40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
02:00
25 Kasım 2025 Salı
PLATONİK DİLEK
Gözlerin…
Gözlerin kirpiklerine masmavi dalgaların vurduğu bir derya
Gözlerin alabildiğince uçsuz-bucaksız asi bir umman;
biliyorum
Ve ben
Gözlerinin safi derinliklerinde
Bir balık değil,
Keşfedilmemiş bir batık olmayı diliyorum.
Hakan MERİÇ
BU KENTİN GECELERİ BÖYLEDİR İŞTE
Ardımda yalnızlığımın gölgesi
Issız bir gecenin içindeyim
Bir şiir okurum karanlığın kasvetli yüzüne
Yaprak olur bir ağacın dalına takılır sesim
Ve bir yel eser;
sallanır düşer yere
Savrulur uzaklara
Çoookkkkk uzaklara.
Bu kentin geceleri böyledir işte
Bir girdap gibi çeker içine yalnız insanı…
Bir bulut olsa derim öfke yüklü
Bir şimşek çaksa apansız
Ve bir yağmur olsa derim sabırsız;
yağsa üzerime üzerime
Karışsa gözyaşlarımın yosunlu denizine.
En uzağında şimdi yıldızlı kentin
Ve en kuytu yerinde gecenin
Acılar oturur yüreğimin dehlizine bir bir
Ve eriminde buğulu gözlerimin
Birer mum ışığı gibi titrer;
İçinde onlarca kalbin attığı
Ve neşeli kahkahaların patladığı
Sarı penceler.
Ey insanlar!
Çok sesli sabahlara açılacak perdeleriniz; biliyorum
Ve gecenin en kuytu yerinden sizlere
İyi geceler diliyorum.
OKTAY KURCAN
2022 – EDİRNE
“Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında”
<strong>Ahmet Hamdi TANPINAR</strong>
DENKLEM
zembereği kurulmuş bir saattir zaman
işler görünmez mekanik;
tik tak, tik tak, tik
ve uzayıp gider
simsiyah bir derin boşlukta
sistemi aritmetik
dingin ve devingen
uçsuz, bucaksız bir evren…
-ki içinde
kaç milyon yıldır
ölmek üzre doğar insan
bir kısır döngüdür bu
varlıktan hiçliğe evrilen.
ve yine kaç milyon yıldır
çözülmeyi bekleyen
bir denklem.
HAKAN MERİÇ
1998 – İSTANBUL
MANZARA
- günlükten satırlar...
Aylardan Temmuz
Temmuzun yirmi biri
Günlerden pazar
Keyfin yerinde;
evindesin
Ve camekan kaplı balkonunda
Serinde ve seyirdesin.
Karşıda bir iskelet halinde yükselen beton yapıda
Kırk derece sıcağın altında çalışıyor yapı işçileri
Ve bir akbaba gibi dönüp duruyor sinsice
Tepelerinde kızgın güneş.
Oturduğun yerden görüyorsun bunları kuşbakışı
Ve birden kaçırıyorsun gözlerini
Komşu balkonda oynaşan genç bir çifte takılıyor bakışların
Alamıyorsun bu şehvetli yakınlaşmadan bakışlarını;
için bir hoş oluyor
Ve sol gözün, sağ gözüne küsüveriyor ansızın.
Sıradan bir gündür yine
Sor bakalım bir kendine
Neye kayıtlı, neye kayıtsızdır yaşam
Ya da neye kayıtlı, neye kayıtsız olmalıdır yaşamda insan
Sağ kulağın sağır işte
Sol kulağın yapıcıların çıkardığı seslerde
Dudakların susmaklı
Sol gözün ağlamaklı
Ve sağ gözün seğiriyor ara sıra
Karşında farklı iki manzara.
HAKAN MERİÇ
TEMMUZ 2002 – İSTANBUL
BUHRAN
ne Orhan Veli gibi dinleyebiliyorum seni; gözlerim kapalı
ne Bedri Rahmi gibi martılar geliyor aklıma; söz senden açılınca
ne de Ümit Yaşar gibi sana gelebiliyorum; içim ümitlerle dolu
ve nasıl geldiysem sana öyle gideceğim bilesin;
sırtımda ceket, elimde eski bir bavul
hoşçakal, hoşçakal sevdalım İstanbul.
Gitmek istiyorum bu bungun şehirden
Ne bu şehir o eski şehir artık
Ne de hayallerimiz pirüpak
Ve ne yaparsam yapayım biliyorum
Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Gitmek istiyorum bu bungun şehirden
Dönüp bakmadan bir an bile ardıma
Fakat öyle çarpmadan kapıyı da; kapatıp usulca
Ve de elveda demeden geride kalacaklara.
Gitmek istiyorum bu bungun şehirden
Har vurup, harman savurup bütün hatıraları
Sadece gitmek, rüzgar rüzgar, bulut bulut
Ve kuş kanadında misali kendimi unutup.
Gitmek istiyorum bu bungun şehirden
Öyle nerede akşam, orada sabah demeye
Ve bundan böyle
Neredeyse ekmeğimiz orada yemeye.
HAKAN MERİÇ