34,9251$% -0.18
36,1870€% 0.45
3.011,88%0,23
5.111,00%0,76
20.381,00%0,91
“Ah kimselerin vakti yok durup ince seyleri anlamaya” diyen Türk Edebiyatı’nın önemli kadın şairlerinden Gülten Akın’ı 4 Kasım 2015’te kaybettik. Gülten Akın’ı en sevdiğimiz şiirlerinden dizelerle anıyoruz. Siz de Gülten Akın’ın sevdiğiniz dizelerini Yorumlar kısmında paylaşabilirsiniz.
“Bunlar en mutlu günleri ayrılığımızın
Yanaşmadan özleminin limanlarına
Bir uzun hava içinde kendimiz kendimizin
Uzasın dönmenin saçları, çağırma uzasın”
“Uzağı ne zaman düşünsem aydınlık
Burda geceler kaldı sen gittin
Geceyle uyku suyla yosun
Benimle olduğun bilmez misin
Uzak ve beyaz şehirlerden
Bir ince yağmurla gelirsin
Gece bekçisini sokağından
Garibi yatağından çeker alırsın
Bir hikaye bilir söylerim
Dost yıldızlara karşı ve sabaha doğru
Bu hikayenin bir ucu sendedir
Kurtarmak isterim kurtarmak isterim
Bütün uçurtmaların ipi elindedir.”
“Kestim kara saçlarımı n’olacak şimdi
Bir şeycik olmadı deneyin lütfen
Aydınlığım deliyim rüzgarlıyım
Günaydın kaysıyı sallayan yele
Kurtulan dirilen kişiye günaydın
Şimdi şaşıyorum bir toplu iğneyi
Bir yaşantı ile karşılayanlara
Gittim geldim kara saçlarımdan kurtuldum.”
“Sen yağmurlu günlere yakışırsın
Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler
Islanan yapraklar gibi yüzün ışır
Işırsa beni unutma
Yeni dostlar yeni rüzgarlar gelir geçer
Yosun muydum kaya mıydım nasıl unuturlar
Kahredersin başın önüne düşer
Düşerse beni unutma”
“Gün uzun türküsünü bitirdi
Karlı dallara yürüdü karanlık
Yalnızlık çekilmez bu vakit
Delirdi denizde yosun çayda balık
Gel artık”
“Sana büyük caddelerin birinde rastlasam
Elimi uzatsam tutsam götürsem
Gözlerine baksam gözlerine konuşmasak
Anlasan
Elimi uzatsam tutamasam
Olanca sevgimi yalnızlığımı
Düşünsem hayır düşünmesem
Senin hiç haberin olmasa
Senin hiç haberin olmaz ki
Başlar biter kendi kendine o türkü”
“Giden gitti -yiten zaman-
açtığın kapıdan girdim, adımı söyledin
işte orda kaldım”
“Beni dünyadan ötelere götürdün
Kollarımı bağladın dur dedin
Tuz kokan geceler dur dedi
Durdum bekliyorum, gelme
Ay aydınlık gece kara
Gözlerimin ardında karanlık ölesiye
Canlı ve cansız ne varsa sımsıkı
Bu saat daha yakın daha el ele
Şimdi yalnızlığımdan utanıyorum
Durdum bekliyorum, gelme”
“Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim
“Uyandım bir sabah” gibi değil, öyle değil
Nasıl yürür özsu dal uçlarına
Ve günışığı sislerden düşsel ovalara
Susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim
Mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü
Yitik ceren arayı arayı anasını buldu
Adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek
Soludum, üfledim,yaprak pırpırlandı Ağustos dindi
Seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi”
“Raylar
Düğümlenen yollar, tren
Bir gün
Ümit etmediğim bir gün
Alıverecekler seni benden.
Neler götürdüğünü bilmeyecek
Düşünmeyeceksin.
Belki döneceksin
Düşerken yıldızım bir selvi gölgesine
Belki de ömür boyu bekleteceksin.
İlk çiğdemle gel
Ne var ki dünyada
Kaybedip bulmaktan güzel?
Demesi kolay ama
Öylesine yanıyor ki içim
Bir garip çöl yolcusu gibiyim.
Doymak için susuzluğuna
Seni yudum yudum değil
Damla damla içeçeğim”
“ağrıya ağrıya nara dönüştüğünde
açtılar içinden sözler çıktı
kem sözler, kırıcı davranışların izleri
aldanma gölgesi, ondurmayan bağışlama
“gitmeliyim” çıktı, “dönmemek üzre bir daha”
“artık herkesin yüzüne
bütün düşündüklerimi”
“yalnız olmalıyım” çıktı.
derinlerde sır tutmuş
bir eski sevda.”
“Elyazını yaktım, dürüsttü ve aşınmamış
Sevgi sözcüklerini yaktım, hoyrattır onlar
Sıcaklığı saklı akarsuyu anlamazlar
Sorular, kurutur incitir sorarlar
Elyazını yaktım
Adresini yaktım
Yakmak gibiydi biraz da dünyayı herşeyi
Bastığımız düşümüzde gördüğümüz
Özlediğimiz yaklaştığımız
Hayatım özlemdi ansımaydı düştü
Yaktım adresini şimdi özlem oldu hayatım
Resimleri yaktım birini saklasam dedim
En çok onu yaktım onu yaktım
Kış göğünü yaktım, bir kavak büyüttüm balkonumdan
Akşam desem değil, yangın desem değil
Dışarda apansız bir kıyameti yaktım
Sevgidir kendimi bildiğim, onunla başladım
Elyazın mı, adresin mi, resimlerin mi
Sen mi ömrün mü
Çıkardım onları şimdi sakladığım yerden
Kıyameti göğü kışı akşam sözlerini
Sevgiyi yaktım”
“Karanlık bastı mı gelirsin
Penceremin dibinde durursun
Oyuncaklar kabartma harfler gibi
Elle tutulur gibi garipliğin”
“Susarak,iki komşu gibi güne değerek
Asıl söyleneceklerin üstünden aşarak
Sevdiğim,
Ayrı ayrı uzakta, yanyana
Birbirimizi derinden gözlediğimiz yazlarda
Ve üstün körü baktığımız kentlerde
Güllerin güllerimiz
Hüzünlerimse hüzünlerimiz değil”
“Gülerken yüzün
Dem çeken bir güvercinin sesini
İçin için büyüyen çimenleri
Baharda lunaparkı, bayramyerini
Ve alışkanlıklar dışında her şeyi
Gülerken yüzün
Aşıyor geçmişin acılarını
Kendini yarına değiştiriyor
Gülerken yüzün
Sanki çarmıhını kırmışsın
Senin ve ardından geleceklerin
Aylası alnına düşmüş gecenin
Oturmuş ağlıyor kendisi
Bunu öyle candan öyle yürekten
Öyle bir tutkuyla istiyorum ki
Aklımda hep öyle kalmalısın”
Türk Edebiyatında Toplumcu Şiirin 11 Örneği