Oğuz Atay Hayatı: Oğuz Atay Kimdir?

Oğuz Atay (12 Ekim 1934 Kastamonu -13 Aralık 1977 İstanbul), 1997 yılında UNESCO tarafından 20. yüzyıl Türk edebiyatının en seçkin eseri olarak kabul edilen "Tutunamayanlar" romanının yazarı, Türk edebiyatında postmodern metin denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri olan, roman, oyun, öykü yazarı, mühendis ve öğretim üyesidir.

Oğuz Atay, 1934 yılında Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde ilkokul öğretmeni Muazzez Zeki ve hukukçu Cemil Atay'ın ilk çocukları olarak dünyaya gelmiştir. Sonrasında Okşan adında bir kız kardeşi olmuştur. Oğuz Atay'ın anneannesi Melek Hanım, dedesi ise Zeki Bey’dir.  Anneannesi Fransız asıllıdır. Melek Hanım, ailesinin evlenmesine izin vermemesi üzerine kaçarak İstanbul’a gelmiştir. Gerçek adı Melek değildir, bu ismi Müslüman olduktan sonra almıştır. Üç kız çocuğu olan Melek Hanım, çocuklarının eğitim görmesi ve meslek sahibi olması konusuna büyük önem vermiş, kızı Muazzez Hanım'ın Edirne Muallim Mektebi’ni bitirip Cumhuriyetin ilk çalışan kadınlarından birisi olmasına katkı sağlamıştır. Ayrıca Batılı yaşam tarzı ve giyim kuşamıyla da kıyafet devriminin başlatıldığı Kastamonu’da örnek kişilerden birisidir.

Okul dönemine kadar Kastamonu'nun İnebolu ilçesinde yaşayan Oğuz Atay, babasının milletvekili seçilmesinin ardından 1939’da ailesi ile birlikte Ankara’ya yerleşmiş ve 1940 yılında ilköğretim hayatına başlamıştır. İlkokul, ortaokul ve liseyi Ankara'da okuyan Oğuz Atay, okul hayatında mutlu bir çocukluk geçirememiştir Ancak mutlu olmamasına rağmen çok meraklı, araştırmacı ve zeki bir kişi olması nedeniyle derslerinde başarılı olmuştur. Okuduğu liseyi de bu başarısı ile birinci olarak bitirmiştir. 1951 yılında da İstanbul Teknik Üniversitesi’nde inşaat mühendisliği alanında eğitim almaya başlamıştır. Bu okuldaki hocalarından birisi daha sonra biyografisini yazdığı Mustafa İnan'dır. Yine bu yıllarda Marksizmle tanışmış, Markx’ın, Hegel’in ve Lenin’in kitaplarını okumuştur. 1957 yılında da okuldan mezun olmuş, 1957-1959 yılları arasında askerlik görevini yerine getirmiştir.

Oğuz Atay, çocukluk yıllarında zatürre geçirmesi nedeniyle hayatının geri kalan kısmında sakin bir yaşam sürmüştür.  Kuzeni Füruzan sayesinde klasikleri okumuş ve ince mizah anlayışını yansıtan karikatürler çizmiştir. Bu mizah anlayışına edebi eserlerinde rastlamak da mümkündür. 1950-1951 yılları arasında da Agâh Hün’un rejisörlüğünü üstlendiği Shakespeare’in "Hırçın Kız" isimli oyununda oynamıştır. Türk resminin önemli iki ismi Turgut Zaim ve Eşref  Üren’den de resim dersleri almıştır.

Oğuz Atay, aynı "Tutunamayanlar" kitabındaki Selim gibi okuduğu bölümü babası istediği için seçmiştir. Lise döneminde tiyatro ve resme ilgi duymuştur ve resim öğretmeni tarafından da sanat akademisine yönlendirilmiştir. Fakat babası istediği için mühendis olan yazar mesleğini de severek yapmamıştır. Bu durum eserlerinden de gözlemlenebilmektedir. Mühendislik okusa da edebiyattan ve sanatla olan bağını hiçbir zaman kesmemiştir.

Oğuz Atay, babası ile olan ilişkisi zıtlaşmalarla doludur. Babası klasik Türk müziğini ve Batı müziğini sevmediği için kendisi sevmiş, ona benzememeye çalışmıştır fakat babasının vefatının ardından yazdığı mektupta kendisinin babasının sevmediği özelliklerini aldığını ve ona benzediğini belirtmiştir. Tüm bunların yanı sıra da annesi gibi romantik bir kişiliğe sahiptir.

Oğuz Atay, askerlik döneminde Pazar Postası’nda yazı yazmaya başlamıştır. Pazar Postası’nın yazarları arasında Turgut Uyarİlhan BerkCemal SüreyaOrhan DuruCeyhun Atuf KansuFethi NaciMuzaffer ErdostÜlkü TamerEce AyhanGüner SümerKorkut BoratavYılmaz GüneyCan YücelTarık DursunFikret HakanAsım Bezirci, Attila İlhan ve Ahmet Oktay gibi geniş bir yazar kadrosu vardır.

Oğuz Atay, Ankara’daki askerlik döneminde arkadaşı Cevat Çapan aracılığı ile Vüsat O. Bener ile tanışmıştır. Askerlik dönemi boyunca da sık sık Vüsat O. Bener ile sohbetler etmiş, fikir çatışmaları yaşamıştır. 1959 yılında askerlik görevini bitirip İstanbul’a döndüğünde aynı yıl Denizcilik Bankası TAO İstanbul Şehir Hatları İşletmesi Müdürlüğü’nde işe girmiştir. Bu işinden istifa ettikten sonra 1960 yılından 1976 yılı sonundaki hastalığına kadar İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi'nde hoca olarak çalışmıştır. 1971 yılında da ders notları niteliğindeki "Topoğrafya" kitabını yayımlamıştır.

Pazar Postası’nın ardından arkadaşı Turhan Tükel ile yeni bir dergi girişiminde bulunmuştur fakat “Olaylar Dergisi” çeşitli sorunlar nedeniyle dağılmış, bu durum da Oğuz Atay’da büyük bir hayal kırıklığına neden olmuştur. Olay sonrasında bağlı olduğu değerleri sorgulamış, ülkesinin aydınlarına karşı olan bakış açısında değişiklikler yaşamıştır.

Oğuz Atay, 2 Haziran 1961 yılında Fikriye Gürbüz ile evlenmiştir, bu evlilikten bir kızı olmuştur ve evlilik altı yıl sürmüştür. Boşandığında evinden sadece kitaplarını alıp çıkan Oğuz Atay, boşandıktan sonra yalnız yaşamış ve bu dönemi edebiyat açısından çok verimli geçirmiştir. Boşandıktan bir yıl sonra yakın bir arkadaşının eski karısı olan Sevin Seydi ile ilişki yaşamaya başlamıştır. Oğuz Atay, “Tutunamayanlar” ve “Tehlikeli Oyunlar” isimli eserlerini de Sevin Seydi’ye ithaf etmiş, eserlerindeki Günseli ve Bilge karakterlerini oluştururken ondan esinlenmiştir.

Oğuz Atay, 1976 yılında yüksek ateş ve baş ağrısı şikayetleri yaşamaya başlamıştır. Bu şikayetler sonucunda doktora giden ve beyninde iki tümör olduğu anlaşılan yazar 22 Aralık'ta tedavi amacıyla Londra'ya gitmiştir. Fakat genç yaşına rağmen 13 Aralık 1977 yılında hayata veda etmiştir.