34,4980$% 0.08
36,5098€% 0.4
2.945,45%0,37
5.059,00%0,33
20.159,00%0,49
Hayat kendi sistemi içinde bir dinamiğe sahiptir. Tabii ki bireylerinde kendi içinde bir sistematiği ve bütünselliği vardır. Durum böyle olunca birbirinden bağımsız iki unsur nasıl bir yaşamı paylaşabilir diye düşünüyor insan. İşte bu noktada hayat ve hayatın içindekilerin bir homeostazda olup dengede buluşabilmeleri için ortak dil kavramına kulak vermeleri gerekir. Ortak dil şemsiyesi bütünleyici bir kavram olmakla beraber sanki sadece insanlar arası yaşamın paylaşılmasına katkı sağlayan bir havası var. Ancak ortak dil insanlar ve hayvanlar arası ilişkide de belli kurallar çerçevesinde kendini gösteririr. İnsanlar ve hayvanlar arasındaki ilişkinin aslında iki boyutu vardır. Birincisi her gün dışarı çıktığımızda selamladığımız farklı şekillerde bağlar kurduğumuz sokak hayvanlarıyla ikincisi ise sahiplendiğimiz aynı evi paylaştığımız hayvanlarla. İki durumun da beslendiği dinamikler aynıdır. Sadece kurulan bağın niteliği ve niceliğinde farklılıklar olabilir.
Dışarı çıktığımız zamanların çoğunda bizi selamlayan bir kedi ve köpekle karşılaşırız. Ama onlarla bir yaşamı paylaşıyor olduğumuz düşüncesi çoğu zaman aklımıza gelmez. İlginçtir ki hiç fark etmeden bağ kurarız onlarla. Mesela her gün gittiğimiz marketin önünde gördüğümüz kediye alışırız. Onu severiz, bazen besleriz. Fakat bu durumun farkında olmayız. Bir gün gene markete gittiğimizde kediyi göremediğimiz zaman yokluğunu derinden hissederiz. İşte o zaman anlarız onlarla yaşamı paylaştığımızı. Çünkü yaşamı paylaşmanın dinamiğinde vardır ortamsal alışkanlık. O kedi de biz de alışmıştık aynı mekandaki aynı şartlara. Sokak hayvanları tarafındaki boyutu birazcık farklıdır. Onların evi sokaklar olduğu için stratejik canlılardır. Yani gelecek tehlikeleri önceden sezip nereden beslenip nerede konaklayacaklarına karar verirler. Kedinin hep aynı mekanda bulunması onların dünyasından bize bir mesaj gönderir: Ben burada güvendeyim.
Kediyi göremediğimiz zaman yokluğunu derinden hissedilen aşamada aklımda Reşat Nuri Güntekin’in satırları belirir, der ki: ‘’Benim için sevmek bir başka insanın vücudundan, ruhundan bir parça hükmüne girmek, onunla beraber gülüp ağlamak, ıstıraplarını paylaşmak demektir.’’ Cidden de sevmek kavramının derinliklerine indiğimizde karşımıza yaşamın ve yaşamın içindeki duyguların paylaşımı çıkar. O zaman sokak hayvanları ile paylaştığımız yaşam bize onların dünyasındaki davranışları anlamlandırmamıza olanak tanır. Tabi bu durum pozitif olarak empati yeteneğimizin gelişmesine katkı sağlar.
Lars Svendsen: ‘’Bir hayvanla yaşayıp, bir iletişim geliştirdiğinizde ortak bir dünya inşa edilir.’’ diyor. Sokak hayvanları ile paylaştığımız yaşam bizim ortak bir dünya eşliğinde ortak bir kültür oluşturmamıza katkı sağlıyor. Yani daha hoşgörülü, doğaya, çevremizde olanlara karşı daha duyarlı bireyler oluyoruz. Onları düşünüp bir kap su bir kap mama koyduğumuzda empati duyumuza ek olarak sorumluluk alma bilincimiz gelişiyor.
Emine Öykü Güneri
İnsanların neden farklı kültürleri anlamaya ihtiyacı vardır?