NİLAY ŞİRİN-AN GELECEK…
Kalmanın acısını yüklenenlerin kederi gözlerinden okunur. Gülüşleri yarım, cümlelerinin sonu hep bir yumrunun boğaz acısıyla doludur. Bir kitapta okumuştum, “Hayatlarımıza vicdan azabı gibi oturanlar bir gün yerinden kalkar mı?” yazılmıştı. Kalkmaz, ondandır türkülere konu olan kavuşmaların mahşere kalışı! İçinde söylenmemiş sözleri bırakıp gidenlere vuslatın narıyla kavrulur geride kalanlar, vicdanlarının mahkemelerinde milyon defa kırarlar kendi kalemlerini, geçmiş yargıcı, gelecek zindanı olur.
“Hangi yaşta ölürsek ölelim, tamamlanamayan cümlelerimiz olacak!” yazılıydı kâğıtta. Yarım kalmışlığın acısını mı hissetmişti bunu yazarken yoksa umutsuzluğun ilmeğinde mi sallanıyordu da yazdı? Tamamlanamayan çokça cümleyle göçüp gittiği aşikârdı… Belki ardından gözyaşları sel olan bir anne ağlayacak, belki bir baba umutsuzca buz utmuş elini tutacaktı yahut o cümleyi yazmasına sebep, âşık fakat gururlu bir adam bir haber alabilmek adına saatlerce açılmayan telefonunu arayacaktı…
Zaman insana en iyi öğretmen, fakat şefkatli değil elleri öyle ki bazen fazlaca hoyrat öğretileri. Bir bakışın keskinliğinde, söylenmiş son bir sözün kırgınlığında, sonra ile başlayan cümlelerin ağır ağdalı yükleri altında bırakıp gidenlerin yasını tutturuyor bazen. Sonra en derininden yaralananlar bir daha sonralara saklamıyor cümlelerini, sevinçlerini, umutlarını hatta kederlerini… Biliyorlar bir sonranın olmama ihtimalini, öğrenmenin en zorlu sınavıyla biliyorlar! O sebeple özürleri gururlarına, gülüşleri kederlerine, gözyaşları kalabalıkların meraklı bakışlarına takılmıyor. Biliyorlar, bilmenin ne demek olduğunu bilmeyenlerin suskunluğuna kızgınlıkları bitmiyor ama onlar biliyorlar…
An gelecek bir gün saat bizim için de sonsuzluğa duracak. Ardımız sıra üzülenlerimiz, içinde bize söylenmemiş sözlerle veda edenlerimiz olacak. An gelecek biz de birinin kapanmayan yarası, toprağına sarıldığı hasreti, keşke ile başlayan cümleleri olacağız. Bir gün biz de birinin kaybediş öğretisi olacağız.
Kalmanın acısını yüklenenlerin kederi gözlerinden okunur. Gülüşleri yarım, cümlelerinin sonu hep bir yumrunun boğaz acısıyla doludur. Bir kitapta okumuştum, “Hayatlarımıza vicdan azabı gibi oturanlar bir gün yerinden kalkar mı?” yazılmıştı. Kalkmaz, ondandır türkülere konu olan kavuşmaların mahşere kalışı! İçinde söylenmemiş sözleri bırakıp gidenlere vuslatın narıyla kavrulur geride kalanlar, vicdanlarının mahkemelerinde milyon defa kırarlar kendi kalemlerini, geçmiş yargıcı, gelecek zindanı olur.
Kalmak Safa’sı, bilmek Merve’si olur da ikisi arasında ki mesafede kaybolurlar…
Geride kalmak baharın ortasında yağan kar misali… Bilmek harlı ateşin en azgın alevi…
6 Şubat 2023 Deprem Anısına… (Rahmetle)
NİLAY ŞİRİN
6 Şubat 2024