Kalbin Sessiz Şarkısı
Hayat, ne tuhaf bir yolculuk… Doğarız, büyürüz, severiz, kırılırız, bazen yeniden başlarız. Ama en çok da bir şey ararız: Anlam. İnsan, kendine sorar hep: “Niçin buradayım? Neyi tamamlamalıyım?” Ve bu sorunun cevabı, çoğu zaman dışarıda değil, içimizdedir. Kalbimizde çırpınan o iki kanatta: Aşk ve saygı. Aşk… Bu kelime ne zaman anılsa, bir sıcaklık yayılır insanın içine. Bir yüz belirir gözümüzün önünde, bir anı düşer aklımıza, bazen bir ses, bazen bir gülüş. Ama aşkı sadece bir kişiye duyulan tutkuya indirgemek, onun yüceliğine haksızlık olur. Aşk, bir hissediş biçimidir. Aşık olmak, her sabah yeni doğan güneşe minnet duymaktır. Yoldan geçen bir kedinin gözlerindeki merakı fark etmektir. Yağmura ıslanırken şikâyet etmek yerine, onunla birlikte yıkanmaktır. Aşk, hayata açık kalabilmektir.
Kalbin Sessiz Şarkısı
Hayat, ne tuhaf bir yolculuk… Doğarız, büyürüz, severiz, kırılırız, bazen yeniden başlarız. Ama en çok da bir şey ararız: Anlam. İnsan, kendine sorar hep: “Niçin buradayım? Neyi tamamlamalıyım?” Ve bu sorunun cevabı, çoğu zaman dışarıda değil, içimizdedir. Kalbimizde çırpınan o iki kanatta: Aşk ve saygı.
Aşk… Bu kelime ne zaman anılsa, bir sıcaklık yayılır insanın içine. Bir yüz belirir gözümüzün önünde, bir anı düşer aklımıza, bazen bir ses, bazen bir gülüş. Ama aşkı sadece bir kişiye duyulan tutkuya indirgemek, onun yüceliğine haksızlık olur. Aşk, bir hissediş biçimidir. Aşık olmak, her sabah yeni doğan güneşe minnet duymaktır. Yoldan geçen bir kedinin gözlerindeki merakı fark etmektir. Yağmura ıslanırken şikâyet etmek yerine, onunla birlikte yıkanmaktır. Aşk, hayata açık kalabilmektir.
Fakat aşk, kendiliğinden yetmez insana. Çünkü aşk kırılgandır, tutunmak ister. İşte tam da bu yüzden, onun en sadık yoldaşı saygıdır. Saygı; sessizce geri çekilmek, anlayamadığın anda bile dinlemeye devam etmektir. Karşındakine “senin sınırların kutsaldır” diyebilmektir. Ve belki de en önemlisi, kendine saygı duymaktır. Çünkü kendini küçümseyen bir kalbin, başkasına uzanacak gücü kalmaz.
Birbirini seven insanlar neden ayrılır, bilir misin? Aşk bittiğinden değil, saygı yitirildiğinden. Sevgi bazen kalır, ama dil kırıcı olmuştur artık, göz anlayışla bakmaz, ses tonunda sabır yoktur. Sevdiğin birine yüksek sesle konuştuğun an, aşkın bir yerinden eksilir. Küçümsemeye başladığın an, sevgi susar. Çünkü aşk, ancak saygının koruyucu kollarında büyüyebilir.
Hayat, ne kadar karmaşık görünse de, temelde çok basit: Seversin ya da sevmezsin. Değer verirsin ya da vermezsin. Sayarsın ya da yok sayarsın. Gerisi detaydır. İnsan bazen, basit şeyleri unutur. Bir “teşekkür ederim”, bir “özür dilerim”, bir “seni anlıyorum” cümlesi, dünyaları değiştirebilir. Ama biz susarız. Gurur deriz adına, güç deriz, oyun deriz… Oysa kalpten söylenen bir kelime, birinin tüm hayatını iyileştirebilir.
Bazen düşünüyorum… Ya herkes bir gün boyunca sadece sevgiyle ve saygıyla yaşasaydı, dünya nasıl bir yer olurdu? Korna sesi yerine tebessümler duysaydık. Eleştiri yerine anlayış, şüphe yerine güven, kıyasıya yarış yerine destek görseydik… Belki o zaman, hayatın ne kadar yaşanmaya değer olduğunu çok daha erken fark ederdik.
Birini gerçekten sevmek, onun gülümsemesini önemsemektir. Onun gözlerinden geçen hüznü görebilmektir. Ve birine gerçekten saygı duymak, onun farklılıklarını tehdit değil, zenginlik olarak görebilmektir. Sevgiyle yaklaşan bir insan, başkasının kalbine dokunur. Saygıyla yaklaşan bir insan, orada kalıcı bir yer edinir.
Ve insan, en çok neyle hatırlanır biliyor musun? Ne kazandığıyla, ne başardığıyla… Kalplerde bıraktığı izlerle. Bir gün herkes unutur; söylediklerini, yaptıklarını, kim olduğunu… Ama kimsenin unutamayacağı bir şey vardır: Ona kendisini nasıl hissettirdiğin.
Bu yüzden, aşkı da saygıyı da küçük görme. Onlar hayatın kalbidir. Onlarsız bir yaşam, sadece zaman harcamaktır. Ama onlarla dolu bir yaşam, gerçekten yaşamaktır. Sevdiğin zaman eksilmezsin, çoğalırsın. Saygı duyduğunda küçülmezsin, yücelirsin.
Unutma, insanın kalbi büyüktür. İçine binlerce sevgi, yüzlerce saygı, nice affediş sığar. Yeter ki sen oraya değer vermeyi bil.
Ve hayat, sonunda hep şunu fısıldar kulağımıza:
“Ne kadar sevildin? Ne kadar saygı gördün? Ve ne kadarını verdin?”