İYİ, KÖTÜ, “BİZ, PARDON İYİ MİSİNİZ?

Neye göre ya da kime göre iyisiniz? Buna siz mi karar verdiniz, sizin adınıza bir başkaları mı? Kimin inanışına göre yaşıyorsunuz? İyilik ya da kötülük içinizden mi geliyor? Bir yerlere kabul edilmek adına rol mü yapıyorsunuz? O zaman da şu soru ortaya çıkıyor, iyilik ya da kötülük bir ticaret aracı mı, karşılığında bir şey görmek ya da görmemek için mi hareket ediyoruz?

 Kimse kendini kötü görmez, herkes kendisini iyilikle sunar. Sözde kimse kötülüğü kendinde dillendirmez ama neye göre kime göre iyiyiz, iyi olunca cennete mi gideceğiz ya da insanlardan takdir gördüğümüz kadarıyla mı iyiyiz? Herkes bize iyi dediği sürece iyi miyiz, belki yaptıklarımız bize göre iyi ama bir başkası için dünyanın en kötü şeyi, gerçekten iyi miyiz? Kimin dünyasında kimin inanışında, kime göre? Biz bu dünyada neyiz, ne yapıyoruz, niye varız, kendi istediklerimizi yapmak istemek bizi kötü mü kılar ya da aslında kötü olan ne, neye kötü diyoruz biz? Biz diyoruz, iyiliği ve kötülüğü biz insanlar mı belirliyoruz? Ne haddimize! Aslında iyi olan ne, kötü olan ne, neye göre şekillendiriyoruz bunları? Dini değerlerimize göre mi, toplumun bakış açısına göre mi, insanlar tarafından kabul görmeye göre mi? bir şeyi kendi içimizden geldiği gibi, kendi vicdanımız rahat ettirebileceğimiz kadar yapmak... Bu bizi iyi kılar mı? Peki, karşılaştığımız herhangi bir durumda vicdanımızı örtbas edip huzurumuz baki kalsın diye susmak, peki bu bizi kötü yapar mı? Biz niye iyiyiz, niye kötüyüz, ikisinden biri olmak zorunda mıyız? İyiliği ya da kötülüğü neye göre, niye tercih ediyoruz, doğuştan böyle ayrımlarla mı doğduk yoksa bunu hayatımıza devam edebilmenin bir pazarlığı olarak mı yapıyoruz? İyi olmak için ne yapmamız lazım? Kedileri sevmek beni iyi yapar mı? Ya da karşımda ki insan kırılmasın diye susmak? Haksızlığı göre göre susmak! Tam tersi kötü olmak! Bir insanın hatasından dolayı hayatından çıkarmak! Ya da trafikte yolunda giderken ansızın bir çocuğa çarpmak, bütün kurallara uyduğum halde. Şimdi bir çocuğa çarptım diye kötü mü oldum ben? Neye göre kötüyüm ben başkalarının yargısına göre mi? Yoksa algılarımızda olan değerlere göre mi? Sahi bu değerleri kim belirliyor biz insanlar mı? Yoksa doğuştan mı bu değerlere doğuyoruz.?

Sahi insan olmak ne demek?

İnsan ne ile yaşar?

 İnsan demek ne demek?

İnsanız diye bize yüklenen algıların altında eziliyoruz çoğu zaman. Hâlbuki kendi içimize dönüp sorduk mu, biz neyi niçin yapıyoruz? Birilerine değil, değerlere göre değil, topluma göre hiç değil. Ne yapıyorsak kendi içimizde geldiği gibi ve kendi istediğimiz gibi yaptığımızı kabul etmeliyiz. İyi olan benim içimden geliyorsa iyiyim, kötü olan benim içimden geliyorsa kötüyüm. Aslında özümüzde neysek oyuz. Birilerine ve değerlere göre değil. Çok basit neysek o! Konu iyilik ya da kötülükse kalbimi dinlemeliyim. Çünkü kalbimin içinde olan hayat kadar hayattayım.

Peki burada sizce iyi ne?

İyi olmak nasıl bir his, yoksa alışkanlık mı bunları hiç düşündük mü?

Sevgili okur peki senin için iyi ne demek?

İyi bir duruş nasıl olur?

İyi ya da kötü olduğuna sen nasıl karar veriyorsun?

İyi bir birey olunca nasıl oluyor?

Bu konuda olan düşüncelerini en az sen ve senin gibi insanlar kadar merak ediyoruz. Bize cevap verebilir misin?

SERHAT EFTAL İSMAİLOĞLU / RABİA GAZALCİ