Nazım Hikmet’ten 6 Özel İnsana 6 Özel Şiir
1. İbrahim Balaban’ın “Bahar Tablosu” üstüne söylenmiştir.
İşte seyreyle gözüm, hünerini Balaban’ın. İşte şafak vakti, Mayıs ayındayız. İşte aydınlık: akıllı, cesur, taze, diri, insafsız. İşte bulut: Kaymak gibi lüle lüle. (…)2. Abidin Dino’nun “Yürüyüş” adlı tablosu üzerine söylenmiştir.
Bu adamlar, Dino, ellerinde ışık parçaları, bu karanlıkta, Dino, bu adamlar nereye gider? Sen de, ben de, Dino, onların arasındayız, biz de, biz de, Dino, gördük açık maviyi.
3. Avni Arbaş imzalı bir Kuvayi Milliye atı tablosu üzerine söylenmiştir.
Bu atlar Avni’nin atları Kuvayi Milliye atları kara yamçı altında ak sağrı dolgun titrer burun kanatları bu atlar Avni’nin atları.
4. Piraye’ye Mektuplar
Nazım Hikmet kol saatinin arkasına ve kayışına karısı Piraye’nin adını kazımıştı. Bozulan mekanizmayı çıkarmış ve çerçevenin içine resimlerini koymuştu.
Senin adını Kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım. Malum ya, bulunduğum yerde Ne sapı sedefli bir çakı var, (bizlere alat-ı katia verilmez), Ne de başı bulutlarda bir çınar. Belki avluda bir ağaç bulunur ama Gökyüzünü başımın üstünde görmek Bana yasak…
5. Kemal Tahir’e Mektup
Hele bu günlerde kendini kafeste arslana benzetiyorsundur. Haklısın Kemal Tahir, emin ol ben de öyle, muhakkak ki arslanız, şaka etmiyorum hattâ daha dehşetli bir şey: insanız… Hem de hangi tarihte, hangi sınıftan, malum… Lâkin demir kafesle kavanoz bahsinde iş değişmiyor, ikisi de bir, hele bu günlerde…
Orhan Veli’nin 1947’de yayımlanan kitabı Yenisi’nin kapak resmi Bedri Rahmi Eyüboğlu’na aittir. Nazım Hikmet, kapak resminden öylesine etkilenir ki, bu konuyla ilgili olarak Kemal Tahir’e şunları yazar: “Bak, şu ressam ve şair Bedri Rahmi var ya, ben onun resimlerini, bilhassa bizim Türk Halk motifleriyle yaptığı resimleri, tarif pek doğru olmadı ama sen anladın, pek severim. Geçenlerde bir şiir kitabının kapağına yaptığı bir resme -mübalağasız- bir saat, tıpkı, bir şarkı dinler, bir yazı okur gibi, hatta daha başka türlü dalıp gitmiştim. Sonra o kitabı oğluma yolladım, sonra aradan iki ay kadar geçti ve tekrar içimde o resmi görmek iştiyakı uyandı ve o resimdeki motiflerle uzak bir ilgisi olan fakat bana o resmi hatırlatan acayip bir yazı yazdım. Sana yolluyorum.”
Bir Şiir Kitabının Kapak Resmi
Çöl gelir, kumda giden iziyle; kutup gelir, dilsiz, beyaz buzuyla; deniz gelir tuzuyla; Gelir dümdüz ovalar ince belli tazıyla, yarışır gökyüzüyle. Kaleden çıkar gelir, geceleyin Diyarbekir, Dicle boyu geceleyin çıtırdayan karpuzuyla. Cıvıl cıvıl kuşlarıyla gelir çınar. Balık gelir deniziyle, pul pul gümüş yaldızıyla; gemi gelir yıldızıyla, kemâni başında denizkızıyla… Gül gelir, ceylan nazıyla; Yılan gelir, kıpkırmızı gözüyle; insan gelir, ayağının tozuyla, insan gelir, bir çift sevda sözüyle. Nâzım der ki: Gelir Eyyub’un oğlu Bedri, boynu uzun, boynu eğri, yeşille, kırmızıyla, sırma sırma çiziyle, bir acayip yazıyla…
6. Orhan Kemal’e Mektup
Nâzım Hikmet üç buçuk yıl birlikte yaşadığı Orhan Kemal’in cezaevinden salıverilmesinin ardından şunları söyler:
“Raşit çıkıyor. Elbette seviniyorum, hem de çok. Fakat içime ayrılığın hüznü düştü. Ondan bir insan, bir arkadaş, bir meslektaş olarak hiçbir şikâyetim olmadı. Ona ne kadar alıştığımı ve ne kadar onu sevdiğimi şimdi daha kuvvetle anlıyorum.”
Orhan Kemal de ayrılmadan önce Nazım Hikmet’e bir şiir yazar:
Sen “Promete’nin çığlıklarını kabakıyım gibi tütün piposuna dolduran adam” Sen benim mavi gözlü kardeşim Kabil değil unutmam seni.