Muhammet Baran ASLAN – Şifre
ŞİFRE
Yedi günün ardından bir adam…
Yedi kara parçasının ardından Seylan…
Seylan’ın ardından bir tepe…
Tepenin ardından bir tufan…
Tufanın ardından Nehr-i Nil…
Nil’in ardından on emir…
On emirin ardından on üç adam…
Biri bir gün,
( Başında halesiyle tanınan )
Kanatlandı aniden.
Kalan on iki adama
Eklemlendi boynuzlu bir pagan!
Biri bir gün anasır-ı erbaaya
Ve kubbe-i dünyaya
Hatta
Edesa’ya, Beyt’ül Makdis’e, Antakya’ya
Dikmek istedi
İspanyol gümüşünden mürekkep
Bir pirizma, bir kale, bir flama…
İki nehrin arasında doğan bir kavmin
En siyah derili adamları
O güzel gözleriyle geldikleri vakit bu topraklara
Kalkan sesleri ve savaş naralarıyla,
Açtılar çetrlerini tüm adalara.
Kaçıştı eski zindanlarda
Ve kaya diplerinde sürünen yılanlar!
Tam yirmi asrın ardından
Altın suyuna batırılmış
Küf kokulu adamlar
Dünyanın tüm kıtalarına
Ve üç kitaba
Ekin çemberleri gibi
İleri geri sözler kazıdılar.
Her yıldızın bir memleketi gösterdiği
Her yelkenlinin bir memleketi işgal ettiği
Mevsimlerdi…
Şimdi eminiz ki
Birileri izliyor bizi…
Birileri birilerinin
Fısıltılarını fısıldıyor kulaklarımıza.
Biri bir göz işliyor her duvara.
Biri bir kadın oluyor saçlarını savura savura.
Biri bir atomla oynuyor yer altında.
Biri bir ayin yapıyor kaf dağında…
Oyuk dünyalar
Kızıl cehennemlere benziyor zihinlerimizde.
Zihnimize atılan bir böcek
Bir bilmece düzüyor ince ince.
Avuçlarımızın içlerinde
Işıldayan ve gözlerimizi yakan varlıklar
Kapkara bir dünyanın
Karantina altına alınmış kölelerine
Döndürürken beşeriyeti
Çiftliklerde zaman eşit paylaşılmıyor
Bin dokuz yüz seksen dörtten beri…
Sonra bir adam çıkıyor ortaya.
Ardında muasır daileri
Ve muasır milletlere tapan fedaileri…
Yeni dünyaya yeni düşler bahşediyorlar.
Ama gün gün yırtılıyor perdeleri!
Bu dünyanın en garip
En acı efsanesi.
Ama kim bilir?
Belki bir gün
Peşime düşer cinler
Ya da
Bosna ve Çin piramitleri gibi
Keşfeder birileri yazdığım şifreleri.
Muhammet Baran ASLAN