34,2801$% 0.02
37,4508€% -0.14
2.925,31%-0,09
4.945,00%0,28
19.720,00%0,28
Seyyid Nesimi’nin Türkçe ve Farsça olmak üzere iki divanı vardır. Günümüzde de kendisinden Divan edebiyatının Yunus Emre’si olarak bahsedilmektedir. O dönemlerde ise Nesimi’ye halk arasında seyyid denmesinin nedeni peygamber soyundan geldiğine inanılmasıydı. Belki de şiirlerinin dönemin diğer şairleri tarafından dikkate alınmasının nedenlerinden birisi de buydu. Ayrıca şiirlerinde herkesten farklı, coşkun ve korkusuz bir dil kullanıyordu. Aynı zamanda Nesimi, Hurufilik tarikatı halifelerindendi ve dar görüşlü, yanıltıcı dini düşünüşle mücadele ediyordu. Bu nedenle düşüncelerini şiirleriyle anlatmaktan çekinmiyor, diyar diyar dolaşıp insanlara şiirlerini ve düşüncelerini ulaştırıyordu. Onu diğer şairlerden ayıran en önemli özelliği de sonu derisinin yüzülmesine kadar gideceğini bilmesine rağmen inandığı davadan vazgeçmemesi ve ilahi aşk uğruna varlığını yok etmesidir.
Hurufilik, izleri 17. asra kadar Anadolu ve Balkanlarda yayılan mistik ve felsefi bir akımdı. Kuran harflerinin gizemini çözmeyi ve varlık ile sayılar arasında bağlantılar kurmayı amaç edinmişlerdi. Nesimi de bu tarikata öyle bir bağlanmıştı ki mürşidinden daha çok onun adından bahsedilir olmuştu. Birçok insanı etkisi altında bırakıp kendisinden övgülerle bahsedenler olduğu gibi “zındık” diye bahsedenler de vardı. Bunun sebebi herkesin anlayabileceği düzeyde olmayan fikirleriydi. Örneğin Nesimi’ye ve bu tarikata göre Allah’ın zuhur ettiği yer insanın yüzüydü. Yani bir nevi insan yüzü Allah’ın aynasıydı. Bir diğer örnek ise düşüncelerini harflerle sistemleştirip her bir organı 32 harf ile izah etmeleriydi. Bunlar ve buna benzer düşünceleri din alimleri tarafından şiddetle eleştirilmişti. Ve her dönemde olduğu gibi herkes gibi düşünmeyen ya susturulmalı ya da ölümün ellerine teslim edilmeliydi.
Elbette Nesimi ölmeyi susmaya tercih etmişti. Bu nedenle hakkında derisi yüzülerek öldürülme fetvası verilmişti. Rivayete göre halkın gözü önünde derisi yüzülmüş ve bu olay birçok insan tarafından izlenmişti. Hatta devrin müftüsü konumundaki adam gaza gelerek şehadet parmağını kaldırmış “Bu öyle bir kâfirdir ki kazara pis kanı insanın bir uzvuna temas etse orasını kesmek lâzım gelir.” diyerek onu lanetlemişti. Tam da o sırada derisi yüzülen Nesimi’nin bir damla kanı adamın şehadet parmağına sıçramıştı. İzleyenlerden biri müftünün parmağının kesilmesini söylemiş fakat müftü kendisiyle çelişerek parmağını yıkamıştı. Bunun üzerine Nesimi şu beyiti söylemişti:
‘‘Zahida bir parmağın kessen dönüp haktan kaçar
Gör bu miskin aşığı serpa sayarlar ağlamaz”
*Zahid: Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren anlamına gelen Arapça sıfat.
*Sarpa sayarlar: Baştan aşağı soyarlar.
Bir diğer rivayete göre de derisinin yüzülmesi bitince Nesimi ayağa kalkmış, derisini bir örtü gibi sırtına alıp izleyenlerin dehşet dolu bakışları arasında yürüyerek gitmişti. Kimse nereye gittiğini bilmiyordu fakat Halep’in 12 kapısında bekleyen kapıcıların her biri kendi bulundukları kapıdan çıktığını iddia etmişlerdi. Bu yüzden derler ki Nesimi 12 kapıdan aynı anda çıkıp sırlara karışmıştır. Bu hikaye de günahlarının üstünü kapatıp başkalarını dinsiz diye cezalandıranlara ders olması için nesilden nesile aktarılmıştır. Birilerine ders olur mu bilemeyiz ama yetişen daha nice Nesimilere yoldaş olacağına inanırız. Ruhu şad olsun!
“Gah giderim medreseye, ders okurum Hak için
Gah giderim meyhaneye, dem çekerim kime ne
Sofular haram demişler bu aşkın şarabına
Ben doldurur, ben içerim, günah benim kime ne”
Nilgün Marmara
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.