Layık Olamama ve Değersizlik Üzerine Bir Yazı

​ Layık Olamama Her şey en baştan başlıyor belki de, daha biz dünyada bile yokken... Annemizin, babamızın çocukluğundan, belki de daha onlar doğmadan... Öyle ya, onlar da yaşadı aynı şeyleri. Sonra da bildiklerini bize yaşattılar. ​Kaç misafir geldiğinde başköşeden kaldırdılar bizi;“kalk,falanca amcan otursun,"dediler.

​... ​Bir gün annem babama söyledi, "Öğretmen boya kalemi istemiş." O gün geçti, ödev günü geldi. Ne kalem var, ne defter ne de makas.Almayacaklarından değil, alamayacaklarından. Nasıl alsınlar? Her hafta annem babamdan yoğurt, sebze parası isterken bile para çıkmıyordu babamın cebinden. Bana mı, benim defterime, boya kalemime mi para vereceklerdi? ​ Ödev günü güzel bir resim yapılacak, herkesin her şeyi hazır. Bir Tembel Tarık'ın yok bir de benim resim kalemlerim. Tembel Tarık boş vermiş her şeyi, her gün evdekilerden dayak yiyor. Öğretmen şikâyet ediyor.Tarık artık alışmış bu duruma sınıfın en tembeli olması onu incitmiyor. Her gün bir azar işitiyor.Ama ben henüz ellerine cetvel değdirmedim, utanmadım o kadar." ​İşte bu yüzden yalvarıyordum arkadaşlarıma, "Ne olur, şu pembeyi bir kere daha kullanayım? Ne olur şu maviyi bir kere kullanabilir miyim? Yalvarıyorum sana." "Olmaz dedi diğer arkadaşım, "annem kalemlerini kimseye verme dedi." ​Yarım yamalak bir şey çıkıyordu ortaya. Yeter ki göze batmayayım, kötü olsun, bir de evdekilere kıyamıyorum. Almasalar bile annem babama söz ettirmem ben. "Unuttum, kalem alın demeyi," derim öğretmen niye kalem getirmedin derse… ​Başka Bir Hayat Başlıyor: Saklanan Şekerler ​Sonra saklananlar: bizden köşe bucak saklanan bayramlık şekerler, alışverişten alınan helvalar. Sonra başımın çaresine bakmayı öğrendim. Onlar vermese bile almayı öğrendim. Gece kalkıp her şeyin yerini bulmayı... Büyük, kullanılmayan kazanların içine saklanan helvaları ben bitirdim önce. İşte böyle böyle büyüdük. ​Büyüdükçe de geriden gelen bu duyguları unuttuk ama en önemli zamanlarda hep yanımdalardı: değersizlik duygusu, layık olmama, layık görülmeme, sahip olamama. “Öğretmen haklı, ses çıkarma, komşu haklı,diğer arkadaş haklı,seni aldatan haklı,seni sevmeyen haklı diyordum kendime, “Herkes haklı, benden başka herkes haklı ve değerli. Sen kimsin ki?” ​Yıllar Sonra Gelen Farkındalık ve Kendine Değer Verme ​Bir gün bir farkındalık geldi. Öyle tecrübeler ediniyoruz ki hayatta, bir kerede anlamadım bunu, defalarca yaşanan tecrübelerden sonra anladım. Kimi üstün gördüysem beni zedeledi, zarar verdi. Kendimden çok değer verdiğim beni ezdi geçti. Kimden koruma talep ettiysem, kime sığınıp kimi üstat olarak gördüysem, bana çamurlu yüzünü gösterdi. ​Şunu duydum, “Kitap okuyandan zarar gelmezmiş,” yok, “türkü söyleyip saz çalandan zarar gelmezmiş,” yok “şundan zarar gelmezmiş,” yok “bundan zarar gelmezmiş.” Hayır. Herkesten zarar gelebilir. Her mezhepten, her meslek grubundan, aydınlanmak,iyi hissetmek için sığındığınız spiritüel liderlerden, psikologlardan,tarikatlardan, en iyi arkadaşlardan,bu dünyadaki herkesten... ​İşte bu yüzden yazıyorum bunu: Önce kendine saygı duy. Önce kendine değer ver. Önce kendini önemse ve her zaman tek gözünü açık tut. Güvensen bile, ki öylece afallayıp kalmayasın dünyada birisi sana çelme takınca, hayal kırıklığına uğrayınca. ​ Meltem Yalçın