Aynı masalın iki ayrı kahramanıydık
Şehir aynı köyler farklıydı
Zor bela kabul ettirmiştik kimliğimizi dünyaya
Doğmuş ama istenmez tavırlara maruz kalmıştık
İnsanlığı öğrenmiştik
insanlıktan mahrum olanlardan
Düşe kalka, ezile büzüle, bayrak açmıştık yaşama
Birimizi anneler itti,
Diğerini baba terk etmişti
Küçücük yaşta sevgiye muhtaç
Sevilmeye anlamsız bakarak
İlerlemiştik yollar boyunca
Nasıl bir dünyaydı anlamaya çalışmıştık
insanları anaları babaları kardeşleri sorgulayarak
En sıcak limanlardan en soğuk titreten yüreklerde nefes alır olmuştuk
Her şeye rağmen sevdalarımız olmuştu
Kimi dünyanın güzelliğini ortaya koyan hocasına
Kimi kumral narin bir komşun çocuğuna
sevdalıydık.
Umut takınmıştık yarına varmak için,
güç odağı kalbimizden tutunmuştuk
Bir darbe de oradan yiyeceğimizi bilememiştik
Küsmüştük dünyaya
Kırılmıştık bütün insanlara
Belki de bir daha güneşin altınsı parlaklığını
Ayın billursu aydınlığını içimizde hissedemeyecektik
Yemin etmiştik kapatmıştık defterini sevdaların
Öyle ki ne Ferhat’ın Şirine aşkını
Ne leylaların mecnunlara ölümcül bağlılıklarını hatırlamamak üzere rafa kaldırmıştık
Yıllar geçmişti bir kış mevsimi bir akşam üstüydü
iki kırgın yürek iki inatçı aşk savaşçısı
Aynı hikayenin aynı satırlarında yer alacaktı
Kader mi acımıştı
Yoksa felek mi şaşırmıştı
iki yürek yeniden sevgiye sarılmıştı
Sevginin var olduğuna inanarak selamlaşmıştı
Tertemiz elleri pırıl pırıl yürekleri
Ayna gibi ikisine yansımıştı
Ve masalların en güzeli bitmemek üzere bizim şehirde yaşanmıştı.
Onlar mutluluğu yaşarken
Aşklarını yüreklerinde saygıyla korumaya almıştı.
Her şeye ve herkese inat…
H.O.ASLAN