34,4788$% 0.04
36,2792€% -0.23
2.957,56%0,78
5.041,00%0,25
20.101,00%-0,04
1904 yılında White Star Line’a katıldı ve birkaç büyük yolcu gemisini kaptan olarak yönetti. Titanic’in seferine de kaptan olarak atanmıştı. O gece buz dağının içine süratle daldı, ne yazık ki, Titanic faciasında geminin batışı sırasında hayatını kaybedenler arasında yer aldı. Smith, yolcuların güvenliğini sağlamak için gemideki son ana kadar kalmayı tercih ettiği bilinmektedir.Titanic kaptanı Edward John Smith faciadan sağ kurtulamadı. Titanic 15 Nisan 1912’de bir buz dağına çarparak batan dünyanın en ünlü yolcu gemisidir. Bu olay, 1500’den fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştur.Titanic, White Star Line şirketi tarafından inşa edilen ve o dönemde dünyanın en büyük yolcu gemisi olarak kabul edilen bir gemiydi. İngiltere’nin Belfast şehrindeki Harland and Wolff tersanesinde inşa edildi.
Titanic’in inşası yaklaşık iki yıl sürdü ve 31 Mayıs 1911’de denize indirildi.Titanic, Southampton, İngiltere’den 10 Nisan 1912’de yolculuğuna başladı. Rotası, İrlanda’nın Queenstown (şu anda Cobh olarak bilinir) adlı limanına, ardından New York, Amerika Birleşik Devletleri’ne doğruydu. Ancak gemi, henüz ilk seferinde trajik bir şekilde batmıştır.14 Nisan 1912’de gece saat 23:40 civarında, gemi Kuzey Atlantik’te Newfoundland Bankları civarında bir buz dağına çarptı. Bu çarpışma sonucunda geminin yan kısmı büyük hasar gördü ve su hızla gemiye sızmaya başladı. Titanic, 15 Nisan 1912 saat 02:20’de tamamen suya gömüldü.Titanic’in batması, dönemin en büyük felaketlerinden biri olarak tarihe geçti. Gemide bulunan cankurtaran botlarının yetersiz sayıda olması ve yolcu gemisinin kurtarma ekipmanlarının yetersizliği nedeniyle çok sayıda kişi hayatını kaybetti. Titanic’te bulunan toplam 2224 yolcu ve mürettebat üyesinden 1500’den fazlası hayatını kaybetti.Bu felaketin ardından denizcilik düzenlemeleri ve güvenlik önlemleri önemli ölçüde geliştirildi. Geminin batışı, tarih boyunca birçok filme, kitaba ve müzik eserine ilham kaynağı olmuştur. Titanic hikayesi hem trajedisini hem de insanlık tarihindeki dersleri sembolize etmektedir.Titanic’in batarken çarpıştığı bölgede başka gemiler vardı, ancak o zamanın iletişim ve kurtarma teknolojisi sınırlıydı ve acil durumun ciddiyeti tam olarak anlaşılamadı. Titanic’in acil durum sinyalleri ve çağrıları diğer gemilere iletilmiş olsa da bazı gemi kaptanları tarafından ciddiye alınmadı veya yanlış yorumlandı. Sonuç olarak, Titanic batarken yakınlarda bulunan RMS Carpathia adlı bir gemiye yardım çağrıları gönderildi ve Carpathia, mümkün olan en hızlı şekilde olay yerine ulaşarak Titanic’ten kurtulanları kurtardı. Ancak, bu yardım girişimi Titanic’in batmasını engellemeye yetmedi ve çok sayıda kişi hayatını kaybetti.
Lord , çocukken Titanic’in kardeş gemisi RMS Olympic ile seyahat etti ve bu deneyim, ona kayıp yolcu gemisiyle ömür boyu sürecek bir hayranlık verdi. Daha sonra ifade ettiği gibi, Olimpiyattaki zamanını “etrafta dolaşarak” ve “çok büyük bir şeyin” battığını hayal etmeye çalışarak geçirdi. On yaşında Titanik hakkında okumaya ve çizmeye başladı ve uzun yıllar Titanik hatıralarını toplayarak insanların “bu tuhaflığı not almasına” neden oldu. Princeton Üniversitesi’nde tarih okudu ve New York merkezli reklam ajansına katılmadan önce Yale Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.J Walter Thompson . Boş zamanlarında yazarak, felaketten kurtulan 63 kişiyle röportaj yaptı.
Titanic: An Illustrated History’nin sayfalarında ayrıca birçoğu ilk kez burada yayınlanan yüzlerce arşiv fotoğrafı, tablo ve illüstrasyon yer alıyor. Yazarlar Lynch ve Marschall ayrıca Titanic’in neredeyse aynı kardeş gemisi olan Olympic’teki donatıları ve demirbaşları bulup fotoğrafladılar ve böylece geminin iç kısmının Edward dönemine ait ihtişamını renkli görsel yayılımlarla ortaya çıkarabilirler.
Bu kitabın yazıldığı koşullar aşağıdaki gibidir. Titanik’ten kurtulanların New York’a ayak basmalarından yaklaşık beş hafta sonra, Hon’un öğle yemeğine konuk oldum. Samuel J. Elder ve Hon. Charles T. Gallagher, ikisi de Boston’da tanınmış avukatlar. Öğle yemeğinden sonra hayatta kalanların Titanik’ten ayrılıp Karpatya’ya ulaşma deneyimlerini orada bulunanlarla anlatmam istendi.
15 NİSAN 1912 SABAH ERKEN, Southampton’dan New York’a yaptığı görkemli ilk yolculuğundaki RMS Titanic, Kuzey Atlantik’te bir buzdağına çarparak battı. Böylece batmaz ilan edilen gemi, tarihin en rezil trajedilerinden birinde kaybolmuştur. Şimdi bile, bir asır sonra, Titanik’i çevreleyen olaylar bizi rahatsız etmeye ve merak uyandırmaya devam ediyor.
Eleştirmenlerce beğenilen yazar Deborah Hopkinson, o korkunç gecenin dehşetini hayata geçirmek için Titanik’ten kurtulanların ve felakete tanık olanların seslerini bir araya getiriyor. Dokuz yaşındaki Frankie Goldsmith var; Violet Jessop, genç bir hostes; Jack Thayer, Amerikalı bir lise son sınıf öğrencisi; Zengin bir beyefendi olan Albay Archibald Gracie; Cesur bir denizci olan William Murdoch; yeni bir hayata başlama yolundaki genç anne Charlotte Collyer; ve diğerleri. Anıları yürek durduran aksiyon, yıkıcı dram ve büyüleyici tarihi ayrıntılarla dolu.
Titanic hakkında çekilen bazı filmleri sizin için derledik. Bunların arasında en popüler olan ise 1997 yılında James Cameron tarafında çekilen Titanic filmidir.
(1997) – James Cameron’ın yönettiği ve Leonardo DiCaprio ile Kate Winslet’in başrollerini paylaştığı bu film, büyük bir başarı elde etti ve 11 Oscar ödülü kazandı. Film, Jack ve Rose adlı iki farklı sosyal sınıftan gelen genç insanların aşk hikayesini anlatırken, geminin batışını da gösteriyor.
(1958) – Walter Lord’un aynı adlı kitabından uyarlanan bu film, Titanic’in batışını gerçekçi bir şekilde anlatır. Dönemin gerçek olaylarına dayanır ve olayın gerçekçi bir şekilde yeniden canlandırılmasıyla tanınır.
(1953) – Jean Negulesco’nun yönettiği bu film, 1950’lerin romantik drama tarzında bir yapım. Film, farklı sosyal sınıflardan olan bir çiftin Titanic’e binmeleri ve felaket sırasında yaşadıklarını anlatıyor.
(2012) – Julian Fellowes tarafından yazılan ve yönetilen bu mini dizi, ITV tarafından yayınlandı. Film, farklı karakterlerin hikayelerine odaklanır ve Titanic’in son saatlerindeki olayları gösterir.
Özellikle Amerikalı kurtulanlar, White Star Line şirketine karşı dava açtılar. Bu davaların bir kısmı tazminatlarla sonuçlandı, ancak bazıları da uzun süren hukuki süreçlerden sonra sonuçsuz kaldı.
Davaların birçoğu, yolcuların gemideki güvenlik tedbirlerinin yetersiz olduğunu ve batış sırasında yanlış davranışlar sergilendiğini iddia etmeleri üzerine açıldı. White Star Line şirketi ise geminin donanım ve güvenlik standartlarının o dönemdeki gereklilikleri karşıladığını savundu.
Sonuç olarak, bazı kurtulanlar tazminat almayı başardı, ancak bu süreçlerin tamamıyla adaletin sağlandığı veya mağdurların tam olarak tatmin olduğu söylenemez.
Örneğin, bazı kaynaklara göre hayatta kalanlar arasında yer alan ve önde gelen iş insanlarından biri olan John Jacob Astor IV’nin eşi Madeleine Astor, ulaşım, bakım ve destek için yıllık 50.000 dolar tazminat almayı kabul ettiği bilinmektedir. Bu dönemde oldukça yüksek bir tazminat miktarı olarak kabul ediliyordu.
Evet, Titanic faciasından bazı mürettebat üyeleri ve yolcular sağ kurtulmayı başardı. Faciadan sağ kurtulanların sayısı 700 civarındaydı. Bunlar arasında kadınlar, çocuklar, bazı erkek yolcular ve mürettebat üyeleri bulunuyordu. Kurtulanlar arasında cankurtaran botlarına binenler, denize atlayanlar, kurtarma gemileri tarafından bulunanlar ve diğer çeşitli kurtarma yöntemlerini kullananlar vardı. RMS Carpathia adlı gemi, en yakın gemi olarak Titanic’ten kurtulanları alarak onları güvende bir yere ulaştırdı. Ancak, batış sırasında çok sayıda insan hayatını kaybetti ve çoğunluğu denizde donarak veya suda boğularak yaşamını yitirdi.
Titanic faciasında ölenlerin hepsi bulunamadı. Faciadan sonra gerçekleştirilen kurtarma operasyonları sırasında, hayatını kaybedenlerin bir kısmı denizde bulunup kurtarılabilse de birçoğu denizin derinliklerine gömüldü veya açık denizlere sürüklendi. Toplamda yaklaşık 1.500 kişi hayatını kaybetti ve bazı cesetler hiç bulunamadı.
Sonraki yıllarda da Titanic batığının bulunduğu yerde bazı cesetler ortaya çıktı. 1985 yılında gerçekleştirilen bir keşif yolculuğunda, batığın yakınında bazı cesetler tespit edildi. Ancak, bu cesetlerin çoğu yerlerine gömüldü veya denize tekrar bırakıldı.
Titanic batığından bugüne kadar yapılan keşiflerde, hala kayıp olan bazı cesetlerin bulunması umuduyla çalışmalar devam etmektedir. Ancak, tamamen hepsinin bulunması veya teşhis edilmesi mümkün olmayabilir.
Titanic faciasından sonra White Star Line şirketi, hem itibarını hem de mali durumunu olumsuz etkileyen bir süreç geçirdi. Facianın ardından kamuoyu tarafından eleştirildi ve güvenilirlikleri sorgulandı.
White Star Line, Titanic’in batışından kısa bir süre sonra büyük bir iflas tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Faciadan sonra gelen davalardan ve tazminat taleplerinden dolayı şirketin mali durumu zorlaştı. Ancak, daha sonra rakip şirketlerin yardımı ve devlet desteği ile iflas tehlikesinden kurtuldu.
1914 yılında White Star Line, büyük bir İngiliz nakliye şirketi olan International Mercantile Marine Co. (IMM) tarafından satın alındı. Bu satın alma, White Star Line’ın IMM’in bir parçası haline gelmesine ve kaynaklarını yeniden yapılandırmasına yardımcı oldu.
White Star Line, 1934 yılında Cunard Line ile birleşerek Cunard-White Star Line adını aldı. Bu birleşme, şirketin finansal gücünü ve faaliyetlerini iyileştirdi. Ancak, White Star Line’ın varlığı resmi olarak sona erdi ve marka adı kayboldu.
Titanic faciasından sonra, aynı tasarıma ve özelliklere sahip bir gemi doğrudan inşa edilmedi. Ancak, Titanic’in batışından yaklaşık 100 yıl sonra, modern teknoloji ve ilerlemelerle donatılan benzer bir yolcu gemisi olan ‘Titanic II’ projesi duyuruldu.
Titanic II projesi, 2012 yılında Avustralyalı iş adamı Clive Palmer tarafından başlatıldı. İlk etapta 2016’da tamamlanması planlanan geminin inşası daha sonra ertelendi. Titanic II’nin orijinal gemiye çok benzer olması ve orijinal tasarımı ve estetiği koruması hedefleniyor. Bununla birlikte, modern güvenlik önlemleri ve ileri teknolojilerin dahil edilmesi planlanıyor.
Titanic II projesinin şu anki durumu hakkında kesin bir bilgiye sahip değilim.
Titanic batığının çıkarılması, teknik ve etik açıdan birçok zorlukla karşılaşacak karmaşık bir işlem olacaktır. Titanic, Kuzey Atlantik’in derin sularına batmış durumda ve batığın bulunduğu yer uluslararası sularda bulunuyor.
Teknik olarak, Titanic’ın batığının çıkarılması için gereken ekipman, kaynaklar ve uzmanlık oldukça büyük olacaktır. Batık, zamanla çürümeye maruz kalmıştır ve çeşitli parçalara ayrılmıştır. Bu durum, batığın bütünlüğünü korumayı zorlaştıran bir faktördür.
Etik açıdan, Titanic batığı büyük bir tarihî anıttır ve birçok kişi için saygı duyulması gereken bir mezar yeri olarak kabul edilir. Batığın çıkarılması, tarihî ve kültürel değerini değiştirebilir ve koruma altında tutulan bir alan olan batığın özgünlüğünü etkileyebilir.
Bu nedenlerle, şu an için Titanic batığının çıkarılmasıyla ilgili resmi bir girişim veya plan bulunmamaktadır. Genel olarak, batığın korunması, bilimsel araştırmaların yapılması ve anıt niteliğinin sürdürülmesi önemsenmektedir.
Titanic’in batışına sebep olan buzul, bir buz dağıydı. Titanic, 14 Nisan 1912’de Kuzey Atlantik’te Newfoundland Bankları civarında bir buz dağına çarparak hasar gördü. Buz dağı, o geceki nöbetçi görevlisinin çarpmadan önce fark etmediği veya zamanında kaçıramadığı bir engeldi.
Titanic’in rotası, bilinen buz dağı bölgelerinden geçiyordu, ancak o dönemde buz dağlarının tam konumunu tespit etmek ve uyarı vermek için günümüzdeki gibi gelişmiş teknolojik sistemler bulunmuyordu. Geminin hızını azaltmak, buz dağı tehlikesi konusunda daha fazla dikkatli olmak veya rotayı değiştirmek gibi önlemler alınmamıştı.
Buz dağına çarpma sonucunda Titanic’in yan kısmı ciddi şekilde hasar gördü ve su hızla gemiye sızmaya başladı. Bu da geminin batmasına ve trajik sonuca yol açtı. Titanic faciası, gemi seyahatlerinde buz dağı ve denizdeki diğer engellerin daha dikkatli bir şekilde gözlemlenmesi ve önlemlerin alınması gerekliliğini vurgulayan bir dönüm noktası oldu.
Evet, günümüzde okyanuslarda buz dağları radar ve diğer ileri teknolojik sistemlerle tespit edilerek gemilere uyarı verilmektedir. Modern denizcilikte, gemilerde bulunan radar sistemleri, buz dağları gibi engelleri algılamak için kullanılır. Bu radar sistemleri, uzaktan radar yansımasını kullanarak buz dağlarını tespit edebilir ve geminin rotasını buna göre ayarlamasına olanak sağlar.
Ayrıca, uydu tabanlı görüntüleme sistemleri ve meteorolojik veriler de buz dağlarının tespitinde ve takibinde önemli bir rol oynar. Bu bilgiler, denizcilik otoriteleri ve hava tahmin kuruluşları tarafından gemilere iletilerek buz dağı bölgelerindeki riskler hakkında uyarılar yapılır.
– Şirket: White Star Line
– Üretildiği Tersane: Harland And Wolff (Belfast, İrlanda)
– Yapımına başlanılan tarih: 1910
– Geminin Yapımının Bitiş tarihi: 1912 (26 ay sürdü)
– Sınıfı: OLYMPİC sınıfı buharlı bir gemidir.
– Kaptanı: John Smith.
– Kalkış yeri: İngiltere Southampton
– Batış yeri: Kuzey Atlantik
– Ağırlık : 66.000 ton
– Boy: 269 metre
– En: 23 metre
-Yükseklik: 53,3 metre
– Draft (Su altı yüksekliği) : 10,5 metre
– Hız: 21 knot (39km\s)
– Max Hız: 23 knot (44 km/s)
– Gemi kapasitesi 3,547 kişi
– Yolcu sayısı 2,435 kişi
– Mürettebat 892 kişi
– Ölüm sayısı 1,514 kişi
– Filika sayısı 20 adet
– Filika kapasitesi: 1178 kişi
– Güverte kısmında; hamam, spor salonu, havuz, kütüphane ve lüks yemek odaları, müzisyenler eşliğinde genellikle 1. ve 2. sınıf yolcuların vakit geçirebildiği çok şık bir yemek salonu bulunmaktaydı.
Antik Çin’de Konfüçyüsçülük ve Etik Değerler
Acaba saklanan ne?
Sonuç hep hüsran