SEN GİDELİ…

SEN GİDELİ... Sen gideli... Kuşlar bile konmadı pencereme Ve ben Sensiz geçen her gecenin bir ritüeli gibi Gökteki yıldızları sayarım Belki sen gelirsin diye Sen gideli... Eskisi gibi taramıyorum artık saçlarımı Aynlara küstü yüzüm Yollara düşürdüğüm günden beri gözlerimi Sakallarımda uzadı sen hiç sevmezdin oysa Ve gözlerimin içi gülerdi ya varlığınla Soldu kır çiçekleri gibi yokluğunla Sen gideli... Her şey duruyor yerli yerinde Dilim varmıyor eskisi gibi demeye Her şey bıraktığın gibi bir ben hariç Ve merak edersen eğer Suluyorum çiçeklerini gün aşırı Ve bir görsen senin gibi konuşur oldum çiçeklerinle Hasbial eyliyoruz ya böyle ara sıra En çokta senden bahsediyoruz bilesin Sen gideli... Ne yana çevirsem başımı Orada sen varsın; Koltukta sen Yatakta sen Mutfakta sen Banyoda sen Kokun sinmiş her yere Her yerde sen Ve ondan sebep açmıyorum pencereleri Kokunda terk etmesin diye beni Sen gideli... Kırık, dökük sesim Şarkılar hüzün dolu Filmler yarım Ah! 'Selvi boylum al yazmalım Sevgi neydi? Sevgi emekti' Bu arada son okuduğun kitabın içine nergis çiçeği koydum Hani anlamını senden öğrenmiştim Ve seni o gün bir başka sevmiştim Sen gideli... Anlamını yitirdi her şey Kendimi sensizliğin kasvetli zindanına esir ettim Gör, nasılda Ahmed Arif gibi 'Hasretinden prangalar eskittim' Sen gideli... Şah damar gibi yokluğun yanı başımda atar Koynumda çok sevdiğin papatyalar Hayır hayır! Bakmıyorum falını Koparmıyorum yapraklarını Sen gideli... Üç yüz seksen dört gün doğup battı güneş Bugün üç yüz seksen beş Ve ben pencerede oturmuş yine Gökteki yıldızları sayacağım bu gecede Belki sen gelirsin diye. İlhami Can HATUN 26 Temmuz 2025 - Edirne