Kadın-Berna Biçek

Baktığımızda ne kadar da sıradan bir kelime değil mi? Bir cinsiyet belirtme şekli. Kadın dediğimizde sadece bu mu geliyor aklınıza? Belki bazılarımızın aklına gelen şey bu, aslına bakarsanız KADIN kelimesinin altında öyle çok gizli kelime var ki. İşte bu yazıda ben size bir kadın olarak bundan bahsedeceğim.

Bizim gibi gelişmekte olan ve çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde kadın olmak hiç de öyle kolay değil. Önce doğduğumuz evde başlıyor ayrımcılık, çocuk dünyaya geldiğinde hala bazı ailelerin doğan çocuğun kız olmasından hiç de memnun olmadıklarını gözlemliyorum. Sorarlar mesela, hamilesindir aaaa ne kadar güzel, kız mı erkek mi? Bir anne olarak değişmez aslında kız ya da erkek olması önemli olan sağlıkla kucağına almak. Siz kız dersiniz hemen cevap gelir öylemi, olsun. Olsun da ne demek? Aslında bu olsun kelimesinin altında şu yatar, olsun bir dahaki erkek olur.

İşte aslında bu küçük örnekte bile toplumun psikolojik şiddeti başlıyor. Evet ben buna psikolojik şiddet diyorum kadına yönelik en tehlikeli şiddettir bu. Ceza hükmü taşımayan kelimeler ile yapılan şiddet desem de biz kadınlar bunu asla ispatlayamayız. 

Sonra başlar aile içinde kız çocuk, erkek çocuk yüklemeleri. Hele de bir evde her ikisi de varsa erkek çocuğun her istediği ayağına gelirken kız çocuk başlar gücü yettiğince ev içi hizmet sektöründe çalışmaya. Görevleri başlar, anneye yardım edilmeli, sofra kurulacak, yemek yapılırken anneden bir şeyler öğrenilecek ve ev temizliği çamaşır vesaire…

Bu arada erkek sürekli isteklerini sunan ve bu isteklerin sorgusuz sualsiz yerine getirilmesini bekleyen birey olma yolunda ilerler. ERKEK sürekli çok sorumluluğu olduğunu bütün gün çok yorulduğunu evde kendisine konfor sağlanmasını ev halkına dikte edip durur. Bir süre sonra kadın otomatiğe almak zorunda hisseder kendini.

Ve artık kısır döngü başlar.

Hayat boyu kadın olmak ile boğuşur durursun. Mesela erkek arkadaşların olamaz! Okulda dikkatli olmak zorundasın ve ailen sürekli erkekler konusunda yasaklara başlar. Yasaklar başladıkça da meraklar çoğalır tehlikeyi anlamazsın. Çünkü erkek, senin için sadece arkadaşken, toplum içinde kadın için bir tehdittir. Öylede olur. Neden mi? Çünkü erkeklere aşılanan zihniyet, kadınların onlar için yaratılmış olma düşüncesiyle büyütülmüş olmalarıdır. Ve erkeğin gözünde kadın bir cinsel objeye dönüşür.

Toplumun içine karıştığında kadın hep kendini korumak zorunda hisseder. Sokakta, işyerinde veya evde hep gardını almak zorunda olan kadındır. Çünkü, dünya erkeklerin iken biz sadece figüranız.

Bir erkek ile sokakta yürüyemezsin peşinden sözüm ona ahlak polisliği görevini üstlenmiş şahsiyetler sana etiketleri hazırlamaya başlarlar. Gece dışarıya çıkamazsın başına bir şey gelir.

Gelirse de zaten suçlu sensin.

“O saatte dışarda ne işin vardır?”

Kahkaha atamazsın, mutlu olmak haddine mi senin?

Etrafa mavi boncuk dağıtmış olursun ve dolayısı ile kötü bir şey yaşarsan suçlu yine de sen sayılırsın.

Mesela aldatılırsın, herkes kadında kusur bulur. Erkeği memnun etmemişsindir.

Şiddet görürsün, kocanın sözünü dinlememiş ya da o sinirliyken sen susmamışsındır.

Öldürülürsün, sosyal medyada vah vah paylaşımları yapılır hakkında ama yine de konuşmalarda acaba kadın ne yaptı da öldürüldü olur. İstediğini giyemezsin çünkü bakarlar.

Ve bunun gibi bir sürü psikolojik şiddet. Ne yazık ki kadına bu psikolojik şiddet yapılırken hep suç teşkil etmeyen cümleler ile yapılır ve sen asla ispatlayıp haklı olamazsın.

Çünkü kadınsın, dizini kırıp baba evinde ya da koca evinde sana biçilen görevleri yerine getirmek zorundasın.

Baş kaldırırsan mı?

Ya gerçekten KADIN olursun ya da KADIN adı altında hiçbir şey.