Yazar Gülnihal Baki Akgündüz ile Edebiyat (Röportaj)

Kendinizi tanıtır mısınız?

23 Şubat 1971 İstanbul Üsküdar doğumluyum. Asker babamın ve ev hanımı annemin iki oğlundan sonra doğmuş tek kızıyım. Erken yaşta evlenip bir de eşimin işi dolayısıyla gurbete gidince üniversite eğitimimi oldukça geç tamamladım. Yirmi beş yıl gurbette yaşayınca birçok hayalimi ertelemek durumunda kaldım. Biri kız biri erkek ikiz çocuklarımın eğitimi bittikten sonra sıra bana geldi.

Yazar olma hayaliniz nasıl ve ne zaman başladı?

Ortaokuldayken İstanbul’da okullar arası bölgesel bir şiir yarışmasında       dereceye girince yeteneğimin farkına vardım. Öğretmenlerimin de teşvikiyle gerek düzyazıyla gerekse şiirle daha çok ilgilenmeye başladım. Aslında çok küçük yaşlarda kendimi ifade şeklim hep kalemle, yazıyla olmuştu. Lisede tek hedefim yazarlıktı ama hayat bazen kendi önceliklerimizi geri plana çektirtiyor. Hedeflerimi kırk kat bohçalara sarıp sakladım ama asla vazgeçmedim.

Kitap yazmaya nasıl başladınız?

Yıllarca günlük tuttum, internetle birlikte, yazdıklarımı çeşitli yollarla paylaşmaya başladım. Burada okuyucu kitlem oluşup takdir görmeye başlayınca kitap hayalim de tekrar can buldu. Yazılarımı ve şiirlerimi okuyan, beni hiç tanımayan gerek edebiyatla aktif ilgisi olmayan insanlar, gerekse çeşitli platformlarda isim yapmış edebiyatçılar destekleyici yorumlar yazınca kitap benim için kaçınılmaz oldu.

Kitabınızın yayımlanma serüveninden biraz bahseder misiniz?

Sosyal medyada bazı edebiyat gruplarında paylaşım yaparken birçok şair ve yazarla tanışma imkânım oldu. Bu insanlardan biri kendi kitabını çıkarttığı yayınevini tavsiye edip beni de onlarla tanıştırınca ilk şiir kitabım hızlı bir şekilde basıma girmiş oldu. “Yolcu” ismindeki bu şiir kitabımdan sonra ön hazırlığını daha önce yaptığım hikâye kitabım “İzler” de bir yıl sonra yayınlandı.

Kitabınız için yararlandığınız kaynaklar ve esinlendiğiniz noktalardan bahseder misiniz?

 İzler’deki hikayeler tamamen gerçek hayattan. Benim gurbetimin gerçekleri, güneydoğunun acı yüzünü tüm çıplaklığı ile kaleme aldığım hikayeler var. Çocukluğumda, gençliğimde hayatıma girmiş hikayeleriyle zihnimde izleri kalmış insanların hayatları var. Öyle olaylar duydum, gördüm ki, bunları yazmamak benim için imkansızdı.   Yolcu şiirleri; gurbete yolcu edilmiş bir genç kadının hayal dünyasının eseri. Kimi zaman Güneydoğulu bir kadına tercüman olmuş, kimi zaman bir kardelenin suskunluğunu haykırmış, bazen de kendi hislerini cümle cümle nakşetmiş bir şairin eseri olarak hayat buldu.

Eserinizin temasından bahseder misiniz?

İzler’in birkaç teması var. Daha doğrusu benim çocukluğumun geçtiği Fatih semtinde yaşamış ilginç karakterlerdeki insanların hayatımıza dokunuş hikayeleriyle başlayan kitap, farklı zaman ve mekanlarda dolaşıp Şanlıurfa’ya töre cinayetlerine kadar uzanıyor.

Eserinizin ismini nasıl seçtiniz?

  Yolcu, benim mahlasım ve dahası ben yirmi beş yıl İstanbul Urfa arasında yolcuydum. İzler de hayatıma bir şekilde girip izlerini bırakan insanların hikayelerini yazdığım için bu ismi aldı.

Yazarlıkla ilgili ilk hayaliniz nelerdir?

Yazarlıkla ilgili ilk ve tek hayalim; mümkün olduğu kadar çok insanın yazdıklarımı okuması. Ben; edebiyat otoritelerince kabul görmek ya da ünlü yazarlar arasına girmek gibi bir amaç içinde olmadım. Beni, yazılarımı bu samimi ifadelerim ve kendime has tarzımla sevenler okusun yeter.

Sizce Yazmak ve okumak arasında ne gibi farklar vardır? 

  Yazmak, aklındakileri ifade edebilmek özel bir yetenektir. Okumak ise basit bir eylem gibi görünse de okuduğunu doğru anlamak, doğru analiz etmek büyük bir zekâ ürünüdür.

Hayal kurmayı seven yazarlardan mısınız?

 Hayal kurmadan ne günümü bitirir ne de yeni güne başlarım.

Okurlarınıza ve yeni yazar adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?

 Kendimi tavsiye verecek merci olarak görmemekle birlikte herkese okumanın büyüsüne kapılan bir kalbin hissettiklerini, yaşam boyu başka hiçbir şeyin hissettiremeyeceğini söyleyebilirim. Basit bir çocuk romanından bile bir yaşam felsefesi oluşturulabilinir. Bir şiirin tek bir mısrası olumsuz binlerce hissi bir kalemde silip yok edebilir. Okumak; biz insanlara nasip olmuş nimetlerin en lezzetlilerinden birisidir. Yazmak arzusu taşıyan herkese tek tavsiyem ise; okuyun, okuyun, okuyun… elbet yazmanın da vakti gelecektir.