Modern mi? Geleneksel mi?
Toplum olarak kendimizi bir tâbire tabi kılmaya ihtiyaç duyar olduk, bizleri
samimiyetle ve tam anlamıyla yansıtmasa bile. Oysa böyle bir zorunluluğumuz olduğunu
düşünmüyorum. Ancak sanat kaygısı güdülen ve işin özünde hâkimiyet sahibi olunduğu
takdirde tanımlar birer kalıp olmaktan çıkar benim nazarımda, bütünleşmiş olmak ve ruhuna
absorbe etmiş olmak ile âmiyane bir tabirle caka satmak arasındaki farkı görebilmemiz yeterli
olacaktır.
Günümüzde modernite, gelenekselliği benimsememiş insanların bastırılmış bütün
duygu, düşünce ve davranışlarının modernizmin kelime anlamını henüz idrak edemeden
maalesef ki saygısızca gün yüzüne çıkarmak pek doğru değildir. Aslolan taraf olabilmek
olmamalıdır. Eğer mümkünse görüşlerin basmakalıp ifadelerinden ziyâde toplum için ortak
payda oluşturabilecek şekilde harmanlanmasıdır. Modern bir bireysek ve akıl, saygı, empati
gibi değerlerden yoksunsak eğer durumlar ve olaylar karşısında temelinden malzeme çalınmış
modernliğimizle ancak ve ancak antipatik olabiliriz. İnsan düşünmeyince ölür, kimi farkında
olmaz ki o en mutlusudur. Kıskanacağımız derecede bir mutluluktur bu. Kavramlar doğru
mânâda özümsenirse modernlik ve geleneksellik kavramları eksik ya da fazla noktalar restore
edilerek bir çok yeni özellik keşfedilebilir.
Zaman hiçbir zaman durup dinlenmedi, hiçbir zaman da dinlenmeyecek. Değişimin
çarkı zaman olmalı. Çünkü değişimin ve gelişimin durması mümkün değildir. Ben
gözlemlediğim kadarıyla modernliğin çok yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Geleneksel
olmayalım da kendimizi başka bir şeye adayalım denmiş ve sanki yetkin bir araştırma ve
özümseme yapılmadan kulağa havalı geldiği gerekçesiyle - ki elbette bunu açık açık
söyleyecek cesarete de sahip değilizdir- modern oluverilmiştir.
Kültür, ne kadar farkındayız bilemem ama benliğimizde büyük bir yer edinmiş
durumdadır. Sosyal bağlamda değindiğimiz bu kavramlar bizleri geriye götürmemelidir.
Doğruyu görmeli ve gerekliyse bir cımbızla çekip alınabilmelidir. Çünkü ancak o zaman
bugünümüzü ve yarınımızı toplumumuzun geleneksel ruhuyla konforlu bir şekilde
sürdürebiliriz.
Kültürümüzün ve geleneklerimizin yanlış lanse edilip, ayrıştırıcı şekilde kullanılması
aynı zamanda modernliğinde bu bağlamda yanlış lanse edilip özünü yitirmesi, ayrıştırıcı
nitelikte kullanılması bir çok durumda olduğu gibi üzücüdür. Aslında bizlerin öğrenmesi
gereken şey şu olmalıdır; bizlerle başlamamış ve bizlerle son bulmayacak bu uzun yaşam
serüveninde durum, konum, statü, çevre faktörleri yadsınarak “Kendime ne
kazandırabilirimi?” muhâkeme etmeliyiz, olumsuz bir çok etken mutlaka olacaktır, lâkin bu
durumda bile “kendim için bir adım atmış olmak elbette ki beni” mutlu edecektir.
Gamze KIYAK