DOLAR

36,4100$% 0.3

EURO

38,1904% -0.14

GRAM ALTIN

3.423,57%-0,15

ÇEYREK ALTIN

5.736,00%-0,62

TAM ALTIN

22.874,00%-0,62

İmsak Vakti a 02:00
Şanlıurfa AÇIK
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Edebiyatkulisi

Edebiyatkulisi

15 Şubat 2025 Cumartesi

Londra’nın Gizli Hazineleri

Londra’nın Gizli Hazineleri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Londra'nın gizli hazineleriHer ziyaretinizde sizi şaşırtacak şehirlerden biri de Londra. Bir şehre ilk defa gittiğimizde onu bir turist gibi gezmeden, önemli yerlerini görmeden, Dünya Mirası Listesi’ne girmiş yerlerini ve “mutlaka görülmeli” listelerini tamamlamadan olmuyor. Bir şehri belki de ancak ikinci ya da üçüncü ziyarette daha özgürce yaşayabiliyoruz. İşte, bu yazıda sizlere Londra’nın bazı gizli noktalarını derledim. 

Neal’s Yard

Neals Yard, Londra

Rengarenk binalarla çevrili bu minicik gizli avluda güne Instagram’lık birkaç kare ve 28 Grains’te harika bir kahvaltıyla başlayabilirsiniz. Arka plana eksantrik dış cephesiyle göze çarpan kuaför Hair by Fairy’yi ya da Remedies’i almanızı öneririm. Henüz doğal kozmetiklere böylesi bir talep yokken 1980’lerde açılan ve tamamen doğal, etik ve organik kozmetik üreten Neal’s Yard Remedies buradaki en ünlü mağaza. Londra’nın en iyi donutlarının adresi St John Bakery de burada. 

Nereye Yakın: Seven Dials Market’ın hemen yanı başında ve Covent Garden’a 5 dakika yürüme mesafesinde. Seven Dials Market mutlaka görülmesi gereken adreslerden biri! 

St Dunstan in the East Church Garden

Londra’nın dev gökdelenlerle çevrili The City bölgesinde, bir ara sokakta gizli saklı bir vaha burası. Kendinizi Elflerin Ayrıkvadi’sinde, Elrond’un konseyinde hissedeceğiniz St Dunstan in the East; önce Büyük Londra Yangını, sonra II. Dünya Savaşı bombardımanında ağır hasar aldığı için yeniden inşa edilmesindense bir halk bahçesine dönüştürülmüş tarihi bir Anglikan kilisesinin kalıntıları aslında. 1100 yılına tarihlenen bu antik kilise; büyüleyici mimarisi, pencere kalıntılarından fışkıran bitki ve ağaçları, Wren stili Gotik kulesi ve bahçesiyle şiir gibi. İçinizdeki Galadriel ve Legolas burayı çok sevecek. 

Nereye Yakın: Doğusunda Tower of London, kuzeyinde ise Sky Garden ve Spitalfields Market gibi Londra’nın önemli turistik noktalarına da yürüme mesafesinde olan St Dunstan, bu açıdan da ziyarete değer. Kişisel önerim buradan yürüyerek Sky Garden’da tamamen ücretsiz olarak Londra’nın panoramik manzarasını görmeniz. London Eye’dan oldukça yüksek ücret ve kalabalık içinde göreceğiniz aynı manzarayı buradan ücretsiz olarak görebilirsiniz. Sadece kontenjan dahilinde olduğu için epey önceden online olarak rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Daha sonra rotayı tarihi bir çarşı olan Leadenhall Market ya da mutlaka görün diyeceğim Spitalfields Market’a çevirebilirsiniz.

The Attendant Fitzrovia

The Attendant Fitzrovia, Londra

Londra’nın bilinen kahve zinciri The Attendant; Fitzrovia’nın kalbinde, Foley Street üzerinde yer alan eski bir Viktorya dönemi erkekler tuvaletini oldukça maliyetli bir tadilat sonrası Londra’nın en özel ve ilginç kahve ve brunch kafelerinden birine dönüştürmüş. 1890’da inşa edilmiş, 1960’ta kapandıktan sonra on yıllarca atıl duran bu tuvaletten dönüşen kafenin 2 yıl süren restorasyonu için orijinal Viktorya dönemi yer karoları bulunmuş ve özel bir seramik işçiliğine sahip pisuarlar yüksek bir bara çevrilmiş. Kafenin yer üstünde kalan girişindeki ince demir işçiliği ise aynen korunmuş. Kahveleri yanında her gün 16.00’ya kadar kahvaltı, brunch ve öğle yemeği menüleri, vegan seçenekler sunuyor.

Nereye Yakın: Marylebone’un zenginliği, Soho’nun enerjisi ve Bloomsbury’nin ihtişamı arasında yer alan Fitzrovia, bohem havası ve nefis yeme/içme alternatifleriyle başlı başına keşfe değer. Regent Street ve Oxford Street gibi Londra’nın önemli alışveriş duraklarına da yürüyerek oldukça yakın. 

Piazza at Royal Opera House

Piazza, londra

Büyüleyici mimarisi ve tarihi ile Londra’nın gözbebeklerinden Royal Opera House’un 5. katında gizli bir güzellik sizi bekliyor. Piazza, bir çatı restoranı ve terası olarak iki ayrı alanda sunduğu kuşbakışı Covent Garden manzarası ile kesinlikle deneyimlemeye değer. Bir başka sürpriz ise teras kısmının tamamen ücretsiz olması. Tabii dilerseniz küçük tabaklar, atıştırmalıklar ve oldukça neşeli bir barmenin hazırladığı içeceklerle kendinizi bu manzaraya karşı şımartabilirsiniz. Ufukta göreceğiniz London Eye’ı da kadrajınıza almayı unutmayın. 

Nereye Yakın: Covent Garden 

Petersham Nurseries

Petersham Nurseries, Londra

Londra’nın en güzel bölgelerinden Richmond’da yer alan Petersham Nurseries (Petersham Fidanlığı) hem bahçecilik ve bitki tutkunlarının hem ev ve dekorasyon meraklılarının hem de İngiliz country tarzında yeme-içme sevenlerin bayılacağı rüya gibi bir mekan! Gördüğünüz her şeyi almak, tatmak ve fotoğraflamak isteyeceksiniz.

Petersham Nurseries; bir tarafını uçsuz bucaksız çayırlara, diğer tarafını da toplu taşıma ile rahatlıkla ulaşılabilecek bir bölgeye dayamış. Birbirinden güzel çiçeklere, otlara, kaktüslere ev sahipliği yapan açık ve kapalı seralara, özel bahçecilik ekipmanlarına, otantik ve yerel tohumlara sahip. Ayrıca dünyanın çeşitli bölgelerinden toplanmış sofra takımları, ev ve dekorasyon ürünleri, vintage ürünleri ve seçkin bir kitap listesi de Petersham Nurseries’te sizi bekliyor. 

Seraların içinde ve arasında bitkilerle keyifli zaman geçirip alışverişinizi yapabilir, Tea Room’da İngiliz çay seremonisine katılabilir, pitoresk pergolasında bir mola verebilir ya da Yeşil Michelin Yıldızı’na sahip restoranında yemek yiyebilirsiniz. 

Nereye Yakın: Richmond Riverside. Yolunuzu Petersham’a düşürmeden önce Richmond’un keyfini mutlaka çıkarın. Geniş açık alanları, birbirinden güzel parklar ve bahçelerinin yanı sıra Thames Nehri boyunca keyifli bir yürüyüş ya da piknik yapabilir, kano ya da bisiklet kiralayabilirsiniz. Ayrıca 2.500 dönümlük Richmond Park -diğer adıyla Deer Park- uçsuz bucaksız kırları, çocuklar için doğal oyun alanları ve en güzeli kendi özgür ortamlarında birebir görebileceğiniz geyikleri ile kesinlikle ziyarete değer.

Cecile Court

cecile court, londra

Kitap kurtlarının, antika meraklılarının ve koleksiyonerlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bu küçücük sokağa girdiğiniz anda 150-200 yıl öncesine ışınlandığınızı düşüneceksiniz. Aslında lokasyon olarak pek de “gizli saklı” olmayan bu sokak, Londra’nın Leicester Square ve Charing Cross gibi o çok hype caddelerine öyle yakın ki biraz onların gölgesinde kalıyor. Bu etkileyici sokakta, vitrinleri bir asırdan fazladır değiştirilmemiş antikacılar, galeriler, nadir bulunan ikinci el kitapçılar, madeni para ve madalyalar bulabileceğiniz yirmiden fazla küçük ve lüks dükkan var. 

Bu yüzyılın başlarından kalma orijinal Beatrix Potter ya da Alice Harikalar Diyarında kopyaları gibi eşsiz hazineler bulabilirsiniz. Hatta burada Alice Harikalar Diyarında temalı her şeye adanmış bir mağaza bile var! Adını 17. yüzyılda ilk sahibi olan, Salisbury’nin ilk kontu Robert Cecil’den alan bu sokakta yer alan bir evde genç Mozart da bir dönem yaşamış. Graham Greene ve J.K. Rowling gibi yazarların da favori sokaklarından biri. Öyle ki Rowling’in Diagon Alley için buradan ilham aldığı söyleniyor. 

Nereye Yakın: Leicester Square 

Maison Assouline

Maison Assouline, Londra

Piccadilly’nin kalbinde, bir zamanlar bir banka olan ve 2. dereceden koruma altında muazzam bir binada yer alan bu güzel mi güzel konsept kitapçı; zengin Assouline editoryal seçkisini görmek, okumak ve Piccadilly kalabalığı ve gürültüsü ortasında sessizliğin tadını çıkarmak için birebir. Hemen içinde yer alan Swans Bar’da ise ikindi çayı, leziz kahve seçeneklerinden kendinizi mahrum etmeyin. Stil, kültür ve yaşam sanatı arayanlar için bir vaha olan Maison Assouline sadece kitap seçkisi değil, aynı zamanda bir keyif alanı.

Nereye Yakın: Piccadilly

Coal Drops Yard ve Granary Square

Coal Drops Yard, Londra

Coal Drops Yard, Londra’nın mimari mirasının bir parçası olarak nitelendirilen iki demir yolu binasının yenilenmesi ve dönüştürülmesiyle uzun yıllar sonunda mağaza, gastronomi ve eğlence odaklı kamusal bir alan olarak tüm halka açıldı. Kuzey İngiltere’den kömür alıp depolamak ve sonrasında el arabalarıyla Londra’ya dağıtım yapmak için kullanılan Viktoryen tarzı bu kömür depoları, 90’larda gece kulüplerine dönüşmüş ve sonrasında terk edilmişken şimdi şehrin en hareketli mekanlarından biri haline geldi. 

Özellikle güneşli bir Londra gününe uyandıysanız ve çocukluysanız mayolarınızı kaptığınız gibi Granary Square’in fıskiyeli havuzlarında ıslanabilir, çimlerde bedava açık hava sinemasının tadını çıkarabilir ve birbirinden çeşitli şık restoran ya da sokak lezzetinden seçim yapabilirsiniz. Burada Paul Smith, COS, Aesop gibi büyük markaların yanı sıra lokal İngiliz markaları da sürdürülebilir ve etik girişim markaları da Tom Dixon ve Barrafina gibi gastrolüks restoranlardan sokak lezzetlerini de bir arada bulabileceksiniz. 

Nereye Yakın: Kings Cross

St Pancras Renaissance Hotel-The Grand Staircase

St Pancras Renaissance Hotel, Londra’nın en görkemli Gotik yapılarından ve günümüzde en lüks otellerinden biri. Binanın dış cephesi olağanüstü bir mimariye sahip, ancak içinde yer alan Grand Staircase en az otelin kendisi kadar ünlü ve görülmeye değer. Peki otelde konuk olmadığınız halde bu görkemli ve dolambaçlı merdiveni görmeniz mümkün mü? Evet ,çok kişi bilmese de -en azından şu an için- otel buna izin veriyor ve bir görevlinin yönlendirmesiyle merdiveni ziyaret edip fotoğraf çekebiliyorsunuz. Peki, bu gizli cevheri bu kadar özel kılan ne?

El yapımı tonozlu tavanı, vitray pencereleri, elle çizilmiş duvar resimleri, detaylı ferforjeleri ve duvarlardaki altın zambak çiçekleri ile Gotik üslubun zirvesi diyebileceğimiz merdivenin heybetine inanamayacaksınız.  

Merdivenin en önemli özelliklerinden biri, iki Viktorya dönemi hanımının o çok gösterişli elbiseleriyle birbirine değmeden geçebileceği kadar geniş şekilde tasarlanmasıymış. 2018 yılında Condé Nast Traveler tarafından “Dünyanın En Güzel 25 Merdiveni” arasında gösterilen merdiven; Spice Girls’ün 1996’daki hit single’ı “Wannabe”nin klibinde, Harry Potter filmlerinde, 1999 yapımı Bond filmi The Worls is Not Enough’ta da görülmüş. 

Nereye Yakın: Kings Cross

Leadenhall Market

Ledenhall Market, Londra

Londra finans bölgesinin tarihi merkezinde gizli bir mücevher sizi bekliyor: Leadenhall Market. Burası 14. yüzyıla kadar et, balık ve özellikle peynir satılan Londra’nın en eski pazarlardan birisiymiş. Bugün göz kamaştıran mimarisi ile içinde şık restoran, kafe, bar ve üst segment mağazalar barındıran; kitap, saat ve mücevher butiklerinin yanı sıra 650 yıl önceki gibi peynir dükkanlarını da bulabileceğiniz bir açık/kapalı pazar yeri. 

Geçmişi çok daha eski olsa da 1881’de ünlü mimar Sir Horace Jones tarafından tekrar tasarlanan katedral benzeri görünümüyle bu muhteşem cam ve ferforje yapı, Viktorya dönemi tarzı yeşil-kırmızı renkleri, devasa çatısı ve Arnavut kaldırımlı zemini ile gerçek bir görsel şölen sunuyor. Kendinize Aux Merveilleux De Fred’in ünlü çikolata parçacıklı bezesiyle tatlı bir mola verebilirsiniz. Potterheadler ise burayı mutlaka ziyaret etmeli, çünkü Harry Potter ve Felsefe Taşı (2001) ile Harry Potter ve Ateş Kadehi (2005) filmlerinin kimi sahneleri burada çekildi. Hatta pazarda yer alan bir gözlük mağazasının mavi kapısını görünce filmdeki Leaky Cauldron’u hatırlayacaksınız. 

Nereye Yakın: Liverpool Street ve Monument

Devamını Oku

Bilgelik Pınarından Öyküler ve Öğütler

Bilgelik Pınarından Öyküler ve Öğütler
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bu kitap, okuma ve kültür yolculuğumun deneyimlerinden süzülmüş, İslâm ve insanlık tarihine dair derinlemesine araştırmalarımın bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Eserde, insanlığın eriştiği başarılar, medenî hukuk, insanî, ahlakî ve manevî değerlerin en yüksek idealleri tarafından yönlendirilen insan doğasının geçtiği aşamalar üzerinde durularak, elde ettiğim çeşitli kültürel ve bilgisel kazanımlar sunulmaktadır.


Bu eseri kaleme alırken şu yöntemi benimsedim: Medeniyetin çok boyutlu ve geniş ufuklu yapısını göz önünde bulundurarak özgün olanı çağdaşla, nakli akılla, şahsiyeti dengeli açılım ile, akıcı üslubu derin düşünceyle, sorunları ise çözümleriyle birlikte sunmayı esas aldım. Ayrıca tarihî temelleri, düşünce çabalarını, İslâmî dayanakları ve insanlığa mal olan tecrübeleri ön planda tutarak bireysel ve toplumsal düzeyde insanın başarısına katkı sağlayan her türlü fikrî çabaya –dinî ve düşünsel arka planı ne olursa olsun– saygıyla yaklaştım.
Eserde yer alan öykülerin başlıklarını, ilmî, fikrî ve kültürel mesajlar içerecek şekilde seçmeye özen gösterdim. Hikâyeler hem İslâmî hem de insanlık tarihinde derin izler bırakmış şahsiyetlerin hayat hikâyelerine ve biyografilerine odaklanmaktadır. Bu aynı zamanda Kur’ân’ın bizlere gösterdiği yöntemlerden biridir. Zira Kur’ân-ı Kerîm, insanları ibret almaya, yaşanmış tecrübeler üzerinde tefekkür etmeye ve Yüce Allah’ın kevnî yasalarını gözlemleyerek ders çıkarmaya teşvik etmektedir. Öncü şahsiyetlerin hayatları, başarı kuralları ve karakter özellikleri, aslında her biri kendi alanında birer ilim ve hikmet mektebidir.

Devamını Oku

Kutsal Yelken Çıktı

Kutsal Yelken Çıktı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ülkemize geldiğinizden beri sefalet içinde yaşıyoruz. Hayatımızı mahvettiniz, malımızı mülkümüzü yok ettiniz, paramıza el koydunuz. Hürmüz, dünyanın merkezi olduktan sonra harabeye döndü. İnsanların hayatlarını mahvetmeden önce ahlaklarını yok ettiniz. Siz, şeytanın bize gönderdiği canavarlarsınız! Sizi kıyılarımıza getiren yelkenlerinizde ölümü gördük!

Hürmüz Krallığı’nın veziri Hoca Attâr, krallığın gözleri önünde çöküşüne tanıklık ederken, Portekizli komutan Albuquerque’nin yüzüne böyle haykırdı. Öfkesi ve çaresizliği her kelimesine yansıyordu. Kader, onu olayların akışıyla birlikte tek kızı Halime’den uzaklaştırmıştı.

Halime, soylu bir Arap ile evlenmiş ve onunla birlikte Doğu Arabistan’a gitmişti. Ancak o da ansızın, hazırlıksız bir şekilde kendini siyasi çatışmaların tam ortasında bulmuştu.Bu etkileyici roman, 15. yüzyılın sonları ile 16. yüzyılın başlarındaki tarihi olaylardan ve şahsiyetlerden esinleniyor. Yazar Abdulaziz Âl Mahmoud, Hürmüz Krallığı ile Cebur Sultanlığı’nın, Portekiz’in Kutsal Yelkenler ile bu bölgeye gelip baharat ticareti üzerinde hâkimiyet kurmak için başlattığı uzun ve kanlı mücadeleye karşı verdikleri hayatta kalma mücadelesini ustalıkla betimliyor.Abdulaziz Âl Mahmoud, Katarlı bir mühendis ve gazetecidir. New York’taki Clarkson Üniversitesi’nden mühendislik lisans diploması almış ve İngiltere’de havacılık mühendisliği üzerine eğitim görmüştür. Ayrıca “Şark”, “Peninsula” ve “Arab” gazetelerinde ve
“Aljazeera-net” platformunda genel yayın yönetmeni olarak çalışmıştır. Yazarın ilk romanı olan Korsan (2011), büyük beğeni toplamıştır. Kutsal Yelken, (2014) onun ikinci romanıdır.

Devamını Oku

YILIN EN BAŞARILI YAŞAM KOÇU MAHİZER ÖZSUDUR KİMDİR?

YILIN EN BAŞARILI YAŞAM KOÇU MAHİZER ÖZSUDUR KİMDİR?
3

BEĞENDİM

ABONE OL

Mahizer Hanım, okuyucularımız sizi daha yakından tanımak ister. Bize kendinizden ve mesleki yolculuğunuzdan bahseder misiniz?

Elbette, memnuniyetle. 1985 yılında Kars’ta doğdum ve 7 çocuklu geniş bir ailenin 4. çocuğu olarak büyüdüm. Çocukluk yıllarım, büyük bir ailenin içinde sorumluluk alarak, güçlü bir mücadele ruhu geliştirerek geçti. Hayata erken yaşta atıldım; çalışma disiplinini ve azmi, henüz genç yaşlarımda öğrenme fırsatı buldum.

Küçük yaşta tekstil sektöründe çalışmaya başladım ve 17 yaşımda evlendim. 18 yaşında ilk çocuğumu, 20, 24 ve 30 yaşlarımda ise diğer üç çocuğumu kucağıma aldım. Bugün biri erkek, üçü kız olmak üzere dört evlat sahibiyim. Anneliğin, insan psikolojisi ve gelişimi üzerindeki derin etkilerini birebir deneyimleyerek öğrendim ve bu bana mesleki anlamda farklı bir bakış açısı kazandırdı.

Eğitim hayatım ise tamamen kişisel azmim ve kararlılığımın bir sonucu olarak gelişti. Üniversite eğitimimi psikoloji alanında tamamladım ve yüksek lisans tezimi “Sosyal Medya ve İnternetin Gençler ve Çocuklar Üzerindeki Olumsuz Etkileri” üzerine yazdım. Daha sonra klinik psikoloji alanında doktora yaparak akademik bilgimi pekiştirdim. Bunun yanı sıra MYK Koçluk Seviye 6 ve Eğitim Uzmanlığı Seviye 6 sertifikalarını alarak, bireylerin kişisel gelişim süreçlerinde profesyonel destek sunabilme yetkinliğine sahip oldum.

Bugün kendime ait bir psikolojik danışmanlık, aile danışmanlığı ve eğitim kurumum var. Burada bireysel ve grup danışmanlıkları yapıyor, koçluk ve kişisel gelişim alanlarında eğitimler veriyorum. Aynı zamanda medya sektöründe de aktif rol alarak, televizyon kanallarında ve dijital platformlarda psikoloji ve kişisel gelişim üzerine içerikler üretiyorum.

Hayatım boyunca hep kendi ayaklarım üzerinde durmayı, mücadele etmeyi ve öğrendiklerimi paylaşmayı ilke edindim. Psikolojik danışmanlık ve yaşam koçluğu alanında edindiğim bilgilerle, danışanlarımın içsel potansiyellerini keşfetmelerine, hayatlarını daha bilinçli ve dengeli bir şekilde yönlendirmelerine yardımcı oluyorum.

Benim için meslek sadece bilgi aktarmak değil, bireylerin yaşam yolculuklarında yanlarında yürümek, onlara rehberlik etmek ve kendi içlerindeki gücü fark etmelerini sağlamaktır. Sevgi, saygı ve sadakatin insan ilişkilerinde en temel değerler olduğuna inanıyorum ve bu prensipleri hem profesyonel hem de kişisel hayatımda uygulamaya büyük özen gösteriyorum.

Hayat boyu süren bir öğrenme ve gelişim sürecinin içindeyim. Kendi deneyimlerimi, akademik bilgilerimle harmanlayarak bireylere ışık tutmaya ve onların yaşamlarına pozitif dokunuşlar yapmaya devam ediyorum.

Genel olarak danışanlarınızdan hangi psikolojik ve duygusal şikayetleri alıyorsunuz?

Çok doğru bir noktaya değiniyorsunuz, aslında şikayetlerin çoğu, bireylerin geçmişteki araların izlerini taşımaya devam etmeleriyle bağlantılı. Bizim coğrafyamızda insanlar gerçekten çok yaralı” ve bu, geçmişte aldıkları travmaların hala etkisini gösterdiği bir durum. Çoğu zaman, çocukluk döneminde yaşanan duygusal ihmal, değersizlik hissi, çaresizlik ve öfke gibi uygular, ilerleyen yaşlarda da bireylerin hayatlarını şekillendiriyor. Yetersizlik ve değersizlik duyguları, bireylerin yakın çevresindekilere de yansıyor ve bu, iletişim kopukluklarına, kırılgan ilişkilere yol açabiliyor. Özellikle anne-baba figürlerinden kaynaklanan travmalar, kişinin ileriki yaşantısında da kendini sürekli tetikleyen bir hal alabiliyor.

Bu şikayetler ışığında, danışanlarınızın karşılaştığı en temel duygusal ve psikolojik zorluklar nelerdir?

Kadınlar için, yaşam umutlarının ve hayallerinin elinden alınması, genellikle sadakatsizlik ve duygusal ihmal gibi deneyimlerle birleşiyor. Bu, kadınları çok zayıf kılabiliyor ve bu da onların duygusal yaralarını büyütüyor. Erkekler ise genellikle annelerinden almadıkları duygusal desteği, eşlerine yükleme eğiliminde oluyorlar. Bu durum, eş ve baba rollerini doğru şekilde yerine getirmelerini engelliyor, çünkü aileyi genellikle sadece anneden ve kardeşlerden ibaret görüyorlar. Böylece, aile dinamiklerinde büyük bir eksiklik ve boşluk oluşuyor.

Bu bağlamda, bir ailede en büyük sorunlardan biri, aile üyeleri arasında yeterli ve sağlıklı iletişim kurulamaması. İletişimsizlik, birbirini görmeme, saygı eksiklikleri, bireylerin ruhsal sağlıklarını doğrudan etkileyen en önemli faktörlerden biri. Aile içindeki bu eksiklikler, bireylerin uzun vadede depresyon, kaygı gibi psikolojik sorunlar yaşamalarına yol açabiliyor. Bu yüzden aile içindeki ilişkiler, duygusal bağlar ve anlayış çok önemli. Bireylerin kendilerini değerli hissettikleri, duygu ve düşüncelerinin karşılık bulduğu, birbirlerine saygı gösterdikleri bir ortamda daha sağlıklı bir ruh haline kavuşmaları mümkün.

Koçluk ve mentorluk süreçlerinde, danışanlarınızın gelişimlerine en fazla katkı sağlayan unsurlar nelerdir?

Koçluk ve mentorluk süreçlerinde, danışanların gelişimlerine en fazla katkı sağlayan unsurlar arasında kişisel farkındalık, hedef belirleme ve somut adımlar atma yeteneği bulunmaktadır. Bu süreçlerde danışanların kendi güçlü yanlarını tanımaları, potansiyellerini keşfetmeleri ve engelleri aşabileceklerine dair inançlarını güçlendirmeleri, gelişimlerinin temel taşlarını oluşturur. Danışanlar, koçluk sürecinde sadece geçmiş deneyimlerini değil, aynı zamanda gelecekteki hedeflerine ulaşmak için gereken beceri ve stratejileri de öğrenirler.

Bu süreçte karşılaştığınız zorluklar ve başarıya giden yolda en çok hangi stratejiler etkili olmaktadır?

Bu süreçte karşılaşılan zorluklar arasında, danışanların eski alışkanlıklarını ve düşünce kalıplarını değiştirmeleri yer alır. Değişim genellikle rahat bir süreç değildir ve dirençle karşılaşılabilir. Özellikle danışanlar, eski alışkanlıklarını bırakma konusunda tereddütler yaşayabilir veya konfor alanlarından çıkmakta zorlanabilirler. Bu noktada, koçun rehberliği ve destekleyici yaklaşımı oldukça önemlidir.

Başarıya giden yolda etkili olan stratejiler arasında ise, hedeflerin somutlaştırılması, düzenli geribildirimler, motive edici konuşmalar ve pozitif psikoloji temelli yöntemler yer almaktadır. Ayrıca, mentorluk süreçlerinde, mentörlerin danışanlara örnek olması, deneyimlerini paylaşarak yol gösterici olmaları oldukça faydalıdır. Danışanlar, mentörlerinden aldıkları deneyimsel bilgileri ve stratejileri, kendi yolculuklarında uygulamaya koyarak büyük bir ilerleme kaydedebilirler. Sonuç olarak, koçluk ve mentorluk sürecinin başarısı, danışanın içsel motivasyonu, açık fikirliliği ve değişime karşı duyduğu istekle doğrudan ilişkilidir.

Yaşam koçu olarak danışanlarınıza en çok hangi konularda rehberlik ediyorsunuz?

Yaşam koçluğu, bireyin içsel potansiyelini keşfetmesini ve hedeflerine ulaşmasını destekleyen bir süreçtir. Danışanlarımın en çok destek aradığı konular arasında kariyer hedeflerini netleştirme, motivasyon artırma, stres yönetimi, özgüven geliştirme ve verimli alışkanlıklar oluşturma yer alıyor.

Modern hayatın temposu içinde birçok kişi yönünü kaybedebiliyor, hedeflerini belirlemekte zorlanabiliyor veya erteleme alışkanlığı nedeniyle ilerleyemiyor. Yaşam koçluğu, bireyin güçlü yönlerini keşfetmesine, içsel motivasyonunu artırmasına ve zihinsel engellerini aşmasına yardımcı olur.

Özgüven eksikliği, genellikle bireyin kendi iç sesiyle kurduğu olumsuz diyaloglardan kaynaklanır. Bu noktada, kişinin kendine dair inançlarını fark etmesi ve yeniden yapılandırması önemlidir. Stres yönetiminde ise, zaman yönetimi, bilinçli farkındalık (mindfulness) ve nefes teknikleri gibi yöntemlerle bireyin daha dengeli bir yaşam sürmesini destekliyoruz.

Sonuç olarak, yaşam koçluğu bireyin kendi gücünü fark etmesini ve hayatına bilinçli yön vermesini sağlayan bir yolculuktur. Her insanın içinde keşfedilmeyi bekleyen büyük bir potansiyel var; önemli olan bunu doğru şekilde açığa çıkarmaktır.

Aile danışmanı olarak, günümüzde çiftlerin en sık karşılaştığı iletişim problemleri neler ve bunları aşmanın en etkili yolları nelerdir?

Günümüz ilişkilerinde en sık karşılaşılan iletişim problemleri arasında yanlış anlamalar, duygusal kopukluk, iletişimsizlik, savunmacı tutumlar ve suçlayıcı dil kullanımı öne çıkmaktadır. Çiftler arasında açık ve dürüst bir iletişim kurulamadığında, yanlış anlamalar büyür ve bu da daha büyük çatışmalara yol açar. Ayrıca, özellikle stresli dönemlerde, bireyler karşılarındaki kişiyi anlamakta zorlanabilir, bu da empati eksikliğine neden olur. İletişim kopuklukları ve sürekli savunmaya geçmek, ilişkide güven eksikliğine yol açar. Bu tür sorunları aşmanın en etkili yolu, iletişimi yeniden yapılandırmaktır. Çiftlerin “ben dili” kullanması çok önemlidir. Kendisini ifade ederken, karşıyı suçlayıcı bir dil kullanmak yerine, “ben” ifadeleriyle duygularını paylaşmak, çatışmanın büyümesini engeller. Ayrıca, çiftlerin birbirlerini aktif bir şekilde dinlemeleri gereklidir. Dinlemek, yalnızca sözleri duymak değil, karşıdaki kişinin duygusal durumunu anlamaya çalışmak anlamına gelir. Empati ve anlayış, iletişimi iyileştirmenin anahtarlarıdır. Duygusal yakınlık, güven oluşturur ve çiftler, birbirlerinin duygusal dünyalarına saygı göstermeyi öğrenmelidir. Bunların yanı sıra, sorunları çözme yollarını birlikte aramak, ortak kararlar almak ve bu kararları birlikte uygulamak, iletişimi güçlendirecek diğer etkili adımlardır.

Aile danışmanlığı hangi sorunlara çözüm sunar ve Hangi durumlarda başvurulmalıdır?

Aile danışmanlığı, bireyler arasındaki ilişkileri iyileştirme, aile içindeki iletişimi güçlendirme ve çatışma çözme konusunda oldukça etkilidir. Çiftler arasında aldatma, güven sorunları, çocuk yetiştirme, aile içindeki çatışmalar, ebeveyn-çocuk ilişkileri, boşanma süreci gibi birçok soruna çözüm sunar. Ayrıca, aile içindeki stresli dönemlerde, ölüm, boşanma veya büyük değişim süreçlerinde profesyonel rehberlik sunarak, aile üyelerinin bu süreçleri daha sağlıklı bir şekilde atlatmalarına yardımcı olur. Aile danışmanlığı, bir ailenin içindeki huzurun bozulduğu, bireylerin birbirlerini anlamakta zorlandığı, iletişimin kopmaya başladığı ya da aile bireylerinin yaşadığı travmaların etkilerinin arttığı durumlarda başvurulmalıdır. Bu süreç, aile üyelerinin birbirleriyle olan ilişkilerini derinlemesine inceleyip, sorunların kökenine inerek, bu sorunlarla baş etmenin yollarını arar. Çiftlerin çocuklarıyla yaşadıkları zorluklar, aile içi şiddet veya anlaşmazlıkların tırmanması gibi durumlar da aile danışmanlığına başvurmak için önemli sebeplerdir. Bu terapiler, tüm aile üyelerinin bir arada iletişim kurarak, birbirlerini daha iyi anlamalarına ve sağlıklı ilişkiler kurmalarına yardımcı olur.

Evlilik öncesi danışmanlık çiftler için neden önemli ve Sağlıklı bir ilişkinin temelleri nasıl atılmalı?

Evlilik öncesi danışmanlık, çiftlerin birbirlerine dair beklentilerini açıkça dile getirmeleri, farkındalık kazanmaları ve evlilikteki olası zorlukları önceden görmeleri açısından son derece önemlidir. Evlilik, bir ömür boyu sürecek bir yolculuktur ve bu yolculukta sağlıklı bir ilişki kurmak, güçlü bir iletişim temeli atmak gereklidir. Çiftler, evlenmeden önce aralarındaki iletişim şekli, değerler, yaşam tarzları ve çocuk yetiştirme anlayışları konusunda net bir anlayış geliştirmelidir. Evlilik öncesi danışmanlık, her iki tarafın kişisel ihtiyaçlarını, beklentilerini, korkularını ve hedeflerini paylaşmalarına olanak tanır. Bu sayede, çiftler olası çatışma alanlarını önceden tespit edebilir ve bu sorunlarla nasıl başa çıkacaklarını öğrenebilirler. Evlilikte, saygı, güven, empati, açık iletişim ve ortak değerler gibi unsurların temeli evlilik öncesinde atılmalıdır. Bu süreç, çiftlerin duygusal ve psikolojik olarak birbirlerine ne kadar uyum sağladığını, yaşam tarzlarının ne kadar örtüştüğünü anlamalarına da yardımcı olur. Kısacası, evlilik öncesi danışmanlık, çiftlerin birbirlerine daha sağlıklı bir temel oluşturmasını ve evliliklerini daha güçlü bir şekilde inşa etmelerini sağlar.

Günümüzde en sık karşılaşılan psikolojik problemler neler? Modern hayat psikolojimizi nasıl etkiliyor?

Günümüzde en sık karşılaşılan psikolojik problemler arasında kaygı bozuklukları, anksiyete), depresyon, tükenmişlik sendromu, stres ve dikkat eksikliği gibi sorunlar yer alıyor. Bu tür sorunlar, modern yaşamın getirdiği hız, belirsizlik ve aşırı bilgi yükü ile daha da derinleşiyor. Hızla değişen dünya, kişilerin kendilerini bir yere ait hissetmelerini zorlaştırabiliyor. Özellikle sosyal medya kullanımının artması, bireylerin kendilerini sürekli olarak başkalarıyla kıyaslamasına yol açıyor. Bu kıyaslama, özgüven kaybı, depresyon ve kaygıyı tetikleyebiliyor. Ayrıca, modern hayatın getirdiği aşırı iş yükü, kariyer odaklılık, ailevi sorumluluklar ve toplumsal beklentiler, bireylerin tükenmişlik hissetmesine yol açabiliyor. Teknolojinin, özellikle sürekli bağlantıda kalma hali, insanların zihinsel sağlığını zorlayabiliyor. İnsanlar, sürekli bir şeyler takip etme ve işten dönmeden önce sosyal medyada zaman geçirme zorunluluğu hissediyorlar. Bu durum, bireylerin sağlıklı bir uyku düzeni kurmalarını engelliyor ve zihinsel sağlığı olumsuz etkiliyor. Ayrıca, dijital dünyada sürekli olarak maruz kalınan olumsuz içerikler, bireylerde kaygı ve stres oluşturabiliyor. Bu sebeple, modern hayatın zorluklarıyla başa çıkabilmek için stres yönetimi tekniklerine, dijital detoksa ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarına yönelmek oldukça önemli.

Sosyal medya ve internetin çocuklar ve gençler üzerindeki etkileri hakkında bir tez yazdınız. Günümüzde çocuklar ve gençler sosyal medyayı nasıl kullanıyor ve bu durum psikolojik sağlıklarını nasıl etkiliyor?

Sosyal medya, gençler için sosyalleşme ve kendini ifade etme aracı olsa da, bilinçsiz kullanım ciddi psikolojik sorunlara yol açabiliyor. Sürekli mükemmel hayatlar sergileyen içerikler, gençlerde özgüven eksikliği, yetersizlik duygusu ve sosyal karşılaştırma eğilimini artırıyor. Ayrıca, aşırı sosyal medya kullanımı dikkat dağınıklığı, uyku problemleri ve depresif belirtiler ile ilişkilendiriliyor.

Özellikle ergenlik döneminde, sosyal medya bildirimleri ve sonsuz kaydırma mekanizması, odaklanma sorunlarına ve anlık tatmin arayışına neden olabiliyor. Gece saatlerinde ekran süresinin artması, uyku düzenini bozarak genel ruh halini olumsuz etkiliyor.

Burada önemli olan nokta, sosyal medyanın tamamen yasaklanması değil, bilinçli ve dengeli kullanımı teşvik etmek. Ebeveynlerin çocuklarıyla açık iletişim kurması, dijital farkındalık kazanmalarına yardımcı olması ve zaman zaman “dijital detoks” uygulamaları konusunda rehberlik etmesi büyük önem taşıyor. Ayrıca, gençlerin sosyal medyada sadece tüketici değil, üretici olmasını desteklemek, onları daha bilinçli bireyler haline getirebilir.

Sosyal medya, olumsuz düşüncelerimizi artırıyor mu? Daha sağlıklı bir sosyal medya kullanımı nasıl olmalı?

Sosyal medya, özellikle insanları başkalarıyla kıyaslamaya teşvik eden yapısı nedeniyle olumsuz düşünceleri artırabilir. İnsanlar, sosyal medyada sadece insanların en güzel anlarını, başarılarını ve mükemmel hayatlarını görürler. Bu durum, gerçekte herkesin hayatının çok daha karmaşık ve sorunlarla dolu olduğunu unutarak, bireylerin kendi hayatlarını yetersiz görmelerine yol açabilir. Sosyal medyada geçirilen süre arttıkça, bireyler kendilerini değersiz hissetmeye daha yatkın hale gelirler. Bununla birlikte, sosyal medyanın sağlıklı bir şekilde kullanılması da mümkündür. Öncelikle, takip edilen kişilerin ve içeriklerin bilinçli bir şekilde seçilmesi gerekir. Kendimize zarar veren, kıyaslamaya yol açan ve depresyonu tetikleyen içeriklerden kaçınılmalıdır. Bunun yerine, kişisel gelişime yönelik içerikler, motivasyonel paylaşımlar ve ilham verici hesaplar takip edilmelidir. Ayrıca, sosyal medya kullanımını sınırlamak, zaman dilimlerine ayırmak ve daha fazla gerçek hayat etkileşimine yer açmak da sağlıklı bir kullanım şeklidir. Sosyal medya, bir araçtır; hayatın gerçeği, sosyal medya dışında, yüz yüze ilişkilerde, gerçek deneyimlerde bulunur.

Beynimizi negatif düşüncelerden arındırmanın en iyi yolları nelerdir?

Beyni negatif düşüncelerden arındırmanın ilk adımı, bu düşünceleri fark etmektir. Negatif düşünceler genellikle otomatik bir şekilde gelir ve çoğu zaman bunun farkında bile olmayız. Bu yüzden farkındalık, zihinsel sağlığımızı iyileştirme sürecinde çok önemlidir. Meditasyon ve mindfulness (bilinçli farkındalık) uygulamaları, kişilere olumsuz düşünceleri gözlemleme ve bu düşünceleri yargılamadan kabul etme becerisi kazandırır. Bu süreç, kişinin kendisini daha iyi tanımasına ve duygusal durumunu yönetmesine yardımcı olur. Ayrıca, bilişsel davranışçı terapi (BDT) gibi terapi yaklaşımları, olumsuz düşüncelerin kökenini araştırır ve bunların daha sağlıklı düşünce biçimleriyle değiştirilmesine yardımcı olur. Negatif düşüncelerle başa çıkmanın diğer bir yolu da şükretme pratiği yapmaktır. Şükretmek, olumlu düşünceleri tetikleyerek, beynin olumsuz düşüncelere odaklanmasını engeller. Ayrıca, egzersiz yapmak, doğada vakit geçirmek ve yeterli uyku almak, zihinsel sağlığı olumlu yönde etkileyen diğer faktörlerdir.

Travmaların etkilerinden tamamen kurtulmak mümkün mü? Kendimizi geçmişin yüklerinden nasıl arındırabiliriz?

Travmalar, geçmişte yaşanan olumsuz deneyimlerin ve acıların zihinsel sağlığımıza etkisidir. Travmaların etkilerinden tamamen kurtulmak, her zaman mümkün olmasa da, bu etkileri yönetmek ve sağlıklı bir şekilde işlemek mümkündür. Travmalar, zamanla iyileştirilebilir ve kişiye zarar vermemesi sağlanabilir. Bu süreçte, travmayı anlamak ve kabul etmek önemlidir. Travmaların etkisiyle başa çıkmak, travmanın kişiyi yönlendirmesine izin vermek yerine, onunla barış yapmayı içerir. Travmanın etkileriyle başa çıkmak için terapi, özellikle EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) gibi yöntemler çok etkilidir. Bu terapiler, bireyin travmanın etkisini daha sağlıklı bir şekilde işlemesine ve onunla yaşamayı öğrenmesine yardımcı olur. Ayrıca, kişisel gelişim, destek grupları ve psikolojik destek almak da bu sürecin ayrılmaz bir parçasıdır. Kendimizi geçmişin yüklerinden arındırmak, travmanın etkilerini kabul etmek, işlemekte ve hayatımıza entegre etmekle mümkündür.

Kendini sürekli yetersiz hisseden biri bu düşünceyi nasıl dönüştürebilir?

Kendini sürekli yetersiz hissetmek, genellikle içsel eleştirmenlerin ve mükemmeliyetçi düşüncelerin bir sonucudur. Bu düşünceyi dönüştürmek için, ilk olarak bu düşüncelerin kaynağını anlamak gerekir. Çoğu zaman, geçmişte yaşanan olumsuz deneyimler, ailevi baskılar veya sosyal çevreden gelen eleştiriler, bireyin kendine olan güvenini zedeleyebilir. Bu düşünceleri dönüştürmek, şefkatli ve pozitif bir içsel diyalog geliştirmekle başlar. Kendine karşı nazik olmak, küçük başarıları bile kutlamak ve bunlara değer vermek, bu sürecin önemli bir parçasıdır. Ayrıca, mükemmeliyetçilikten uzaklaşmak ve hatalardan ders almak, yetersizlik hissini dönüştürmede yardımcı olabilir. Bilişsel davranışçı terapi (BDT) gibi terapiler, bu tür olumsuz düşünceleri daha sağlıklı düşünce biçimleriyle değiştirmeye yardımcı olabilir.

Bir insanın profesyonel destek alması gerektiğini gösteren en önemli işaretler nelerdir?

Profesyonel destek alması gerektiğini gösteren en önemli işaretler, uzun süre devam eden duygusal sıkıntılar, kaygı, depresyon, tükenmişlik, öfke patlamaları ve ilişkilerdeki sürekli sorunlardır. Bir kişi, kendini sürekli yorgun, tükenmiş ve umutsuz hissediyorsa, bu, profesyonel bir yardım almanın zamanı geldiğinin bir işaretidir. Ayrıca, duygusal olarak sık sık çökkün, üzgün veya kaygılı hissetmek, uykusuzluk veya aşırı uyuma gibi belirtiler, kişinin profesyonel desteğe ihtiyaç duyduğunu gösterir. Çevresel stresler, zorlu bir yaşam dönemi veya travmaların etkisiyle başa çıkmak zorlaşmışsa, profesyonel destek almak oldukça önemlidir. Psikolojik danışmanlık, yalnızca bir kriz anında değil, kişisel gelişim ve yaşam kalitesini artırma yolunda da bir araçtır. Bir adım atmak, hayatın daha sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlar.

Kliniğinizde, danışanlarınızın ihtiyaçlarına göre farklı terapi yaklaşımlarını nasıl entegre ediyorsunuz? Özellikle hangi terapi türlerini daha sık kullanıyor ve bunların danışanlarınıza sağladığı faydaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kliniğimde , danışanlarımın bireysel ihtiyaçlarına ve yaşadıkları sorunların doğasına göre farklı terapi yaklaşımlarını entegre ederek bütüncül bir tedavi modeli uyguluyorum. Bu yaklaşım, her danışanın benzersiz deneyimlerine ve gereksinimlerine en uygun müdahaleleri seçmeme olanak tanıyor.

Örneğin, depresyon, anksiyete veya obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) gibi durumlarda, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)’yi kullanarak olumsuz düşünce ve davranış kalıplarını tanımlayıp değiştirmeye odaklanıyorum. Eğer danışan, duygusal düzenleme ve kişilerarası ilişkilerde zorluklar yaşıyorsa, Diyalektik Davranışçı Terapi (DDT) tekniklerini uygulayarak bu alanlarda denge sağlamalarına yardımcı oluyorum.

Danışanın geçmiş deneyimlerinin ve bilinçdışı çatışmalarının mevcut davranışlarına etkisini anlamak gerektiğinde, Psikodinamik Terapi yöntemlerini kullanarak derinlemesine bir içgörü kazanmalarını destekliyorum. Ayrıca, bireyin kendi potansiyelini gerçekleştirmesine odaklanan İnsan Odaklı Terapi ile koşulsuz kabul ve empati sağlayarak, danışanın kendini daha rahat ifade etmesine ve kendi çözümlerini bulmasına olanak tanıyorum.

Aile içi iletişim sorunları veya çiftler arasındaki çatışmalar söz konusu olduğunda, Aile Terapisi ve Çift Terapisi yaklaşımlarını kullanarak ilişkilerdeki dinamikleri ele alıyor ve daha sağlıklı etkileşimler geliştirmelerine yardımcı oluyorum.

Bu çeşitli terapi yöntemlerini bir arada kullanmak, danışanlarımın sorunlarına çok boyutlu bir bakış açısıyla yaklaşmamı sağlıyor ve tedavi süreçlerinin etkinliğini artırıyor. Her bireyin kendine özgü olduğunu kabul ederek, terapiyi onların özel ihtiyaçlarına göre şekillendirmek, daha sürdürülebilir ve tatmin edici sonuçlar elde etmemize yardımcı oluyor.

Sizi takip eden, ancak henüz psikolojik danışmanlık hizmeti almaya çekinen insanlara ne söylemek istersiniz?

Psikolojik danışmanlık, bir zayıflık değil, aksine kendini tanımak ve hayatı daha sağlıklı bir şekilde yaşamak için önemli bir yatırımdır. Hepimizin hayatında zor dönemler olabilir ve bu zor zamanlarda profesyonel bir destek almak, duygusal olarak iyileşmemize yardımcı olur. Psikolojik danışmanlık, kişisel gelişim sürecinin bir parçası olabilir ve terapiye başlamak, kendi içsel gücümüzü keşfetmemize yardımcı olur. Kendi sağlığımızı önemsemek, başkalarına da sağlıklı bir şekilde destek olmanın temelidir. Yardım almak, güçlü olduğunuzun bir göstergesidir, çünkü yaşamı daha sağlıklı, dengeli ve bilinçli bir şekilde sürdürme kararını vermek, büyük bir cesaret gerektirir.

MYK Koçluk Seviye 6 ve Eğitim Uzmanlığı Seviye 6 sertifikalarına sahip bir uzman olarak, grup eğitimleri verirken karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdir? Eğitim verdiğiniz gruptaki bireylerin gelişimine nasıl katkı sağlıyorsunuz ve bu süreçte öğrencilere verdiğiniz en değerli tavsiye nedir?

Grup eğitimlerinde karşılaştığım en büyük zorluklardan biri, her bireyin farklı öğrenme tarzlarına sahip olması ve bu farklılıkları tek bir eğitimde uyumlu şekilde bir araya getirebilmektir. Her bireyin kişisel geçmişi, öğrenme hızı ve deneyimleri farklı olduğu için, eğitimin her katılımcı için anlamlı ve etkili olmasını sağlamak çok önemlidir. Bu noktada, eğitimde çeşitliliği ve esnekliği artırarak, farklı öğrenme stillerine hitap etmeye özen gösteriyorum.

Öğrencilerime katkı sağlarken, onları yalnızca teorik bilgilerle donatmanın ötesine geçiyorum. Eğitimlerin amacı, öğrencilerin kendilerini tanımalarını ve potansiyellerini en üst düzeye çıkarmalarını sağlamak olmalı. Bu, kişisel farkındalık, duygusal zekâ geliştirme ve hedef belirleme gibi becerilerle başlar. Her bireye, kendi güçlü yönlerini keşfetmeleri ve sınırlayıcı inançlarını aşmaları için fırsat tanıyorum. Eğitimde, gerçek hayatta karşılaşabilecekleri durumları ve sorunları çözmeleri için pratik araçlar sunuyorum.

Öğrencilere verdiğim en değerli tavsiye, “Kendinize inanın ve değişime açık olun” şeklindedir. Çünkü kişisel gelişim yolculuğu, bireyin kendine olan güveni ve sürekli öğrenmeye olan istekliliğiyle şekillenir. Değişim, bazen zorlayıcı olabilir, ancak bu sürecin bir parçası olarak kendimizi zorlamak, büyüme ve gelişme için en önemli adımdır. Bu nedenle, her öğrencimin değişime duyduğu açıklık ve cesaret, eğitim sürecinde ne kadar başarılı olacağını belirleyen ana faktörlerden biridir.

Devamını Oku

Edgar Allan Poe: Amerikan Edebiyatının Gizemli ve Gotik Yazarı

Edgar Allan Poe: Amerikan Edebiyatının Gizemli ve Gotik Yazarı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Edgar Allan Poe (19 Ocak 1809 – 7 Ekim 1849), Amerikan edebiyatının en önemli ve etkili yazarlarından biridir. Korku, gizem, macera ve bilimkurgu gibi farklı türlerde pek çok şiir, öykü ve roman yazmıştır. Modern dedektif öyküsünün mucidi olarak kabul edilir. Edgar Allan Poe eserleri, karanlık romantizm akımının bir parçasıdır ve ölüm, çürüme, delilik, yalnızlık gibi temaları işler.

Edebiyat eleştirisi de yapan Poe, dilin, ölçünün ve yapının önemini vurgulamış ve eserlerinde tek bir etki veya duygu yaratmaya çalışmıştır. Poe’nun hayatı da eserleri kadar gizemli ve trajiktir. Babası tarafından terk edilmiş, annesi genç yaşta ölmüş, evlendiği kuzeni tüberkülozdan kaybetmiş ve kendisi de 40 yaşında sebebi bilinmeyen bir hastalık sonucu hayatını kaybetmiştir. Ölümünden sonra eserleri dünya çapında tanınmış ve pek çok yazarı etkilemiştir.

Çocukluk ve Gençlik Yılları

Edgar Allan Poe
Edgar Allan Poe.
U.S. Signal Corps/National Archives, Washington, D.C.

Edgar Allan Poe, 19 Ocak 1809’da Boston’da doğdu. Annesi Elizabeth Arnold Poe İngiliz asıllı bir aktris, babası David Poe Jr. ise Baltimore’lu bir aktördü. Poe’nun iki kardeşi vardı: William Henry Leonard Poe ve Rosalie Mackenzie Poe. Poe’nun babası 1810’da aileyi terk etti. Annesi ise 1811’de Richmond’da veremden öldü. Öksüz kalan Poe, Richmond’lı zengin bir tüccar olan John Allan ve karısı Frances Allan tarafından evlat edinildi. Allan çifti resmi olarak Poe’yu evlat edinmedi ama ona soyadlarını verdi.

Poe, Allan ailesiyle birlikte 1815-1820 yılları arasında İskoçya ve İngiltere’ye gitti. Burada klasik eğitim gördü ve Latin, Fransızca, Yunanca gibi diller öğrendi. Ayrıca İngiliz şairleri Lord Byron, John Keats ve Percy Bysshe Shelley ile tanıştı. Bu şairlerin eserleri Poe’nun şiir anlayışını etkiledi.

1820’de aile Richmond’a döndü. Poe burada Jefferson Lisesi’ne devam etti. Bu dönemde ilk şiirlerini yazmaya başladı. 1826’da Virginia Üniversitesi’ne girdi. Burada antik diller ve edebiyat üzerine eğitim aldı. Ancak üniversitede kumar oynaması nedeniyle borçlandı ve John Allan ile arası bozuldu. Allan ona para göndermeyi reddetti ve Poe üniversiteyi bırakmak zorunda kaldı.

Poe Richmond’a döndüğünde sevgilisi Elmira Royster’ın başka biriyle nişanlandığını öğrendi. Bu olay onu derinden yaraladı. 1827’de Boston’a gitti ve orduya yazıldı. Edgar A. Perry adıyla iki yıl askerlik yaptı. Bu süre içinde ilk şiir kitabı Tamerlane and Other Poems’i “Bir Bostonlu” takma adıyla yayımladı. Kitap çok az ilgi gördü ve sadece 50 kopya basıldı.

1829’da Allan’ın karısı Frances öldü. Poe ve Allan arasında bir uzlaşma sağlandı. Poe ordudan ayrıldı ve West Point Askeri Akademisi’ne girdi. Aynı yıl ikinci şiir kitabı Al Aaraaf, Tamerlane, and Minor Poems’i Baltimore’da yayımladı. Ancak Poe akademide de başarılı olamadı ve 1831’de ihraç edildi. Poe ve Allan arasındaki ilişki tamamen koptu.

Edebiyat Kariyerinin Başlangıcı

Edgar Allan Poe Kimdir?
Bu görüntü, Mathew Brady tarafından gerilim ustası Edgar Allan Poe ‘nun (1809-1849) bir stüdyo portresinden. HOWSTUFFWORKS / CORBİS / GETTY IMAGES

Poe, edebiyat kariyerine başlamak için New York’a gitti. Burada üçüncü şiir kitabı Poems’i yayımladı. Kitapta daha sonra ünlü olacak olan “To Helen” ve “Israfel” gibi şiirler yer alıyordu. Kitap, John Neal gibi bazı eleştirmenlerden övgü aldı. Neal, Poe’nun “orijinal bir deha” olduğunu yazdı.

Poe, New York’ta geçim sıkıntısı çekti ve Baltimore’a geri döndü. Burada halası Maria Clemm ve kuzeni Virginia Clemm ile yaşamaya başladı. Poe, öykü yazmaya yöneldi ve 1832’de ilk öyküsü “Metzengerstein”i yayımladı. Bu öykü, Poe’nun gotik korku türündeki ilk eseriydi.

Poe, 1833’te Baltimore Cumartesi Gazetesi’nin düzenlediği öykü yarışmasına katıldı ve “MS. Found in a Bottle” adlı öyküsüyle birincilik ödülünü kazandı. Bu ödül, Poe’nun tanınmasını sağladı ve Philadelphia’daki Southern Literary Messenger dergisinin editörü Thomas W. White ile tanışmasına vesile oldu.

Poe, 1835’te Southern Literary Messenger’in yardımcı editörü oldu. Burada hem öyküleri hem de edebiyat eleştirileri yayınlandı. Poe, eleştirilerinde oldukça keskin bir dil kullandığı için “Tomahawk Man” (Balta Adam) lakabını aldı. Poe’nun katkısıyla derginin tirajı arttı ve Poe Amerikan edebiyat dünyasında bir ün kazandı.

Evlilik Hayatı ve Eserlerinin Olgunluk Dönemi

Edgar Allan Poe Kimdir?, Hayatı ve Esrarengiz Ölümü
Edgar Allan Poe Kimdir?, Hayatı ve Esrarengiz Ölümü. Kredi: Photo Illustration by The Daily Beast

Poe, 1835’te 13 yaşındaki kuzeni Virginia Clemm ile evlendi. Bu evlilik, bazı çevrelerde tepkiyle karşılandı. Poe ve Virginia, Richmond, Philadelphia ve New York gibi şehirler arasında sık sık taşındılar. Poe, farklı dergilerde çalıştı ve pek çok eser yayınladı.

Poe’nun en önemli eserleri bu dönemde ortaya çıktı. 1838’de ilk ve tek romanı The Narrative of Arthur Gordon Pym of Nantucket’i yayınlandı. Bu roman, macera ve bilimkurgu türlerinde bir deneme olarak kabul edilir.

1839’da Tales of the Grotesque and Arabesque adlı iki ciltlik öykü koleksiyonunu yayınlandı. Bu koleksiyonda “The Fall of the House of Usher”, “Ligeia”, “William Wilson”, “The Man of the Crowd” gibi ünlü öyküler yer alır.

1841’de “The Murders in the Rue Morgue” adlı öyküsünü yayınlandı. Bu öykü, modern dedektif öyküsünün ilk örneği olarak kabul edilir. Öykünün kahramanları C. Auguste Dupin ve arkadaşıdır. Bu ikili, Paris’te işlenen bir cinayeti çözmeye çalışırlar. Poe, bu öyküde dedektiflik yöntemlerini, mantık kurallarını ve psikolojiyi ustaca kullanır. “The Murders in the Rue Morgue” öyküsü, daha sonra yazacağı “The Mystery of Marie Rogêt” ve “The Purloined Letter” adlı öykülerle birlikte Dupin Üçlemesi olarak anılır.

1843’te “The Tell-Tale Heart” ve “The Gold-Bug” adlı öykülerini yayınlandı. “The Tell-Tale Heart”, bir katilin vicdan azabını anlatan korku öyküsüdür. “The Gold-Bug”, bir hazine avını konu alan şifre çözme öyküsüdür. Bu öykü, Poe’nun en popüler eserlerinden biri oldu ve Philadelphia Dollar Newspaper tarafından düzenlenen yarışmada 100 dolarlık ödül kazandı.

1844’te New York’a taşındı ve burada Broadway Journal dergisinin editörlüğünü yaptı. Aynı yıl “The Balloon-Hoax” adlı makalesini yayınlandı. Bu makale, Atlantik Okyanusu’nu balonla geçen bir adamın hayali hikayesini anlatıyordu. Makale, gerçek bir haber gibi sunuldu ve okuyucuları kandırdı.

1845’te en ünlü şiiri olan “The Raven”i yayınlandı. Bu şiir, kaybettiği sevgilisini yas tutan bir adamın, gecenin bir yarısı odasına giren bir kargayla/Kuzgunla konuşmasını anlatır. Şiir, kafiyeli ve ritmik yapısıyla dikkat çeker. Şiir, Poe’nun ününü artırdı ama maddi olarak çok az kazanç sağladı.

Poe, aynı yıl Tales adlı öykü koleksiyonunu yayınlandı. Bu koleksiyonda “The Black Cat”, “The Facts in the Case of M. Valdemar”, “The Cask of Amontillado”, “The Masque of the Red Death” gibi korku ve gizem öyküleri yer alır.

1846’da The Philosophy of Composition adlı denemesini yayınlandı. Bu denemede, Poe, şiir yazma sürecini ve “The Raven”i nasıl yazdığını açıklar. Poe, şiirin tek bir etki veya duygu yaratması gerektiğini savunur. Poe, ayrıca şiirin uzunluğunu, konusunu, ölçüsünü, kafiyelerini ve sembollerini nasıl belirlediğini anlatır.

Virginia’nın Ölümü ve Son Yılları

Edgar Allan Poe'nun Richmond, Virginia'daki tarihi evi.
Yazar Edgar Allan Poe’nun Richmond, Virginia’daki tarihi evi. 1790’da inşa edilmiş, Richmond’daki en eski evdir.
CAMERİQUE / GETTY IMAGES

Poe’nun hayatındaki en büyük darbe 1847’de eşi Virginia’nın veremden ölmesi oldu. Poe bu olaydan sonra büyük bir bunalıma girdi ve alkol bağımlılığı arttı. Poe’nun eserleri de bu dönemde daha karamsar bir hal aldı.

Poe, 1848’de Eureka: A Prose Poem adlı eserini yayınlandı. Bu eser, Poe’nun evrenin kökeni, yapısı ve geleceği hakkındaki fikirlerini içerir. Poe, bu eseri için “en önemli çalışmam” demiştir. Eser, bilimkurgu ve kozmoloji açısından ilgi çekicidir.

Poe, 1849’da Richmond’a döndü ve burada eski sevgilisi Elmira Royster ile yeniden ilişki kurdu. Elmira’nın ilk eşi ölmüştü ve Poe onunla evlenmeyi planlıyordu. Ancak Poe’nun hayatının son günleri gizemle doludur.

Poe, 27 Eylül 1849’da Richmond’dan ayrılıp Philadelphia’ya gitmek üzere trenle yola çıktı. Ancak Poe, Philadelphia’ya hiç ulaşmadı. 3 Ekim’de Baltimore’da bir barda bilinci kapalı halde bulundu. Üzerinde başkasına ait eski ve kirli bir elbise vardı. Poe, hastaneye kaldırıldı ama kendine gelmedi ve 7 Ekim’de öldü.

Poe’nun ölüm sebebi tam olarak bilinmemektedir. Alkol zehirlenmesi, beyin kanaması, kuduz, kalp krizi, cinayet gibi pek çok ihtimal öne sürülmüştür. Poe’nun ölmeden önce son sözleri “Tanrım, yardım et, ruhumu kurtar” olduğu söylenir.

Poe’nun mezarı Baltimore’daki Westminster Mezarlığı’ndadır. Mezar taşında “Quoth the Raven, Nevermore” (“Nevermore.” Dedi Kuzgun) yazmaktadır.

Etkileri ve Mirası

Maryland, Baltimore'daki Edgar Allan Poe'nun mezarı.
Maryland, Baltimore’daki Edgar Allan Poe’nun mezarı. MATT SHEEHAN / WASHİNGTON POST / GETTY IMAGES

Poe, Amerikan edebiyatının en önemli ve etkili yazarlarından biri olarak kabul edilir. Eserleri, korku, gizem, macera ve bilimkurgu gibi pek çok türün gelişmesine katkıda bulunmuştur. Poe’nun dedektif öyküleri, Arthur Conan Doyle, Agatha Christie, Jorge Luis Borges gibi yazarları etkilemiştir. Poe’nun gotik korku öyküleri ise H.P. Lovecraft, Stephen King, Clive Barker gibi yazarları etkilemiştir. Poe’nun bilimkurgu öyküleri ise Jules Verne, H.G. Wells, Ray Bradbury gibi yazarları etkilemiştir.

Poe’nun şiirleri de pek çok şair tarafından takdir edilmiştir. Charles Baudelaire, Paul Verlaine, Stéphane Mallarmé gibi Fransız sembolist şairler Poe’nun şiirlerini Fransızcaya çevirmiş ve ondan ilham almışlardır. Edgar Allan Poe Ödülleri (Edgar Awards), her yıl gizem türündeki en iyi eserlere verilen prestijli bir ödüldür.

Poe’nun hayatı ve eserleri pek çok film, tiyatro, müzik ve sanat eserine konu olmuştur. Bazı örnekler şunlardır:

  • The Raven (1935), Bela Lugosi ve Boris Karloff’un başrol oynadığı bir korku filmi.
  • The Fall of the House of Usher (1960), Roger Corman’ın yönettiği ve Vincent Price’ın oynadığı bir korku filmi.
  • The Pit and the Pendulum (1961), Roger Corman’ın yönettiği ve Vincent Price’ın oynadığı bir korku filmi.
  • The Masque of the Red Death (1964), Roger Corman’ın yönettiği ve Vincent Price’ın oynadığı bir korku filmi.
  • The Tomb of Ligeia (1964), Roger Corman’ın yönettiği ve Vincent Price’ın oynadığı bir korku filmi.
  • The Gold-Bug (1980), Robert Redford’un yönettiği ve James Earl Jones’un seslendirdiği bir animasyon filmi.
  • The Raven (2012), John Cusack’ın Edgar Allan Poe’yu canlandırdığı bir gerilim filmi.
  • Nevermore: An Evening with Edgar Allan Poe (2009), Jeffrey Combs’un Edgar Allan Poe’yu canlandırdığı bir tek kişilik tiyatro oyunu.
  • The Raven (2003), Lou Reed’in Edgar Allan Poe’nun şiirlerinden ilham alarak yaptığı bir rock albümü.
  • Tales of Mystery and Imagination (1976), The Alan Parsons Project’in Edgar Allan Poe’nun öykülerinden ilham alarak yaptığı bir rock albümü.
  • The Black Cat (1934), Salvador Dali’nin Edgar Allan Poe’nun öyküsünden ilham alarak yaptığı bir resim.

Edgar Allan Poe, Amerikan edebiyatının gizemli ve gotik yazarı olarak anılmaya devam etmektedir.

Eserleri, okuyuculara hem korku hem de hayranlık uyandıran bir deneyim sunmaktadır. Edgar Allan Poe, edebiyat tarihinin en orijinal ve yaratıcı yazarlarından biri olarak hatırlanmaktadır.

Makalemiz burada sona eriyor. Umarız beğenmişsinizdir. Makaleyi yazarken kullandığımız kaynaklar şunlardır:

  • [Edgar Allan Poe – Wikipedia]
  • [Edgar Allan Poe – Biography and Works. Search Texts, Read Online. Discuss.]
  • [Edgar Allan Poe | Poetry Foundation]
  • [Edgar Allan Poe – Poems, Quotes & Books – Biography]
  • [Edgar Allan Poe Society of Baltimore – The Life and Writings of Edgar Allan Poe]
Devamını Oku