39,5851$% -0.32
45,6681€% -0.99
4.322,05%1,03
7.024,00%2,53
28.013,00%2,53
“Hayatını Değiştiren Küçük Bir Cesaret: El Emeğiyle Başlayan Umut Hikayesi”
Bir kadının içindeki potansiyeli fark etmesiyle değişen yaşamı… Zorluklardan çıkan ilham verici bir başlangıç hikayesi.
Bazı insanlar doğuştan şanslı değildir.
Ama hiçbirimiz kaderin hükmüyle mühürlenmiş değiliz.
İnsan, yargılanmak için değil, dönüşmek için yaşar.
Ben küçükken el işlerine meraklıydım. Renkli iplerden kolyeler örer, bez bebeklerime kıyafetler diker, dikiş kutusunun başında saatler geçirirdim. Yaz tatillerinde balkonun bir köşesine çekilir, asmanın gölgesinde boncuklarla hayaller kurardım.
Arkadaşlarım yoldan geçerken takılırdı:
“Yine mi bir şeyler dikiyorsun Meltem? Hadi yürüyüşe çıkalım.”
Ama o anlarda ben başka bir dünyadaydım. Kalbimle, elimle, hayalimle…
Yıllar geçti. Hayat o masum oyunları sessizce avuçlarımdan aldı.
Sonra bir gün babamı kaybettik. Ve onun gidişiyle birlikte evin sıcaklığı da azaldı. Faturalar birikti, tüp bitti, sesimiz kısıldı.
Ne yapacağımı bilemediğim zamanlardı. İş arıyordum.
Ayakta kalmak zorundaydık.
Tam o günlerde, hayatıma hiç beklemediğim biri girdi.
Çocukluktan beri tanıdığım, ama çok nadir görüştüğüm,benden birkaç yaş büyük bir kız arkadaşımdı.
Elinde çantasıyla okul okul dolaşıyor, kadınlara doğal ürünler tanıtıyordu.
Bazı kibirli kadınların onunla adeta dalga geçercesine:
“Bir şeyler satabiliyor musun bari, akşama kadar gezip duruyorsun.”deyişlerini duymuştum.
Gülümseyerek yaklaştı.
Biraz sohbet ettik.
“Meltem, eskiden çok güzel el işleri yapardın. Bahçenizde hep seni görürdüm. Neden tekrar denemiyorsun?”
“Kim alır ki?” dedim.
Ama o ısrar etti:
“Denemeden bilemezsin. Hem ne kaybedersin ki?”
Birlikte, mahallenin bijuteri dükkânına gittik.
Babamı tanıyorlardı. Baş sağlığı dilediler.
Ben de çekinerek sordum:
“El emeği takılar yapıyorum. Acaba burada satabilir miyim?”
Dükkan sahibi “Tabii ki,” dedi. “İstediğin zaman getirebilirsin.”
Birkaç gün sonra tekrar uğradım.
Hepsi satılmıştı.
İnanamadım.
O minicik kutuda, çocukluk hayallerim vardı. Ve insanlar onları satın almıştı.
İlk kez bir şey başarmıştım.
Kendime, ellerime, emeğime güven duydum.
Biri bana “Sen işe yararsın” dememişti belki, ama ben artık hissediyordum.
Birkaç hafta sonra mahallede bir şenlik düzenlendi.
Aklıma bir tezgâh açmak geldi.
Plastik bebekler aldım, yöresel kıyafetlerle süsledim, saçlarına kurdeleler taktım.
Yanına bileklikler, kolyeler…
Tezgâhım renkliydi, neşeliydi.
Gelip geçenler gülümsedi, sordu, baktı…
O gün sadece takı satmadım, kendimi yeniden buldum.
Yıllardır içimde sessizce bekleyen potansiyeli fark ettim.
Kazandığım parayla evin boş tüplerini doldurdum.
Ama en büyük kazancım, kendi ellerime yeniden güvenmekti.
Ve şunu anladım:
Yapmak isteyene mutlaka bir yol vardır.
Önemli olan, zincirleri mi kıracaksın, yoksa pes mi edeceksin?
Bazıları hayatı boyunca damgalanır:
Tembel. Başaramaz. Yetersiz.
Ama bunlar gerçek değil.
Gerçek olan, insanın kendi içindeki tohumu fark etmesidir.
Bazen toprağın en derinine düşmek gerek.
Çünkü en sağlam kökler orada filizlenir.
Hayat seni kırabilir ama yargılayamaz.
Asıl mahkeme, senin kendine inandığın gündür.
Ve o gün geldiğinde…
Hiç kimse seni durduramaz.
Meltem Yalçın
–
#KendiYolunuBul #KadınGirişimciler #ElEmeğiGözNuru #UmutHikayeleri #İlhamVericiYolculuk #KadınDayanışması #HayatıDeğiştirenAnlar #BaşarıHikayesi #KüçükAdımlarBüyükDeğişim
“1980’lerde Ankara’da Hindi Krallığı: Gecekondu Mahallesinin Gerçek Hikâyesi”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.