40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
02:00
25 Kasım 2025 Salı
Yarın da Deneriz
Güneş Henüz Doğmamıştı
Oda buz gibiydi.
Sokak köpeklerinin yiyecek arayışındaki havlamaları, sabahın sessizliğini parçalıyordu.
Yorganın altından çıkmak istemedim.
Çünkü o gün de dünden farksızdı.
Aynı açlık, aynı yoksulluk, aynı sessizlik…
Ölmek Değil, Yok Olmak
Bazen insan ölmek istemez.
Yok olmak ister.
Hiç doğmamış gibi, hiç kimseye yük olmamış gibi…
“Ama ölsem ne olacak? Bu yoksulluğun üstüne bir de cenaze masrafı eklenir.”
Babam odanın köşesinde, gözleri duvarda…
Çalışamıyor.
Ellerinde hâlâ nasırların hatırası var, ama avuçları artık boş.
Annem mutfakta, eski bir tencereyi karıştırıyor.
Sabahın köründen gece yarısına kadar çalışıyor ama yoksulluk hep bir adım önde.
Kardeşim, eski bir halının üstünde parmaklarını oynatıyor.
Zihinsel engelli.
Ama asıl engel, bu dünyanın vicdanında…
Ayakkabılar, Gazeteler ve Umutsuzluk
Sol ayakkabımın altı açılmış.
İçine karton sıkıştırıyorum ama yine de su alıyor.
En kötüsü bu değil.
Asıl acı veren, bu yoksulluğu görüp başını başka yöne çeviren insanlar.
Dünkü gazeteler elimde.
İş ilanlarını daire içine almışım.
Ama hepsinde “deneyimli” yazıyor.
“Aç kalmayı deneyim olarak yazsam, işe alınır mıyım?”
Minibüs param yok.
Yine yürüyerek gideceğim.
Yolda Ayhan Abi’yle karşılaştım. O da işsiz.
“Bir iş varmış abi, inşaat temizliği…” “Ben de geleyim mi?” dedi.
Sadece 10 Kişi
Gittiğimiz yerde onlarca kişi bekliyordu.
Kadınlar, erkekler, yaşlısı, genci…
Hepimiz aynı umutsuzlukla bir minibüsün gelişini bekliyorduk.
“Yalnızca on kişi lazım!” dedi biri.
Kalabalık birbirini itti.
Minibüs doldu.
Geriye biz kaldık.
Suskun ve boş gözlerle…
Ayhan Abi’nin yüzünde acı bir gülümseme vardı:
“Yarın yine deneriz,” dedi.
Kapıyı usulca açtım.
Annem hâlâ ayakta.
Babam duvara bakıyor.
Kardeşim hâlâ kendi dünyasında.
Ayakkabılarımı çıkardım.
Çorabım delikti.
Ama bu evde açlık bile alışılmışken, kim takar bir çorabın yırtığını?
Yemek Hazır
Odama geçtim.
Sırtımı kapıya yasladım.
Pencereden baktım:
Mahalle ışıkları yanıyor ama ben sanki bu dünyaya ait değilim.
O sırada annemin sesi geldi:
“Yemek hazır!”
Kalktım.
Kapıyı açtım.
Kardeşim gülümsedi.
Babam başını kaldırdı.
Annem tabakları diziyordu.
Ve o an anladım:
Hayat bazen sadece bir sofraya oturabilmektir. Bazen, yalnızca birileri hâlâ seni bekliyor diye yaşanır.
O gün yoksulduk.
Ama hayattaydık.
Yarın ne olur bilmiyorum.
Ama o akşam, o sofraya oturdum.
Çünkü bir mucize hâlâ mümkündü.Meltem Yalçın#ankara#yoksulluk