DOLAR

34,2452$% 0.28

EURO

37,6376% -0.37

GRAM ALTIN

2.921,73%0,22

ÇEYREK ALTIN

4.978,00%0,00

TAM ALTIN

19.847,00%-0,02

İmsak Vakti a 05:34
Şanlıurfa AÇIK 27°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Edebiyatkulisi

Edebiyatkulisi

04 Ekim 2024 Cuma

Mel Gibson: Hayatı, Kariyeri ve Filmleri Hakkında Her Şey

Mel Gibson: Hayatı, Kariyeri ve Filmleri Hakkında Her Şey
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Mel Gibson, hem oyuncu hem de yönetmen olarak başarılı bir kariyer yapmış Avustralya asıllı Amerikalı bir sanatçıdır. Özellikle Mad Max ve Cehennem Silahı serilerindeki aksiyon kahramanı rolleriyle tanınır. Ayrıca Cesur Yürek filmiyle hem En İyi Yönetmen hem de En İyi Film Oscar’larını kazanmıştır. Bu makalede, Mel Gibson’ın hayatını, kariyerini ve filmlerini anlatacağız.

Hayatı

Mel Gibson
Mel Gibson. Fotoğraf: John Phillips/Getty Images

Mel Gibson, 3 Ocak 1956’da New York’ta doğdu. Babası Hutton Gibson, bir yazar ve demiryolu frençisiydi. Annesi Anne Patricia Reilly ise İrlanda asıllıydı. Mel Gibson’ın büyükannesi Eva Mylott ise Avustralya doğumlu bir opera sanatçısıydı. Mel Gibson, 11 kardeşin altıncısı ve ikinci erkek çocuğuydu.

Mel Gibson 12 yaşındayken ailesiyle birlikte Avustralya’ya taşındı. Burada New South Wales Üniversitesi’nde eğitim gördü ve Ulusal Dramatik Sanatlar Enstitüsü’nde oyunculuk eğitimi aldı. Burada Judy Davis ve Geoffrey Rush gibi ünlü oyuncularla birlikte Romeo ve Juliet oyununda rol aldı. Ayrıca, 1980 yılında Robyn Moore Gibson ile evlendi, daha sonra 2011 yılında boşandı. Mel Gibson’ın yedi çocuğu var bunlar; Milo Gibson, Hannah Gibson, Christian Gibson, Edward Gibson, Louis Gibson, Thomas Gibson, William Gibson.

Oyunculuk ve Yönetmenlik Kariyeri

Passion Filminde Yönetmenlik Yaparken
Mel Gibson, Passion Filminde Yönetmenlik Yaparken

Mel Gibson, kariyerine 1976’da Summer City filminde küçük bir rolle başladı. 1979’da ise iki önemli filmde başrol oynadı: Mad Max ve Tim. Mad Max, düşük bütçeli bir film olmasına rağmen dünya çapında büyük bir başarı elde etti ve Mel Gibson’ı uluslararası bir yıldız yaptı. Tim ise Mel Gibson’a Avustralya Film Enstitüsü tarafından En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandırdı.

1981’de Peter Weir’in yönettiği I. Dünya Savaşı dramı Gallipoli’de rol alan Mel Gibson, ikinci kez Avustralya Film Enstitüsü ödülünü aldı ve ciddi bir oyuncu olarak ününü pekiştirdi. Aynı yıl The Road Warrior adlı Mad Max’in devam filminde de rol aldı.

1984’te Mel Gibson, Amerika’da ilk kez The Bounty filminde Anthony Hopkins ile birlikte rol aldı. Bu filmde İngiliz denizci Fletcher Christian’ı canlandırdı. 1987’de ise Martin Riggs karakteriyle Cehennem Silahı serisinin ilk filmi olan Lethal Weapon’da oynadı. Bu film, polisiye-aksiyon-komedi türünün en popüler örneklerinden biri oldu ve üç devam filmine daha yol açtı.

1990’da Mel Gibson, Hamlet filminde başrol oynadı ve Shakespeare’in ünlü trajedisini beyaz perdeye taşıdı. Bu filmdeki performansıyla eleştirmenlerden övgü aldı. Ayrıca Sonsuza Dek Genç ve Yüzü Olmayan Adam gibi daha duygusal filmlerde de rol aldı.

Braveheart (Cesur Yürek -1995)
Braveheart (Cesur Yürek – 1995) Film kapağı

1995’te Mel Gibson, hem yönettiği hem de başrolünde oynadığı Cesur Yürek filmiyle zirveye ulaştı. Bu film, İskoç bağımsızlık savaşçısı William Wallace’ın hayatını anlatan tarihi bir epikti. Film, hem gişede hem de ödül törenlerinde büyük başarı elde etti. Mel Gibson, hem Altın Küre’de hem de Oscar’da En İyi Yönetmen ödülünü kazandı. Ayrıca film, En İyi Film Oscar’ını da aldı.

Mel Gibson, 2000’li yıllarda da hem oyuncu hem de yönetmen olarak çalışmaya devam etti. Vatansever, Para için, İşaretler, Tutku ve Apocalypto gibi filmlerde rol aldı veya yönetti. Ancak bu dönemde Mel Gibson’ın özel hayatı ve bazı tartışmalı açıklamaları nedeniyle kamuoyunda imajı zedelendi. Bu da kariyerine olumsuz yansıdı.

2010’larda Mel Gibson, kariyerini yeniden canlandırmaya çalıştı. Karanlığın Sınırında ve Jodie Foster’ın yönettiği The Beaver gibi filmlerde rol aldı. 2016’da ise 10 yıl aradan sonra yönetmenliğe geri döndü ve II. Dünya Savaşı dramı Hacksaw Ridge’i çekti. Bu film, iki Oscar kazandı ve Mel Gibson’a ikinci kez En İyi Yönetmen Oscar’ına adaylık getirdi.

Mel Gibson Filmleri

Mad Max 2
Mad Max 2 (Çılgın Maks 2: Savaşçı -1981) Film Kapağı

Mel Gibson, kariyeri boyunca birçok filmde rol aldı veya yönetti. İşte bunlardan bazıları:

  • Mad Max (1979): Distopik bir gelecekte, bir polis memuru olan Max Rockatansky’nin intikam hikayesini anlatan aksiyon filmi.
  • Gallipoli (1981): I. Dünya Savaşı sırasında Avustralyalı askerlerin Çanakkale Savaşı’na katılmasını konu alan dram filmi.
  • Cehennem Silahı (1987): Birbirinden çok farklı iki polis dedektifinin maceralarını anlatan polisiye-aksiyon-komedi filmi.
  • Hamlet (1990): Shakespeare’in ünlü trajedisinin sinema uyarlaması.
  • Cesur Yürek (1995): İskoç bağımsızlık savaşçısı William Wallace’ın hayatını anlatan tarihi epik film.
  • Vatansever (2000): Amerikan Bağımsızlık Savaşı sırasında bir ailenin yaşadıklarını anlatan tarihi-dram filmi.
  • Tutku (2004): Hz. İsa’nın son 12 saatinin anlatıldığı dini film.
  • Apocalypto (2006): Maya uygarlığının çöküş döneminde geçen aksiyon-macera filmi.
  • Hacksaw Ridge (2016): II. Dünya Savaşı sırasında silahsız bir askerin kahramanlığını anlatan savaş-dram filmi.

Tartışmalı Filmler ve Skandallar

Mel Gibson
Mel Gibson, Cehennem Melekleri 3’ün İlk Gösteriminde Tcl Chinese 6 Theatres (Eski adıyla GraumanS) Los Angeles Ca 11 Ağustos 2014 Fotoğraf: Dee CerconeEverett Koleksiyonu Fotoğraf Baskısı

Gibson, 2000’li yıllarda hem kişisel hem de profesyonel hayatında birçok tartışma yaşadı. 2004 yılında yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği The Passion of the Christ adlı film, hem gişede hem de eleştirel anlamda büyük bir etki yarattı. Film, Hz. İsa’nın son 12 saati ve çarmıha gerilişini konu alıyordu. Film, Hristiyanlar tarafından büyük ilgi gördü ancak Yahudiler tarafından antisemitik olarak eleştirildi.

2006 yılında yönettiği Apocalypto adlı film de benzer şekilde hem finansal hem de eleştirel anlamda başarılı oldu ancak tarihsel doğruluğu ve şiddet içeriği nedeniyle tartışmalara yol açtı. Film, 16. yüzyılın başlarında Meksika’da yaşayan Maya uygarlığını konu alıyordu.

Gibson’ın kişisel hayatında da birçok skandal yaşandı. 2006 yılında alkollü araç kullanırken yakalandığında Yahudi karşıtı sözler sarf ettiği ortaya çıktı. Bu olay, Gibson’ın kariyerine büyük zarar verdi ve Hollywood’dan uzaklaştırılmasına neden oldu.

2009 yılında eşi Robyn Moore ile boşandığını açıkladıktan sonra Rus piyanist Oksana Grigorieva ile ilişki yaşamaya başladı. Ancak bu ilişki de kısa sürede bitti ve Grigorieva, Gibson’ın kendisine şiddet uyguladığını iddia etti. Ayrıca Grigorieva, Gibson’ın kendisine hakaret ve tehdit içeren telefon mesajlarını basına sızdırdı. Bu mesajlarda Gibson’ın ırkçı ve cinsiyetçi sözler kullandığı duyuldu.

2014 yılında ise Rosalind Ross adlı bir senarist ile ilişki yaşamaya başladı ve 2017 yılında bu ilişkiden bir oğlu oldu. Gibson’ın toplamda dokuz çocuğu vardır.

Çıkarım

Mel Gibson, hem oyuncu hem de yönetmen olarak başarılı bir kariyer yapmış Avustralya asıllı Amerikalı bir sanatçıdır. Özellikle Mad Max ve Cehennem Silahı serilerindeki aksiyon kahramanı rolleriyle tanınır. Ayrıca Cesur Yürek filmiyle hem En İyi Yönetmen hem de En İyi Film Oscar’larını kazanmıştır. Bu makalede, Mel Gibson’ın hayatını, kariyerini ve filmlerini anlattık.

Devamını Oku

Anaximander: Felsefesi ve Bilimi Nasıl Etkili Oldu?

Anaximander: Felsefesi ve Bilimi Nasıl Etkili Oldu?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Anaximander, Miletoslu bir filozof ve bilim adamıydı. Antik Yunan felsefesinin öncülerinden biri olarak kabul edilir. Doğanın kökeni, evrenin yapısı, yaşamın evrimi ve coğrafya gibi konularda çeşitli görüşler öne sürdü. Yazılı olarak doğa üzerine çalışmalarını yayınlayan ilk bilinen Yunanlı olarak da tanınır.

Giriş

Anaximander: Felsefesi ve Bilimi Nasıl Etkili Oldu?
Anaximander, Pietro Bellotti, 1700’den önce, Hampel aracılığıyla

Anaximander (Yunanca: Ἀναξίμανδρος), MÖ 610 civarında Miletos’ta doğmuş ve MÖ 546 civarında orada ölmüştür. Miletos Okulu’nun kurucusu olan Thales’in öğrencisi veya arkadaşı olduğu söylenir Anaximander, felsefe, astronomi, geometri, coğrafya ve doğa bilimleri gibi alanlarda çalışmalar yapmıştır. Doğanın ilk ilkesi olarak sınırsız veya belirsiz olan apeiron’u öne sürmüştür Ayrıca dünyanın yuvarlak bir silindir şeklinde olduğunu, güneş ve ayın ateş dolu halkalar olduğunu, insanların balıklardan türediğini ve meteorolojik olayların nedenlerini açıklamaya çalışmıştır.

Anaximander’in yazdığı eserlerden hiçbiri günümüze ulaşmamıştır. Onun hakkındaki bilgilerimiz daha sonraki Yunan yazarlarının verdiği özetlere dayanmaktadır. Bu yüzden Anaximander’in felsefesi ve bilimi hakkında tam bir görüş birliği yoktur. Farklı yorumlar ve eleştiriler mevcuttur. Ancak Anaximander’in Batı düşüncesinde önemli bir rol oynadığı ve sonraki filozoflar ve bilim adamları üzerinde etkili olduğu kabul edilir

Bu makalede Anaximander’in hayatı, eserleri, felsefesi ve bilimi hakkında detaylı bilgiler vereceğiz. Ayrıca onun katkılarını ve etkilerini değerlendireceğiz.

Anaximander Kimdir, Hayatı ve Eserleri

Anaximander: Felsefesi ve Bilimi Nasıl Etkili Oldu?
Anaximander Kimdir? Hayatı, Felsefesi ve Bilimi Hakkında Her Şey

Anaximander, MÖ 610 yılında İyonya Birliği’nin bir parçası olan Miletos’ta doğdu. Babasının adı Praksiades idi. Anaximander’in hayatı hakkında çok az şey bilinmektedir. Apollodoros’a göre, Anaximander 64 yaşındayken MÖ 546 veya 545 yılında öldü. Anaximander’in siyasi faaliyetlere de katıldığı söylenir. Bir rivayete göre, Miletos’un bir kolonisi olan Apollonia’ya lider olarak gönderildi.

Anaximander’in zamanının çoğunu doğa üzerine araştırma yaparak geçirdiği anlaşılmaktadır. Themistius’a göre, Anaximander doğa üzerine yazılı bir belge yayınlayan ilk bilinen Yunanlıydı. Bu belgenin adı “Doğa Üzerine” (Peri Physeos) idi. Bu belge daha sonra diğer filozoflar tarafından da kullanılan standart bir başlık haline geldi. Ancak Anaximander’in belgesinden sadece bir parça günümüze kalmıştır. Bu parça Simplicius tarafından aktarılmıştır. Anaximander’in belgesinin başlangıcı şöyleydi:

“İlkelerin ilkesi ve doğanın unsuru olan sınırsız olan (apeiron) olan şeydir. Çünkü doğanın tüm unsurları bunun içindedir ve bunun tarafından yönetilir. Bu, kendisine karşı olan şeylere adaleti sağlar ve onları öder.”

Anaximander’in belgesinin geri kalanı kaybolmuştur. Onun felsefesi ve bilimi hakkındaki bilgilerimiz daha sonraki yazarların verdiği özetlere dayanmaktadır. Bu yazarlar arasında Aetios, Hippolytus, Plutarkhos, Censorinus, Diogenes Laertios, Theophrastos ve Aristoteles sayılabilir.

Anaximander’in felsefe ve bilim dışında başka çalışmaları da vardı. Örneğin, Anaximander Sparta’da bir gnomon (gölge atan çubuk) kurdu ve bunu ekinoks ve gündönümleri ile günün saatlerini göstermek için kullandı. Ayrıca bilinen dünyanın bir haritasını çizdi. Bu harita coğrafyanın ilerlemesine büyük katkı sağladı. Anaximander ayrıca bir gök küresi de yapmış olabilir.

Felsefesi ve Bilimi

Anaximander, felsefe ve bilim alanlarında çeşitli görüşler öne sürdü. Bu görüşlerin bazıları sonraki düşünürler tarafından kabul edilirken, bazıları eleştirildi veya reddedildi. Anaximander’in felsefesi ve bilimi hakkında şu konulara değineceğim:

  • Doğanın İlkesi: Apeiron
  • Evrenin Yapısı
  • Yaşamın Evrimi
  • Meteorolojik Olaylar

Doğanın İlkesi: Apeiron

Anaximander: Felsefesi ve Bilimi Nasıl Etkili Oldu?
Dike Astræa, muhtemelen August St. Gaudens’in eseri, 1886, Eski Yüksek Mahkeme Dairesi, Vermont Eyalet Evi aracılığıyla.

Anaximander, doğanın ilk ilkesi olarak sınırsız veya belirsiz olan apeiron’u öne sürdü. Apeiron, Yunanca “sınırı olmayan” veya “tanımlanamayan” anlamına gelir. Anaximander’e göre, apeiron hem maddi hem de soyut bir kavramdır. Maddi olarak, apeiron tüm varlıkların kaynağıdır. Soyut olarak, apeiron tüm varlıkların yöneticisidir. Apeiron, kendisinden türeyen varlıklara karşı adalet sağlar ve onları dengeye getirir.

Anaximander’in apeiron kavramı, felsefenin yeni bir seviyeye ulaşmasını sağladı. Çünkü Anaximander, doğanın ilk ilkesini belirli bir element (su, hava, ateş vb.) olarak değil, daha soyut bir şekilde tanımladı. Böylece doğayı daha geniş bir perspektiften ele aldı. Anaximander’in apeiron kavramı sonraki filozoflar üzerinde etkili oldu. Örneğin, Anaksagoras apeiron’un içinde sonsuz sayıda tohum olduğunu söyledi. Herakleitos apeiron’u logos (akıl) olarak yorumladı. Parmenides apeiron’u varlık olarak tanımladı.

Anaximander’in apeiron kavramı aynı zamanda eleştirilere de maruz kaldı. Örneğin, Aristoteles apeiron’un ne olduğunu veya nasıl olduğunu açıklamadığını söyledi. Ayrıca apeiron’un kendisinden türeyen varlıklara karşı adalet sağlamasının nasıl mümkün olduğunu sordu. Çünkü adaletin insanlar arasında geçerli bir kavram olduğunu, ama doğa arasında anlamsız olduğunu düşündü.

Anaximander’in apeiron kavramı sonraki filozoflar üzerinde etkili oldu. Örneğin, Anaksagoras apeiron’un içinde sonsuz sayıda tohum olduğunu söyledi. Herakleitos apeiron’u logos (akıl) olarak yorumladı. Parmenides apeiron’u varlık olarak tanımladı.

Evrenin Yapısı

Anaximander: Felsefesi ve Bilimi Nasıl Etkili Oldu?
Güneş saatli Anaximander, Trier’den mozaik, MS 3. yüzyıl, New York Üniversitesi aracılığıyla

Anaximander, evrenin yapısı hakkında da ilginç görüşler öne sürdü. Anaximander’e göre, dünya yuvarlak bir silindir şeklindedir. Dünyanın çapı yüksekliğinin üç katı kadardır. Dünya, evrenin merkezinde, hiçbir şeye dayanmadan asılı durmaktadır. Dünya, apeiron’un içindeki bir parçadır. Apeiron, dünyayı çevreleyen sonsuz bir boşluktur.

Anaximander, güneş ve ayın ateş dolu halkalar olduğunu düşündü. Bu halkalar, dünyanın etrafında dönmektedir. Güneş ve ayın görünmesini sağlayan delikler vardır. Bu deliklerin büyüklüğü ve açıklığı değişebilir. Bu da güneş ve ayın büyüklüğünü, şeklini ve parlaklığını etkiler. Anaximander, güneş ve ay tutulmalarını da bu şekilde açıkladı. Güneş tutulması, güneşin deliğinin kapanmasıyla olur. Ay tutulması ise, ayın arkasındaki ateşli halkanın kapanmasıyla olur.

Anaximander, yıldızların da ateşli halkalar olduğunu söyledi. Ancak yıldızların delikleri daha küçüktür ve daha uzaktadır. Yıldızlar, güneş ve ayın altında yer alır. Yıldızların hareketleri de dünyanın hareketine bağlıdır. Anaximander, gezegenlerin de yıldızlar gibi olduğunu, ancak daha karmaşık hareketlere sahip olduklarını belirtti.

Anaximander’in evren modeli, astronomi tarihinin önemli bir aşamasını temsil eder. Çünkü Anaximander, evreni geometrik olarak tasarladı ve gök cisimlerinin hareketlerini matematiksel olarak açıklamaya çalıştı. Ayrıca evrenin sonsuz olduğunu ve dünyanın merkezde durduğunu söyleyerek geleneksel mitolojik anlayıştan uzaklaştı. Anaximander’in evren modeli sonraki astronomlar üzerinde etkili oldu. Örneğin, Anaksimenes dünyayı yassı bir disk olarak gördü. Pythagoras dünyayı küre olarak tanımladı. Aristarkhos dünyanın güneşin etrafında döndüğünü ileri sürdü.

Anaximander’in evren modeli aynı zamanda eleştirilere de maruz kaldı. Örneğin, Aristoteles dünyanın asılı durmasının nasıl mümkün olduğunu sordu. Ayrıca güneş ve ayın ateşli halkalar olduğunu reddetti. Çünkü güneş ve ayın yüzeylerinde lekeler görülebildiğini söyledi. Ayrıca tutulmaların başka bir şekilde açıklanabileceğini belirtti.

Yaşamın Evrimi

Anaximander: Felsefesi ve Bilimi Nasıl Etkili Oldu?
Empedokles’in dört elementi, 1472, Granger Koleksiyonu, New York aracılığıyla

Anaximander, yaşamın evrimi hakkında da ileri görüşlü fikirler ortaya attı. Anaximander’e göre, ilk canlılar sudan türemiştir. Çünkü su, yaşam için en uygun ortamdır. İlk canlılar balık veya balığa benzeyen yaratıklardı. Bu canlılar zamanla karaya çıktılar ve insanlara dönüştüler. Anaximander, insanların balıklardan türediğini söyleyerek, insanların doğrudan tanrılardan yaratılmadığını iddia etti.

Anaximander’in yaşamın evrimi teorisi, biyoloji tarihinin önemli bir adımını oluşturur. Çünkü Anaximander, yaşamın kökenini ve gelişimini doğal bir süreç olarak açıkladı ve mitolojik veya dinsel bir anlatıma başvurmadı. Ayrıca yaşamın sudan başladığını ve farklı türlerin ortaya çıktığını söyleyerek, modern evrim teorisinin öncüsü oldu. Anaximander’in yaşamın evrimi teorisi sonraki biyologlar üzerinde etkili oldu. Örneğin, Empedokles yaşamın dört elementten oluştuğunu ve farklı kombinasyonların farklı canlıları oluşturduğunu söyledi. Anaksagoras yaşamın tohumlardan geldiğini ve her tohumun kendine özgü bir özellik taşıdığını belirtti. Aristoteles yaşamın basitten karmaşığa doğru geliştiğini ve canlıları ruhlarına göre sınıflandırdığını ileri sürdü.

Anaximander’in yaşamın evrimi teorisi aynı zamanda eleştirilere de maruz kaldı. Örneğin, Platon yaşamın ideal formlar tarafından belirlendiğini ve değişmediğini söyledi. Ayrıca insanların balıklardan geldiğini kabul etmedi. Çünkü insanların akıl sahibi olduğunu, ama balıkların akılsız olduğunu düşündü. Ayrıca insanların tanrılara benzediğini, ama balıkların tanrılara benzemediğini belirtti.

Anaximander’in yaşamın evrimi teorisi aynı zamanda eleştirilere de maruz kaldı. Örneğin, Platon yaşamın ideal formlar tarafından belirlendiğini ve değişmediğini söyledi. Ayrıca insanların balıklardan geldiğini kabul etmedi. Çünkü insanların akıl sahibi olduğunu, ama balıkların akılsız olduğunu düşündü. Ayrıca insanların tanrılara benzediğini, ama balıkların tanrılara benzemediğini belirtti.

Meteorolojik Olaylar

Anaximander: Felsefesi ve Bilimi Nasıl Etkili Oldu?
Evrenin gerçek entelektüel sistemi (Anaximander sağ önde), Robert White, Jan Baptist Gaspars’tan sonra, 1678, British Museum aracılığıyla

Anaximander, meteorolojik olaylar hakkında da mantıklı açıklamalar getirdi. Anaximander’e göre, rüzgar, yağmur, yıldırım, gök gürültüsü ve deprem gibi olaylar doğal nedenlere dayanmaktadır. Bu olaylar, apeiron’un kendisinden türeyen elementler arasındaki etkileşimden kaynaklanmaktadır. Anaximander, elementlerin birbirine karşı savaştığını ve dengeyi bozduklarını söyledi. Bu da doğada çeşitli değişimlere yol açtı.

Anaximander, rüzgarın hava elementinin sıkışmasıyla oluştuğunu söyledi. Hava elementi, güneşin ısıtmasıyla genişler ve yerin altına girer. Yerin altında sıkışan hava elementi, çıkış yolu arar ve rüzgar olarak dışarı çıkar. Rüzgarın yönü ve gücü, hava elementinin sıkıştığı yere ve çıktığı deliğe bağlıdır.

Anaximander’in meteorolojik olaylar teorisi

Anaximander, yağmurun su elementinin buharlaşmasıyla oluştuğunu söyledi. Su elementi, güneşin ısıtmasıyla buharlaşır ve havaya yükselir. Havada soğuyan su elementi, damlacıklar halinde tekrar düşer. Bu da yağmur olarak adlandırılır. Yağmurun miktarı ve süresi, su elementinin buharlaşma derecesine ve havadaki soğuma oranına bağlıdır.

Anaximander, yıldırım ve gök gürültüsünün ateş elementinin patlamasıyla oluştuğunu söyledi. Ateş elementi, güneşin ısıtmasıyla genişler ve havadaki bulutlara girer. Bulutlarda sıkışan ateş elementi, çıkış yolu arar ve patlar. Bu patlama sonucu hem ışık hem de ses oluşur. Bu da yıldırım ve gök gürültüsü olarak adlandırılır.

Anaximander, depremin yer elementinin sarsılmasıyla oluştuğunu söyledi. Yer elementi, diğer elementler tarafından kuşatılmıştır. Bu elementler yer elementine baskı yapar ve onu sarsar. Bu sarsıntı sonucu yer hareket eder ve kırılır. Bu da deprem olarak adlandırılır.

Anaximander’in meteorolojik olaylar teorisi, doğa bilimlerinin önemli bir başlangıcıdır. Çünkü Anaximander, meteorolojik olayları doğal nedenlere dayandırarak mitolojik veya dinsel bir anlatıma başvurmadı. Ayrıca meteorolojik olayları elementlerin etkileşimi olarak açıklayarak fiziksel bir temel sundu. Anaximander’in meteorolojik olaylar teorisi sonraki doğa bilimciler üzerinde etkili oldu. Örneğin, Anaksimenes rüzgarın havanın yoğunlaşmasıyla oluştuğunu söyledi. Herakleitos ateşi evrenin temel ilkesi olarak gördü ve her şeyin ateşten geldiğini ve ateşe döneceğini belirtti. Demokritos atomları doğanın en küçük parçacıkları olarak tanımladı ve her şeyin atomların hareketiyle oluştuğunu ileri sürdü.

Anaximander’in meteorolojik olaylar teorisi aynı zamanda eleştirilere de maruz kaldı. Örneğin, Aristoteles elementlerin birbirine karşı savaştığını veya dengeyi bozduklarını kabul etmedi. Çünkü elementlerin doğal yerleri olduğunu ve oraya gitmeye eğilimli olduklarını söyledi. Ayrıca meteorolojik olayları daha farklı nedenlere bağladı. Örneğin, rüzgarın havanın ısınmasıyla oluştuğunu, yağmurun havadaki nemin yoğunlaşmasıyla oluştuğunu, yıldırım ve gök gürültüsünün bulutların çarpışmasıyla oluştuğunu, depremin yerin kurumasıyla oluştuğunu belirtti.

Anaximander’in meteorolojik olaylar teorisi aynı zamanda eleştirilere de maruz kaldı. Örneğin, Aristoteles elementlerin birbirine karşı savaştığını veya dengeyi bozduklarını kabul etmedi. Çünkü elementlerin doğal yerleri olduğunu ve oraya gitmeye eğilimli olduklarını söyledi. Ayrıca meteorolojik olayları daha farklı nedenlere bağladı. Örneğin, rüzgarın havanın ısınmasıyla oluştuğunu, yağmurun havadaki nemin yoğunlaşmasıyla oluştuğunu, yıldırım ve gök gürültüsünün bulutların çarpışmasıyla oluştuğunu, depremin yerin kurumasıyla oluştuğunu belirtti.

Sonuç

Anaximander: Felsefesi ve Bilimi Nasıl Etkili Oldu?
Anaximander mermer kabartması, Yunan orijinalinin Roma kopyası, yak. MÖ 610 – 546, Timetoast

Anaximander, Miletoslu bir filozof ve bilim adamıydı. Doğanın ilk ilkesi olarak sınırsız veya belirsiz olan apeiron’u öne sürdü. Evrenin yapısı, yaşamın evrimi ve meteorolojik olaylar hakkında çeşitli görüşler geliştirdi. Yazılı olarak doğa üzerine çalışmalarını yayınlayan ilk bilinen Yunanlı olarak da tanınır. Anaximander’in felsefesi ve bilimi, Batı düşüncesinde önemli bir rol oynadı ve sonraki filozoflar ve bilim adamları üzerinde etkili oldu. Ancak Anaximander’in felsefesi ve bilimi hakkında tam bir görüş birliği yoktur. Farklı yorumlar ve eleştiriler mevcuttur.

Bu makalede Anaximander’in hayatı, eserleri, felsefesi ve bilimi hakkında detaylı bilgiler verdik. Ayrıca onun katkılarını ve etkilerini değerlendirdik. Anaximander, felsefe ve bilim tarihinin öncülerinden biri olarak kabul edilebilir. Doğayı soyut ve mantıklı bir şekilde anlamaya çalıştı. Mitolojik veya dinsel bir anlatıma başvurmadan doğal nedenleri araştırdı. Doğanın ilk ilkesini belirli bir element olarak değil, daha geniş bir kavram olarak tanımladı. Doğanın değişimini elementlerin etkileşimi olarak açıkladı. Yaşamın sudan başladığını ve farklı türlerin ortaya çıktığını söyledi. Evreni geometrik olarak tasarladı ve gök cisimlerinin hareketlerini matematiksel olarak açıklamaya çalıştı.

Anaximander’in felsefesi ve bilimi, bugün bile ilgi çekici ve tartışmalıdır. Anaximander’in görüşleri, modern felsefe ve bilimin bazı temel sorularına ışık tutabilir. Örneğin, doğanın ilk ilkesi nedir? Evren nasıl oluştu ve nasıl işler? Yaşam nasıl başladı ve nasıl gelişti? Meteorolojik olaylar nasıl meydana gelir? Bu sorulara verilecek cevaplar, Anaximander’in felsefesi ve bilimi ile karşılaştırılabilir.

Anaximander’in felsefesi ve bilimi hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz, şu kaynaklara bakabilirsiniz:

Devamını Oku

Andre Marie Ampere: Elektromanyetizma Bilimine Yön Veren Fizikçi

Andre Marie Ampere: Elektromanyetizma Bilimine Yön Veren Fizikçi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Andre Marie Ampere (1775-1836), klasik elektromanyetizma biliminin kurucularından biri olan Fransız bir fizikçi ve matematikçiydi. Elektrik akımı birimi olan amper, onun adını almıştır. Ayrıca solenoid, elektrikli telgraf gibi pek çok uygulamanın da mucididir. Kendi kendini yetiştirmiş bir bilim insanı olan Ampere, Fransız Bilimler Akademisi’nin üyesi ve École Polytechnique ve Collège de France’da profesördü.

Andre Marie Ampere
Ünlü Fransız fizikçi André-Marie Ampère’nin (1775 – 1836) gravürü

Bu makalede, Andre Marie Ampere’nin hayatı ve çalışmaları hakkında detaylı bilgi vereceğiz. Öncelikle onun erken dönem yaşamını, eğitimini ve aile hayatını anlatacağız. Sonra onun öğretmenlik kariyerini, akademik başarılarını ve öğrencilerini tanıtacağız. Daha sonra onun elektromanyetizma çalışmalarını, yaptığı deneyleri ve buluşlarını inceleyeceğiz. Son olarak da onun mirasını, aldığı ödülleri ve anısına yapılanları paylaşacağız.

Bu makalenin amacı, Andre Marie Ampere’nin elektromanyetizma bilimine yaptığı katkıları ve onun bilimsel kişiliğini ortaya koymaktır. Makaleyi okuduktan sonra, Ampere’nin nasıl bir dahi olduğunu ve onun çalışmalarının günümüzdeki önemini anlayacaksınız.

Erken Dönem Yaşamı

Andre Marie Ampere, 20 Ocak 1775’te Fransa’nın Lyon kentinde doğdu. Babası Jean-Jacques Ampere, zengin bir ipek tüccarıydı. Annesi Jeanne Antoinette Desutières-Sarcey ise soylu bir aileden geliyordu. Ampere, ailenin tek çocuğuydu.

Ampere, çocukluğunda evde eğitim gördü. Babası ona Latince, Yunanca, İtalyanca ve İngilizce öğretti. Ayrıca matematik, fizik, astronomi, kimya ve botanik gibi bilim dallarına da ilgi duydu. Ampere, 12 yaşında Fransızca ve Latince şiirler yazmaya başladı. 13 yaşında ise diferansiyel ve integral hesabı öğrendi.

Ampere’nin hayatı, Fransız Devrimi sırasında büyük bir darbe aldı. Babası, 1793’te giyotinle idam edildi. Bu olay, Ampere’yi derinden etkiledi ve onu dini inançlara yöneltti. Ampere, babasının ölümünden sonra annesiyle birlikte Lyon’dan ayrıldı ve kırsalda yaşamaya başladı. Burada doğa bilimleriyle ilgilenmeye devam etti.

1796’da Ampere, Lyon’da bir matematik okulu açtı. Burada öğrencilere cebir, geometri ve trigonometri dersleri verdi. Aynı yıl, 20 yaşındayken Julie Carron ile evlendi. Bu evlilikten üç çocukları oldu: Jean-Jacques (1796-1864), Albine (1799-1866) ve Andre-Marie-Théodore (1801-1844). Ancak Julie Carron, 1803’te doğum sonrası komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybetti. Bu olay da Ampere’yi derinden üzdü ve onu tekrar dini arayışlara itti.

1804’te Ampere, Paris’te Joseph Fourier’in yardımcısı olarak çalışmaya başladı. Fourier, Ampere’nin matematik yeteneğini fark etti ve onu Fransız Bilimler Akademisi’ne aday gösterdi. 1808’de Ampere, akademinin üyesi seçildi. Aynı yıl École Polytechnique’de analiz ve mekanik profesörü oldu.

1814’te Ampere, Collège de France’da fizik profesörü olarak atandı. Burada elektromanyetizma üzerine araştırmalar yapmaya başladı. Aynı yıl Jeanne-Françoise Potot ile evlendi. Bu evlilikten bir kızları oldu: Elise (1815-1868). Ancak bu evlilik de mutsuzlukla sonuçlandı ve çift 1819’da ayrıldı.

1820’de Ampere, Hans Christian Oersted’in elektrik akımının manyetik etkilerini keşfettiği haberi duydu. Bu haber onu çok heyecanlandırdı ve elektromanyetizma üzerine daha fazla çalışmaya teşvik etti.

Öğretmenlik Kariyeri

Andre Marie Ampere
Elektromanyetizma Tarihinin En Önemli İsmi: Andre Marie Ampere Kimdir?

Andre Marie Ampere, hayatının büyük bir bölümünü öğretmenlik yaparak geçirdi. Özellikle matematik ve fizik alanlarında pek çok öğrenci yetiştirdi. Onun öğretmenlik tarzı, hem teorik hem de uygulamalı olarak bilimi anlatmaktan oluşuyordu. Öğrencilerine, deney yapmanın, gözlem yapmanın ve hipotez kurmanın önemini vurguluyordu. Ayrıca, bilimsel bilginin tarihsel gelişimini de öğrencilerine aktarıyordu.

Ampere’nin öğretmenlik yaptığı kurumlar arasında École Polytechnique, Collège de France, École Normale Supérieure, École Centrale des Arts et Manufactures ve Bourg-en-Bresse Lisesi sayılabilir. Bu kurumlarda hem lisans hem de lisansüstü düzeyde dersler verdi. Ayrıca, Fransız Bilimler Akademisi’nin toplantılarına da katıldı ve burada yaptığı çalışmaları sundu.

Ampere’nin öğrencileri arasında pek çok ünlü bilim insanı vardı. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Augustin-Louis Cauchy (1789-1857): Matematikçi. Fonksiyonlar teorisi, diferansiyel denklemler, karmaşık analiz, sayılar teorisi ve matematiksel fizik alanlarında çalıştı. Cauchy integral teoremi, Cauchy dizisi, Cauchy-Schwarz eşitsizliği gibi pek çok kavram onun adını taşır.
  • François Arago (1786-1853): Fizikçi, astronom ve politikacı. Elektromanyetizma, ışık polarizasyonu, kromatik polarizasyon ve güneş lekeleri üzerine çalıştı. Arago noktası, Arago diskleri, Arago madalyası gibi kavramlar onun adını taşır.
  • Jean-Baptiste Biot (1774-1862): Fizikçi, astronom ve matematikçi. Elektromanyetizma, optik, manyetizma ve meteoroloji üzerine çalıştı. Biot-Savart yasası, Biot sayısı, Biot modülü gibi kavramlar onun adını taşır.
  • Siméon Denis Poisson (1781-1840): Matematikçi ve fizikçi. Olasılık teorisi, diferansiyel denklemler, elektrostatik, mekanik ve ısı üzerine çalıştı. Poisson dağılımı, Poisson parantezi, Poisson denklemi gibi kavramlar onun adını taşır.

Ampere’nin öğrencileri arasında ayrıca şu isimler de bulunmaktadır:

  • Gustave-Gaspard Coriolis (1792-1843): Mühendis ve matematikçi. Katı cisim mekaniği, sıvı mekaniği ve kinematik üzerine çalıştı. Coriolis kuvveti, Coriolis etkisi, Coriolis teoremi gibi kavramlar onun adını taşır.
  • Michel Chasles (1793-1880): Matematikçi. Geometri, cebir ve tarih üzerine çalıştı. Chasles teoremi, Chasles eşitsizliği, Chasles-Binet formülü gibi kavramlar onun adını taşır.
  • Urbain Le Verrier (1811-1877): Astronom ve matematikçi. Güneş sistemi, gezegenlerin hareketleri ve gök mekaniği üzerine çalıştı. Neptün’ün varlığını matematiksel olarak tahmin etti. Le Verrier yörüngesi, Le Verrier gezegeni gibi kavramlar onun adını taşır.

Ampere’nin öğretmenlik kariyeri boyunca pek çok bilimsel makale yayınladı. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Sur la théorie des phénomènes électrodynamiques (1826): Elektromanyetizma teorisini ortaya koyduğu eserdir. Elektrik akımının manyetik alan oluşturduğunu ve bu alanın başka akımları etkilediğini gösterdi. Ampere yasası, Ampere devresi, Ampere kuralı gibi kavramları tanımladı.
  • Mémoire sur la théorie mathématique des phénomènes électrodynamiques uniquement déduite de l’expérience (1827): Elektromanyetizma teorisini matematiksel olarak kanıtladığı eserdir. Elektromanyetik kuvvetin hesaplanması için bir formül verdi. Elektromanyetizmanın cebirsel temellerini attı.
  • Essai sur la philosophie des sciences (1834): Bilim felsefesi üzerine yazdığı eserdir. Bilimsel bilginin kaynağı, yöntemi ve sınırları üzerine düşüncelerini paylaştı. Bilimin tarihsel gelişimini analiz etti.

Elektromanyetizma Çalışmaları

Andre Marie Ampere
Ampère, kendi icadı olan bir cihazı kullanarak elektrik akımlarını basitçe tespit etmek yerine ölçen ilk insanlardan biri oldu ve manyetik alan ile onu üreten elektrik akımı arasındaki ilişkiyi, yaygın olarak kullanılan bir formülasyonla niceliksel olarak tanımladı. Bunu da, Ampère Yasası olarak anılır.

Andre Marie Ampere, elektromanyetizma biliminin kurucusu olarak kabul edilir. Elektrik akımının manyetik alan oluşturduğunu ve bu alanın başka akımları etkilediğini keşfetti. Elektromanyetik kuvvetin hesaplanması için bir formül verdi. Elektromanyetizmanın cebirsel temellerini attı.

Ampere’nin elektromanyetizma çalışmaları, 1820’de Hans Christian Oersted’in elektrik akımının manyetik etkilerini keşfettiği haberi duymasıyla başladı. Bu haber onu çok heyecanlandırdı ve elektromanyetizma üzerine daha fazla çalışmaya teşvik etti. Aynı yıl, Fransız Bilimler Akademisi’nde bir toplantı düzenledi ve burada Oersted’in deneyini tekrarladı. Ayrıca, elektrik akımının bir pusulayı nasıl etkilediğini gösteren yeni bir deney yaptı. Bu deneyde, elektrik akımının yönüne bağlı olarak pusulanın iğnesinin ya paralel ya da dik durduğunu gözlemledi.

Ampere, bu deneyden sonra elektrik akımının manyetik alan oluşturduğunu ve bu alanın başka akımları etkilediğini fark etti. Bu fikri test etmek için, iki paralel tel arasında elektrik akımı geçirdi. Tellerin birbirini çektiğini veya ittiğini gördü. Bu kuvvetin, tellerin arasındaki açıya ve akımın şiddetine bağlı olduğunu buldu.

Ampere, bu kuvveti matematiksel olarak ifade etmek için bir formül geliştirdi. Bu formül şöyledir:

Kuvvetin matematiksel formülü

Burada F kuvveti, μ0​ boşluk geçirgenliği, I1​ ve I2​ akımları, d tellerin arasındaki mesafeyi temsil eder.

Ampere, bu formülü genelleştirerek herhangi bir şekildeki elektrik devreleri için de geçerli olduğunu gösterdi. Ayrıca, elektrik akımının manyetik alanını hesaplamak için bir yöntem geliştirdi. Bu yönteme Ampere devresi adı verildi.

Ampere, elektrik akımının manyetik alanını cebirsel olarak tanımlamak için de çalıştı. Elektrik akımını küçük parçalara böldü ve her parçanın bir vektör olduğunu varsaydı. Bu vektörlerin toplamının da elektrik akımını verdiğini belirtti. Bu şekilde, elektrik akımını vektör cebiri ile ifade etti.

Ampere’nin elektromanyetizma çalışmaları, bilim tarihinde büyük bir öneme sahiptir. Ampere, elektrik ve manyetizmanın aynı fenomenin iki yönü olduğunu gösterdi. Ayrıca, elektromanyetizmanın matematiksel temellerini attı ve fizikte yeni bir dalın doğmasına öncülük etti.

Başarılar

Ampere, hayatı boyunca pek çok başarıya imza attı. Bilimsel çalışmalarının yanı sıra, edebiyat, felsefe, tarih ve dilbilim alanlarında da eserler verdi. Ayrıca, pek çok bilimsel ve akademik kurumun üyesi oldu. Onun başarılarından bazıları şunlardır:

  • 1808’de Fransız Bilimler Akademisi’nin üyesi seçildi.
  • 1814’te Fransız Bilimler Akademisi’nin daimi sekreteri oldu.
  • 1820’de Fransız Bilimler Akademisi’nin başkanı oldu.
  • 1824’te İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi’nin yabancı üyesi seçildi.
  • 1827’de Londra Kraliyet Cemiyeti’nin Copley Madalyası’nı aldı.
  • 1831’de Prusya Bilimler Akademisi’nin yabancı üyesi seçildi.
  • 1834’te Fransa Bilimler Akademisi’nin büyük madalyasını aldı.

Ampere, ayrıca pek çok kitap ve makale yayınladı. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Recueil d’observations électro-dynamiques (1822): Elektromanyetizma üzerine yaptığı deneyleri anlattığı kitabıdır.
  • Mémoire sur la théorie mathématique des phénomènes électrodynamiques uniquement déduite de l’expérience (1827): Elektromanyetizma teorisini matematiksel olarak kanıtladığı kitabıdır.
  • Essai sur la philosophie des sciences (1834): Bilim felsefesi üzerine yazdığı kitabıdır.
  • Théorie des phénomènes électro-dynamiques (1845): Elektromanyetizma teorisini tamamladığı kitabıdır.

Sonuç

Andre Marie Ampere, elektromanyetizma biliminin kurucusu olarak tanınan büyük bir fizikçi ve matematikçiydi. Kendi kendini yetiştirmiş bir bilim insanı olan Ampere, elektrik akımının manyetik alan oluşturduğunu ve bu alanın başka akımları etkilediğini keşfetti. Elektromanyetik kuvvetin hesaplanması için bir formül verdi. Elektromanyetizmanın cebirsel temellerini attı.

Ampere, aynı zamanda öğretmenlik yaptığı kurumlarda pek çok öğrenci yetiştirdi. Öğrencilerine hem teorik hem de uygulamalı olarak bilimi anlattı. Öğrencilerinden bazıları da ünlü bilim insanları oldu.

Ampere, hayatının sonuna kadar bilime tutkuyla bağlı kaldı. 10 Haziran 1836’da Paris’te hayatını kaybetti. Onun anısına, elektrik akımının birimi olan amper onun adını aldı. Ayrıca, Ay’da bir kratere ve Mars’ta bir dağa da onun adı verildi.

Bu makalede, Andre Marie Ampere’nin hayatını ve çalışmalarını detaylı olarak anlattık. Ampere’nin nasıl bir dahi olduğunu ve onun çalışmalarının günümüzdeki önemini gösterdik. Umarız makaleyi beğenmişsinizdir. Teşekkürler.

Kaynaklar:

  • Ampère, A. M. (1822). Recueil d’observations électro-dynamiques. Paris: Bachelier.
  • Ampère, A. M. (1827). Mémoire sur la théorie mathématique des phénomènes électrodynamiques uniquement déduite de l’expérience. Paris: Bachelier.
  • Ampère, A. M. (1834). Essai sur la philosophie des sciences. Paris: Bachelier.
  • Ampère, A. M. (1845). Théorie des phénomènes électro-dynamiques. Paris: Bachelier.
  • Buchwald, J. Z., & Hong, S. (2008). The prehistory of the theory of distributions. New York: Springer.
  • Chalmers, A. F. (2013). What is this thing called science? (4th ed.). Indianapolis: Hackett Publishing Company.
  • Darrigol, O. (2000). Electrodynamics from Ampère to Einstein. Oxford: Oxford University Press.
  • Hoffmann, B. (1983). Relativity and its roots. New York: Scientific American Library.
  • Williams, L. P. (1965). Michael Faraday: A biography. New York: Basic Books.
Devamını Oku

Daniel Bernoulli: Matematik ve Bilim Tarihinin En Parlak İsimlerinden Biri

Daniel Bernoulli: Matematik ve Bilim Tarihinin En Parlak İsimlerinden Biri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Matematik ve bilim tarihinin en önemli isimlerinden biri olan Daniel Bernoulli, 18. yüzyılda yaşamış ünlü bir İsviçreli matematikçi, fizikçi ve hekimdir. Bernoulli ailesinin en parlak üyelerinden biri olarak kabul edilir. Akışkanlar mekaniği, olasılık kuramı ve istatistik alanlarında önemli katkılarda bulunmuştur. Bernoulli ilkesi, enerjinin korunumu ilkesinin bir örneği olarak onun adını taşır. Bu ilke, karbüratör ve uçak kanadı gibi 20. yüzyılın önemli teknolojilerinin çalışma mekanizmasını matematiksel olarak açıklar.

Daniel Bernoulli
Daniel Bernoulli’nin portresi, 1720-1725 dolayları. Tuval üzerine yağlı boya tablo, Yükseklik 90,6 cm, Genişlik 73,8 cm. envanter numarası 1991.156 (Basel Tarih Müzesi, Peter Portner). üzenlenmiş versiyonu. Görsel Kaynak: Wikimedia

Bu makalede, Daniel Bernoulli’nin hayatı, çalışmaları ve başarıları hakkında detaylı bilgiler sunacağız. Makaleyi aşağıdaki alt başlıklara göre düzenleyeceğiz:

  • Daniel Bernoulli’nin İlk yılları ve eğitimi
  • Sankt-Peterburg’da profesörlük
  • Basel’e dönüşü ve sonraki çalışmaları
  • Bernoulli ilkesi ve Akışkanlar mekaniği
  • Olasılık kuramı ve istatistik
  • Tıp alanındaki katkıları
  • Ölümü ve mirası
  • Sonuç

İlk yılları ve eğitimi

Daniel Bernoulli, 8 Şubat 1700’de Basel, İsviçre’de doğdu. Babası Johann Bernoulli, ünlü bir matematikçi ve akademisyendi. Annesi Dorothea Falkner ise bir eczacının kızıydı. Daniel, Bernoulli ailesinin 10 çocuğundan biriydi. Ailesi, 16. yüzyılda Hollanda’dan İsviçre’ye göç etmiş Protestan bir aileydi.

Daniel, küçük yaşlardan itibaren babasından matematik dersleri aldı. Babası, oğlunun matematikteki yeteneğini fark etti ve onu bu alanda teşvik etti. Daniel, 13 yaşında Basel Üniversitesi’ne girdi ve 15 yaşında felsefe alanında lisans derecesi aldı. Ardından tıp eğitimi almaya başladı. Babası, oğlunun matematikten uzaklaşmasından hoşlanmadı ve ona tıp alanında da matematiksel problemler verdi.

Daniel, tıp eğitimi sırasında İtalya’ya gitti ve Padova Üniversitesi’nde anatomist Marcello Malpighi’nin öğrencisi oldu. Burada insan vücudunun mekanik yapısını inceledi. Ayrıca, Venedik’te botanikçi Giovanni Domenico Santorini ile tanıştı ve bitkilerin anatomisini öğrendi. Daniel, 1721’de tıp alanında doktorasını aldı ve Basel’e döndü.

Sankt-Peterburg’da profesörlük

Daniel Bernoulli
Johann Bernoulli ve Jakob Bernoulli matematik problemleri üzerinde çalışıyorlar. Kredi:Photos/Jupiterimages

Daniel Bernoulli, Basel’de tıp pratiği yapmaya başladı, ancak çok başarılı olamadı. Bu yüzden, matematik ve fizik alanlarında kendini geliştirmeye devam etti. 1724’te, Rusya Bilimler Akademisi’nden matematik profesörlüğü teklifi aldı. Babası da aynı teklifi almıştı, ancak oğlunun gitmesini istedi. Daniel, babasının isteği üzerine Sankt-Peterburg’a gitti ve akademinin kurucu üyelerinden biri oldu.

Sankt-Peterburg’da Daniel Bernoulli, matematik ve fizik alanlarında önemli çalışmalar yaptı. Özellikle, akışkanlar mekaniği ve olasılık kuramı üzerine yoğunlaştı. Bu alanlarda yaptığı çalışmalar, daha sonra Hydrodynamica ve Ars Conjectandi adlı eserlerinde yayınladı. Ayrıca, akademinin yayın organı olan Commentarii Academiae Scientiarum Imperialis Petropolitanae’de birçok makale yazdı.

Daniel Bernoulli, Sankt-Peterburg’da iken, ünlü matematikçi Leonhard Euler ile tanıştı ve yakın arkadaş oldu. Euler, Daniel’in kuzeni olan Nicolaus Bernoulli’nin öğrencisiydi. Daniel ve Euler, birlikte birçok matematiksel problemi çözdüler ve birbirlerinin çalışmalarını etkilediler. Örneğin, Daniel Bernoulli’nin akışkanlar mekaniği üzerine yaptığı çalışmalar, Euler’in akışkanların hareket denklemlerini türetmesine yardımcı oldu.

Daniel Bernoulli, Sankt-Peterburg’da 8 yıl kaldı. Bu süre zarfında, hem bilimsel hem de kişisel zorluklar yaşadı. Bilimsel olarak, babası Johann Bernoulli ile rekabet halindeydi ve bazen onunla çatışmaya giriyordu. Babası, oğlunun çalışmalarını eleştiriyor ve bazen onun fikirlerini kendine mal etmeye çalışıyordu. Kişisel olarak ise, Daniel Bernoulli, Sankt-Peterburg’un iklimine ve kültürüne uyum sağlayamadı. Ayrıca, 1725’te yaşanan büyük yangın ve 1728’de yaşanan kolera salgını gibi felaketlerden de etkilendi.

Basel’e dönüşü ve sonraki çalışmaları

Daniel Bernoulli, 1732’de Sankt-Peterburg’dan ayrılarak Basel’e döndü. Burada, babasının ölümüne kadar matematik profesörü olarak çalıştı. Babası 1748’de öldükten sonra, Daniel Bernoulli, onun yerine anatomik ve botanik profesörü oldu. Bu görevi 1750’ye kadar sürdürdü. Daha sonra, fizik profesörü olarak atandı ve 1777’de emekli olana kadar bu görevi yaptı.

Basel’e döndükten sonra da Daniel Bernoulli, matematik ve fizik alanlarında çalışmalarına devam etti. Özellikle, akışkanlar mekaniği, olasılık kuramı, istatistik, tıp, astronomi ve müzik teorisi gibi konularda birçok makale yazdı. Bu makalelerin bir kısmı, Paris Bilimler Akademisi’nin yayın organı olan Histoire de l’Académie Royale des Sciences’te yayınlandı. Daniel Bernoulli, Paris Bilimler Akademisi’nin de üyesiydi ve akademinin düzenlediği birçok yarışmada ödül kazandı.

Daniel Bernoulli’nin Basel’de yaptığı en önemli çalışmalardan biri, 1753’te yayınladığı Specimen theoriae novae de mensura sortis adlı makalesiydi. Bu makalede, Daniel Bernoulli, beklenen değer kavramını eleştirdi ve risk altında karar verme problemlerini çözmek için beklenen fayda kavramını önerdi. Bu kavram, daha sonra ekonomi ve finans alanlarında geniş bir şekilde kullanıldı.

Bernoulli ilkesi ve akışkanlar mekaniği

Daniel Bernoulli
Daniel Bernoulli, İsviçreli bir matematikçi ve fizikçiydi. Basel’den Bernoulli ailesinin önde gelen matematikçilerinden biriydi. Matematiğin mekaniğe, özellikle akışkanlar mekaniğine uygulanması ve olasılık ve istatistik alanındaki öncü çalışmaları nedeniyle adı, enerjinin korunumunun özel bir örneği olan ve enerjinin işleyişinin altında yatan mekanizmanın matematiğini tanımlayan Bernoulli ilkesiyle anılmaktadır. Ayrıca, Bernoulli ilkesi sayesinde 20. yüzyılın iki önemli teknolojisi kullanılıyor: karbüratör ve uçak kanadı.

Daniel Bernoulli’nin en ünlü çalışması, 1738’de yayınladığı Hydrodynamica adlı kitabıdır. Bu kitap, akışkanlar mekaniği alanındaki ilk sistematik çalışmadır. Ayrıca Daniel Bernoulli, bu kitapta, akışkanların hareketini matematiksel olarak analiz etti ve birçok yeni kavram ve formül ortaya koydu.

Kitabın en önemli sonucu, Bernoulli ilkesi olarak bilinen ilkedir. Bu ilke, sabit bir akışkanın hareket halindeki bir parçacığının toplam enerjisinin sabit olduğunu söyler. Bu enerji, parçacığın kinetik enerjisi, potansiyel enerjisi ve basınç enerjisi olarak üç bileşene ayrılabilir. Bu bileşenler arasında bir ters orantı vardır. Yani, parçacığın hızı arttıkça basıncı azalır ve tersi de geçerlidir.

Bernoulli ilkesi, akışkanlar mekaniğinin temel yasalarından biridir ve birçok pratik uygulamaya sahiptir. Örneğin, karbüratör, bu ilkeye dayanarak çalışır. Karbüratör, hava akımının hızını artırarak basıncını düşürür ve böylece yakıtın emilmesini sağlar. Bir başka örnek ise, uçak kanadıdır. Uçak kanadı, üst yüzeyinin alt yüzeyinden daha uzun olacak şekilde tasarlanmıştır. Bu sayede, üst yüzeyden geçen hava daha hızlı akar ve basıncı daha düşük olur. Alt yüzeyden geçen hava ise daha yavaş akar ve basıncı daha yüksek olur. Bu basınç farkı, uçağa kaldırma kuvveti sağlar.

Olasılık kuramı ve istatistik

Daniel Bernoulli, olasılık kuramı ve istatistik alanlarında da önemli katkılarda bulunmuştur. Bu alanlara ilgisi, babası Johann Bernoulli’nin ve amcası Jakob Bernoulli’nin çalışmalarından kaynaklanmaktadır. Daniel Bernoulli, amcasının ölümünden sonra, onun el yazmalarını düzenlemek ve yayınlamakla görevlendirilmişti. Bu el yazmaları, Ars Conjectandi adlı kitabı oluşturdu. Bu kitap, olasılık kuramının ilk klasik eseridir.

Daniel Bernoulli, Ars Conjectandi’nin dördüncü bölümünü yazdı. Bu bölümde, Daniel Bernoulli, büyük sayılar yasasını kanıtladı. Bu yasa, bir rassal olayın uzun vadede gerçekleşme olasılığının, olayın teorik olasılığına yaklaşacağını söyler. Örneğin, bir madeni para atışında yazı gelme olasılığı %50’dir. Ancak, birkaç atışta yazı gelme sayısı %50’den farklı olabilir. Ancak, atış sayısı arttıkça, yazı gelme sayısının atış sayısına oranı %50’ye yaklaşır.

Daniel Bernoulli, ayrıca, istatistiksel verileri analiz etmek için yeni yöntemler geliştirdi. Özellikle, 1760’ta yayınladığı Théorie analytique des probabilités adlı makalesinde, doğal olayların neden olduğu ölüm oranlarını inceledi. Bu makalede, Daniel Bernoulli, binom dağılımını kullanarak veba salgınının nüfus üzerindeki etkisini hesapladı. Ayrıca, aşı yapmanın veba ölüm oranını nasıl azaltacağını gösterdi.

Tıp alanındaki katkıları

Daniel Bernoulli
Daniel Bernoulli’nin Akışkanlar Mekaniği, Olasılık Kuramı ve Tıp Alanında önemli katkılarda bulunmuştur.

Daniel Bernoulli, sadece matematik ve fizik alanlarında değil, aynı zamanda tıp alanında da önemli çalışmalar yaptı. Tıp eğitimi almış ve bir süre tıp pratiği yapmıştı. Bu deneyimler, onun tıbbi problemleri matematiksel olarak çözmesine yardımcı oldu.

Daniel Bernoulli’nin tıp alanındaki en önemli çalışması, 1766’da yayınladığı Essai d’une nouvelle analyse de la mortalité causée par la petite vérole et des avantages de l’inoculation pour la prévenir adlı makalesidir. Bu makalede, Daniel Bernoulli, çiçek hastalığına karşı aşı yapmanın faydalarını gösterdi. Çiçek hastalığı, o dönemde çok yaygın ve ölümcül bir hastalıktı. Daniel Bernoulli, bu hastalığın nüfus üzerindeki etkisini istatistiksel olarak analiz etti ve aşı yapmanın hem bireysel hem de toplumsal düzeyde avantajlarını ortaya koydu.

Daniel Bernoulli, ayrıca, insan vücudunun mekanik yapısını inceledi. Özellikle, kan basıncını ölçmek için yeni bir yöntem geliştirdi. Bu yöntem, kan damarının titreşimini ölçerek kan basıncını hesaplamayı sağlıyordu. Bu yöntem, daha sonra sfigmomanometre adlı cihazın temelini oluşturdu.

Daniel Bernoulli, aynı zamanda, insan vücudunun ısı dengesini de araştırdı. Vücut ısısının nasıl oluştuğunu ve nasıl korunduğunu açıklamaya çalıştı. Bu konuda yazdığı makalelerden biri, 1753’te Paris Bilimler Akademisi tarafından ödüllendirildi.

Ölümü ve mirası

Daniel Bernoulli, 17 Mart 1782’de Basel’de öldü. 82 yaşındaydı. Ölüm nedeni bilinmemektedir. Mezarı, Basel’deki Münster Kilisesi’nin avlusundadır.

Daniel Bernoulli, matematik ve bilim tarihinin en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilir. Akışkanlar mekaniği, olasılık kuramı, istatistik, tıp ve diğer alanlarda yaptığı çalışmalar, bu alanların gelişimine büyük katkı sağlamıştır. Ayrıca, Bernoulli ailesinin en parlak üyelerinden biri olarak, aile geleneğini sürdürmüş ve aile üyeleriyle birlikte matematik ve bilim alanlarında birçok yenilik yapmıştır.

Daniel Bernoulli’nin adı, birçok matematiksel ve fiziksel kavram ve formülle anılır. Örneğin, Bernoulli ilkesi, Bernoulli denklemi, Bernoulli sayısı, Bernoulli dağılımı, Bernoulli deneyi, Bernoulli polinomu, Bernoulli süreci gibi kavram ve formüller onun adını taşır. Ayrıca, Daniel Bernoulli’nin portresi, İsviçre’nin 20 franklık banknotunun üzerinde yer alır.

Sonuç

Bu makalede, Daniel Bernoulli’nin hayatı, çalışmaları ve başarıları hakkında detaylı bilgiler sunduk. Daniel Bernoulli, 18. yüzyılda yaşamış ünlü bir İsviçreli matematikçi, fizikçi ve hekimdir. Akışkanlar mekaniği, olasılık kuramı, istatistik, tıp ve diğer alanlarda önemli katkılarda bulunmuştur. Bernoulli ilkesi, enerjinin korunumu ilkesinin bir örneği olarak onun adını taşır. Bu ilke, karbüratör ve uçak kanadı gibi 20. yüzyılın önemli teknolojilerinin çalışma mekanizmasını matematiksel olarak açıklar.

Daniel Bernoulli, aynı zamanda, Bernoulli ailesinin en parlak üyelerinden biri olarak, aile geleneğini sürdürmüş ve aile üyeleriyle birlikte matematik ve bilim alanlarında birçok yenilik yapmıştır. Daniel Bernoulli’nin adı, birçok matematiksel ve fiziksel kavram ve formülle anılır. Ayrıca, Daniel Bernoulli’nin portresi, İsviçre’nin 20 franklık banknotunun üzerinde yer alır.

Daniel Bernoulli, matematik ve bilim tarihinin en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilir. Ayrıca, onun yaptığı çalışmalar, bu alanların gelişimine büyük katkı sağlamıştır. Onun mirasını takdir etmek ve ondan ilham almak için, onun sözleriyle bitirelim:

“Matematik bilimi doğanın sırlarını açığa çıkarmak için en güvenilir rehberdir.”

Kaynaklar:

  • Bernoulli, D. (1738). Hydrodynamica. Johann Reinhold Dulsecker.
  • Bernoulli, D. (1713). The fourth part of a new analysis of the doctrine of chances. In J. Bernoulli (Ed.), Ars conjectandi (pp. 97-158). Thurneysen Brothers.
Devamını Oku

Platon Kimdir? Hayatı, Eserleri ve Felsefesi Hakkında Her Şey

Platon Kimdir? Hayatı, Eserleri ve Felsefesi Hakkında Her Şey
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Platon, Antik Yunan felsefesinin en önemli temsilcilerinden biridir. MÖ 427-347 yılları arasında yaşamıştır. Atina’da soylu bir ailede doğmuştur. Babası Ariston, annesi Perictione’dir. Üvey babası Pyrilampes, annesinin ikinci kocasıdır. Platon’un iki erkek kardeşi (Adeimantus ve Glaucon) ve bir kız kardeşi (Potone) vardır.

Platon, gençliğinde şiir ve müzikle ilgilenmiştir. Ayrıca güreş sporunda da başarılı olmuştur. Platon, lakabını güreşteki başarısından dolayı almıştır. Platon, Yunanca “geniş omuzlu” anlamına gelmektedir.

Platon, 20 yaş civarında Sokrates ile tanışmış ve onun öğrencisi olmuştur. Sokrates, Platon’u felsefe yapmaya yönlendirmiştir. Sokrates’in yöntemi olan diyalektik (sorgulayıcı) diyaloglar, Platon’un felsefesinin ve eserlerinin temelini oluşturmuştur.

Platon Kimdir? Hayatı, Eserleri ve Felsefesi Hakkında Her Şey
PLATON, MERMER PORTRE BÜSTÜ, MÖ 4. yüzyıl orijinalinden ; Capitoline Müzeleri, Roma’da. Kredi: DeAgostini/SuperStock

Platon, Sokrates’in MÖ 399 yılında idam edilmesinden sonra Atina’dan ayrılmış ve Anadolu, Mısır ve İtalya’ya seyahat etmiştir. Bu seyahatlerde ön-sokratik filozoflarla, Pythagorasçılarla ve Mısır rahipleriyle tanışmış ve onlardan etkilenmiştir.

Platon, MÖ 387 yılında Atina’ya dönmüş ve Akademi adlı felsefe okulunu kurmuştur. Bu okul, Batı dünyasının ilk üniversitesi olarak kabul edilmektedir. Platon, Akademi’de matematik, fizik, astronomi, politika, etik ve metafizik gibi konularda dersler vermiştir. Akademi’nin en ünlü öğrencisi Aristoteles’tir.

Platon, hayatının son yıllarında Sicilya’ya üç kez seyahat etmiştir. Bu seyahatlerin amacı, Sicilya’nın tiranları olan Dionysios I (Siraküzalı I. Dionysius) ve Dionysios II’yi felsefeye ve ideal devlet kurmaya ikna etmektir. Ancak bu girişimler başarısız olmuş ve Platon bir ara esir düşmüştür.

Platon, MÖ 347 yılında 80 yaşında Atina’da ölmüştür. Ölüm nedeni bilinmemektedir. Mezarı Akademi’nin yakınındadır. Platon’un mirası, Batı felsefesinin temelini oluşturmuştur. Platon’un felsefesi, neoplatonizm, Hristiyanlık ve İslam felsefesi gibi akımları etkilemiştir.

Platon’un Felsefesi

Platon Kimdir? Hayatı, Eserleri ve Felsefesi Hakkında Her Şey
Yunan-Romen dünyasının matematikçileri. BU HARİTA, MİLETOSLU THALES’TEN (M.Ö. 600 CİVARI ) İskenderiyeli Hypatia’ya (M.S. 400 CİVARI ) kadar, önde gelen Greko-Romen matematikçilerin milenyumunu kapsamaktadır. Kredi: Encyclopædia Britannica, Inc.

Platon’un felsefesi, idealar (formlar) adını verdiği soyut, değişmez, kusursuz ve evrensel varlıkların var olduğunu savunur. Platon’a göre, idealar, gerçekliğin temelini oluşturur. İdealar, duyularla algılanamaz, ancak akıl yoluyla kavranabilir. İdealar, her şeyin özüdür ve her şey onlara katılır.

Platon’un felsefesinin en önemli ideaları iyi, güzel, adalet, bilgi, aşk, devlet, ruh, sanat ve eğitimdir. Platon’a göre, iyi, ideaların en yücesi ve en kapsamlısıdır. İyi, her şeyin amacı ve nedenidir. Güzel, iyiye yaklaşan her şeydir. Adalet, her şeyin yerli yerinde olmasıdır. Bilgi, ideaları doğru olarak kavramaktır. Aşk, ideaları arzulamaktır. Devlet, ideallere uygun olarak yönetilen toplumdur. Ruh, insanın ölümsüz ve akıllı kısmıdır. Sanat, ideaları taklit eden üretimdir. Eğitim, ruhu ideallere yükselten süreçtir.

Platon’un felsefesinin kaynakları arasında Sokrates, ön-sokratikler, Pythagoras (Pisagor), Heraclitus(Heraklitos) ve Parmenides sayılabilir. Platon, Sokrates’in öğrencisi olarak onun ahlak felsefesini devam ettirmiş ve onun yöntemi olan diyalektiği kullanmıştır. Ön-sokratiklerden doğa felsefesi ve kozmoloji konularında etkilenmiştir. Pythagoras’tan matematik ve müzik teorisi konularında etkilenmiştir. Heraclitus’tan değişim ve akış kavramlarını almıştır. Parmenides’ten varlık ve birlik kavramlarını almıştır.

Platon’un felsefesinin etkilediği akımlar arasında neoplatonizm, Hristiyanlık ve İslam felsefesi sayılabilir. Neoplatonizm, Platon’un felsefesini geliştiren ve mistik bir boyut katan bir akımdır. Plotinus, neoplatonizmin kurucusu olarak kabul edilir. Hristiyanlık, Platon’un felsefesini Tanrı’nın varlığı ve insanın kurtuluşu konularında yorumlamıştır. Augustinus ve Aquinas gibi Hristiyan düşünürler Platon’dan etkilenmiştir. İslam felsefesi, Platon’un felsefesini Allah’ın varlığı ve insanın akıl yetisi konularında yorumlamıştır. Farabi ve İbn-i Sina gibi İslam düşünürleri Platon’dan etkilenmiştir.

Platon’un Eserleri

Platon öğrencileriyle konuşuyor.
Platon öğrencileriyle sohbet ederken, Pompeii’den bir mozaik, M.Ö. 1. yüzyıl ; Napoli Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde. Kredi: CM Dixon/Heritage-Resimler

Platon’un eserleri, diyalog adını verdiği türde yazılmıştır. Diyaloglar, felsefi konuları tartışan karakterler arasındaki konuşmalardır. Diyalogların başlıca karakteri Sokrates’tir. Platon, Sokrates’in fikirlerini ve yöntemini diyaloglar aracılığıyla aktarmıştır.

Platon’un eserlerinin kronolojisi ve sınıflandırılması konusunda farklı görüşler vardır. Genel olarak, Platon’un eserleri erken, orta ve geç dönem olarak üç gruba ayrılır. Erken dönem eserleri, Sokrates’in ahlak felsefesini yansıtır. Orta dönem eserleri, Platon’un ideal kuramını ortaya koyar. Geç dönem eserleri, Platon’un ideal kuramını eleştirir ve geliştirir.

Platon’un eserlerinin içerikleri, felsefi konuların çeşitliliğini gösterir. Platon’un eserleri, etik, politika, metafizik, epistemoloji, psikoloji, estetik, mantık, dilbilim, doğa felsefesi ve matematik gibi konuları kapsar.

Platon’un en önemli eserleri şunlardır:

  • Devlet: Platon’un en ünlü ve en kapsamlı eseridir. Bu eserde, Platon ideal devletin nasıl olması gerektiğini anlatır. Platon’a göre, ideal devlet, filozof kral tarafından yönetilen ve sınıflara ayrılan bir toplumdur. Platon, bu eserde ayrıca adalet, eğitim, sanat, ruhun ölümsüzlüğü ve mağara benzetmesi gibi konulara da değinir.
  • Phaidon: Bu eserde, Platon Sokrates’in ölümünden önceki son gününü anlatır. Sokrates, ölümün felsefe yapmanın sonucu olduğunu ve ruhun bedenden ayrılarak idealar dünyasına gideceğini savunur. Platon, bu eserde ruhun ölümsüzlüğünü kanıtlamak için çeşitli argümanlar sunar.
  • Symposium: Bu eserde, Platon aşkın (eros) ne olduğunu tartışır. Eser, bir ziyafette aşk hakkında konuşan Sokrates ve arkadaşlarının diyaloglarından oluşur. Her konuşmacı aşkın farklı bir yönünü vurgular. Platon’a göre, aşkın en yüksek biçimi felsefe yapmaktır.
  • Phaidros: Bu eserde, Platon aşk ve güzellik ile ilgili olarak retorik ve yazının doğası üzerine konuşur. Eser, Sokrates ve Phaidros’un bir bahçede yaptıkları diyalogdan oluşur. Platon’a göre, aşk ruhu ideallere yükselten bir güçtür. Retorik ise doğru bilgiye dayanan bir sanattır.
  • Parmenides: Bu eserde, Platon ideal kuramını eleştirir ve zorluklarını gösterir. Eser, genç Platon ile yaşlı Parmenides arasındaki diyalogdan oluşur. Parmenides, Platon’un idealar hakkındaki görüşlerini sorgular ve çeşitli paradokslar ortaya koyar.
  • Timaios: Bu eserde, Platon evrenin nasıl oluştuğunu ve nasıl işlediğini anlatır. Eser, Timaios adlı bir Pythagorasçının konuşmasından oluşur. Timaios’a göre, evren akıllı bir yaratıcı tarafından ideallere uygun olarak yapılmıştır. Evrenin yapısı matematiksel oranlara dayanır.
  • Yasalar: Platon’un son ve en uzun eseridir. Bu eserde, Platon ideal devletin ikinci en iyi şeklini anlatır. Platon’a göre, ikinci en iyi devlet, yasalara bağlı olan ve filozof kralın olmadığı bir toplumdur. Platon, bu eserde yasaların nasıl olması gerektiğini ve toplumun nasıl düzenleneceğini ayrıntılı olarak açıklar.

Platon’un Aşk Anlayışı

Platon
Platon’un Felsefi Düşüncesi: İdealar, Aşk, Sanat ve Devlet Üzerine

Platon’un aşk anlayışı, Symposium adlı eserinde en iyi şekilde ifade edilir. Bu eserde, Platon aşkı (eros) hem fiziksel hem de ruhsal bir güç olarak ele alır. Aşk, insanı idealar dünyasına yükselten bir arzu olarak tanımlanır.

Symposium, bir ziyafette aşk hakkında konuşan Sokrates ve arkadaşlarının diyaloglarından oluşur. Her konuşmacı aşkın farklı bir yönünü vurgular. Phaidros, aşkın cesaret ve fedakarlık veren bir tutku olduğunu söyler. Pausanias, aşkın iki türü olduğunu, bedensel aşkın düşük, ruhsal aşkın yüksek olduğunu belirtir. Eryximachus, aşkın evrende her alanda var olan bir uyum gücü olduğunu ileri sürer. Aristophanes, aşkın insanın kayıp yarısını araması olduğunu anlatır. Agathon, aşkın en genç, en güzel ve en iyi tanrı olduğunu iddia eder.

Sokrates ise, aşk hakkında farklı bir görüş sunar. Sokrates, aşkın kendisinin ne güzel ne de iyi olduğunu, ancak güzel ve iyi olanı aradığını savunur. Aşk, eksiklik duyan ve tamamlanmaya çalışan bir varlıktır. Aşkın amacı, güzelliği aramak ve doğurmak (yaratmak) tır.

Sokrates, aşkın nasıl gerçekleştirileceğini de açıklar. Sokrates’e göre, insan önce bedensel güzelliğe aşık olur. Sonra birden çok bedende güzelliği fark eder. Daha sonra bedensel güzellikten ruhsal güzelliğe yönelir. Sonra da bilimlerde ve sanatlarda güzelliği bulur. En sonunda ise idealar dünyasındaki en yüce güzelliği (güzellik ideali) görür. Bu şekilde insan, aşk sayesinde felsefe yapar ve bilge olur.

Platon’a göre, aşkın en yüksek biçimi felsefe yapmaktır. Felsefe yapmak, ideaları aramak ve onlara yaklaşmaktır. İdealar, gerçekliğin ve güzelliğin kaynağıdır. İdeaları kavrayan insan, hem bilge hem de mutlu olur.

Platon’un Sanat Eleştirisi

Platon Kimdir? Hayatı, Eserleri ve Felsefesi Hakkında Her Şey
Raphael: Atina Okulu’ndan detay.
Platon (solda) ve Aristoteles, Atina Okulu’ndan detay , Raphael’in freskleri, 1508–11; Vatikan’daki Stanza della Segnatura’da. Platon gökleri ve formlar alemini, Aristoteles ise yeryüzünü ve nesneler alemini işaret ederek gösterilir. Kredi: Albüm/Oronoz/SuperStock

Platon’un sanat eleştirisi, özellikle Devlet ve Phaidros adlı eserlerinde görülür. Bu eserlerde, Platon sanatı (poiesis) taklit (mimesis) olarak tanımlar ve sanatçıları (poietes) idealar dünyasından uzaklaştıran ve duyulara hitap eden aldatıcı üreticiler olarak görür.

Platon’a göre, sanatın insan ruhuna zararlı etkileri vardır. Sanat, insanları duygusal, irrasyonel ve tutkulu davranmaya sevk eder. Sanat, gerçeği gizler ve yanlış örnekler sunar. Sanat, insanın bilgi edinmesini engeller ve onu cahil bırakır.

Platon’un ideal devletinde sanatın nasıl düzenleneceği de açıklanır. Platon’a göre, ideal devlette sanatın birçok türü yasaklanmalı veya sınırlanmalıdır. Örneğin, trajedi, komedi, lirik şiir, müzik aletleri, resim ve heykel gibi sanat türleri yasaklanmalıdır. Çünkü bu sanat türleri insan ruhunu bozar ve ahlaksızlık yayar. Sadece devlete yararlı olan ve erdemli davranışları öven sanat türleri izin verilmelidir. Örneğin, himne, marş, övgü şiiri gibi sanat türleri teşvik edilmelidir. Sanat, sadece eğitim ve eğlence amaçlı kullanılmalıdır.

Platon’un sanat eleştirisi, Batı felsefesinde önemli bir yer tutar. Platon’un sanat eleştirisi, hem destekçileri hem de karşıtları olan bir görüştür. Platon’un sanat eleştirisi, sanatın doğası, işlevi, değeri ve etkisi üzerine düşünmeye sebep olmuştur.

Platon Hakkında Sonuç

Platon, Antik Yunan felsefesinin en büyük ve en etkili filozoflarından biridir. Platon, hayatı, felsefesi ve eserleri ile Batı düşüncesini derinden etkilemiştir. Platon, idealar kuramı ile gerçekliğin temelini ortaya koymuş, ahlak, politika, bilgi, aşk, ruh, sanat ve eğitim gibi konularda orijinal ve sistemli bir felsefe geliştirmiştir. Platon, diyaloglar adlı eserleri ile felsefi konuları canlı ve ilgi çekici bir şekilde sunmuş, Sokrates’in fikirlerini ve yöntemini aktarmıştır. Platon, Akademi adlı felsefe okulunu kurarak felsefenin kurumsallaşmasına katkıda bulunmuş, Aristoteles gibi önemli öğrenciler yetiştirmiştir. Platon’un felsefesi, neoplatonizm, Hristiyanlık ve İslam felsefesi gibi akımları etkilemiş, sanat ve edebiyat eserlerine ilham vermiştir.

Kaynaklar:

  • Famous Philosophers. (n.d.). Plato | Biography, Philosophy and Facts. https://www.famousphilosophers.org/plato/
  • Wikipedia contributors. (2021, November 29). Plato. In Wikipedia, The Free Encyclopedia. https://en.wikipedia.org/w/index.php?title=Plato&oldid=1057896209
  • Wikipedia contributors. (2021, November 30). Socrates. In Wikipedia, The Free Encyclopedia. https://en.wikipedia.org/w/index.php?title=Socrates&oldid=1058020740
  • Zeyl, D., & Devereux, D. (2016). Plato. In E. N. Zalta (Ed.), The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Winter 2016 Edition). Metaphysics Research Lab, Stanford University. https://plato.stanford.edu/archives/win2016/entries/plato/
  • Wikipedia contributors. (2021, November 29). Academy. In Wikipedia, The Free Encyclopedia. https://en.wikipedia.org/w/index.php?title=Academy&oldid=1057896228
  • Shields, C., & Pritzl, K. (2019). Aristotle. In E. N. Zalta (Ed.), The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Fall 2019 Edition). Metaphysics Research Lab, Stanford University. https://plato.stanford.edu/archives/fall2019/entries/aristotle/
  • Sayre, K.M. (2005). Plato: The Seventh Letter. In E.N.Zalta (Ed.), The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Fall 2005 Edition). Metaphysics Research Lab, Stanford University. https://plato.stanford.edu/archives/fall2005/entries/plato-seventh-letter/
  • Bernard Suzanne. (n.d.). Plato and his dialogues : Home – Biography – Works and links to them – History of interpretation – New hypotheses – Map of dialogues : table version or non tabular version. Tools : Index of persons and locations – Detailed and synoptic chronologies – Maps of Ancient Greek World. Site information : About the author. https://plato-dialogues.org/
Devamını Oku