34,4980$% 0.08
36,5098€% 0.4
2.945,45%0,37
5.059,00%0,33
20.159,00%0,49
Anaximander, Miletoslu bir filozof ve bilim adamıydı. Antik Yunan felsefesinin öncülerinden biri olarak kabul edilir. Doğanın kökeni, evrenin yapısı, yaşamın evrimi ve coğrafya gibi konularda çeşitli görüşler öne sürdü. Yazılı olarak doğa üzerine çalışmalarını yayınlayan ilk bilinen Yunanlı olarak da tanınır.
Anaximander (Yunanca: Ἀναξίμανδρος), MÖ 610 civarında Miletos’ta doğmuş ve MÖ 546 civarında orada ölmüştür. Miletos Okulu’nun kurucusu olan Thales’in öğrencisi veya arkadaşı olduğu söylenir Anaximander, felsefe, astronomi, geometri, coğrafya ve doğa bilimleri gibi alanlarda çalışmalar yapmıştır. Doğanın ilk ilkesi olarak sınırsız veya belirsiz olan apeiron’u öne sürmüştür Ayrıca dünyanın yuvarlak bir silindir şeklinde olduğunu, güneş ve ayın ateş dolu halkalar olduğunu, insanların balıklardan türediğini ve meteorolojik olayların nedenlerini açıklamaya çalışmıştır.
Anaximander’in yazdığı eserlerden hiçbiri günümüze ulaşmamıştır. Onun hakkındaki bilgilerimiz daha sonraki Yunan yazarlarının verdiği özetlere dayanmaktadır. Bu yüzden Anaximander’in felsefesi ve bilimi hakkında tam bir görüş birliği yoktur. Farklı yorumlar ve eleştiriler mevcuttur. Ancak Anaximander’in Batı düşüncesinde önemli bir rol oynadığı ve sonraki filozoflar ve bilim adamları üzerinde etkili olduğu kabul edilir
Bu makalede Anaximander’in hayatı, eserleri, felsefesi ve bilimi hakkında detaylı bilgiler vereceğiz. Ayrıca onun katkılarını ve etkilerini değerlendireceğiz.
Anaximander, MÖ 610 yılında İyonya Birliği’nin bir parçası olan Miletos’ta doğdu. Babasının adı Praksiades idi. Anaximander’in hayatı hakkında çok az şey bilinmektedir. Apollodoros’a göre, Anaximander 64 yaşındayken MÖ 546 veya 545 yılında öldü. Anaximander’in siyasi faaliyetlere de katıldığı söylenir. Bir rivayete göre, Miletos’un bir kolonisi olan Apollonia’ya lider olarak gönderildi.
Anaximander’in zamanının çoğunu doğa üzerine araştırma yaparak geçirdiği anlaşılmaktadır. Themistius’a göre, Anaximander doğa üzerine yazılı bir belge yayınlayan ilk bilinen Yunanlıydı. Bu belgenin adı “Doğa Üzerine” (Peri Physeos) idi. Bu belge daha sonra diğer filozoflar tarafından da kullanılan standart bir başlık haline geldi. Ancak Anaximander’in belgesinden sadece bir parça günümüze kalmıştır. Bu parça Simplicius tarafından aktarılmıştır. Anaximander’in belgesinin başlangıcı şöyleydi:
“İlkelerin ilkesi ve doğanın unsuru olan sınırsız olan (apeiron) olan şeydir. Çünkü doğanın tüm unsurları bunun içindedir ve bunun tarafından yönetilir. Bu, kendisine karşı olan şeylere adaleti sağlar ve onları öder.”
Anaximander’in belgesinin geri kalanı kaybolmuştur. Onun felsefesi ve bilimi hakkındaki bilgilerimiz daha sonraki yazarların verdiği özetlere dayanmaktadır. Bu yazarlar arasında Aetios, Hippolytus, Plutarkhos, Censorinus, Diogenes Laertios, Theophrastos ve Aristoteles sayılabilir.
Anaximander’in felsefe ve bilim dışında başka çalışmaları da vardı. Örneğin, Anaximander Sparta’da bir gnomon (gölge atan çubuk) kurdu ve bunu ekinoks ve gündönümleri ile günün saatlerini göstermek için kullandı. Ayrıca bilinen dünyanın bir haritasını çizdi. Bu harita coğrafyanın ilerlemesine büyük katkı sağladı. Anaximander ayrıca bir gök küresi de yapmış olabilir.
Anaximander, felsefe ve bilim alanlarında çeşitli görüşler öne sürdü. Bu görüşlerin bazıları sonraki düşünürler tarafından kabul edilirken, bazıları eleştirildi veya reddedildi. Anaximander’in felsefesi ve bilimi hakkında şu konulara değineceğim:
Anaximander, doğanın ilk ilkesi olarak sınırsız veya belirsiz olan apeiron’u öne sürdü. Apeiron, Yunanca “sınırı olmayan” veya “tanımlanamayan” anlamına gelir. Anaximander’e göre, apeiron hem maddi hem de soyut bir kavramdır. Maddi olarak, apeiron tüm varlıkların kaynağıdır. Soyut olarak, apeiron tüm varlıkların yöneticisidir. Apeiron, kendisinden türeyen varlıklara karşı adalet sağlar ve onları dengeye getirir.
Anaximander’in apeiron kavramı, felsefenin yeni bir seviyeye ulaşmasını sağladı. Çünkü Anaximander, doğanın ilk ilkesini belirli bir element (su, hava, ateş vb.) olarak değil, daha soyut bir şekilde tanımladı. Böylece doğayı daha geniş bir perspektiften ele aldı. Anaximander’in apeiron kavramı sonraki filozoflar üzerinde etkili oldu. Örneğin, Anaksagoras apeiron’un içinde sonsuz sayıda tohum olduğunu söyledi. Herakleitos apeiron’u logos (akıl) olarak yorumladı. Parmenides apeiron’u varlık olarak tanımladı.
Anaximander’in apeiron kavramı aynı zamanda eleştirilere de maruz kaldı. Örneğin, Aristoteles apeiron’un ne olduğunu veya nasıl olduğunu açıklamadığını söyledi. Ayrıca apeiron’un kendisinden türeyen varlıklara karşı adalet sağlamasının nasıl mümkün olduğunu sordu. Çünkü adaletin insanlar arasında geçerli bir kavram olduğunu, ama doğa arasında anlamsız olduğunu düşündü.
Anaximander’in apeiron kavramı sonraki filozoflar üzerinde etkili oldu. Örneğin, Anaksagoras apeiron’un içinde sonsuz sayıda tohum olduğunu söyledi. Herakleitos apeiron’u logos (akıl) olarak yorumladı. Parmenides apeiron’u varlık olarak tanımladı.
Anaximander, evrenin yapısı hakkında da ilginç görüşler öne sürdü. Anaximander’e göre, dünya yuvarlak bir silindir şeklindedir. Dünyanın çapı yüksekliğinin üç katı kadardır. Dünya, evrenin merkezinde, hiçbir şeye dayanmadan asılı durmaktadır. Dünya, apeiron’un içindeki bir parçadır. Apeiron, dünyayı çevreleyen sonsuz bir boşluktur.
Anaximander, güneş ve ayın ateş dolu halkalar olduğunu düşündü. Bu halkalar, dünyanın etrafında dönmektedir. Güneş ve ayın görünmesini sağlayan delikler vardır. Bu deliklerin büyüklüğü ve açıklığı değişebilir. Bu da güneş ve ayın büyüklüğünü, şeklini ve parlaklığını etkiler. Anaximander, güneş ve ay tutulmalarını da bu şekilde açıkladı. Güneş tutulması, güneşin deliğinin kapanmasıyla olur. Ay tutulması ise, ayın arkasındaki ateşli halkanın kapanmasıyla olur.
Anaximander, yıldızların da ateşli halkalar olduğunu söyledi. Ancak yıldızların delikleri daha küçüktür ve daha uzaktadır. Yıldızlar, güneş ve ayın altında yer alır. Yıldızların hareketleri de dünyanın hareketine bağlıdır. Anaximander, gezegenlerin de yıldızlar gibi olduğunu, ancak daha karmaşık hareketlere sahip olduklarını belirtti.
Anaximander’in evren modeli, astronomi tarihinin önemli bir aşamasını temsil eder. Çünkü Anaximander, evreni geometrik olarak tasarladı ve gök cisimlerinin hareketlerini matematiksel olarak açıklamaya çalıştı. Ayrıca evrenin sonsuz olduğunu ve dünyanın merkezde durduğunu söyleyerek geleneksel mitolojik anlayıştan uzaklaştı. Anaximander’in evren modeli sonraki astronomlar üzerinde etkili oldu. Örneğin, Anaksimenes dünyayı yassı bir disk olarak gördü. Pythagoras dünyayı küre olarak tanımladı. Aristarkhos dünyanın güneşin etrafında döndüğünü ileri sürdü.
Anaximander’in evren modeli aynı zamanda eleştirilere de maruz kaldı. Örneğin, Aristoteles dünyanın asılı durmasının nasıl mümkün olduğunu sordu. Ayrıca güneş ve ayın ateşli halkalar olduğunu reddetti. Çünkü güneş ve ayın yüzeylerinde lekeler görülebildiğini söyledi. Ayrıca tutulmaların başka bir şekilde açıklanabileceğini belirtti.
Anaximander, yaşamın evrimi hakkında da ileri görüşlü fikirler ortaya attı. Anaximander’e göre, ilk canlılar sudan türemiştir. Çünkü su, yaşam için en uygun ortamdır. İlk canlılar balık veya balığa benzeyen yaratıklardı. Bu canlılar zamanla karaya çıktılar ve insanlara dönüştüler. Anaximander, insanların balıklardan türediğini söyleyerek, insanların doğrudan tanrılardan yaratılmadığını iddia etti.
Anaximander’in yaşamın evrimi teorisi, biyoloji tarihinin önemli bir adımını oluşturur. Çünkü Anaximander, yaşamın kökenini ve gelişimini doğal bir süreç olarak açıkladı ve mitolojik veya dinsel bir anlatıma başvurmadı. Ayrıca yaşamın sudan başladığını ve farklı türlerin ortaya çıktığını söyleyerek, modern evrim teorisinin öncüsü oldu. Anaximander’in yaşamın evrimi teorisi sonraki biyologlar üzerinde etkili oldu. Örneğin, Empedokles yaşamın dört elementten oluştuğunu ve farklı kombinasyonların farklı canlıları oluşturduğunu söyledi. Anaksagoras yaşamın tohumlardan geldiğini ve her tohumun kendine özgü bir özellik taşıdığını belirtti. Aristoteles yaşamın basitten karmaşığa doğru geliştiğini ve canlıları ruhlarına göre sınıflandırdığını ileri sürdü.
Anaximander’in yaşamın evrimi teorisi aynı zamanda eleştirilere de maruz kaldı. Örneğin, Platon yaşamın ideal formlar tarafından belirlendiğini ve değişmediğini söyledi. Ayrıca insanların balıklardan geldiğini kabul etmedi. Çünkü insanların akıl sahibi olduğunu, ama balıkların akılsız olduğunu düşündü. Ayrıca insanların tanrılara benzediğini, ama balıkların tanrılara benzemediğini belirtti.
Anaximander’in yaşamın evrimi teorisi aynı zamanda eleştirilere de maruz kaldı. Örneğin, Platon yaşamın ideal formlar tarafından belirlendiğini ve değişmediğini söyledi. Ayrıca insanların balıklardan geldiğini kabul etmedi. Çünkü insanların akıl sahibi olduğunu, ama balıkların akılsız olduğunu düşündü. Ayrıca insanların tanrılara benzediğini, ama balıkların tanrılara benzemediğini belirtti.
Anaximander, meteorolojik olaylar hakkında da mantıklı açıklamalar getirdi. Anaximander’e göre, rüzgar, yağmur, yıldırım, gök gürültüsü ve deprem gibi olaylar doğal nedenlere dayanmaktadır. Bu olaylar, apeiron’un kendisinden türeyen elementler arasındaki etkileşimden kaynaklanmaktadır. Anaximander, elementlerin birbirine karşı savaştığını ve dengeyi bozduklarını söyledi. Bu da doğada çeşitli değişimlere yol açtı.
Anaximander, rüzgarın hava elementinin sıkışmasıyla oluştuğunu söyledi. Hava elementi, güneşin ısıtmasıyla genişler ve yerin altına girer. Yerin altında sıkışan hava elementi, çıkış yolu arar ve rüzgar olarak dışarı çıkar. Rüzgarın yönü ve gücü, hava elementinin sıkıştığı yere ve çıktığı deliğe bağlıdır.
Anaximander, yağmurun su elementinin buharlaşmasıyla oluştuğunu söyledi. Su elementi, güneşin ısıtmasıyla buharlaşır ve havaya yükselir. Havada soğuyan su elementi, damlacıklar halinde tekrar düşer. Bu da yağmur olarak adlandırılır. Yağmurun miktarı ve süresi, su elementinin buharlaşma derecesine ve havadaki soğuma oranına bağlıdır.
Anaximander, yıldırım ve gök gürültüsünün ateş elementinin patlamasıyla oluştuğunu söyledi. Ateş elementi, güneşin ısıtmasıyla genişler ve havadaki bulutlara girer. Bulutlarda sıkışan ateş elementi, çıkış yolu arar ve patlar. Bu patlama sonucu hem ışık hem de ses oluşur. Bu da yıldırım ve gök gürültüsü olarak adlandırılır.
Anaximander, depremin yer elementinin sarsılmasıyla oluştuğunu söyledi. Yer elementi, diğer elementler tarafından kuşatılmıştır. Bu elementler yer elementine baskı yapar ve onu sarsar. Bu sarsıntı sonucu yer hareket eder ve kırılır. Bu da deprem olarak adlandırılır.
Anaximander’in meteorolojik olaylar teorisi, doğa bilimlerinin önemli bir başlangıcıdır. Çünkü Anaximander, meteorolojik olayları doğal nedenlere dayandırarak mitolojik veya dinsel bir anlatıma başvurmadı. Ayrıca meteorolojik olayları elementlerin etkileşimi olarak açıklayarak fiziksel bir temel sundu. Anaximander’in meteorolojik olaylar teorisi sonraki doğa bilimciler üzerinde etkili oldu. Örneğin, Anaksimenes rüzgarın havanın yoğunlaşmasıyla oluştuğunu söyledi. Herakleitos ateşi evrenin temel ilkesi olarak gördü ve her şeyin ateşten geldiğini ve ateşe döneceğini belirtti. Demokritos atomları doğanın en küçük parçacıkları olarak tanımladı ve her şeyin atomların hareketiyle oluştuğunu ileri sürdü.
Anaximander’in meteorolojik olaylar teorisi aynı zamanda eleştirilere de maruz kaldı. Örneğin, Aristoteles elementlerin birbirine karşı savaştığını veya dengeyi bozduklarını kabul etmedi. Çünkü elementlerin doğal yerleri olduğunu ve oraya gitmeye eğilimli olduklarını söyledi. Ayrıca meteorolojik olayları daha farklı nedenlere bağladı. Örneğin, rüzgarın havanın ısınmasıyla oluştuğunu, yağmurun havadaki nemin yoğunlaşmasıyla oluştuğunu, yıldırım ve gök gürültüsünün bulutların çarpışmasıyla oluştuğunu, depremin yerin kurumasıyla oluştuğunu belirtti.
Anaximander’in meteorolojik olaylar teorisi aynı zamanda eleştirilere de maruz kaldı. Örneğin, Aristoteles elementlerin birbirine karşı savaştığını veya dengeyi bozduklarını kabul etmedi. Çünkü elementlerin doğal yerleri olduğunu ve oraya gitmeye eğilimli olduklarını söyledi. Ayrıca meteorolojik olayları daha farklı nedenlere bağladı. Örneğin, rüzgarın havanın ısınmasıyla oluştuğunu, yağmurun havadaki nemin yoğunlaşmasıyla oluştuğunu, yıldırım ve gök gürültüsünün bulutların çarpışmasıyla oluştuğunu, depremin yerin kurumasıyla oluştuğunu belirtti.
Anaximander, Miletoslu bir filozof ve bilim adamıydı. Doğanın ilk ilkesi olarak sınırsız veya belirsiz olan apeiron’u öne sürdü. Evrenin yapısı, yaşamın evrimi ve meteorolojik olaylar hakkında çeşitli görüşler geliştirdi. Yazılı olarak doğa üzerine çalışmalarını yayınlayan ilk bilinen Yunanlı olarak da tanınır. Anaximander’in felsefesi ve bilimi, Batı düşüncesinde önemli bir rol oynadı ve sonraki filozoflar ve bilim adamları üzerinde etkili oldu. Ancak Anaximander’in felsefesi ve bilimi hakkında tam bir görüş birliği yoktur. Farklı yorumlar ve eleştiriler mevcuttur.
Bu makalede Anaximander’in hayatı, eserleri, felsefesi ve bilimi hakkında detaylı bilgiler verdik. Ayrıca onun katkılarını ve etkilerini değerlendirdik. Anaximander, felsefe ve bilim tarihinin öncülerinden biri olarak kabul edilebilir. Doğayı soyut ve mantıklı bir şekilde anlamaya çalıştı. Mitolojik veya dinsel bir anlatıma başvurmadan doğal nedenleri araştırdı. Doğanın ilk ilkesini belirli bir element olarak değil, daha geniş bir kavram olarak tanımladı. Doğanın değişimini elementlerin etkileşimi olarak açıkladı. Yaşamın sudan başladığını ve farklı türlerin ortaya çıktığını söyledi. Evreni geometrik olarak tasarladı ve gök cisimlerinin hareketlerini matematiksel olarak açıklamaya çalıştı.
Anaximander’in felsefesi ve bilimi, bugün bile ilgi çekici ve tartışmalıdır. Anaximander’in görüşleri, modern felsefe ve bilimin bazı temel sorularına ışık tutabilir. Örneğin, doğanın ilk ilkesi nedir? Evren nasıl oluştu ve nasıl işler? Yaşam nasıl başladı ve nasıl gelişti? Meteorolojik olaylar nasıl meydana gelir? Bu sorulara verilecek cevaplar, Anaximander’in felsefesi ve bilimi ile karşılaştırılabilir.
Anaximander’in felsefesi ve bilimi hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz, şu kaynaklara bakabilirsiniz:
Andre Marie Ampere: Elektromanyetizma Bilimine Yön Veren Fizikçi