38,1588$% 0.3
43,6101€% 1.61
3.957,73%2,27
6.483,00%1,90
25.853,00%1,89
Toplum beni kendi içine çekiyor, onun bir parçası olmamı istiyor. Kurallara uymamı, kabul görmem için değişmemi söylüyor. Kendi rengini göstermek isterken herkesin uyum içinde olduğu tabloda farklı bir ton olmaktan korkutan bir ses duyuyorsun. Ayağıma bağlanan görünmez ipleri hissediyorum. Hissetmenin inceliği altında eziliyorum, tercihim olsa ister miydim bu kadar derimin altında yatanları hissetmeyi, sanmıyorum. Dünya değişiyor ve biz bir şeyleri kaybediyoruz.
Ve bir şeylere olan hassasiyetimizi kaybetmek canımı hayli sıkıyor. İnceliklerden yoksun yeni bir döneme giriyor gibiyiz. Kimsenin kimseyi merak etmediği gibi bir de bu yalnızlaşma ve yalnızlaştırmanın adına güç diyorlar kimileri de zayıflık olarak görüyor bunu. Kafamı karıştırıyor bu insanlar anne. Güç hiç insanın canını acıtır mı? kendi tercihin ise muazzam bir huzur mecbur kaldıysan mücbir bir duygu.. çay kaşığının sesine karışan kalabalıklardan şehrin devasa gürültüsüne karışan yalnızlığın sesine giden bir hikaye… Büyümek bu muydu? Gülnur Aşçı’nın ‘Ağzını gülmeye alıştıran çocuk, bu sessizliğini sevmedim.’ dediği gibi.. Kırk yazar gelse ifade edemez’ Büyümek’ hevesinin kursağımda kalışını. İçimde oluşan burukluğu, derinlerde parmak uçlarımı titreten sarsıntıyı bir çırpıda anlatabilmek mümkün mü? beni yıpratmayı seçen göğüs ağrımı aldım kabul ettim ve durdum. Karşıma çıkan bir alıntıda ‘’insan kendine küsünce yarınlara da küsüyor’’ diyordu yazar. Altını üç dört defa çizdim zihnimde defaatle tekrarladım. Sahiden bir yorgunluk ruhtan ruha bedenden bedene çarpa çarpa nasıl yankılanır, insan kendine kaç kez çarpar ? Her gün daha az şaşıracak, daha az sarsılacak kadar, yeni eski bütün defterleri kapatarak ama yeni bir sayfa açamayacak kadar.. Anlatmaktan değil saklamaktan, yaşamaktan değil yaşayamamaktan, zihnimi meşgul eden her sıkıntımı heybeme alıp yürümekten yorgunum. Artık geceleri de uyanıyorum hem de yastığın soğuk tarafına. Eskisi gibi yazmıyorum da. Sabahları ağır bir düzenin krampıyla uyanıyorum. Binlerce kum tanesinin taşa dönüştüğü gibi insanda dönüşüyor dönüşebileceği her şeye. Garip bir paradokstur bu Neyse ben biraz şeyim bu yazıda, şey işte, ağlak..
AYŞE SEÇKİN
KARIM BERCESTE HANIM