DOLAR

38,8645$% 0.15

EURO

43,7669% 0.12

GRAM ALTIN

4.033,09%0,09

ÇEYREK ALTIN

6.694,00%-0,37

TAM ALTIN

26.698,00%-0,35

İmsak Vakti a 02:00
Şanlıurfa KAPALI 24°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Bir Dağ Yürüyüşü: Doğada İçsel Yolculuk

Fazla kilolarımla uzun zamandır mücadele ediyordum. Halimden memnun değildim ama bir şekilde yaşamaya devam ediyordum. Sonradan fark ettim ki, birkaç küçük sağlık problemi dışında kilomu etkileyen büyük bir problemim yoktu.

Bir Dağ Yürüyüşü: Doğada İçsel Yolculuk

Fazla kilolarımla uzun zamandır mücadele ediyordum. Halimden memnun değildim ama bir şekilde yaşamaya devam ediyordum. Sonradan fark ettim ki, birkaç küçük sağlık problemi dışında kilomu etkileyen büyük bir problemim yoktu.

Sonra düşündüm: Fazla kilolarım çocuklukta yaşadığım bastırılmış duyguların bir yansıması olabilir miydi? İçime attığım sözler, korkular, nefret ve stres… Belki de bedenim, yıllarca susturduğum duygularımın taşıyıcısı olmuştu.

O dönemlerde kendimi gerçekten kaybolmuş gibi hissediyordum.

Neyse ki bir haftalık küçük bir tatilim vardı. Bu tatilde uzun zamandır deneyimlemek istediğim bir şeyi deneyimlemeye karar verdim.

Daha önce arkadaşlarımdan duyduğum, yaşadığım şehre oldukça yakın bir tepeyi hatırladım. Araştırdım, internetten yürüyüş rotasını indirdim. Nasıl gidileceğini, nasıl bir yer olduğunu öğrendim. Ve o güzel cumartesi sabahı, erkenden uyanıp hazırlanarak yola koyuldum.

Sırt çantamı aldım, iki elma,ekmeğimi ve iki bardaklık kahvemi küçük termosuma koydum. Yürüyüş ayakkabılarımı, su mataralarımı, yürüyüş çubuklarımı… Hepsini hazırladım. Tren garına gittim, sabah güneşi yüzüme vururken on dakika kadar bekledim.

Trene bindiğimde çantamdan çıkardığım taze ve sulu elmayı yemeye başladım. Başımı pencereye yasladım. Geçtiğimiz köylere, küçük kiliselere, bisiklet süren insanlara baktım. İçim tarifsiz bir huzurla doldu.

Göle Giden Yol: Doğada İlk Adımlar

Küçük bir kasabanın istasyonunda indim. Rotaya göre kasabanın içinden geçerek ilerledim. Çok geçmeden masmavi bir göle ulaştım.

Taptaze Mayıs yeşili her yanı sarmıştı. Sabah güneşi sıcacık parlıyordu.

Kuşlar ötüyor, ördekler gölde dalgalar çıkarıyor, kurbağalar ve çekirgeler kendi dillerinde şarkılar söylüyordu.

Yürüyüş alanının başında yürüyüş rotasının olduğu bir tabela küçük bir çeşme ve yürüyüşçüler için yapılmış banklar vardı. Burada biraz dinlendikten sonra doğanın kalbine doğru ilerledim.

Mis gibi kokan nane otlarının arasından geçtim, elimi sürerek kokularını içime çektim. Isırgan otlarına dokundum, toprağın ve suyun kokusu bana sarıldı. Yaklaşık yarım saat yürüdükten sonra geriye dönüp baktım. Hâlâ köye çok yakındım. Yol katetmek burada zaman gibi akmıyordu. Başka bir boyuttaydım sanki.

Doğanın Kucağında: Korkularla Yüzleşmek

Kendimi doğanın kucağına bıraktım. Gideceğim yolu hesaplamadan, önümde ne çıkacağını düşünmeden adımlarımı attım.

Bir anda birkaç geyik fırladı önümden! O an telefonuma uzandım ama kaçmışlardı bile. Olsun. Görmüştüm ya, yeterdi.

Fakat birden içimi bir korku sardı:

Ya bir kurt çıksa?

Ya bir ayı?

Ya da bir yılan?

Yalnız başıma doğada yürümek cesaret istiyordu. Ya yokuş çıkarken bir sağlık sorunu yaşarsam, kimseye ulaşamazdım. Bir an panikledim, sonra kendime fısıldadım:

“Kendine gel. Doğaya güven. Yola devam et.”

Ormanın içinden uzun ve dik bir patikaya doğru yürümeye başladım. Sincaplar, ağaçkakanlar, kuşlar… Bazen çalılardan gizlice bakan gözler hissediyordum. Yol bazen çamura dönüşüyordu, ayaklarım kayıyor, su birikintilerinden geçiyordum. Yorulmuştum. Bacak kaslarım titriyordu.

Kalp atışlarımı,damarlarımda dolaşan kanı nefesimin ciğerlerimi doldurmasını ve oradan çıkmasını hissediyordum.Yaşıyordum.Fabrika gibi işliyordum.

Devrilmiş bir ağaca oturup dinlenmeye karar verdim. Çimlere uzanmak istedim ama karıncalar ve böcekler yüzünden vazgeçtim. Çantamdaki sandviçim geldi aklıma. İyi bir yerdi kahvaltı yapmak için.

Domatesli, peynirli sandviçimi yedim, kahvemi yudumladım. Gözlerimi kapayıp sadece doğanın sesini dinledim.

Yaprakların arasından sızan ışık, pul pul yüzüme vuruyordu. O an dünyada hiçbir şeyin eksik olmadığını hissettim.

Zirveye Giden Yol: Sessiz Bir Zafer

Kahvaltıdan sonra yürümeye devam ettim. Ağaçlar azaldı. Açık bir tepeye çıktım. Gökyüzü daha mavi, ağaçlar daha yeşildi.

Arkamda bıraktığım yola baktım.

“İnsan bazen geldiği yola da bakmalı,” diye düşündüm. Nereden geldiğini görmek için…

Bir süre sonra bir çeşmeye ulaştım. Üzerine taşlarla iyi dilekler yazılmıştı.

İçim ısındı. Bir yabancının sana kalpten iyi dilek bırakması ne kadar güzel… Ben de tüm kalbimle yoldaki herkese, bilmediğim insanlara, doğaya iyi niyetler gönderdim.

Yol ilerledikçe kayalara tırmanmam gerekti.

Gerçekten yukarı çıkıyordum. Zor oldu. Pek de sportif biri olmadığım için, bazen ellerimi kullanarak, bazen dizlerimin üstünde sürünerek ilerledim.

Ve sonunda, zirveye ulaştım.

Zirvede: Sonsuzluğa Açılan Bir An

Zirve düzlüktü.

Masal gibi bir yerdi.

Mavi gökyüzü,aşağıda kalan yeşil ormanlar, uzaklarda parlayan tarlalar… Hepsi ayaklarımın altındaydı.

Bir süre çevreyi izledim. Sonra bir kayanın üstüne oturdum.

Çeşmeden doldurduğum soğuk suyumu içtim.

Gözlerimi kapadım.

Hayata teşekkür ettim.

Bu güzelliği görebildiğim için, bedenim beni buraya kadar taşıdığı için, içimde hâlâ sevgiyi hissedebildiğim için…

Belki de gerçekten cennet de cehennem de bu dünyada, kendi içimizde yaratılıyordu.

Ve o an, ben cennetteydim.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

“Yol Kendine Çıkar: Farkındalıkla Atılan İlk Adım”

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.