38,0109$% 0.23
42,1373€% 1.06
3.645,93%0,27
6.107,00%-0,37
24.351,00%-0,32
12 Mart 2025 Çarşamba
Prangalar
çöz artık bu prangaları
izleri kalmasın
yorgun bedenimde
kimsesizliğimle yalnız bırak beni
yalnızlığımı içeceğim bu gece
bir ürperti dalgalanır göğsümde
içim alabora olmuş
kafamda bulutlu bir manzara
cemrelerin düşmesine gerek yok
sen düştün ya yüreğime
darmadağın oldu düşlerim, gülüşlerim
kasvetli gecelerde
baharımı süsleyip durdu yokluğun
avuç içlerim
yalnız sen kokar oldu
kırağı çalan sabahlarda
bağrımda demlenen anıların
zamanın altında ezilip
düşe dönüştü bu gece
bir mülteci sarhoşluğu gibi
yol ayrımındayım
tütsülü ayin gecelerinde
esen rüzgârların sesinde
dinlemiştim en güzel ezgileri
yokluğunda şiirler yazdım yalnızlığıma
çürüdü kelimeler dudaklarımda
kör düğüm olmuş duygulara
esir düştüm o ayaz gecelerde
ve ben bir düşü yaşıyorum
boğulurken hücrelerim
yaslanırken ağaracak şafaklara
sanki gün yüzü görmemiş
duygular yaşıyor bedenim
sorguladıkça seni
zamanın yansımasını görüyorum
yorulmuş bedenimde
gök kızılı akşamlara astım
en son gülüşlerimi
artık ne gelenim var ne de gidenim
sığınıyorum gün görmemiş
düşlerime yapayalnız
bazen bir nefes kadar yakındır diyerek
kendimi avutup duruyorum
oysa sessizliğin gömülü olduğu yüreğim
çöl sıcağı kadar yalnızlık dolu
bir hasat mevsimi yaşıyor
çöz artık yüreğime vurduğun prangaları
Oğul
bana öyle bakma oğul
sensiz geçen baharlara küskünüm
her andığımda seni
titrer bütün hücrelerim
ellerim tutmaz olur
ruhunun kokusunu alırım
ta uzaklardan
unutmadım seni
ne kışta ne de baharda
bazen geceme karışan bir düş
bazen baharda açan bir çiçek oldun
artık kanayan yarama tuz basma oğul
ölmeden kıyıya vurmuş
yorgun bir bedenim var
sensiz girdaplarda
vurgun yemiş gibiyim
sen yok musun sen
düşlerime ektin umutlarımı
yokluğun
ruhuma sızan bir kokuydu
sanki
bana öyle bakma oğul
gözlerime vurur yokluğun acısı
geceye karışan hüzünlerim var
tütün kokan
üşüyen yüreğimin titreşimleri
vururken bedenime
gece üstüme üstüme geliyor
yokluğun
depremler yaratırken içimde
dağların menekşe kokulu yamaçlarında
tiz bir çığlık yankılanır
yağmurda ıslanan düşlerime
vurgun yemiş türküler duyarım
asi ve çıplak rüzgârların sesinde
bana öyle bakma oğul
hasretini bulutlara çizdim
nar kızılı akşamlarda
eğer sen yoksan
bırak eksik kalsın gülümseyişlerim
acımı saklarken
kızıl ayın gölgesinde
kan düştü ıslak gözlerime
bu gece
yine ay sessiz ve suskun
güneş yine sensiz doğacak
yüreğimin kıvrılmış sahillerinde
ve ben gözyaşlarımı
iyot kokan
esmer tenli kumsallara gömdüm oğul
bana öyle bakma
Yazar Olmanın Önemi
İnsanlık tarihi boyunca yazı, düşüncelerin ve duyguların nesiller boyu aktarılmasını sağlayan en güçlü araçlardan biri olmuştur. Yazarlar, toplumların hafızasını oluşturan, insanlara ilham veren ve dünyayı değiştiren bireylerdir. Yazar olmanın önemi, sadece bireysel bir ifade aracı olmakla kalmaz, aynı zamanda toplumların gelişiminde ve kültürel mirasın korunmasında da büyük bir rol oynar.
Düşünceyi Kalıcı Kılmak
Yazı, düşüncelerin kaybolmasını önleyen bir araçtır. Söz uçar, yazı kalır anlayışı, yazının ne kadar kıymetli olduğunu ortaya koyar. Yazarlar, fikirlerini kâğıda dökerek gelecek nesillere aktarır ve insanlığın bilgi birikimini artırır. Büyük filozofların, bilim insanlarının ve edebiyatçıların eserleri, günümüzde hâlâ rehberlik eden kaynaklar olarak okunmaktadır.
Toplumsal Değişime Katkı Sağlamak
Tarih boyunca birçok yazar, toplumsal olaylara ışık tutmuş, insanların bilinçlenmesine yardımcı olmuştur. Toplumun değişimine ve insanların farkındalık kazanmasına katkı sağlamıştır. Yazarlar, toplumun aynasıdır ve yazılarıyla insanları düşündürmeye, sorgulamaya ve harekete geçmeye teşvik ederler.
Kültürel Mirası Koruma ve Aktarma
Her toplum, geçmişini yazılı metinler sayesinde öğrenir. Destanlar, romanlar, şiirler ve tarih kitapları, bir milletin kimliğini şekillendirir ve onu geleceğe taşır. Eğer bir toplumun yazarları olmazsa, kültürel miras unutulmaya yüz tutar. Bu nedenle, yazarlar sadece bireysel eserler üretmekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal belleğin korunmasına da katkıda bulunurlar.
Eğitim ve Bilgi Aktarımı
Eğitim, yazılı kaynaklar olmadan düşünülemez. Kitaplar, makaleler ve ders materyalleri, bilgiyi yaymanın en temel yollarından biridir. Yazarlar, bilimden sanata, tarihten psikolojiye kadar pek çok alanda bilgi üreterek insanlığın gelişimine katkıda bulunurlar. Bir kitap, bir makale veya bir hikâye, okuyucuların bilgi dağarcığını genişletir ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirir.
İlham ve Duygusal Bağ Kurma
Bir yazar, okurlarına yalnızca bilgi vermekle kalmaz, aynı zamanda onlara ilham da verir. Yazarların kaleme aldığı karakterler, olaylar ve duygular, okuyucuların kendi hayatlarını anlamlandırmalarına yardımcı olabilir. Bir romanın kahramanı, bir okuyucuya cesaret verebilir; bir şiir, bir insanın ruhunu aydınlatabilir. Yazı, insanların birbirine duygu ve düşünce yoluyla bağlanmasını sağlayan güçlü bir köprüdür.
Sonuç
Yazar olmak, sadece kelimeleri bir araya getirmekten ibaret değildir; dünyaya iz bırakmanın, insanlara ışık tutmanın ve toplumun gelişimine katkı sağlamanın en etkili yollarından biridir. Yazının gücüyle, geçmişin bilgisi günümüze taşınır ve gelecek inşa edilir. Bu yüzden, yazmanın ve yazarların önemi hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir.
Sen gidince
sen gidince
üşümüştü ellerim
yüreğime yağan yağmurlardan
hücrelerimde sensizliğin dikenleri yeşerdi
küf kokulu baharlarda
iplere astım artık soğuk acılarımı
kanarken içimdeki yaram
ölümü avuçlarıma sıkıştırdım sen gidince
sen gidince
safran sarısı düşler kaldı avuçlarımda
vurgunlar yedim hep sol yanımdan
mavi düşlerin pasaklığında
dilimin ucunda ıslandı gülüşlerin
zemheri ayında ağıt yüklü buluttan
anadan doğma bir kar yağar
beni yasa boğan
ıslanır aniden kirpiklerim
sığınırım o an bulvarların buğulu ışıklarına
ve gökten kızılca bir kıyamet kopar üstüme
sen gidince
sen gidince
bir kıvılcım alır yüreğimi
yanar ince ince
gömülür karanlığa ışıldayan gözlerim
kaybolur umutlarım, düşlerim
zamana yenik düşer bedenim
dökülür yüzümden gülüşlerim
ıslanır maviye çalan umutlarım
ve bir alevin sıcaklığıyla
sarar beni tüm acılarım
sen gidince…
sen gidince
şehre bir yalnızlık,
yüreğime bir ağrı düşer
sabahın felç olmuş şafağında
havada ıslak türkülerin izi kalır
ve çığlıklarım yükselir tutsak ayın gölgesinde
yarına umudum yok artık
çarmıha gerilmiş gözlerime
sarı yağmurlar yağar sen gidince
sen gidince
sürgüne gönderilmiş yüreğimden
çığlıklar yükselir apansız
yanar dilimin ucundaki ezgiler
kayıp gider avuçlarımda
maviye çalan anılarım
acıdan nasır tutmuş gözlerimden
ince yağmurlar düşer bedenime
şimdi soğuk bir düş alıyorum
kızgın güneşin bakışları arasında
bir yanık kokusu sarar beni
alevlenir bedenim sensiz doğan güneşle
bastığım her toprak
zehirli çiçekler açar
sen gidince
sen gidince
kaç zemheri sardı
kaç fırtına vurdu beni yüreğimden
anlıyor musun
ve bir martının çığlığı düşerken düşlerime
acımı okşayıp hep sustum
renksiz, soluksuz bir ölüm seçtim kendime
gece gelirken üstüme
ruhum, anılarımın altında kaldı
sen gidince