KÖRLER DÜELLOSU
Zamanın hafızası olduğuna küçüklüğümden beri inanırım. İnançlı insanların koşulsuz teslimiyeti ile hem de. Afili kurulmuş cümlelerle süslenmiş, evren enerjisi mi dersiniz yoksa karma etkisi mi bilemem. Ben yüce bir gücün sonsuz koruması ve adaleti diyorum. İnsan aklı noksan; unutan, yanılan, mütemadiyen buhranlı dalgalanmalar yaşayan garip bir döngü içerisinde. Başımıza gelen en acılı anları zamanla silikleştiren, kırgınlıklarımızı hafifleten hatta kızgınlıklarımızı ve haksızlığa uğramışlığımızı unutturan bir döngü. Mamafih zamanın hafızası öyle değil. Bunu biliyor olmanın garip bir hazzı var insanın içini ferahlatan ve daima gülümseten.
Akıp giden ömür saatimizin içinde binlerce yüz selamlar yüreğimizi. Yolumuza dâhil olan herkes ve her şey bir imtihanın başlangıcı olur, kimi zaman iyi kimi zaman kötü. Anlar vardır, içinde olduğumuz vakitlerde geceler boyu gözyaşı döktüren, günlerce uykusuz bırakan anlar. İnsan aklı dedik ya zaman geçer ve acısı hafifler, unutur, sakinleşir. Yürek durulur ve yeniden kanatlanır kaldığı yerden. Yeniden çiçek açar kurumuş dallar ve yeniden gelir bahar. İnsan noksan oluşunun seyrinde unutur tüm yaşananları, gülümser yine içten bir tebessüm ile hayata. Herkesin ömründe yaşadığı ve süregelen yaşamında defaatle devam edeceği bir dönencedir adeta. Zamanın hafızası ise bizim bu garip seyrimizin içinde muazzam dilimlerde muazzam gösteriler sunar bize. Unutmadım! Diye bağırır avazı çıktığı kadar adeta. İşte o anlarda insana düşen sakinlik ve garip bir iç huzurdan başka bir şey değildir.
Velhasıl, herkesin kazanmak için çabaladığı hayatta, kaybederken zafer yaşayabilmektir aslolan. Körler düellosunda renklerini sergilemeni isterler senden, yapabilen kutsanan. Herkesin herkesleştiği bir toplumda aykırılık fakat devrimsel cinsten olan… Hesapsız yaşa, düşüncelerinle var ol ve bırak yaşam döngüsel seyrini izletsin sana. Plaketler onlara takdim, taşlar sana atılsın. Sen rengin asıl kaynağısın, inanmamaya adanmış bir gönle inan hiçbir şey anlatamazsın. Baharlar senin, bırak onlar yazı yaşadıklarını sansın.
NİLAY ŞİRİN