Stephen Hawking’in Hayatı ve Kitapları

Stephen William Hawking, 8 Ocak 1942’de Oxford’da doğar. Tropik hastalıklar uzmanı olan babası tıpla ilgilenmesini istemesine karşın, o matematiği sever. Annesi Isobel ve babası Frank’ın da mezun olduğu Oxford Üniversitesi’nde matematik bölümü mevcut değildir. Bu yüzden fizik okumaya başlar.
Üç yıl sonra doğa bilimlerinde onur madalyasıyla ödüllendirilir. Hocası R. Berman daha sonra onun bizden akıllı olduğunu bilerek soru sorduk diyecektir.

Stephen Hawking, kardeşi Philippa ve Mary ile

Hawking, 1962’de Kozmoloji (Evrenbilim) üzerine doktora yapmak üzere Cambridge’e gider. Ancak 1963’te sağlık sorunları ortaya çıkar. Ara sıra düşmeye ve dili tutulmaya başlayınca hastaneye gider. Hawking o günü şöyle anlatır: “Kas örneği aldılar, elektrotlar batırdılar, omuriliğime sıvı verip röntgenle inceleyince, amyotrofik lateral skleroz (ALS) hastasısın dediler” şeklinde özetler. Doktorlar 2-3 yıl yaşayacağını söyler. “Doktoramı bile bitiremeden ölebileceğimi düşündüm. Hastanedeyken, karşımdaki yatakta bildiğim kadarıyla kan kanserinden ölen bir çocuk görmüştüm. Bu güzel bir görüntü olmamıştı. Benden daha kötü durumda olan kişiler olduğu açıktı. En azından benim durumum beni hasta etmiyordu. Kendime acıma eğilimi hissettiğim zaman o çocuğu hatırlıyorum.”

1962

Hastalığının teşhis edildiği günlerde tanıştığı Jane Wilde ile 1965 yılında evlenir. 1967’de Robert, 1970’te Lucy, 1979’da Timothy dünyaya gelir. “Babam benimle beş yaşıma kadar konuşamamıştı. Bu yüzden bir kağıda sürekli küfürlü ifadeler yazarak babamın tekerlekli sandalyesine koyardım” diyen küçük oğlu Timothy, babasıyla geçirdiği zamanları anlatırken ise, “Babam her zaman hırslı bir oyuncu oldu, özellikle de satrançta” der.

Stephen Hawking, ilk eşi Jane Wilde ile, 1965

Hawking 1966’da Genişleyen Evrenlerin Özellikleri adlı doktora tezinde, uzay-zaman Büyük Patlama (Big-Bang) ile başlayan ve evrenin Alexander Friedmann modeline göre genişlediğini göstermekle birlikte, Einstein’in rölativite teorisinin geçerliliğini ispat eder. Uzaydaki kara delikler, çok büyük sönmüş yıldızlardır ve çekim güçleri nedeniyle ışığın bile dışarı kaçamadığı kabul edilir. Hawking, evren Büyük Patlama ile oluşurken mikro kara deliklerin meydana geldiğini, bunların az da olsa parçacık ve ışığın kaçmasına izin verdiğini açıklar. Bu nedenle, mikro kara deliklerden çıkan ışınlara Hawking Radyasyonu adı verilir. Hawking, Einstein’ın Genel Görelilik Kuramı ile Büyük Patlama Kuramı’nı birleştirmiş olur. Ekim 2017’de internet ortamında kamuya açılan Hawking’in doktora tezi milyonlarca kişiye ulaşır. “Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, insanların aşağıya doğru ayaklarına değil; yıldızlara bakmasını, evrendeki yerlerini merak etmelerini ve kozmozu anlamlandırmaya çalışmalarını istiyorum. Herkes, her yerden sadece çalışmalarımın ücretsiz, kısıtlanmamış versiyonlarına değil, dünya genelindeki insan kavrayışına dair ipuçları barındıran her mükemmel ve ilham verici akla ulaşabilmeli.” (Genişleyen Evrenlerin Özellikleri)

Stephen Hawking çocuklarıyla

Doktorasını aldıktan sonra, ilk önce araştırma asistanı, daha sonra Gonville and Caius College’de profesör asistanı olur. 1973’te Uygulamalı Matematik ve Kuramsal Fizik bölümüne geçer. 1979’dan sonra Matematik bölümünde profesör olur. Bu profesörlük, 1663 yılında üniversite parlemento üyesi olan Henry Lucas tarafından oluşturulmuştur. İlk olarak Isaac Barrow, sonra 1669’da Isaac Newton’a verilmiştir.

Stephen Hawking ailesiyle

Hawking’in 1988’de yazdığı Zamanın Kısa Tarihi (A Brief History of Time), ilk basımından bu yana geçen yıllar içerisinde bilimsel yazın alanında bir başyapıt konumu kazanır. Evrenin geçmiş ve gelecekteki halinin betimlemelerini, neden ve nasıl var olduğumuzu, evrenin en ince detaylarına kadar anlatır. Ayrıca tarihteki ilk filozoflardan başlayıp günümüze kadar gelen tüm görüşleri de aktarır: “Uzay-zaman konusunda herkesin anlayabileceği bir kitap yazmaya 1982’de Harvard’da verdiğim dersler sonunda karar verdim.” “Peki ya, evren genişlemeyi durdurup büzülmeye başlarsa ne olur? Termodinamik ok yön değiştirip, düzensizlik zamanla azalma dönemine girer mi? Bu, genişleme evresinden büzülme evresine geçişte canlı kalan bütün insanlar için her türlü bilimkurgu olanaklarına yol açabilir. Acaba onlar kırık bardak parçacıklarının bir araya gelip yerden masaya geri zıpladıklarını görürler miydi? Yarının fiyatlarını anımsayarak borsadan köşeyi dönerler miydi? Evren tekrar büzülmeye başladığı zaman ne olacağından endişe duymak, bu iş on milyar yıl önceden olmayacağı için biraz akademik kaçabilir. Ama bu durumda ne olacağını anlamanın kolay bir yolu vardır, bir kara delikten içeri atlayıverin. Bir yıldızın kara delik oluşturmak üzere çöküşü, evrenin tümünün son büzülme evrelerine benzer. Eğer evrenin büzülme evresinde düzensizlik azalacaksa, kara deliğin içinde de azalması beklenebilir. Belki böylece, kara deliğe düşen bir astronot, rulet masasında bilyenin nerede duracağını bahsini yatırmadan önce anımsayarak çok para kazanabilecektir.” (Zamanın Kısa Tarihi) 1993 yılında yayımlanan Kara Delikler ve Bebek Evrenler’de (Black Holes and Baby Universes and Other Essays), 1976 ile 1992 yılları arasında yazdığı bazı yazılar yer almaktadır. Bunlar arasında otobiyografik yazılardan, bilim ve evren hakkındaki heyecanını açıklama girişimi niteliğindeki yazılara kadar değişik yazılar yer almaktadır. “Evrenin ilk zamanlarında oluşmuş çok daha küçük kara delikler olabilir. Bu ilksel kara delikler, bir atomun çekirdeğinin büyüklüğünden daha az büyüklükte olabilirler, yine de kütleleri yüz milyar ton, Fuji Dağı’nın kütlesi kadar olabilir. Bu kara delikler, büyük bir trafo kadar çok enerji yayıyor olabilirler. Keşke bu küçük kara deliklerden bir tane bulup enerjisini kullanabilseydik!” (Kara Delikler ve Bebek Evrenler) Zamanın Kısa Tarihi kitabının gördüğü büyük ilgi karşısında 2005’te Zamanın Daha Kısa Tarihi (A Briefer History of Time) kitabını yayımlar. Kitapta evrenle ilgili tüm kuramları yeniden ele alır. Ama bu kitabın farkı, önemli kavramları daha rahat anlaşılacak biçimde açıklamış olmasıdır. Zamanın Daha Kısa Tarihi, çağdaş fiziğin en zor konularından söz eden, ancak sıradan birine bile anlatmayı başarabilen bir kitaptır. “Eğer insan bir roketle gidip, gitmeden önceki zamana geri dönerse, onun ne yapacağını önceden kestirebiliriz, çünkü yapacakları kayıtlı tarihin bir parçası olacaktır. Yani bu durumda, zaman yolcusunun hiçbir şekilde özgür iradesi olmayacaktır.” “Elbette bazı insanlar UFO’ların, yabancılar ya da gelecekten gelen insanlar tarafından ziyaret edildiğimizin kanıtı olduğunu iddia edeceklerdir… Gelecekten gelen ziyaretçilerin olmadığını açıklamanın yollarından biri şöyle olabilir: Gözlemlediğimiz kadarıyla geçmiş sabittir ve geçmişe yolculuk yapmayı mümkün kılacak bükülmenin olmadığı görülmüştür.” (Zamanın Daha Kısa Tarihi) 2001 yılında yayımlanan Ceviz Kabuğundaki Evren’de (The Universe In A Nutshell), kuantum mekaniğinden sicim kuramlarına, genel görelilikten, Büyük Patlama’ya, evrenin kaderine kadar bütün tartışmaları kapsar. Bu kitapta evren tasarlanabilir mi, uzay-zamanın bir başlangıcı var mı gibi pek az fizikçinin sormaya cesaret ettiği soruları soran Hawking, uzman olmayan, hiç fizik bilmeyen okurlara bu zor konuları büyük bir ustalıkla ve bol görsel malzemeyle açıklar. Kitap, 2002 yılında Aventis Ödülü’nü kazanır. “Her bir galaksi sayısız yıldız içeriyor, birçoğunun etrafında da gezegenler bulunuyor. Biz ise Samanyolu spiral galaksisinin dış tarafındaki kollardan birinde bulunan bir yıldızın yörüngesinde dönen bir gezegende yaşıyoruz. Spiral kollarındaki toz, evreni galaksi düzleminde görmemizi engeller, gene de düzlemin her iki tarafında, koni şeklinde, net bir görüş alanımız var. Üstelik, uzak galaksilerin yerlerini de belirleyebiliyoruz.” “Nedir zaman? Eski bir ilahideki gibi, sürekli akan bir dere midir, bütün rüyalarımızı taşıyan. Yoksa bir demiryolu mu? Belki de başa döndüğü yerler ve kolları vardır, böylece ileri gitmeye devam etiğimiz halde, hat üzerinde önceki bir istasyona dönersiniz.” (Ceviz Kabuğundaki Evren)

Eşinden 1990’da ayrılan Hawking, 1995’te hemşiresi Elaine Mason ile evlenir.

2010 yılında fizikçi Leonard Mlodinow ile birlikte yazdığı Büyük Tasarım’da (Grand Design) okuru kuramsal fiziğin sınırlarındaki konularla tanıştırır. “Örneğin evren kaç yaşındadır? Birazdan göreceğimiz gibi, var olabilmemiz için evrenin karbon gibi elementler içermesi gerekir; bu elementler yıldızların içinde pişen daha hafif elementlerden üretilir. O halde, karbon bir süpernova patlaması ile uzaya dağılmış, daha sonra yoğunlaşarak yeni nesil Güneş sistemindeki bir gezegenin parçası haline gelmiş olmalı. 1961’de fizikçi Robert Dicke, bu sürecin yaklaşık 10 milyar yılda gerçekleştiğini ileri sürdü, yani bizim varlığımız evrenin en azından bu yaşta olduğunu gösteriyor. Öte yandan evren 10 milyar yıldan çok daha yaşlı olamaz, çünkü uzak gelecekte bütün yıldızların yakıtı tükenmiş olacaktır ve yaşamı sürdürebilmek için sıcak yıldızlara ihtiyacımız var. Bu nedenle, evrenin yaşı 10 milyar civarında olmalı. Bu tümüyle kesin bir öngörü değil, ama elimizdeki verilere göre büyük patlama 13,7 milyar yıl önce gerçekleşti.” (Büyük Tasarım) 2015 tarihli Her Şeyin Teorisi (Theory of Everything) adlı filmde, Hawking’in 1965 ve 1991 yılları arasında evli kaldığı ilk eşi Jane Wilde ile öğrencilik yıllarında başlayan ilişkilerini, birlikte bilim adına yaptıklarını ve hastalık teşhisiyle yaşadıkları sarsıntıları izleriz. İkinci eşinden ayrılıp ilk eşiyle 2009’da tekrar evlenir. Ünlü bilim adamı, 1985 yılından bu yana sesini de yitirmiş olduğu için, koltuğuna yerleştirilmiş, yazıları sese dönüştürebilen bilgisayarı sayesinde insanlarla iletişim kurabiliyordu. Stephen Hawking, Einstein’dan bu yana dünyaya gelen en parlak teorik fizikçi olarak kabul edilmektedir. 12 onur derecesi almıştır. 1982’de CBE ile ödüllendirilmiş, bundan başka birçok madalya ve ödül almıştır. Royal Society’nin ve National Academy of Sciences (Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi) üyesidir. Kaynak Ceviz Kabuğundaki Evren, Kara Delikler ve Bebek Evrenler