SEVGİ HER DAİM HİSSETTİRİLEBİLİR Mİ?

Yapılan çalışmalara göre beynin iki yarımküresi genellikle görev paylaşımı yapar. Mutlu anlarda beynin sadece sol tarafı çalışırken üzüntü, kızgınlık ve korkuda iki yanı da hareketli biçimde devreye girer. Mutluluk durumunda beynin hemen alındaki beyin kıvrımlarının yay biçimli yapısının sağ ön tarafı açık renk yanar, arka sol kısmıysa karanlıkta kalır oysa üzüntülü durumlarda ön taraf tamamen açık renk yanarken arka kısmın tamamı karanlığa gömülür. Mademki üzüntülü anlarda da hem mutluluğun merkezi hem üzüntünün merkezi aynı anda çalışıyorsa neden sadece üzüntüye odaklanıyoruz. Odak noktamız neredeyse onu hayatımıza çekeriz. Bazen evli çiftlerde görüyorum erkek geçim sıkıntısı, psikolojik bunalım, stres, kaygı gibi durumlarda eşine sevgisini göstermez. Neden peki? Erkeğin içindeki savaşla mücadelesi ve bir kenara çekilip dış dünyaya kapalı bir şekilde o süreci geçirmesi, beynimizin işleyişine ters düşüyor. Onun ilgisini çekmeye çalışan onun için savaşan kadını görmemesi kaçınılmaz oluyor. Peki, erkeğin beyninin her iki yarımküresi devreye girmişken neden kadını, görmezden gelir. Mutluluk yarım küresinin ışıkları da yanıyorken farkına varması neden gecikiyor? İşine mi geliyor yoksa? Bu tabi ki sadece erkeğe özgü bir durum değildir. Kadınlar da böyle davranır. Ama bilim her koşulda sevginizi göstermek için bir ışık yakıyor. Erkek olsun kadın olsun sevgisini göstermemek için girdiği çabayı tam tersine çevirirse daha olumlu sonuçlar alır. Sevginizi göstermek için geç kalmayın. Sevgi hiçbir bahaneyi kabul etmez. İlgisiz kaldığı kalpten göçer gider. Benden söylemesi. Sırtınızı güneşe çevirdiğinizde göreceğiniz şey gölgenizden başka bir şey değildir. Sevdiklerine sevdiğinizi söyleyin, hissettirin. Sevgiyle kalın.