38,8629$% 0.15
43,7500€% 0.09
4.039,95%0,26
6.693,00%-0,40
26.689,00%-0,56
TAŞLAR HATIRLAR: Hattuşa Yolunda Bir Gün, Bin Yıl
Giriş: Rutinden Tarihe Açılan Kapı
Bazen insan, hayatın tekdüzeliğinde kaybolur.
“Aman kötü bir şey olmasın da, bu rutine razıyız,” der geçer.
İşte öyle bir yaz günüydü. Hava sıcaktı, gün sıradan görünüyordu.
Ama o sıradanlığın içinden beni çağıran bir şey vardı.
Bir belge lazımdı Çorum’dan.
“Ben gidip alayım,” dedim.
Hem yol yapmış olurum, hem de uzun zamandır gitmediğim yerlere uğrarım.
Bilmiyordum ki; bu yolculuk beni binlerce yıllık Hattuşa’nın kapısına götürecekti.
Anadolu Topraklarında Bir Sabah
Erken kalktım. Sessiz bir çay içtim, bardağımı masada bıraktım.
Gün doğmadan yola çıktım. Samsun Asfaltı’nda ağır ağır yükseliyordu güneş.
Bir Neşet Ertaş türküsü yakıştı bu ana:
“Az mı çektim, az mı çektim oy…”
Yol daralıyordu, inceliyordu.
İki geniş tarla arasında uzanan o uzun, ince asfalt…
Saat daha dokuz olmadan Alaca’ya vardım.
Belgemi aldım. Ama gün daha yeni başlıyordu.
Alaca pazarı kurulmuştu, içine daldım.
Tahta kaşıklar, renkli pazen kumaşlar, çökelek peynir, ot satan kadınlar…
Bir kilo koy elması, biraz üzüm…
Sıcak Trabzon Ekmeği ve taze kavrulmuş leblebi aldım.
Arabaya bindim, ama dönmek istemedim.
Bir Çorumlu olarak hiç gitmediğim o yere gitmeye karar verdim:
Hattuşa – Hititlerin başkenti.
Zamanın Kapısını Aralayan Antik Kent: Hattuşa
Yolda traktörler, tarlada çalışan insanlar,
Yol kenarında kavun-karpuz tezgahları…
Her şey başka bir ritimdeydi.
Derken müzenin yanından bir inek sürüsü geçti.
Çan sesleri, boyunlardaki boncukların tınısı…
Bu toprakların sesiydi bu.
Biletimi alıp yavaş yavaş Hattuşa Antik Kenti’ne girdim.
Bozkırın ortasında kurulmuş binlerce yıllık bir uygarlık…
Hititler burada yemiş, içmiş, dua etmiş, yıldızları gözlemiş.
Doğayı okumuş, kadına değer vermiş, barışı yazıya dökmüş.
Mısır’la aralarında ilişki kurmuşlar. Kadeş Anlaşması’nı imzalamışlar sonunda . Ve bu barışı pekiştirmek için Mısır Firavunu Ramses’ i Hitit Prensesi’yle evlendirmişler.
Tarihte ilk yazılı barış bu topraklarda hayat bulmuş.
O anda gözümde bir sahne canlandı:
Rüzgârda saçları savrulan bir Hitit kızı, güneşe doğru yürüyordu.
Güneşin Kızı: Bir Hitit Prensesinin Güncesi
Ben, Hattuşa’nın taşlarına doğmuş bir kızım.
Aslanlı Kapı’nın gölgesinde büyüdüm.
Annem saçlarımı örerken tanrıçaların hikâyelerini anlatırdı.
Babam devlet işleriyle meşguldü, ben yıldızlara adaklar adardım.
Sonra bir gün dediler ki:
“Barış için seni Mısır Firavunu’na eş olarak gönderecekler.”
O an içimde bir şey sustu.
Kadın değil, artık bir barış sembolü olacaktım.
Hazırlıklar başladı.
Altın kuşaklar, Anadolu buğdayı, dualar…
Nine uğurlarken şöyle dedi:
“Git kızım. Ama toprağını kalbinde taşı.”
Yollara düştük.
Kızılırmak kıyılarından, Kapadokya’nın taşlı yollarından, Toroslar’ın gölgelerinden geçtik.
Her gece başka bir dua, her sabah başka bir gökyüzü…
Sonunda Nil’in kokusu çarptı yüzüme.
Firavun bana baktı.
Ben başımı eğdim, toprağımı yüreğimde tutarak.
Artık sadece bir eş değilim.
Ben, iki medeniyetin arasında kurulmuş bir köprüyüm.
Gökyüzüne yazılmış bir sözüm ben.
Dönüş: Taşların Hatırladığı Sessizlik
Yeşil Dilek Taşı’na dokundum.
Frekans tünelinden geçtim. Belki başka bir boyuta ulaşırım diye…
Duvarlardaki figürler bir sır fısıldıyordu.
Anlamadığım ama kalbimde hissettiğim bir bilgelik vardı.
Taşlar konuşuyordu.
Vedalaştım Hattuşa’yla. Arabaya bindim.
İçimde tarif edemediğim bir sessizlik.
Binlerce yıl önce insanlar bu topraklardaydı.
Şimdi biz varız.
Sonra başkaları olacak.
Ama taşlar…
Taşlar her şeyi hatırlayacak.
#Hattuşa #Hititler #ÇorumGezisi #TarihKokusu #AntikŞehirler #AnadoluTarihi #KadeşAntlaşması #TarihleYolculuk #KültürMirası
#Seyehat #astroloji #yol
Londra’nın Gizli Hazineleri
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.