Yalnızlık ve Yanlışlık

Hayatımızın bir çok noktasında yalnızlıklardan
şikayet ederiz ama sonrasında düştüğümüz yanlış yolları sorgulamak hiç aklımıza gelmez maalesef. İnsanlık tarihinin her canlısı hatalarla dolu bir
geçmiş geçmiş bırakmıştır. Bizler hatalara bağımlı birer yaşam halkalarıyız. Hatalar yapıyoruz ve
bunlardan hiçbir zaman ders almıyoruz.

Daha ne kadar tahammül edeceğiz içimizde bulunan dünyamızın başımıza yıkılmasına. İnsanların, ömür
boyu özenle kurguladığımız iç yolculuğumuzu
biranda cehenneme çevirmelerinden ne zaman
bıkacağız? Başkalarının hayatlarına önem vermek
yerine ne zaman kendi hayatımıza önem ve değer
kelimelerini bağışlayacağız? Aslında insanları bağışlamak yerine ne zaman kendimizi bağışlayacağız?

Yalnızlık bilindiği kadar kötü dehlizlerin içinde kalmak demek değildir. Hem boşuna mı Cemal Süreya “Yalnızlık paylaşılmaz” demiş.

İnsan değerli şeyleri paylaşamamakta ustadır. Sol yanı mayınımızı patlatıp iç dünyamızı yok edecek olan insanlara bulaşmaktansa yalnızlık çok daha iyidir. Yalnız kalmak acı çekmek değildir, aksine içimizde biriken acı dolu hatıraları tedavi etmektir.

Yanlışlık ise, bütün insanların dersler almasını
gerektirecek davranışların yaşanmasından ibaret
değildir. Bazen bilerek bir yanlışa koşmamız bunun en büyük örneği olsa gerek.