34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
20.381,00%1,12
Şanlıurfa 1971 doğumluyum. Babamın görevi nedeniyle çocukluğum Urfa’nın ilçelerinde geçti. İlk, orta ve lise tahsilimi memleketimde tamamladım. Üniversiteyi Erzurum’da Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okudum. 1994 ‘te öğretmenliğe başladım. Halen görevime severek devam etmekteyim. 1996’da evlendim ve üç evladım oldu. Uzun yıllar urfapress.com, Gapgündemi, Urfahaber ve yeni urfa.com köşe yazarlığı yaptım. Aktif olarak yazmaya devam ediyorum. Bu eserimden önce, Yasaksız, Yitik İnciler ve San’dık kitaplarım yayınlandı, Kitap okumayı, doğayla baş başa kalmayı ve insanların hayatlarına dokunmayı çok seviyorum. Eşim, öğrencilerim, sevdiklerim ve kitaplarımla birlikte Sabrın şehrinde, Şanlıurfa’da, yaşamıma devam ediyorum
Okumaya çok küçük yaşlarda başladım. Abartısız orta okuldayken Türk ve Dünya Klasiklerinin çoğunu okumuştum. O zaman yazarların bu kadar çok bilgiyi nasıl olup da akıllarında tutup yazdıklarını çok merak ederdim. İlk ve orta okulda ne zaman bir kompozisyon ya da hikâye yazma yarışması olsa ya da bir program metni hazırlamaya ihtiyaç duyulsa öğretmenlerim hep benden isterlerdi ve çoğu zaman da dereceye girerdim. Yarışmaya bir eser gidecekse ben iki üç tane daha yazardım. Böylece küçük yaştan bir yazma disiplinim oldu. Aslında çok garip gelebilir ama hiçbir zaman ben de bir bürgün yazar olur muyum? diye hayal etmedim ve onun için de yazmadım. Ben yazdıkça hayat buldum, yazdıkça kendim oldum, yazdıkça yazar olmaya başladığımı hissettim.
Biraz önce de söylediğim gibi çok klasik ama ben yazmayla çok küçük yaşlarda tanıştım. Yazılarımı çeşitli dergilerde, internet sitelerinde değerlendirmeye başladım. Sonra baktım ki yayınlananlardan daha çok yayınlanacaklar var bilgisayarımda. Okuyuculardan da çok güzel dönüşler aldım. Genellikle sosyal konular üzerine yazmayı tercih ettim hep. Yazdıklarım sadece o dergi okurunun ya da internet sitesi okurlarının zihninde kalması bana yeterli gelmemeye başladı. Madem içimde kocaman bir derya vardı herkese ulaşmak isteyen o halde bunu daha geniş kitlelere ulaştırıp ebedileştirmem gerekti. Çocuklarım bunu biraz geciktirdi. Pişman mıyım? Asla değilim. Hayatımın en güzel kitapları onlar oldu çünkü. Satır satır, her kelimesinde kendi emeğim ve sevgim var çünkü. Onları da büyüttükten sonra yüreğimdeki yazma aşkına sarıldım ve 2009’ da Yasaksız şiir kitabımla ilk adımımı atmış oldum.
Dosyam hazır olmaya yakın her yazar gibi ciddi, sorumluluk sahibi bir yayınevi arayışına girdim. Doğru yayınevini bulmak bu dönemde gerçekten çok büyük bir problem. Herkes kendince işini layığıyla yapıyor ama sonuçta ortaya çıkan esere baktığınız zaman ya da eserin okuyucuyla buluşturulma noktasında yaşadığınız sıkıntılar sizi daha titiz olmaya itiyor. Bu konuda kendimi şanslı hissediyorum çünkü daha önceden sosyal medya hesaplarından takip ettiğim ve birkaç arkadaşımın eserine yayımlayan X On Yayın Grubu ile tanıştım. Sağ olsun Neşet Bey, her konuda yardımcı oldu. Eserimi ona emanet ettikten sonraki süreçte de zaten iş birliği içinde tamamen yazar destekli sistemleriyle kitabım okurlarıyla buluştu. Bir yazar olarak bu durum beni fazlasıyla mutlu etti. Umarım bundan sonra da birlikte çalışacağımız daha çok projelerimiz olur.
Kitabım Urfa’da geçiyor. Bilenler bilir hem tarihsel anlamda hem de dini anlamda bir deryadır bu şehir. Kitabımın her sayfasında kaynak: Urfa sokaklarıdır, tarihi mekânlar, dini makamlar ve çocukluğumdur.
Esinlendiğim noktalara gelince “ bizim coğrafyamızda “ diyen başlayan cümlelerden nefret ediyorum, kaderin coğrafyası mı olur? Diye. Ama ne yazık ki bazı bölgelerde çocuklar ve kadınlar gerçekten hak ettikleri sevgiyi ve değeri görmüyorlar. Özellikle de çocuklar kendi hayatlarının kahramanı dahi olamıyorlar çoğu zaman. Toprağın bereketi paranın gücüyle birleşince rahmet olup çoğalarak huzur dağıtacağına; acı ve keder olup yasa boğuyor etrafındaki tüm insanları. Kitabımda da dile getirmiştim. Buralarda hangi kapıyı çalsanız birkaç kitaplık kurgu çıkar diye.
Yanılgı , farklı mekanlarda ve zamanlarda yaşanmış gerçek hayatların kurgularla birleştirilmesiyle can buldu. Özellikle dikkat çekmek istediğim nokta mutlu bir aile yaşamından yoksun çocukların ileride maddi olarak ne kadar iyi durumlarda olursa olsunlar kalplerinde yarım kalan aile özleminin hep var oluşu ve bu eksikliklerinin hayatlarını nasıl etkilediği.
Ayrıca kendi hayatlarına dair söz hakkı verilmeyen bireylerin , kadın erkek fark etmez, başkalarının hayatlarında var olmaya çalışma mücadeleleri.
Kitabı yazmaktan daha zor oldu diyebilirim ismini bulmak.
Kitap kahramanlarımın çoğu yaşadıkları hayatların aslında kendi gerçekleri olmadığını sonradan fark ediyorlar. Hepsi yanlış hayatlarda, yanlış pencerelerden birbirlerini anlamaya çalışıyorlar ve büyük çelişkiler, çıkmazlar yaşıyorlar iç dünyalarında. Bunları en iyi nasıl yansıtabiliriz tek kelime ile diye beyin fırtınası yaparken kızım Öykü Yanılgı, deyiverdi. Hepimiz aynı anda işte aradığımız isim bu dedik.
Çok okunmak, tam anlaşılmak ve mesajlarımın bütün okurlarıma ulaşması en büyük haylim.
Birbirinden çok farklı eylemler olan okumak ve yazmak aslında birbirinin tamamlayıcısı. Okurken kendinize hizmet ediyorsunuz duygularınızı, düşüncelerinizi, bilgilerinizi biriktiriyorsunuz. Yazarken ise okura hizmet ediyorsunuz. Onların zihinlerine, gönüllerine, yenilikler sunuyorsunuz.
Vaktinde heybesini tam dolduramamış bir yazarın, okurların farklı hayal dünyalarında yer bulmaları bana göre zor.
Hayal kurmadan yazmak mümkün değil bence. Geniş bir ufukla, uçsuz bucaksız hayal dünyasının bize sunduklarını harmanlarız çoğu zaman zihnimizde. Kahramanlarımla çıktığım yolculuklarda onlardan önce ben yaşarım acılarını, sevinçlerini, heyecanlarını. Ancak böyle okurun evine misafir olunur bana göre.
Her ikisine de ortak tavsiyem kesinlikle iyi bir okuyucu olmaları. İyi okuyuculuğun yolu da doğru kitap seçiminden geçiyor bence. Çok fazla detaya girmeye gerek yok sanırım ne demek istediğim anlaşılmıştır.
Genç yazar arkadaşlarıma da özellikle şunu söylemek istiyorum: yazmak disiplin işidir. Eğer üç gün yazıp beş gün dinlenirseniz her şeyiniz yarım kalır. Sürekli yazın ve iyi bir gözlemci olun. Ne kadar çok gözlem yapar bunları analiz ederseniz kaleminiz nerede neyi yazacağını çok iyi bilir. Bazen tıkanabilirsiniz bu sizi sakın karamsarlığa itmesin sakın. Böyle zamlarda doğa kurtarıcınız oluyor inanın bana.
“Berdel” Eserinin Yazarı Yusuf Turan Kimdir?