Uzaktan Eğitimde Şanlıurfa

 Mezopotamya’nın bereketli topraklarında yetişen çocuklarımızın canlı derslerde yaşadıkları sıkıntılar ve bu sıkıntıların oluşturduğu problemleri kaçımız biliyoruz?  21 Eylül itibariyle yüz yüze eğitime geçtik diye sevinirken yeniden pandemi sürecine girdik. Ve maalesef öğrencilerimiz için çok zorlu bir süreç başlamış oldu tekrar. Türkiye’deki bütün öğrenci ve öğretmenler için sürecin zorluğu kaçınılmaz bir gerçek.  Lakin Doğu ve Güneydoğu için bu zorluk bir tık daha kalın duvar olarak çıkıyor karşımıza. Şanlıurfa’ da görev yapan bir öğretmen olarak burada yaşanılan zorluklara bizzat şahit oluyorum ve olmaya devam ediyorum.                    Şanlıurfa mevsimlik işçi öğrenci sayısı ile en fazla göç veren şehir olarak çıkıyor karşımıza. Düşünün ki, çocuksunuz ve sürekli bir şehirden diğerine çalışmak için gidiyorsunuz. Bitmek bilmeyen menzillerde okulunuzdan uzakta bir yandan ailenize destek olmaya çalışıyorken bir yandan da elinizdeki kısıtlı imkânlarla eğitiminizi sürdürmeye çalışıyorsunuz. Zor şartlar altında çalışan bu çocuklar gittikleri yerde barınma, su, elektrik gibi hayatın en temel ihtiyaçlarından mahrumken, eğitimde fırsat eşitliğinden bahsedebilir miyiz? Uzaktan eğitimde herkesin aynı fırsatı yakalaması mümkün mü hal böyle olunca?  Yüz yüze eğitimde dahi, Şanlıurfa da, özellikle ikinci dönemden sonra çoğu öğrencilerimizin okula devamları zor iken şimdi canlı derslerde öğrencilerden aynı performansı nasıl bekleyebiliriz?                     Şanlıurfa’ da tek sorun işçi çocuk olmanız değil tabi ki.  İşe gitmeyen çocukların da uzaktan eğitime katılımı sınıf oranlarına göre çok düşük sayılarda seyrediyor.  En büyük sorun,  alt yapı yetersizliği olarak çıkıyor karşımıza. Merkezden kırsala doğru teknolojik araç gereç yetersizliği ve şebeke sorunları baş gösteriyor. Kalabalık nüfusa sahip ailelerde yeterli sayıda tablet,  bilgisayar ya da telefon bulunmaması maalesef ki bu sorunu daha da büyütmüştür.  Bunun yanında öğrencilerin aile  profili, eğitimi desteklemede yeterli düzeyde değil. Ve çoğu ailede teknolojik araç gereçleri kullanabilecek bilgi ve beceri düzeyleri yok diyebileceğimiz kadar az. Bir başka problem ise canlı derse katılan öğrenci için uygun ortamın oluşturulamaması ve yine katılan öğrencilerin EBA, ZOOM, GOOGLE MEETS gibi uzaktan eğitim uygulamaları hakkında bilgi sahibi olmamaları öğrencilerin yaşadığı problemlerden sadece bir kaçıdır.                   Milli Eğitim Bakanlığı’nın talimatıyla bir çok yere EBA  destek noktaları kuruldu. Şu an çalışmakta olduğum okulum da bu destek noktalarından biridir. Lakin öğrenci mevcudunun çokluğu   ve bilgisayar yetersizliği bu sorunun çözümüne  yetmemiştir. Ortalama sınıf mevcudunun 45 olduğu bir okulda uzaktan eğitime katılan öğrenci sayısı her sınıf için ortalama 5 kişi oluyor. Bu da eğitimin eşitlik ilkesiyle uyuşmamaktadır. Bunun yanında birçok kurum ve kuruluş  Türkiye genelinde tablet dağıtımı yaptı.  Ama yapılan tablet yardımlarında gözardı edilen bir durum vardı. İnternet sıkıntısı…                Opratörler  tarafından EBA üzerinde internet desteği sağlandı  ama yapılan bu destek günde 7 saat uzaktan eğitim alan öğrenciye yetmedi. Bunun yanında operatörlerden verilen EBA  desteği  ZOOM, GOOGLE MEETS gibi uzaktan eğitim uygulamaları için geçerli olmadı.                    Türkiye genelinde özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde bu meselenin önemi bir çok kez karşımıza çıkıyor. Birkaç örnek vermek gerekirse;  8.sınıfa giden ve farklı sınıflarda okuyan kardeş öğrencilerimiz var. Onlardan biri bu problemi şu şekilde hal etmiş;  Günlük işlenen yedi ders  saatini  kendi aralarında bölüşüp ellerindeki tek telefonla “ ilk ders senin, ikinci ders benim…”  diyerek kendilerince bir sistem kurmuşlar.  Evinde internet olmadığı için annesinin telefonu ile evinin çatısında komşunun interneti ile Kasım ayının soğuk  günlerinde derslere katılan bir başka öğrencim var. Mardin’de evinde interneti olmadığı için kafelerin interneti ile ders işlemeye çalışan bir öğrenci paylaşılmıştı sosyal medyada. Benzer örnek olarak; Hakkari ‘nin Yüksekova ilçesinde Ekim ayında telefonlar çekmediği için 2500 rakımlı tepeye çıkarak ders işlemeye çalışan çocuklar takılmıştı gözümüze…                   Öğretmenler olarak yüz yüze eğitimde aldığımız verimi maalesef ki uzaktan  eğitimde alamadığımızı  ifade edeyim.  Ama yine de başarmak isteyen öğrenciler için bu bir engel değildir yeter ki öğrencilerimize gereken destek sağlansın. Sınıf ortamından uzak, öğrencilerle aynı havayı solumadan, göz temasında bulunmadan eğitim ve öğretim  biraz öksüz kalıyor ama sorun sağlık olunca buna da katlanıyoruz. . Öğretmenler ve öğrenciler olarak bütün dünyayı etkileyen bu pandemi sürecinin bir an önce bitmesini ve okullarımıza kavuşup sınıf ortamında derslerimize yeniden dönmeyi dört gözle bekliyoruz.  

                                                                                                          LEYLÂ AKTAŞ