34,7202$% 0.08
36,5449€% -0.59
2.941,92%-0,66
4.891,00%-0,78
19.569,00%-0,76
Hayatımıza bu güne kadar çeşit çeşit insan girmiştir. Hepsinin de fiziki görünümleri farklı olduğu gibi fikir yapıları da farklı farklıdır. Bunun böyle olması doğaldır elbette. Çünkü bizleri yaratan yüce Yaratıcı özellikle renklerimizi, dillerimizi, boylarımızı ve huylarımızı ayrı yaratmıştır. Sebebini de yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Hucurât Suresi 13.ayette “Ey insanlar! Sizi, bir erkekle bir dişiden (Âdem ile Havva’dan) yarattık. Hem de sizi soylara ve kabilelere ayırdık ki, birbirinizi tanıyasınız, (kim olduğunuz sorulunca, bağlı bulunduğunuz soy veya milletinizin adını söyleyesiniz). Biliniz ki, Allah katında en iyiniz, takvası en ziyade olanınızdır. (Şeref, soy ve neseble değildir). Şüphe yok ki Allah Alîm’dir= her şeyi bilendir, Habîr’dir = her şeyden haberdardır.”(Ali Fikri Yavuz Meali) diye açıkça bildirmektedir.
Sevgili Dostlar,
Buraya kadar yazılanlara sanırım hiç birimizin itirazı yoktur. Olamaz da… Ancak bizim esas üzerinde duracağımız konu birbirini tanımadan biri hakkında olur olmaz şeyler konuşan, bir doğrunun yanına beş yanlış ekleyen hatta yanlıştan öte yalan söyleyen insanlar ile ilgili.
Oysa bu konuda Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) “Din kardeşinin yüzüne karşı söylemediğin şeyi ardından söylemen gıybettir.” demiştir. Bir kişinin gıyabında ondan hoşlanmayacağı şekilde, hakkında doğru olan bir şeyi söylemek, alenî gıybetin ta kendisidir. Bir maç sonrası futbolcuların oynama biçimleri üzerinde konuşanları bir dinleyin; sanatçıların özel hayatlarına burunlarını sokan magazin tutkunlarının neler anlattıklarına bir bakın. Komşularınız, eşiniz, dostunuz ve hatta kendi evladınız hakkında gıyaplarında konuşurken hangi üslubu kullandığınıza bakın. Çoğu insan, değil gıybet ettiklerini, başkalarından bahsettiklerini bile fark etmiyorlar. Siz isimleri geçen insanların yerinde olsaydınız, kendinizden o şekilde söz edilmesinden hoşlanır mıydınız? Eğer hakkında konuştuğunuz kişi huzurda olsaydı, cümlelerinizi, hatta o andaki duruşunuzu değiştirme ihtiyacı duyar mıydınız?
Bazı kişiler bu konuda kendilerince sığınacak bir liman bulmuşlar sanki “Biz yalan söylemiyoruz ya, söylediklerimiz o kişide var” deyip işin içinden kurtulacaklarını zannediyorlar. Oysaki bu durum daha da vahim. Bu durumda olanlar için Sevgili Peygamberimiz “Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun; eğer yoksa bir de iftirada bulundun” buyurarak konunun o kadar basit olmadığını en veciz bir şekilde açıklamıştır.
Sevgili Dostlar,
Bu açıklamalardan sonra biz insanlara düşen, diğer insanlar hakkında konuştuklarımıza çok dikkat etmek, ya konuşurken doğruyu konuşmak ya da konuşmamak olmalıdır. Sözü uzatmadan bir şiirle özetleyelim isterseniz.
YA DOĞRU SÖYLE…
Her söze karışan kişi
Ya doğru söyle ya da sus
Bırak; dedi ki, demişi
Ya doğru söyle ya da sus
Varsa eğer dediklerin
Gıybet içindedir yerin
Dayanmaz ateşe derin
Ya doğru söyle ya da sus
Hep yaparsın da gıybeti
Düşünmez misin ahreti?
Yiyemezsen “…kardeş eti”
Ya doğru söyle ya da sus
Hayat, her an iniş, çıkış
Ömür, ten kafesinde kuş
Cehennemden olmaz kaçış
Ya doğru söyle ya da sus
Karartırmış haset kalbi
Şefaat etmez belki Nebi
HALİL; gel dinle Habib’i
Ya doğru söyle ya da sus
ses ver
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.