34,5241$% 0.18
36,4934€% 0.37
2.961,33%0,90
5.071,00%0,35
20.193,00%0,36
İslam medeniyet tasavvurunda kalp, hikmetin karargâhı hükmündedir. Kalp, bir taraftan hikmetten beslenirken, öbür taraftan hikmeti yayar. Kalp; aynı zamanda imanın ve irfanın da merkezi konumundadır. Nasıl ki yeme ve içme, mideyi; ilim, aklı; manevî duygular da ruhu inşa, ikna ve ihya ediyorsa; iman, irfan ve hikmet de aynı şekilde kalbi hem inşa hem ihya hem de ikna eder. Kalbin inşa olmadığı, ikna olmadığı ve ihya olmadığı bir dünya ise anlamlı olamaz. “Küçük evren” demek olan insanın, maddî-manevî bütün unsurlarına hak ettiği değeri ve gıdayı vermek zorundayız. Çünkü ancak bu değerlerle beslenen insan dengeli, mutlu ve anlamlı bir hayat yaşayabilir. Bu değerlerden yoksun kalındığı zaman ise yaşanan hayatta bir anlam boşluğu meydana gelir. İnsanın hayata anlam verdiği/kattığı oranda hayat anlamlı olur. Bilmelisin ki “Hayata anlam vermeyen, önem de vermez.”
Bir çocuğun sorularını en iyi şekilde anlayabilmek için dilsel, zihinsel ve psikolojik soruları birbirinden ayırt etmemiz gerekir. Zira birinci grupta çocuk bir şeyi bilmek ya da haber vermek için dili kullanır. İkinci grupta ise etken faktör, psikolojik tatmindir. Cevabın kendisi asıl maksat değildir. Ayrıca bir temel gerçeği vurgulamak gerekirse, soruların kesin bir konumsal değeri vardır. Soruların değerini belirlemek ve onları anlamlandırmak ancak çocuğu soru sormaya sevk eden özel durumları anlamakla mümkündür. Sorunun bizatihi bir değeri yoktur. Onun değeri ve önemi, çocuğu kuşatan hallere ve şartlara dayanmaktadır.
Bir çocuğun sorularının üç temel gayesi vardır:
1) Psikolojik dengeyi sağlamak. Zira soruların pek çoğu psikolojik menşelidir.
2) Çıkarım yapabilme yetisini geliştirmek. Çocuk edindiği yeni bilgiyle eski bilgiler arasında bağlantı kurmaya çalışır ve bu yeni bilgiyi öncekilerin üzerine bina eder.
3) Bulunduğu çevre ve önemli hayat meseleleriyle tanışmak. Çocuğun yaşadığı çevrenin sosyal ve kültürel yapısında yer alan ahlak ve davranış değerleriyle tanışması bu kabildendir.
Filistin davası, temelde bir İslam davasıdır. Bu dava uğrunda verilen mücadele, bir milletin başka bir milletle veya bir grubun başka bir grupla çatışması değil, hak ile batıl arasında bir mücadeledir. Bu, Filistin’in temsil ettiği tüm değerler ve ilkeler, mekanın kutsallığı ve önemi doğrultusunda batıla karşı verilen tarihi bir mücadeledir. “Beytülmakdis Öncüleri Derneği” olarak, Filistin meselesinin doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlamak amacıyla gerçekleştirdiğimiz eğitim seminerlerinin bu kitap sayesinde daha fazla kişiye ulaşacağını ümit ediyoruz. Sade, anlaşılır ve akıcı bir üslupla yazılmış 10 ayrı bölümden oluşan bu kitap, Filistin meselesini ana hatlarıyla daha iyi ve daha doğru anlamak için hazırlanmış bir giriş niteliğindedir.
Bereket, hayatımızın sadece bir kısmını ilgilendiren bir kavram değildir. Bereket, malda artıştır. Ömürde kalitedir. İş ve meslekte beceridir. Vakitte iktisattır. Evlat ve eşte saadettir. İlimde başarıdır. Söz ve cümle sarf etmede etkidir. Sağlıkta dayanıklılıktır. Arkadaş ve dostlukta huzur ve güvendir. Dava ve mücadelede sebattır. Cihat, imtihan ve zorlukta sabırdır. İbadette kabuldür. Ölüm anında iman üzerine sebat ya da şehadettir. Kur’an’la dostluktur. Peygambere bağlılıkta sadakattir. Allah’ı hissetmede kalpte bir nur ve sevgidir… Bereket, kısa olsa da kalıcı, az olsa da yeterli, sıkıntı olsa da sabır, ölüm olsa da mükafattır. Yani kısacası bereket, Allah’ın elinin/yardım ve desteğinin üzerimizde olmasıdır. “Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum.” (İmam Buhari, Rikak)
Suyûtî’nin en meşhur eserlerinden birisi halifeler tarihini [Târîhu’l-Hulefâ (Menâhilüs-Safâ bi-Tevârîhi’l-Eimme ve’l-Hulefâ)] ele aldığı kitabıdır. Bu kitabında başlangıcından kendi dönemine kadar yaşamış olan halifelerin tarihi hakkında muhtasar bilgiler vermektedir. Özellikle çerçeve bilgiye ihtiyaç duyanlar için okuyucunun ilgisini çekecek bir çalışma ortaya koyduğu görülmektedir. Elinizdeki kitap, Hz. Ebû Bekir döneminden başlayarak yaşadığı döneme kadar yaşamış olan halifeler hakkında kronolojik sırasıyla bilgi veren bir eserdir. Derli toplu olması ve kronolojik olarak hazırlanması bu eserden kolaylıkla yararlanmayı mümkün kılmaktadır. Onun yaşadığı dönemde Abbasi halifesi Kahire’de yaşıyordu. Kitabın girişinde Abbasî hilafetini övücü, Emevî hilafetine uyarıcı bir anlatıma sahip olduğu görülür. Halifeleri kronolojik olarak anlattıktan sonra kitabının sonunda Endülüs Emevîleri ve Fâtımî devletleri gibi birkaç devlet hakkında bilgi vermektedir. Beşer ürünü olan her kitabın olduğu güçlü tarafları olabildiği gibi zayıf tarafları olabilir; katıldığımız yönleriyle birlikte eleştirebileceğimiz yönleri bulunabilir. Önemli olan, okuma amacımızın bilincinde olarak kitabın dünyasına girmek ve kritik ederek okumaktır. Bu şekilde okuduğumuzda kitaptan daha çok yararlandığımızı ve okumalarımızın zihin dünyamızı zenginleştiren birer tuğla olarak manevi dünyamızı inşamıza katkıda bulunduklarını görürüz. Hayırlara ve yeni çalışmalara vesile olması temennisiyle sizi kitabın dünyasına davet ediyorum. Prof. Dr. Adnan Demircan
Introducing the Syrian revolution, launched against the criminal Assad in March of 2011, describing its causes and objectives, popular and international positions on it and the most prominent events in its heroism and sacrifice filled chapters.
The revolutionaries’ tools of confrontation, from peaceful demonstrations to armed resistance, media work, literature, art, legal and political work, among other efforts. The Assad regime and its allies’ tools of confrontation; from killing, bombing with various types of weapons, arrests, sieges, forced displacement, massacres and the use of forbidden weapons, among others.
How the criminal Assad regime dealt with various educational, religious, health and media institutions before and after the Syrian revolution.
The Syrian revolution’s martyrs and an overview of the icons among them. Detainees in the regime’s prisons, their fate, treatment and the documentation of crimes committed against them.
The Syrian revolution’s displaced peoples. The methods used by the criminal regime and its allies to achieve demographic change.
The concept of victory and defeat in the Syrian revolution, and why complete victory has yet to be achieved. The use of psychological warfare in the revolution, and the Syrian peoples’ options. Issued in 2021 – 1443 A.H.
Devamı Gelecek…
Gençlerin Okuması Gereken Önemli Kitaplar