34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
20.381,00%1,12
Önce Jül Sezar’ın ardından Marcos Antonius Sezar’ın sevgilisi olan ve bir imparatorluğun çökmesini sağlayan kraliçe Kleopatra’nın hikâyesi.
Kleopatra, Mısır tarihinde belki de en çok bilinen tarihi figür. Kendisi MÖ 69 yılında dünyaya geldi. Önce kardeşiyle evlendi, sonra Jül Sezar’la sevgili oldu, ardından da Marcus Antonius Sezar ile sevgili olup Roma İmparatorluğu’nun başına geçti. Kleopatra, zamanın çok ötesinde bir kadındı ve günümüzde bile konuşulmaya devam ediyor.
Gelin dünyanın bir zamanlar en büyük imparatorlarına ve imparatorluklarına hükmeden Kleopatra’yı yakından tanıyalım, belgesel tadında yaşama öyküsünü birlikte ele alalım.İşte karşınızda bu zeki ve güzel kraliçenin hikâyesi.
Antik Mısır’ın son Helenistik kraliçesi. Asıl unvanı VII. Kleopatra. Kendisinden önce tahta geçen diğer Kleopatra isimli kraliçeler unutulmuş ve bu isimle anılır. 9 dil bilmektedir ve tarihin en etkili kandın hükümdarlarındandır.
(Kleopatra’nın bir illüstrasyonu)
Kral XII. Ptoleamaios Auletes’in kızı Kleopatra, Makedon kökenliydi. Buna rağmen kendi kendine Mısır dilini öğrendi. XII. Ptolemaios Auletes öldükten sonra taht, kızı Kleopatra ve XIII. Ptolemaios’a kaldı. XIII. Ptolemaios, Kleopatra’dan 8 yaş küçüktü ve bazı kaynaklara göre bu iki kardeş babalarının ölümü ardından evlendi.
Kleopatra büyük olması sebebiyle yönetime geçti ancak bu uzun sürmedi zira kısa bir süre sonra Suriye’ye kaçtı. Kendisine burada yeni bir ordu kurup, yönetimi devralan kardeşiyle savaşmak için Pelusium şehrinde döndü. Ancak Jül Sezar’ın o bölgeye gelmesi nedeniyle geçici bir barış ilan edildi.
(Jül Sezar’ın bir heykeli)
Kleopatra, Jül Sezar ile sevgili oldu ve İskenderiye kuşatmasına Sezar ile birlikte gitti. Kuşatma İskenderiye’ye ulaştıktan sonra Kleopatra’nın kardeşi XIII. Ptolemaios, Nil Nehrine kaçtı ve orada boğuldu. Kleopatra ise hem kocası hem de kardeşi olan XI. Ptolemaios ile birlikte tahtına kavuştu. Ardından babasının Jül Sezar olup olmadığı bilinmeyen Ptolemy Sezar’ı dünyaya getirdi.
Sezar MÖ 44 yılında suikaste uğradığında Kleopatra da kocası ve oğluyla Roma’da bulunuyordu. İskenderiye’ye geri dönmelerinin ardından ise XIV. Ptolemaios da öldü ve böylece Kleopatra tahtın tek sahibi oldu. Sezar’ın suikastçıları Filippi Muharebesi’nde bozguna uğradı ve Ptolemy Sezar, Marcus Antonius Sezar’ın varisi haline gelmişti. Ancak Sezar’ın kendisinin seçtiği varisi yeğeni Octavius idi.
(Kleopatra ve Antonius’un bir illüstrasyonu)
Sezar’ın suikastının ardından yaşanan olaylarda Kleopatra’nın görevini öğrenmek için Antonius, Kleopatra’yı toplantıya çağırdı. Kleopatra da birçok hediyeyle birlikte bu toplantıya gitti. Kleopatra, Antonius’un dikkatini dağıtmak için görüşmeye geç gitti ve Tarsus’a Berdan Nehri’nden bir kayık üzerinde İsis kıyafetleriyle girdi. İşler Kleopatra’nın istediği gibi gitti ve Antonius, Kleopatra’ya aşık oldu.
İtalya’nın genç hükümdarı Octavius’un güçlenmesini göz ardı eden Antonius, Kleopatra’ya bağımsız bir kraliçe gibi davranmaya başladı. İkisi birlikte İskenderiye’de keyfine düşkün bir toplum yapısı oluşturdu ve bazı tarihçilere göre ahlaksız, bazılarına göre ise Dionysos kültürüne adanmış olarak adlandırıldı.
Kleopatra, MÖ 40 yılında Alexander Helios ve Kleopatra Selen isimli ikiz çocuklarını doğurdu. Karısı Fulvia’nın ölümünün ardından Antonius ise Octavius ile geçici anlaşma sonucunda Octavius’un kız kardeşi Octavia ile evlendi. MÖ 37 yılında ise Antonius, Octavius ile anlaşmalarının imkansız olduğunu düşünüp Octavius ile evliliğini sonlandırdı ve Doğu’ya, yani Kleopatra’ya döndü.
Antonius’un düzenlemek istediği Part seferi için Kleopatra’nın ekonomik gücüne ihtiyacı vardı. Kleopatra da bunun karşılığında Lübnan, Suriye ve Mısır topraklarının büyük bir kısmını geri istedi. Part seferi pahalı bir sefer oldu ve başarısızlıkla sonuçlandı. Buna rağmen Antonius, İskenderiye’de kutlamalarla karşılandı. Kutlamalarda Kleopatra ve Antonius, altın tahtlara oturdu ve çocukları da onların biraz aşağısında yer aldı. Antonius, Ptolemy Sezar’ın Jül Sezar’ın oğlu olduğunu ilan etti ve gerçek varisi olduğunu savundu.
Bunun ardından Alexander Helios’a Ermeni Krallığı ve Fırat Nehri’nin gerisi, Ptolemy’e ise o bölgenin batısındaki topraklar verildi. Kız kardeş Kleopatra Selene de Libya’da yer alan Cyrene’i yönetti. Octavius, bu olaylardan haberdar idi ve Antonius’a karşı Vesta Bakireleri’nden öğrendiği bilgilerle komplo kurdu. Octavius, Roma halkına Antonius’un ülkenin zenginliklerini yabancı bir kadına devredeceğini ve öldüğünde Mısır’a bu kadın ile birlikte gömülmek istediğini duyurdu. Bu sayede bir isyan çıktı.
Roma Senatosu, Antonius’un gelecek yıl konsüllüğü hakkını fes etti ve Kleopatra’ya savaş açtı. Octavius, MÖ 31’de Antonius ve Kleopatra’nın ordusuna savaş açtı. Mağlup olan Antonius ve Kleopatra Mısır’a kaçtı. Kleopatra mozolesinde inzivaya çekildi ve Antonius da son savaş için onun yanından ayrıldı. Antonius, Kleopatra’nın öldüğüne dair yanlış bir haber aldı ve kendini onun mozolesine taşıtarak orada öldü.
Antonius’un ardından Kleopatra, 39 yaşında intihar etti ve çift, daha önce de belirttikleri gibi birlikte gömüldüler. Bazı kaynaklar Kleopatra’nın kendini bir engerek yılanı ile sokturarak intihar ettiğini söylüyor ancak buna dair net bir bilgi yok.
Kleopatra Selene, Antik Mısır’ın en önemli kadın hükümdarlarından VII. Kleopatra ile Roma İmparatorluğu’nun önde gelen komutanlarından Marcus Antonius’un çocuğu olarak dünyaya geldi
Marcus Antonius ile Kleopatra, Antonius ve ileride Roma İmparatorluğu tahtına çıkacak olan Augustus komutasındaki orduların düşman ordularını bozguna uğratarak kazandıkları bir savaş sonucunda diplomatik ilişki kurdular… Milattan önce 42 yılında Roma’nın iki komutanı Filippi Savaşı’ndan zaferle ayrıldı.
Zaferin ardından Augustus, imparatorluğun batıdaki topraklarının yönetiminden sorumlu halde geldi. Marcus Antonius ise imparatorluğun doğusuna hükmetmeye başladı. Böylece dönemin bir başka önemli aktörü olan Mısır uygarlığı ile daha fazla temas kurma şansı buldu. Elbette Antonius, Kleopatra ile de daha sık görüşmeye başlamıştı…
Bazı anlatılara göre Kleopatra bu nedenle Antonius’u baştan çıkardı. Bazı söylentilere göre ise ikili birbirlerine âşık olmuştu… Neticede bu birliktelikten Kleopatra Selene ve ikizi Alexander Helios dünyaya geldi. İlerleyen dönemde aileye Ptolemy Philadelphus isimli üçüncü bir çocuk da dâhil oldu…
Bu dönemde Augustus, Marcus Antonius ile giriştiği imparatorluk mücadelesinde öne geçmiş, tahtın en önemli adayı konumuna yükselmişti. Zaten kısa süre sonra Roma’nın mutlak hükümdarına dönüşecekti… Üstelik Marcus Antonius’un Mısır ile kurduğu yakın ilişki nedeniyle oldukça öfkeliydi. Onun bir Romalı değil, bir Mısırlı olduğunu ve Roma’ya ihanet ettiğini düşünüyordu!
İşte böyle bir siyasi ortamda, Augustus yönetimindeki Roma orduları ile Kleopatra ve Marcus Antonius idaresindeki Mısır orduları karşı karşıya geldi… Bugünkü Yunanistan’ın batı kıyılarında gerçekleşen Aktium Muharebesi’nden galip ayrılan Augustus oldu. Bu beklenmedik mağlubiyet hem Antonius hem Kleopatra hem de çocukları için sonun başlangıcı niteliğindeydi…
Ancak hem savaşı kazanan hem de Roma’nın mutlak hükümdarı haline gelen Augustus tehlikesi atlatılmış değildi. Aktium Muharebesi’nden kısa bir süre sonra Augustus’un orduları Mısırı işgal etti ve Marcus Antonius bir kez daha yenilgiye uğradı…
Antonius ve Kleopatra için fazla bir seçenek kalmamıştı! Milattan önce 30 yılında Marcus Antonius intihar ederek yaşamına son verdi. Birkaç gün sonra, Kleopatra da kendi canına kıyarak bu dünyadan ayrıldı.
Ancak hükümdarlığı yalnızca iki hafta sürdü. Roma İmparatorluğu Mısır’ı ilhak etti. Daha sonra devrik Mısır Kraliçesi Kleopatra Selene ve kardeşleri Roma’ya götürüldü…
Esaret altındaki kardeşler bir zafer alayında yürütüldü, halka gösterildi! Kardeşler, imparatorluğun elde ettiği zaferin en çarpıcı göstergesi haline gelmişti. Böylece Kleopatra Selene’nin de tıpkı kardeşleri gibi tutsaklık günleri başlamış oldu…
Üstelik çocukları kendi himayesine alarak kendi evinde, birer Romalı gibi yetiştirmeye başladı. Öte yandan Roma’da Augustus’un zincirleri altında tutsak edilen tek kraliyet ailesi mensupları Kleopatra Selene ve kardeşleri değildi. Roma, farklı krallıkların varislerinden oluşan geniş bir “tutsak koleksiyonuna” sahipti!
Bu tutsaklar arasında günümüzdeki Cezayir topraklarında hüküm süren Numidya Krallığı’nın varisi Gaius Julius Juba da vardı! Juba, Numidya kralı olan babasının Roma İmparatorluğu ile girdiği savaşı kaybetmesinin ardından Roma’ya getirilmişti. Üstelik uzun yıllar boyunca gerçek bir Romalı gibi yetiştirilmiş hatta bazı savaşlarda imparatorluk ordusu içerisinde savaşarak “ülkesine” hizmet etmişti. Bu savaşlar arasında Kleopatra ile Antonius’un intiharında önemli payı olan Aktium Muharebesi de vardı…
Daha sonra Augustus, Gaius Julius Juba’yı varisi olduğu toprakları Roma’ya bağlı bir krallık olarak yönetmesi için ülkesine gönderdi. Böylece Gaius Julius Juba Moritanya Kralı, Kleopatra Selene ise Moritanya Kraliçesi oldu. Kleopatra Selene’nin sahip olduğu bu unvan, kısa yaşamında elde ettiği üçüncü önemli unvandı: Mısır Prensesi, Roma tutsağı, Afrika Kraliçesi…
Ayrıca tıpkı annesi gibi keskin bir zekâya sahipti! Bu nedenle Moritanya Kralı Gaius Julius Juba’nın politikaları üzerinde büyük bir rol oynuyor, krallığın politikalarına yön veriyordu. Juba ve Kleopatra Selene Moritanya topraklarını refaha kavuşturmayı başarmışlardı. Moritanya bu dönemde önemli bir ticaret merkezi haline geldi.
İkilinin yönetimi altındaki, bugünkü Kuzey Afrika ülkelerinin bazılarından ve bölgedeki birkaç Antik Yunan ve Roma kolonisinden oluşan Moritanya Krallığı, bölgenin en önemli aktörlerinden birisi haline gelmişti ancak Roma’ya ve Augustus’a kati bir şekilde bağlıydı… Gaius Julius Juba ile Kleopatra Selene, Selene’nin 35 yaşında ölümünde dek yaklaşık 20 yıl boyunca Moritanya Krallığı’nı başarılı bir şekilde yönettiler…
Kaynak: wikipedi
Bilge Tonyukuk Kimdir? Hayatı ve Orhun Yazıtları