38,8333$% 0.3
43,5431€% 0.14
4.016,77%-0,41
6.621,00%-0,74
26.408,00%-0,73
Ahtapottan Öğrendiklerim
“My Octopus Teacher” Filmi Üzerine Derinlemesine Bir Yolculuk
Güney Afrika kıyılarında, yosun ormanlarının sessizce salındığı bir yerde başlıyor hikâye. Dalgıç ve belgeselci Craig Foster’ın tüplü dalış yerine sadece nefesiyle indiği, her nefeste bir başka yaşam dersini içine çektiği o sualtı cennetinde… Orada tanışıyor o olağanüstü varlıkla: Bir ahtapotla.
Ama bu, sıradan bir karşılaşma değil.
Bu, bir uyanış.
Bir dostluk.
Ve en önemlisi… bir öğretmenle buluşma.
Film İncelemesi: “My Octopus Teacher” (2020)
Oscar ödüllü bu belgesel, sadece bir sualtı hikâyesi değil. Aynı zamanda bir insanın, doğaya, yaşama ve kendi özüne yeniden dokunuşunun şiiri. Ahtapot burada sadece bir canlı değil; onun zarafeti, zekâsı, sezgileriyle adeta kadim bir bilgeye dönüşüyor.
Craig’in her gün dalıp onunla geçirdiği zaman, izleyiciye sessiz bir farkındalık bırakıyor: Her canlının bir duygusu var. Her temas, ruhumuzda bir iz bırakıyor.
Ahtapot, avlanıyor, saklanıyor, kaçıyor, gözlemliyor, uyum sağlıyor… Bazen görünmez oluyor. Tıpkı biz insanlar gibi…
Hayatın içinde yaralarımızla, zekâmızla ve sezgilerimizle ilerliyoruz. Ama bazen, bir başkasının gözünden kendimize bakmamız gerekiyor.
Film, özellikle şu yönleriyle büyüleyici:
Görsellik bir tablo gibi. Sualtı sahneleri adeta meditatif bir deneyim sunuyor.
Anlatım sade ama çarpıcı. Craig’in sesi bazen kalbine dokunuyor insanın.
En önemlisi ise: Sessizlik. Evet, bu filmde sessizlik bile konuşuyor.
Peki Ahtapottan Ne Öğrendim?
Ahtapotun zekâsı şaşırtıcı. Kabuğu yok ama koruyucu zekâsı var. Kimin dost, kimin düşman olduğunu biliyor. Yüzünü şekillendirerek duygularını gizleyebiliyor. Biz de çoğu zaman böyle değil miyiz? Güvenliğimiz için maskeler takıyoruz. Ama içimizde kocaman bir dünya var.
Bir ahtapot, bulunduğu ortama göre rengini ve dokusunu değiştirebilir. Hayat da aynıdır. Ortamlar değişir, insanlar değişir, sen de değişirsin. Ama özün, yani içteki o sezgisel bilgelik hep yerinde durur.
Ahtapot hem yumuşak, hem güçlü. Kendini koruyabilir ama gerektiğinde kaybolur. Bazen güç, savaşmak değil; görünmemek, susmak ve zamanı beklemektir.
Ahtapot, Craig’e bir canlı gibi değil, bir arkadaş gibi yaklaşır. Dokunuşları sevgi doludur. Sevgi, bazen kelimelerle değil; sadece var olarak, sakince yanında durarak gösterilir.
Ahtapotun hayatı kısa ama doludur. Yaşar, öğretir, vedalaşır. Ölüm onun için bir son değil, döngünün bir parçasıdır. Biz insanlar bunu çok çabuk unutuyoruz. Oysa her anın kıymetini bilmek, ölümle barışmakla başlar.
Bir Son Söz Gibi
Bu filmden sonra ahtapot artık sadece sekiz kollu bir deniz canlısı değil. O, doğanın bilgeliği. Sessiz bir öğretmen. Ve belki de en çok ihtiyacımız olan şey:
Görünmeyeni gören, kalbini sakince açan bir dost.
Bazen bir insandan değil, bir hayvandan öğreniriz yaşamı. Çünkü doğa yalansızdır.
Ve suyun altındaki sessizlikte yankılanan en derin ders, bazen bir dokunuş kadar hafif… ama ömür boyu unutulmaz olur.
İzleyin.
Ama sadece gözlerinizle değil… Kalbinizle izleyin.
Gülme Krizine Sokan Yerli yapım Filmleri
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.