Sait Faik Abasıyanık (1906 – 1954) – Loğusa (Sarnıç, 1939)

Sait Faik’in hikayelerinde çevre olarak en çok İstanbul ve Sakarya yer tutmaktadır. Sakarya, çocukluk cennetinin mekanıdır yazar için. Konusunun Sakarya ve çevresinde geçtiği hikayelerde, Sait Faik, kuru bir hemşehricilik yapmamakta, memleket özlemini, gurbet duygusunu çok canlı bir şekilde işlemektedir. Bu öyküsünde Sakarya’nın yakınlarındaki Kumköy’de yaşayan Hasan Ağa’nın üç kere evlenip, boşandıktan sonra dördüncü kez evlendiği Boşnak güzeli yirmi beş yaşındaki bir kızın hamile kalması ve sancılarının tutmasıyla birlikte, önceden beri o kadına karşı soğuk olan büyük oğlu Rüstem’le aralarında çıkan kavga anlatılır. “Kumköy, Sakarya kenarında, hemen hemen yan yana denilecek kadar kasabaya yakın, kırk beş hanelik bir köydü. Kasabanın kenar mahallelerinden sonra bir mezarlık başlardı. Yer yer duvarları yıkılmış, baldıranla ısırganlar mezarları ve mezar taşlarını kaplamış bu, artık ölü gömülmeyen mezarlık geçildikten sonra Sakarya’nın tahta köprüsü gözükürdü. Daha köprüye varmadan sağ tarafta bir öküz arabası yolu, küçük bir tepeye doğru tırmanır, tam tepedeki kocaman çınarın dibine varılınca birbirinden birer ikişer dönümlü tarlalarla ayrılmış köyün evleri, ottan damları ile meydana çıkıverirdi. Yol, buradan itibaren kasaba yolları gibi Arnavut kaldırımı idi.”  

Marc Riboud, İstanbul, 1955