34,2630$% -0.03
37,4871€% -0.05
2.929,92%0,07
4.971,00%0,78
19.820,00%0,77
Eğitim kitapları nesillere yön veren anne ve balar ve eğitim sistemine yön veren eğitmenler için olduğu kadar tüm herkes için önemli bir yere sahiptir. En çok okunan eğitim kitapları nelerdir diye sorduğumuzda şöyle bir liste çıkarabiliriz;
Türkiye’de ortaöğretimin, özellikle de liselerin, 1950’lerle beraber gelip girdiği ve bugün de süren bir çıkmazı şudur: Tarih, felsefe, sosyoloji, edebiyat ve sanat gibi kültürün temel konularında, gençlere -hemen hemen- hiçbir şey verilmiyor; öğrencilerin kafalarına yalan yanlış, abuk subuk, ipe sapa gelmez birtakım şeyler tıkıştırılıyor.
Egemen sınıfların bir oyunudur bu!
Amaç da ne yapıp edip gençlerin uyanmasını engellemektir.
İşler öylesine tezgahlanıyor ki, daha liseden başlayarak gençlerin gözlerinin önüne bir “duman perdesi” çekiliyor; içinde yaşadıkları çağa ve topluma yabancılaştırılıyor.
Liselerden üniversite ya da yüksekokullara bu durumda gelen öğrencilerle bir “kültürel diyalog” kurabiliyor ve bir “kör dövüşü” dür gidiyor. Bu kitap, işte bu oyunu bozmak için yazıldı. Söyleyeceklerini de, bir “uygarlık tarihi” nin zemininde ve “çağdaş tarih” in çerçevesi içinde söylüyor.
Tek kelimeyle çağını tanıtarak.
Kültür; çağını tanıtıp bilinçlendirmiyorsa, laf yığınıdır.
Başta gençlere seslense de, temel kültüre meraklı herkesin öğreneceği var bu kitaptan. Okuyun göreceksiniz…
Asırlarca basit tarım ve hayvancılıkla hayatını sürdüren göçebe Kırgız halkı, Çarlık Rusyası’nın yıkılmasının ardından yepyeni bir dünyanın hayaline ortak olur. Önceleri yalnızca birkaç kişinin hatta kimi zaman sadece tek bir bireyin peşine düştüğü bu hayaller, statükonun direnciyle yüzleşecektir elbette. Ancak adanmış bir ruhun önünde ne durabilir? Bu ilk kıvılcımlar zamanla desteklenip paylaşıldıkça koca bir toplumu değiştirir ve dönüştürür kuşkusuz. Tıpkı İlk Öğretmenim’de olduğu gibi…
Savaş sırasında aldığı sınırlı eğitim, idealist bir Kırgız genci olan Düyşen’de köklü değişimlere neden olmuştur. İdeallerine olan inancı onu köyünün yüzlerce yıllık ataerkil geleneklerine başkaldırmaya iterken köyün çocukları için bir okul inşa etmeye koyulur. Şüphesiz bu derme çatma okulun ilk öğretmeni de kendisi olacaktır. Düyşen’in mücadelesi hem kendisinin, hem köyünün hem de gelecek kuşakların kaderini değiştirecek acı ve hüzün dolu bir hikâyenin başlangıcı olduğu kadar, büyük bir destanın da müjdecisidir!
Doğan Cüceloğlu ve İrfan Erdoğan, bu kitapta genç fidanları taptaze umutlara dönüştüren öğretmenlerimizi konuşuyorlar. Eğitim ve öğretmenlik hakkında bugüne kadar biriktirdikleri kuramsal, tarihsel ve güncel fikirlerini paylaşmak üzere bir araya gelen Doğan Cüceloğlu ve İrfan Erdoğan, uzun soluklu bir yol arkadaşlığı kurdular. Yaklaşık bir yıla yayılan bir zaman dilimi içinde, sadece İstanbul’da değil, Türkiye’nin çeşitli kentlerinde “öğretmen”i konuştular, tartıştılar ve bütün bu kayıtları, elinizdeki kitabın malzemesini teşkil edecek şekilde düzenlediler. Nihayetinde ortaya çıkan bu eser, eğitim konusunda Türkiye’nin en birikimli düşünürlerinden Doğan Cüceloğlu ve İrfan Erdoğan’ın yalnızca kendi aralarındaki değil, tüm öğretmenlerimizle kurdukları diyalogun bir ürünü olarak görülmelidir. Ve şimdi bu diyalog, kitabın okurlarıyla devam edecek. Öğretmen Olmak, sadece okulda değil, yaşamın her alanında, herkese esin kaynağı olmak isteyenlere…
Onlar, ışıklı bir geleceğe ancak eğitimle ulaşabileceklerini bilen çocuklar!
Kendi çevrelerinin de bu bilginin ışığıyla aydınlanacağına inanıyorlar.
ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ aracılığıyla ulaşılan bu kız öğrenciler, TURKCELL bursundan, her şeyden önce kendileri istediği için yararlanıyorlar.TURKCELL’in desteği, onların okuma azmini güçlendiriyor.Şu anda her biri birer kıvılcım olan bu kızlar, eğitimlerini tamamlayıp birleştiklerinde Türkiye’nin ufkunu aydınlatacak güçlü bir ışığa dönüşecekler.
Yazar Ayşe Kulin, Anadolu’nun uzak köşelerinde yaşayan bu kızların en küçüğünden üniversite öğrencisine kadar bir çoğuyla tek tek görüşerek, zor yaşam koşullarına tanık olarak, onların duygularını, beklenti ve umutlarını sizlere aktarmaya çalıştı.Bu kitap, yazarın izlenimlerinin kısa bir özetidir, sadece.Kimbilir, belki bu ilginç yaşamları öğrencilerin kendi kalemlerinden bire bir okumamız da mümkün olur günün birinde.
• Ödül, neden motivasyonu düşürür?
• Ödülle değerler neden öğretilemez?
• Ödül, yaratıcılığı neden olumsuz etkiler?
• Ödül, yapay sevginin bir göstergesi midir?
• Ödülle büyüyen çocukları ne tür tehlikeler bekler?
• Mutlu ve başarılı bir çocuk gerçekte nasıl yetiştirilir?
Bunun gibi merak edilen birçok sorunun yanıtını eğitim bilimci Dr. Özgür Bolat, son 70 yılda yapılan bilimsel araştırma ve gerçek vakalarla net bir şekilde ortaya koyuyor.
Dr. Özgür Bolat, sadece ödülün görünmeyen gizli zararlarını anlatmıyor; bizlere bir model, pratik çözümler ve uygulamalar öneriyor.
Kılavuz niteliğindeki bu kitabı okuduğunuzda mutlu, özgüvenli, sorumluluk sahibi ve başarılı bir çocuk yetiştirmek için önemli bir adım atmış olacak, çocuğunuzla ilişkinizde anlamlı değişiklikler yaşayacaksınız.
DR. ÖZGÜR BOLAT
Eğitim Bilimci
Okullaştırma, eğitimle aynı anlama mı gelmektedir? Kesinlikle hayır. Herkes günbegün bir şeyler öğrenmektedir. Dürüst olmak gerekirse, çoğumuz, yaşamımızda okullaşmanın doğrudan ve derin bir etkiden son derece yoksun olduğunu görürüz. Bu durumda iki soru ortaya çıkmaktadır: Her toplumda okullaşmaya bu derece büyük bir önem ve prestij kazandıran nedir? Eğitimin işlevi bir şüphe içeriyorsa, okullaşma gerçekte ne anlama gelmektedir?
Ivan Illıch, bu eserinde okulun, statükonun korunmasına vesile olan araçlardan biri olduğundan dolayı bu prestije sahip olduğu yolundaki tezini kanıtlamaya çalışmaktadır. Ona göre günümüzdeki okullar eğitim açısından etkisiz olduğu kadar, bölücü bir nitelik de taşımaktadır.
ÇOCUĞUNUZ BİR KEZ ÇOCUKLUK YAŞAYACAK;
BU DÖNEMİ ONUNLA DOYA DOYA YAŞAYIN.
Bir anne, bana yolladığı mektupta şöyle diyor; “Çok yorgun ve sorumlulukların altında ezilmiş hissediyorum. Annem kendi dönemlerinde böyle bir yılgınlık hissetmediklerini, bu kadar sabırsız ve öfkeli olmadıklarını, bizi seyrederken bile yorulduğunu söylüyor.”
Bir başkası da şöyle yazmış; “Otuz yaşında yaklaşık 4,5 ay sonra baba olacak bir baba adayıyım. Bugüne kadar geçen süre içinde baba olacağım düşüncesi üzerinde çok durmadığım için birçok şeyin farkında değildim. Ancak bugün bu düşünce üzerinde ilk adımımı attım ve daha ilk adımımda büyük bir eksik ile yola çıktığımı fark ettim. Bu sanki kutuplara keşfe giden kâşifin yanında soğuktan koruyucu kıyafetlerini almaması gibi bir hisse benziyor.”
Yetişen her yeni kuşakla birlikte, onları yetiştiren anne ve babalardan da beklentiler artıyor. Toplumun gelişmesi için öncelikle ailede demokratik bir yapı kurulması şart. Bunun yolu da anne ve babaların geçmişten gelen korku kültürü kalıplarından kurtulmaları ve onur eşitliğine inanan sağlıklı gelişmiş bireyler yetiştirmeleri…
Geliştiren Anne-Baba olmak için kendinizi ve çocuğunuzu tanımanız, beklentilerinizi, niyetinizi keşfetmeniz; değerlerinizi ve aile ilişkinizi sağlıklı tutmanız önemli. Bilen, anlayan, seven gözlerle yaşama bakmak kendi elinizde…
Güler yüzlü, sakin, güvenen, hayata, ailesine şükür duygusu içinde bakan bir anne, bir baba olmak çocuklarınıza verebileceğiniz en büyük armağandır. Çocuklar böyle bir armağanı hak ediyorlar.
DOĞAN CÜCELOĞLU
… Yaşadığımız süre boyunca insanlar tarafından eğitiliyoruz ve bizi etkileyen olaylardan edindiğimiz tecrübeyle olgunlaşıyoruz. Bize eğitim veren insanların bizim için çizdiği yol ile yaratılışımıza uygun olan yol zıt yönleri işaret ettiğinde ise ruhsal karşılıklar yaşıyoruz. Yürümemizi istedikleri yolun sonu bize mutluluk getirmeyecek, ancak diğer yolda yürümemiz için de teşvik edilmiyoruz. Bütün hayatımız boyunca böyle çarpıştığımız ve dalgalandığımız için kendi kendimizle uyuşamadan, ne kendimiz için ne de başkaları için iyi şeyler yapamadan hayatımızı tamamlıyoruz.
Çocukları, yeteneklerini ortaya çıkarmaları ve olmak istedikleri şeyi olmaları için özgür bırakmalıyız. Biz onlara hakim, asker ya da din adamı olmalarını değil yaşamayı öğretebiliriz ve onlar bir meslek sahibi olmadan önce insan olmalılar. Çünkü, bir insan ne olmak istiyorsa ya da ne olması gerekiyorsa onu olabilir, sonra vazgeçip başka bir şey olabilir; ama o daima kendisi olarak kalacaktır.
Bu kitap öncelikle bilgi bankanıza ilave yapmak için değil, duygu ve düşünce bankanızı zenginleştirmeniz için yazılmıştır. En başta gelen amacım öğretmen olarak seçeneklerinizi artırmak, gelişmek ve değişmek için size fırsatlar sunmaktır. Her sayfayı okudukça, önünüzdeki iki okul günü içerisinde bu fikirleri ve bilgiyi nasıl uygulayabileceğinizi düşünün. İvedi bir uygulama olmadıkça, yerine getirmek istediğiniz değişikliklerin gerçekleşmeyeceğini araştırmacılar bize söylemektedirler. Bu kitapta aktarılanları önemseyin, daha da önemlisi kullanın onları. Bir eğitim kahramanı olmak için kullanın. Görevini sadece matematik, tarih, coğrafya, fizik… öğretmek zanneden ve insan yetiştirmeyi unutan meslektaşlarınızla olan farkınızı görmek için kullanın. Kendi hayatınıza yüklediğiniz anlamı zenginleştirmek ve daha coşkulu bir hayata sahip olmak için kullanın. İnsan yetiştirme sorumluluğunun gerektirdiği işleri daha eğlenceli ve verimli kılmak için kullanın.
Üzerinde en çok konuşulan ve yazılan öğretmenlik mesleği dışında bir başka meslek tanıyor musunuz? Sanıyorum yok. Mesleği bu kadar önemli kılan özelliğin ne olduğunu hiç düşündünüz mü? Sıradan sözler ile ifade edilirse şöyle söylenecektir: ‘Hakimi de, mühendisi de, devlet adamını da öğretmenler yetiştirir.’ Bu söylenen tabii ki doğru. Ancak öğretmenlik bu geleneksel değerlendirmenin dışında daha farklı ve fazla bir öneme sahip olmalı.
Atatürk’ü en doğru ve en yalın biçimde herkese anlatabilecek tek kitap.
Tarih, savaşlarda düşmana galip gelen büyük komutanlarla dolu. Tarihte milletlerini daha ileriye götürmek için çalışan birçok önemli önder var. Ama hiçbiri Atatürk gibi anılmıyor, özlenmiyor. Tarih sayfalarında uyuyorlar.
Çünkü aralarında Atatürk gibi hem vatanını düşmanlardan temizleyip yeni bir devlet kuran, hem milletini sömürüden, hurafelerden, ortaçağlılıktan kurtarıp çağdaş uygarlığa kavuşturan biri yok.
Üstelik Atatürk’ün Milli Mücadele ve Cumhuriyet zaferlerinin özellikleri, koşulları incelenirse, benzersiz büyüklüğü daha iyi anlaşılır.
Atatürk yoksul, ilkel, geri, çağdışı toplumu çağa açan, Anadolu aydınlanmasını başlatan, Türkiye’yi kalkındıran insandır.
Bu konuda da örneği yok.
Birliğimizi, dirliğimizi, geleceğimizi korumak için büyük küçük, kadın erkek herkese gerçek Atatürk’ü, değerini, büyüklüğünü, örneksizliğini iyi anlatmalıyız. Okulda, ailede, iş yerinde, basında, televizyonlarda, radyolarda, yurtdışında, her yerde, herkese.
Dersimiz: Atatürk bu büyük ödevin bir adımıdır.
• Öğretmen ve öğrencilerin her zaman başvurabilecekleri eşsiz bir kaynak.
• Senaryonun tam metni.
• Turgut Özakman’ın yalın ve güzel diline eşlik eden renkli film kareleriyle hazırlanan kitap 17 Mart 2010’da filmin galasıyla birlikte kitapçılarda.
Carl Sagan kariyerinin son kitabı Milyarlarca ve Milyarlarca’da hepimizin içinde yaşadığı evrene ilişkin temel konuları her zaman olduğu gibi hem aklıyla hem yüreğiyle ele alıyor. Konu ister insandaki avlanma içgüdüsü, ister çocukluğunun oyuncak trenindeki elektrik transformatörünün kokusu, isterse küresel ısınma ya da Mars’ta yaşam olsun… Kitaptaki denemeler evrenin uçsuz bucaksızlığında yol alırken, insan zihnini de araştırıyor. Çünkü Sagan’a göre gelecek yüzyıllarda karşılaşacağımız sorunları ancak bilimi ve duyguyu birleştirerek çözebiliriz.
Eğitimde fırsat eşitliği için, herkese, her yerde, dünya standartlarında, ücretsiz eğitim. Geleceğin okulları nasıl olacak, eğitim nasıl dönüşecek, öğretmen – öğrenci ilişkisi nasıl yeniden şekillenecek, sınıflarda hangi teknolojik yöntemlerle ders işlenecek? Tüm bu konuların yanı sıra bu kitapta Khan Academy’nin hikayesini de en samimi şekilde kurucusunun kaleminden okuyacaksınız. Khan Academy’nin nasıl teknoloji ve eğitimi bir araya getirerek insan faktörünü ön plana çıkarttığını anlatan “Dünya Okulu”, eğitim reformunun geleceğine ışık tutuyor. STFA’nın 1992 yılında kurduğu Bilimsel ve Teknik Yayınları Çeviri Vakfı, 2012 yılında Khan Academy kurucusu Salman Khan ile Khan Academy’nin ilk uluslararası iş ortaklığı anlaşmasını imzaladı. Anlaşma çerçevesinde dünyanın en büyük internet öğrenim platformu Khan Academy Türkçeleştirilerek tüm dünyada Türkçe konuşan herkese ücretsiz olarak sunulmaktadır. Khan Academy Türkçe, Ekim 2014 itibariyle 2 milyon ders vermiştir. Herkese kendi hızında ve kişiselleştirişmiş eğitim anlayışıyla dünya genelindeki eğitim reformunun en önemli paydaşlarından olan Khan Academy’nin sunduğu interaktif alıştırmalar, yönlendirme ve puanlama sistemleri ile öğrenci, öğretmen ve velilere yönelik raporlama gibi gelişmiş özellikler de binlerce eğitim videosu ile birlikte Türkçe olarak kullanıcılarla ücretsiz olarak buluşturulmaktadır. STFA, Khan Academy Türkçe projesi için Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği protokolü imzalamış olup Fatih Projesi ve Eğitim Bilişim Ağı (EBA) kapsamında ortak çalışmalara devam etmektedir. Khan Academy’nin kurucusu Salman Khan’ın 2012 yılında yazdığı “Dünya Okulu” isimli kitabı, Khan’ın eğitim reformu ve eğitim sisteminin geleceği ile ilgili görüşlerini derlediği vizyon açıcı bir çalışma. Eğitimde fırsat eşitliği için, herkese, her yerde, dünya standartlarında, ücretsiz eğitim.
“Sal Khan’ın eğitim sistemi üzerindeki etkisi hesaplanamayacak kadar büyük.”
-Bill Gates-
“Sal’ın Khan Academy’si, kurulduğu 2006’dan beri sunduğu herkesin erişimine açık, özgürlük vadeden online eğitim modeliyle düşüncelerimizi kökten değiştiriyor.”
-Al Gore-
“Herkese Bedava Eğitim, Sonsuza Kadar… Khanacademy.org ve Khanacademy.org.tr adreslerini şiddetle tavsiye ederim.”
-İsmet Berkan, Hürriyet Gazetesi Yazarı-
“Dünyanın en büyük dersliği Türkiye’de… STFA, her yıl 8 milyon kullanıcının faydalandığı dünyanın en büyük ücretsiz online öğrenim platformu Khan Academy’yi Türkçe’ye kazandırdı.”
-Nuran Çakmakçı, Hürriyet Gazetesi Eğitim Yazar-
“Khan Academy Türkçe eğitime büyük katkı yapacak… Geriye kalan, Khan Academy’nin imkanlarından Anadolu’nun en ücra köşesine dahi ulaşarak öğrencileri, öğretmenleri, ebeveynleri haberdar etmek.” -Şelale Kadak, Sabah Gazetesi Yazarı-
Oyuncu Anne’den tüm anne ve babalara iyi öneriler var bu kitapta. Yazar, hemen hemen her çocuğun yaşadığı benzer problemlere alışık olduğumuz o iyimser gözlüklerini takarak bakıyor ve diyor ki…
Geç otur cancağızım, önce rahat bir nefes al. Çocuğu emziği bırakmakta zorlanan, “kakamı yapmıycammm” diye ağlayan, çocuğu yıkarken banyoyu içeride fil yıkanmışa çeviren tek anne sen değilsin. Arkadaşını ısıran, saç çeken, kızınca iki tokat yapıştıran tek çocuk seninki değil… Neredeyse bütün anneler bunları yaşıyor, aynı yollardan geçiyor. Bunlar çocuğun doğal büyüme sürecinde yaşadığı ve yaşattığı deneyimler.
Şermin Çarkacı’nın Elma Yayınevi’nden çıkan bu yeni kitabını okuduğunuzda, tüm anne babaların ortak dertlerine şahit olacaksınız. Kötü alışkanlıklardan kurtulmak için gerçek hayatta denenmiş tüyoların arkasındaki masallar, çocuklarınızın kötü alışkanlıkları yenmesi için sizlere bir rehber, onlara ise bir örnek olacak…
Panik yok çocuklar büyür…
Her şeyden önce empati
Veeeeeer gazı! Yapabilirsin evet yapabilirsin!
Sen önce kendine bak, düş çocuğun yakasından
Emzik, eee n’oldu; emerken iyiydi! (Ayı Bugu emziği bırakıyor)
Bez yaaaa, bez bağla! (Maymun Zıp Zıp kakasını yapamıyor)
Sümük, maden tetkik arama iş başında (Kurbağa Figo burnunu karıştırıyor)
Sinir, ben çok sinirli bir anneyim
Isırrrr, yerim seni yerim yeriiimmmm (Aslan Kükrek arkadaşını ısırıyor)
İnat, yaaa nooolucak sanki!!!
Banyo, yıkanmıycam beeennnn!!!! (Hippo suya giriyor)
TV, telefon, tablet ve diğer muhteşem şeyler… (Tilki Toli televizyonu kapatıyor)
Yemek, uçak geliyoooorrrr!!! (Geyik Boyni yemek yiyor)
Küfür, pis, kötü, aptal, öküz, kaka anne (Yılan Tosi kötü sözler öğrenmiş…)
Psikanaliz kuramının kurucusu olan Freud (1856-1939), bu kuramıyla ilgili ilk notlarını öğrencilerine aktardığı derslerle kitaplaştırdı.
Freud’un derslerinin “Hatalı Eylemler” ve “Rüya” adını taşıyan ilk bölümlerini daha önce sunmuştuk.
Elinizdeki “Nevrozların Genel Kuramı”nda Freud, psikanalizin psikiyatri ile ilişkisini, nevroz belirtilerinin anlamını, bilinçdışı kavramını, insanın cinsel yaşamının yerini, libidonun gelişimini ve libido teorisini, sinirlilik, korku ve kaygı durumunu, narsisizmi, analitik tedaviyi irdeliyor. Freud, bu irdelemesinde, ele aldığı konularla ilgili psikiyatri dünyasındaki gelişmelere de gönderme yapıyor ve bilimsel saptama ve önermelerini sunduğu yapıtıyla nevrozlar konusundaki öncülüğünü bir kez daha kanıtlıyor.
Stanislavski’nin tiyatro kuramı alanında klasikleşmiş kitabı “Bir Aktör Hazırlanıyor”, tiyatro dünyasına atılmak ve sahne tozunu tatmak isteyen gençlere, oyunculuğun nasıl yaşayan, hareketli ve bilinçaltına değin işleyen bir çok yönlü süreç olduğunu, bir sistem dahilinde ve çok anlaşılır örneklerle anlatıyor. Agora Kitaplığı bu kitabı, Osman Akınhay’ın yeni ve daha güncel, daha anlaşılır ve daha özenli çevirisiyle okurlarına takdim ediyor…
Bu kitapta, yirminci yüzyılın en büyük spiritüel ustalarından biri olan Osho, ilerleyen yaşlarımızın bahşettiği yaşam niteliklerini benimsememiz için bizi teşvik ediyor.
Gençliğe saplantılı bir şekilde tutunan ve her ne pahasına olursa olsun yaşlılıktan kaçınmaya kararlı olan bir kültürde bu kitap, Viagra ve kozmetik cerrahi çağında çoktan unutulmuş olan bir soruyu gündeme getirme cesaretini gösteriyor: Ölüm ânına kadar gençliğe ve onun hazlarına tutunmaya çalışmaktansa yaşlanma sürecini doğal olarak kabul etmenin ne gibi faydaları olabilir?
Osho bizleri yaşlanmanın değil, büyümenin ne anlama geldiğinin köklerine götürüyor. Hem başkalarıyla olan ilişkilerimizde, hem de kendi bireysel kaderimizin gerçekleşmesinde, Osho bize yalnızca gerçek olgunluğun getirebileceği hazları hatırlatıyor.
Anne babaların aileleri için istediği aşağı yukarı aynıdır: sakin, karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı bir aile ortamı.
Bağırmayan Anne Baba Olmak şiddetsiz iletişimi anlatıyor. Hal Edward Runkel dünyayı ilişki ilişki, tek tek sakinleştireceğine inanıyor. Yeni bir metot, “üç günde çocuğunuzu nasıl muma çevirirsiniz” türünden bir ebeveynlik yöntemi sunmuyor. Aksine, kendinize odaklandığınızda ve böylece sakin kalabildiğinizde yaşamakta olduğunuz sorunları hiç yaşamayacağınızı söylüyor.
Önerileri uygulamak size sadece çocuklarınızla ilişkilerinizde değil, tüm ilişkilerinizde faydalı olacak. Yeni bir bakış açısı kazanacaksınız ve bu pencereden baktığınızda sizi zorlayan sorunlar bambaşka görünecek.
Bağırmadan, öfkelenmeden, “hadi” demeden çocuk büyütmek mümkün, denemeye ne dersiniz?
ACAYİP Şeyler Dizisi’nin bu üçüncü kitabı ile hepinize yeni bir merhaba!
Bir önceki kitapta sözünü ettiğimiz gibi üçüncü kitabımızın konusu, ŞU ACAYİP YERYÜZÜ!
Bu kitabın sayfaları arasında, yeryüzünün Hayat Bilgisi ve Fen Bilgisi kitaplarında yazmayan çok acayip gerçeklerini bulacaksınız.
Güzel mavi gezegenimizin, kendine özgü yuvarlaklığı, çekiciliği, yer kabuğunun altında saklı katmanları, yanardağları ve elbette yanmayan dağları, çölleri, buzulları ve okyanuslarıyla acayip ama gerçekten çok acayip bir yer olduğunu göreceksiniz…
İçindekiler:
Yer nasl bir yer?
Uzaydaki mavi devekuşu yumurtas
Yer bizi çekmese
Yer’in dayanlmaz çekiciliği
Ne büyük, ne küçük
Ne sıcak, ne soğuk
Yerin kabuğu ve elma kabuğu
Çekirdeğin faydaları
Yanardağlar neden yanar?
Dünyanın çatıları
Neye yarar dağlar?
Yeryüzünün çölleri
Buzdan ülkeler
Toprağın hikâyesi
Benzin deposundaki dinazor
H2OOOOOOOOH!
ARİSTOTALES’İN, beyaz harmaniyesine sarılıp, zeytin bahçelerinde ders anlattığı günlerdi. İhtiyarın anlattıklarından canları sıkılan iki öğrenci, (Tabi ki, Akhuzittines ve Saftirikiles) kaş göz işareti yaparak aralarında anlaştılar ve gruptan ayrılıp, bir tepeciğin eteğinde sırt üstü uzanarak, lakırdı geyiğinin boynuzlarını cilalamaya başladılar.
Ancak iki felsefe öğrencisi, ne konuşabilirlerdi ki!?
“Sence” dedi, Akhuzittines. “Yer nasıl bir yer?
Saftirikiles, harmaniyesinin eteklerinde dolaşan bir kaç iri karıncayı püfledikten sonra:
“Sana yerin düz bir tepsi gibi olduğunu kaç kere anlatacağım!” diye cevap verdi.
“İhtiyar öyle söylemiyor ama!” dedi Akhuzittines.
“İhtiyarı boşver sen! Ben gözümün gördüğüme inanırım. Ve Dünyayı düz bir tepsi gibi görüyorum!” dedi Saftirikiles.
“Şu uzaktaki geminin yavaş yavaş ufukta kaybolması işine ne diyorsun?” diye sordu Akhuzittines.
“Peh! Hiç zekice değil. Bir göz yanılması işte!” dedi Saftirikiles.
“Hadi ama.. Pekala yeryüzünün düz değil de tostoparlak bir şekli olduğunu göstermez mi bu?” diye sızlandı Akhuzittines
“Eğer Dünya yuvarlaksa, tam altımızda yaşayanların dondurma topları nasıl oluyor da külahlarının üzerinde düşmeden durabiliyorlar ha?” diye bağırdı Saftirikiles…
Bir boyama kitabı satış rekorları kırabilir mi?
Evet evet, yanlış duymadınız, bir boyama kitabı satış rekorları kırıyor. Ama bu, bildiğiniz boyama kitaplarına benzemiyor. Bu kitap, âdeta mürekkeple kurulmuş bir Esrarengiz Bahçe! Bu kitap, her yaştan sanatkâr için kendini keşfetme imkânı sunan bir hazine sanki. İster çocuk olun, ister yetişkin… Bu kitapta olağanüstü çiçekler ve ilginç bitkilerle dolu, siyah beyaz, büyüleyici bir harikalar diyarı keşfedeceksiniz. Boyanacak resimler, keşfedilecek labirentler, tamamlanacak desenler ve kendi çizimlerinizi yapabileceğiniz pek çok alan bulacaksınız. Kitabın çizeri Johanna Basford kendisini “mürekkebe aşık bir çizer” olarak tanımlıyor. Çizimlerini İskoçya kırsalındaki evini çevreleyen bitki örtüsünden ve canlı yaşamdan ilham alarak yapıyor. İnce ince işlenmiş çalışmaları, yoğun bir el emeğinin ürünü…
İlk kitabı Esrarengiz Bahçe 22 farklı ülkede, 1.400.000’den fazla satış yaptı. Kitap, Türkiye’de de çok satanlar raflarında. Üstelik Esrarengiz Bahçe rüzgârı sadece kitap raflarında esmiyor. Kitabı alıp boyayanlar eserlerini sosyal medyada paylaşıyorlar. Birbirlerine boya önerenlerden tutun teknik öğretenlere kadar paylaşımda sınır yok. Kim demiş boyama kitapları yalnız çocuklar için diye! Gelin kendinize bir iyilik yapın: Bir boyama kitabı alın ve renklerin büyülü dünyasına dalın!
Madonna, Michelle Pfeiffer, Pierce Brosnan gibi birçok ünlü Dr. Karp’ın teknikleriyle çocuklarını yetiştiriyor!
Çocuk gelişimi konusunda tanınmış bir uzman olan Dr. Harvey Karp, bu kitapta, ağlayan yumurcakları sakinleştirmede şaşırtıcı derecede etkili ve son yirmi beş yılın en faydalı tekniklerinden oluşan bir yöntem sunuyor…
“Anne-babalar, çocuklarıyla iletişim kurabilmelerini sağlayacak bu akıllı yaklaşıma bayılacak. Bu kitap sayesinde dünyayı çocukların gözünden görmeye başlayacağız.”
Dr. Janet Serwint, Pediyatri uzmaın, Johns Hopkins Tıp Fakültesi ve Harriet Lane Çocuk Kliniği Yöneticisi
“Dr. Karp, anne-babaların sıkıntılarını mutluluğa dönüştürüyor.
Bu kitap çocuklar hakkındaki düşüncelerimizi değiştirecek!”
Dr. Roni Cohen Leiderman Nova Southeastern Üniversitesi Mailman Segal Çocuk Araştırmaları Enstitüsü Dekanı
John Dewey 1859-1952 yılları arasında yaşamış olan ünlü Amerikan filozof ve eğitimcidir. 1896 yılında Chicago Üniversitesi’nde kurduğu “Laboratuvar Okulu” ile eğitim dünyasında bir çığır açmış ve bu okulda dört-on dört yaş grubundaki çocuklara aktif öğretim yöntemleri doğrultusunda eğitim vermiştir. 1920’lerden itibaren deneyimlerini paylaşmak ve eğitim sistemlerini incelemek amacıyla çeşitli ülkelere eğitim seyahatleri yapmıştır. Eğitim seyahatleri yaptığı ülkelerden biri de Türkiye’dir. Dewey, Atatürk’ün davetiyle Türk Eğitim Sistemi’ni incelemek üzere iki ay süreyle (19 Temmuz10 Eylül 1924) Türkiye’ye gelmiştir. Ülkemizdeki incelemelerinin sonucunda bir rapor yayınlamıştır. Yayınladığı rapor Atatürk döneminde eğitim sisteminin yapılandırılmasında ana dayanak noktalarından birini teşkil etmiş ve eğitimle ilgili olarak yapılan birçok reforma da esin kaynağı olmuştur. Okul ve Toplum Dewey’in 1899’da Chicago Üniversitesi’nde verdiği üç konferanstan ve Elementary School Research adlı dergide yayınladığı üç makaleden oluşmaktadır. Elinizdeki bu kitap 1929 tarihinde H. Avni Başman tarafından yapılmış “Mektep ve Cemiyet” adlı çevirisinin günümüz Türkçesine uyarlanmış halidir. Kitap; Okul ve Toplumsal Gelişim, Okul ve Çocuğun Hayatı, Eğitimde Savurganlık, İlköğretimin Psikolojisi, Froebel’in Eğitim Prensipleri, İşe Katılımların Psikolojisi, Dikkatin Gelişimi ve İlköğretimde Tarihin Amacı adlı bölümlerden oluşmaktadır. Bu bölümlerin yanı sıra kitap içerisinde Talim ve Terbiye Kurulu Eski Başkanlarından Mehmet Emin Erişirgil’in John Dewey’in felsefe anlayışıyla ilgili olarak kaleme aldığı Osmanlıca metnin günümüz diline aktarılarak verildiği bir bölüm de bulunmaktadır.
Harvard Profesörlerinin Önerdiği Kitaplar
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.