Bu program, 1970’lerin ucuz ve şiddetli sinema salonlarını andırıyordu.
Tarantino’nun altıncı filmi Inglourious Basterds, 2009 yılında gösterime girdi. Film, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi işgali altındaki Fransa’da geçiyordu. Filmde Yahudi-Amerikan askerlerden oluşan bir timin (Brad Pitt liderliğindeki Basterds) Nazilere karşı yaptıkları operasyonlar ve bir sinema sahibinin (Mélanie Laurent) Hitler’i öldürme planı anlatılıyordu. Film Cannes Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü Christoph Waltz’a kazandırdı. Ayrıca Akademi Ödülleri’nde En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Özgün Senaryo dallarında aday gösterildi. Tarantino bu dallardan hiçbirini kazanamadı ancak Waltz En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü aldı.
Tarantino’nun yedinci filmi Django Unchained, 2012 yılında vizyona girdi. Film, kölelik döneminde geçiyordu. Filmde bir kölenin (Jamie Foxx) özgürlüğünü kazanması ve karısını kurtarmak için bir Alman avcıyla (Christoph Waltz) işbirliği yapması anlatılıyordu. Film Tarantino’nun en çok hasılat yapan filmi oldu ve 425 milyon dolar kazandırdı. Ayrıca film Akademi Ödülleri’nde En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Özgün Senaryo dallarında aday gösterildi. Tarantino bu dallardan hiçbirini kazanamadı ancak Waltz En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü ve Tarantino da En İyi Özgün Senaryo ödülünü aldı.
Tarantino’nun sekizinci filmi The Hateful Eight, 2015 yılında gösterime girdi. Film, Amerikan İç Savaşı sonrasında geçiyordu. Filmde kar fırtınasına yakalanan sekiz yabancının (Kurt Russell, Samuel L. Jackson, Jennifer Jason Leigh, Walton Goggins, Tim Roth, Michael Madsen, Bruce Dern ve Demián Bichir) bir dağ kulübesinde yaşadıkları gerilimli olaylar anlatılıyordu. Film 70 mm formatında çekildi ve özel gösterimlerde üç saatlik bir süreye sahipti. Film Akademi Ödülleri’nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Leigh), En İyi Sinematografi (Robert Richardson) ve En İyi Müzik (Ennio Morricone) dallarında aday gösterildi. Morricone bu dalda ödülü kazandı.
Tarantino’nun dokuzuncu ve son filmi Once Upon a Time in Hollywood, 2019 yılında vizyona girdi. Film, 1969 yılında Hollywood’da geçiyordu. Filmde bir televizyon yıldızının (Leonardo DiCaprio) ve dublörünün (Brad Pitt) sinema sektöründe tutunmaya çalışmaları ve ünlü aktris Sharon Tate’in (Margot Robbie) Manson Ailesi tarafından öldürülmesi olayına tanıklık etmeleri anlatılıyordu. Film Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarıştı ve Pitt En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandı. Ayrıca Akademi Ödülleri’nde En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Özgün Senaryo dallarında aday gösterildi. Pitt En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü alırken, film de En İyi Sanat Yönetimi ve En İyi Kostüm Tasarımı ödüllerini kazandı.
Quentin Tarantino’nun filmleri genellikle şiddet, diyalog, pop kültürü referansları, müzik seçimi, zaman çizgisinin bozulması ve sinema tarihinin yeniden yazılması gibi ortak unsurları paylaşır. Tarantino’nun filmleri ayrıca birbirleriyle bağlantılıdır. Bazı karakterler akraba veya tanıdık olabilir, bazı nesneler veya markalar diğer filmlerde de görülebilir, bazı olaylar diğer filmlerin arka planında gerçekleşebilir. Tarantino bu bağlantıları iki kategoriye ayırır: Gerçek Dünya ve Sinema Dünyası. Gerçek Dünya filmleri karakterlerin yaşadığı dünyayı temsil ederken, Sinema Dünyası filmleri karakterlerin izlediği veya hayal ettiği filmleri temsil eder. Örneğin Pulp Fiction ve Reservoir Dogs Gerçek Dünya filmleridir; Kill Bill ve From Dusk Till Dawn ise Sinema Dünyası filmleridir.
Tarantino’nun filmlerinin bir diğer önemli özelliği de müzik seçimidir. Tarantino genellikle orijinal müzik yerine var olan şarkıları kullanır. Bu şarkılar genellikle 1960’lar ve 1970’lerin rock, soul, funk veya country müziğinden seçilir. Tarantino bu şarkıları filmin atmosferini yaratmak, karakterleri tanıtmak, sahnelere duygu katmak veya ironi yaratmak için kullanır. Tarantino’nun filmlerinde kullandığı bazı ünlü şarkılar şunlardır:
Tarantino’nun filmlerinin bir başka özelliği de zaman çizgisinin bozulmasıdır. Tarantino genellikle filmlerini kronolojik sıraya göre değil, tematik veya dramatik olarak uygun olduğunu düşündüğü şekilde anlatır. Bu şekilde izleyiciye sürprizler, geri dönüşler, gizemler ve paralel olaylar sunar. Tarantino bu tekniği filmlerinin yapısını zenginleştirmek, izleyicinin ilgisini canlı tutmak ve sinema dilini yeniden yorumlamak için kullanır.
Tarantino’nun zaman çizgisini bozduğu filmleri şunlardır:
Tarantino’nun filmlerinin son olarak değinilmesi gereken bir özelliği de sinema tarihinin yeniden yazılmasıdır. Quentin Tarantino bazı filmlerinde gerçek tarihi olayları kendi yorumuyla değiştirerek anlatır.
Bu şekilde izleyiciye beklenmedik, şok edici ve eğlenceli bir deneyim sunar. Tarantino’nun sinema tarihinin yeniden yazdığı filmleri şunlardır:
Tarantino’nun sineması pek çok yönetmen, senarist ve eleştirmen tarafından etkilenmiştir. Tarantino’nun kendisi de sinema tarihindeki pek çok yönetmen ve filmle ilham aldığını belirtmiştir. Tarantino’nun etkilendiği bazı yönetmenler şunlardır:
Tarantino’nun etkilendiği bazı filmler ise şunlardır:
Tarantino’nun sineması hem övgü hem de eleştiri almıştır. Tarantino’nun filmlerinin en çok eleştirilen yönleri şunlardır:
Quentin Tarantino, Amerikan sinemasının en özgün, etkili ve tartışmalı yönetmenlerinden biridir. Filmleri hem eleştirmenlerden hem de izleyicilerden büyük beğeni toplamış, pek çok ödül kazanmış ve kült bir hayran kitlesi oluşturmuştur. Filmleri şiddet, diyalog, pop kültürü referansları, müzik seçimi, zaman çizgisinin bozulması ve sinema tarihinin yeniden yazılması gibi unsurlarla tanınır. Filmleri ayrıca birbirleriyle bağlantılıdır ve iki kategoriye ayrılır: Gerçek Dünya ve Sinema Dünyası.
Filmleri pek çok yönetmen, senarist ve eleştirmen tarafından etkilenmiştir. Tarantino’nun kendisi de sinema tarihindeki pek çok yönetmen ve filmle ilham aldığını belirtmiştir. Bu makalede, Tarantino’nun hayatı, kariyeri, eserleri, etkileri ve eleştirileri hakkında adım adım kapsamlı bir bilgi verilmiştir. Tarantino’nun sineması, modern Hollywood sinemasının en önemli parçalarından biri olarak kabul edilebilir. Tarantino’nun gelecekteki projeleri merakla beklenmektedir.
Arşimet: Antik Yunan’ın En Büyük Bilim İnsanı Hakkında Her Şey
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.