YENİ BİR ŞANS-Sena Nur Uslu

YENİ BİR ŞANS

Zeynep, çimenlerin arasında yürüyordu. Gözleriyle etrafı süzüyor, buluşacağı

arkadaşını arıyordu. Uzaktan kendine doğru sallanan bir el gördü. Hemen arkadaşı

olduğunu anladı ve onun yanına doğru yürümeye başladı.

Zeynep, arkadaşı Ayça'nın tam karşısına oturdu:

-Hoş geldin Zeynep.

-Hoş buldum.

-Hava ne kadar güzel değil mi? Böyle bir havada parkta oturmak istedim.

-İyi yapmışsın canım. Güzel havada kapalı alanda oturup ne yapacaktık? Mis gibi

açık hava.

Ayça, arkadaşına gülümsedi. Gözlerini gökyüzüne doğru çevirdi. "Zeynep, aslında

seninle önemli bir konuda konuşmak istiyorum." Dedi. Genç kız, meraklanmıştı.

Hemen arkasına yaslandı. "Ne konuşmak istiyorsun?" Diye sordu. Ayça, eliyle

saçlarını düzeltti. Kafasında söyleyeceklerini toparladı. "Benim bir arkadaşım var.

İsmi Efe. Çok efendi biri. Sizi tanıştırmak istiyorum." Diyerek arkadaşının gözlerinin

içine baktı. Zeynep, şaşırarak Ayça'ya baktı. Bir süre bir şey söyleyemedi. İçinde

tuhaf bir heyecan oluşmuştu. Kimse konuşmayınca sözü kuşlar devraldı. Zeynep,

kendini sudan çıkmış balık gibi hissediyordu. Gözlerini yere indirdi. Ayakkabısına

bakıyordu. Ayça ise pür dikkat Zeynep'e bakıyordu. Ne cevap vereceğini merak

ediyordu. Ayça, bir cevap alamayınca gözlerini etrafta gezdirmeye başladı. Bütün

ağaçlar birbirinin aynısı olmaya başladı. Genç kız, oturduğu yerde ayaklarıyla daireler

çiziyordu. Daha fazla dayanamadı ve dedi ki "Daha ne kadar susacaksın?" Zeynep,

gözlerini yerden kaldırdı. "Kusura bakma. Şaşırdım. Bu yüzden ne diyeceğimi

bilemedim." Diye cevap verdi. Zeynep'in içinde bir savaş vardı. Bir yanı tanışmak

istiyordu, diğer yanı da tanışmamak. İçinde oluşan bu karışıklık yüzüne yansımıştı.

Ayça, arkadaşının elini tuttu. "İnan bana. Efe ile çok iyi anlaşacaksınız. İkinizi de çok

iyi tanıyorum." Diyerek arkadaşına güç verdi. Ayça, o kadar ısrar etmişti ki Zeynep,

onu kıramadı ve tanışmayı kabul etti. Ayça çok sevindi. Yerinden kalkmadan dans

etmeye başladı. "Yarın aynı saatte burada buluşursunuz tamam mı? Şimdi benim

gitmem lazım." Ayça, bunu söyledikten sonra arkadaşının yanağına bir öpücük

kondurup oradan uzaklaştı.

Yalnız kalan Zeynep, ayağa kalkıp parkta gezinmeye başladı. Buluşmayı kabul

ederek doğru mu yaptığını düşünüyordu. Kafası çok karışıktı. Düşünceler birbirini

kovalıyordu. Parkta oynayan çocukların sesleri birer uğultuya dönüştü. Birden

etrafındaki her şey aynı renge büründü. Başının döndüğünü hisseden genç kız,

olduğu yerde durdu. Gözlerini kapatıp başını tuttu. Kendini iyi hissedince eve gitsem

iyi olacak diye düşünüp yola koyuldu.

Ertesi gün Zeynep, Efe ile buluşmak için aynı parka geldi. Boş bir çardağa oturdu.

Heyecanla gelen geçene bakıyordu. Heyecandan kalbi küt küt atıyordu. Arada bir

saçlarını düzeltiyordu. İyi anlaşıp anlaşmayacaklarını merak ediyordu.

Çardağa doğru bir adam yaklaştı. Çekinerek, "Zeynep hanım siz misiniz?" Diye

sordu. Genç kız, gülümsedi. Heyecanını belli etmeden, "Evet benim. Siz de Efe bey

olmalısınız." Diye yanıt verdi. Efe, kafasını sallayarak çardağa oturdu. Sözü rüzgar

devraldı. Bir süre öylece oturdular. Sessizlik Zeynep'i boğmaya başlayınca genç kız

tekrar konuşmaya başladı, "Beni nasıl tanıdınız?" Efe, heyecandan gözlerini yerden

kaldıramıyordu. "Ayça bana fotoğrafınızı göstermişti. Oradan tanıdım." Dedi ve

ekledi, "Zeynep hanım, yanlış anlamazsanız size bir şey söylemek istiyorum."

Zeynep, heyecanlandı. "Tabii," dedi gülerek. Efe, yutkundu. "Ben öyle çok zengin

değilim. Evim, arabam yok. Baştan söyleyeyim de sonra boşuna birbirimize umut

vermeyelim." Dedi. Genç kız, tuhaf bakışlarla baktı. Durduk yere niye böyle bir şey

söylediğini anlamaya çalışıyordu. Efe, kendini açıklamaya çalıştı, "Buradan bakınca

hayatında maddi durumu iyi olan bir erkek isteyen biri gibi duruyorsunuz." Zeynep,

gözlerini kocaman açtı. "Siz benimle bu şekilde konuşmaya nasıl cüret edersiniz?

Anladığım kadarıyla siz buraya gelmeden önce kafanızda bir Zeynep kurmuşsunuz

ve buraya da onunla tanışmaya gelmişsiniz ama ben sizin kafanızda kurduğunuz

Zeynep değilim. Sakın bir daha karşıma çıkmayın." Zeynep, bunları söyledikten

sonra sinirle ayağa kalktı. Sinirden tüyleri diken diken olmuştu. Düşünmemeye

çalışarak yoluna devam etti.

Efe, ne kadar büyük kabalık ettiğini sonradan anladı. Kendine çok kızdı. Zeynep'in

gönlünü alması gerekiyordu. Bu yüzden Ayça'dan, Zeynep'in ev adresini aldı.

Ellerinde çiçeklerle genç kızın kapısına gitti. Güzelce ondan özür dileyip yeni bir şans

istedi. Zeynep de herkes ikinci bir şansı hak eder diye düşünerek onu affetti.

-SENA NUR USLU