Prangalar

Prangalar çöz artık bu prangaları      izleri kalmasın            yorgun bedenimde kimsesizliğimle yalnız bırak beni         yalnızlığımı içeceğim bu gece bir ürperti dalgalanır göğsümde      içim alabora olmuş          kafamda bulutlu bir manzara cemrelerin düşmesine gerek yok    sen düştün ya yüreğime     darmadağın oldu düşlerim, gülüşlerim kasvetli gecelerde      baharımı süsleyip durdu yokluğun avuç içlerim     yalnız sen kokar oldu          kırağı çalan sabahlarda bağrımda demlenen anıların     zamanın altında ezilip           düşe dönüştü bu gece bir mülteci sarhoşluğu gibi         yol ayrımındayım tütsülü ayin gecelerinde      esen rüzgârların sesinde           dinlemiştim en güzel ezgileri yokluğunda şiirler yazdım yalnızlığıma      çürüdü kelimeler dudaklarımda kör düğüm olmuş duygulara     esir düştüm o ayaz gecelerde ve ben bir düşü yaşıyorum       boğulurken hücrelerim               yaslanırken ağaracak şafaklara sanki gün yüzü görmemiş      duygular yaşıyor bedenim sorguladıkça seni  zamanın yansımasını görüyorum        yorulmuş bedenimde gök kızılı akşamlara astım      en son gülüşlerimi artık ne gelenim var ne de gidenim sığınıyorum gün görmemiş        düşlerime yapayalnız bazen bir nefes kadar yakındır diyerek     kendimi avutup duruyorum oysa sessizliğin gömülü olduğu yüreğim                      çöl sıcağı kadar yalnızlık dolu                bir hasat mevsimi yaşıyor çöz artık yüreğime vurduğun prangaları