İlhan Berk Şiirlerinden Aşkı Anlatan  Alıntılar

1. Aşıkane

Aşkın ki hiç durup dinlenmek nedir bilmiyor
Aşkın ki anlatılamaz ihtiyar ve yıkık
Nice nice yaşamalara açılmışsındır
Nice yaşamalar ki kalmıştır yarım buruk

2. Yüz

Biliyor musun sen bir şiirde ilk satırsın ilk sözcük
Beyaz bir gül
Beyaz bir gül ne kadar beyaz olursa o kadar
Ne kadar suysa bir su
O kadar

3. Yoldan Geçen Biri

Bir kırlangıç bir su birikintisi bir parça gök.
Bir şiirden düşmüş olmalı bunlar.
Böyle diyordu yoldan geçen biri.

4. Ne Böyle Sevdalar Gördüm Ne Böyle Ayrılıklar

Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm.
Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni.
Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları.

Türk şiirinin en üretken şairlerinden İlhan Berk’in anlayışı sürekli bir değişim üzerine kuruludur. Birçok nesneyi şiirine sokan Berk, şiirin tanımı konusunda kesin duruş edinme kaygısı taşımadığından, kapalı bir şair olarak nitelendirilmiştir. Berk’in şiirlerindeki değişmeyen konuların başında aşk ve erotizm gelir. Berk’in şiirlerinde bu konuların çok yer kaplamasının sebebi onun lirik bir şair olmasına bağlanabilir. Kendisi de konuyla ilgili sorulara aynı cevabı verir. Berk’e göre aşk ve erotizmin şiirine sıkça girmesi onun şiir karşısındaki duruşunun bir sonucudur. “Şiiri her şeyden önce lirik olarak düşünmemden ileri geliyor bu. Böyle bir çizgide ilerliyor benim şiirim: lirik ve görsel.” Tarih, mitoloji ve ölüm, İlhan Berk’in şiirindeki konular arasında yer alır. Berk’in şiir kitaplarında tarihe gönderme yapan dizelere sık rastlanır.

5. Aşk

Sen varken kötü diye bir şey bilmiyorduk
Mutsuzluklar, bu karalar yaşamada yoktu
Sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu
Sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler
Nicedir bir pencereden deniz güzel değil
Nicedir ışımayan insanlığımız sensizliğimizden.
Sen gel bizi yeni vakitlere çıkar

6. Otağ

Sevgilim, işte Eylül
Ve işte senin usul usul seğiren yüzün.
Zaman ki sonsuzdur
Bitmemiş şiirler gibidir.
Bazı hüzünleri
Bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir.
Biz ki zamanı tırnak içine alıp yaşadık
(İsteğin bulanık kıyısında).
Bundan değil midir bizim aşkımızda
Sürekli bir akşam hüznü vardır.

7. Ben Uyandım Bir Aşk Demekti Bu Dünya

Ben uyandım bir aşk demekti bu dünyada
Sesin, bir gülü bırakmak gibi birşeydi.
Karaydım, kağıt gibiydim yaşamalarda
Adım görseniz her gün o denizlerdeydi
Bin yıl bir M sesiydim aşağı Mısır’da.

Ben vurdum sevilere belli değil miydi
Bin yıl seni açtım işte yalnızlığımda.
Ne zaman aydınlığında adım geçti miydi
Bir aşk demekti bu dünyada.

8. Pera’nın Eski Bir Sokağında

Kuşlar kalkıyor Aya İrini üstünden
Bir sap ot kulaklarının arkasında.
Ben sonunda burdasın işte diyorum kendi kendime
Burda eski bir atlasın kesiştiği yerde.
Bir kedi gözlerini dikmiş sana bakıyor
Ve aşağılarda gök ne kadar aşağılarda olursa.
Ve karşıdan karşıya geçmeye çalışıyor bir kadın.
Ben seni düşünüp korkunç ince diyorum görmediğim boynu.
Önümden çerçiler askerler bıçak bileyiciler geçiyor
Ve asık suratlı kazmacıları dünyamızın.
Bir ses seninle aynı yarımadadayız diyor
Ve yitiyor sonra Pera’nın eski bir sokağında.
Pera’nın eski bir sokağını tepiyorum ben böyle her akşam
Her akşam tabanımda senin çamurun

Aynı zamanda ressam olan İlhan Berk İkinci Yeni şairleri arasında resimle şiir arasında en çok ilişki kuran şairdi. “Bir şiir yazacağım zaman, şiirin konusuyla ilgili resimlere bakmaya bayılırım.” der.

9. Güzel Irmak

Küçüğüm, bu senin sesin, güzel ırmak
Önce rüzgarın öptüğü, sonra benim öptüğüm
Bu bitmemiş şiirler senin ayak bileklerin
Soluğun, kokun, karnın, gölgeli gözlerin
Bu böyle çözülü göğsün, enine boyuna dudakların
Sabahlara kadar ki büyük gözlerin böyle

10. Çok Uzun Bir Gündü Aşka Dönüyorum

Çok uzun bir gündü aşka dönüyordum
Çok uzun, yavrum, çok uzun seni sevmekten

11. Üç Kez Seni Seviyorum Diye Uyandım

Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum.
Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün.
Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
-Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum.
Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün.
Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum.
Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun.

Abidin Dino, İlhan Berk hakkında şöyle der: “1939 senesi idi İlhan Berk İstanbul’a geldiğinde, güleç bir dikey olarak Komando Han’daki atölyemin demirbaşları arasında karıştı. Galata Kulesi çizgisinde, en üst katta bulunan iş yerim, eşgüdümlü bir resim ve şiir üretme fabrikası olmuştu çabucak. Korkarım ki İlhan Berk’in kaderi, hele ressam olarak her duvarı ayrı bir renge boyanmış Komando Han’da bağlandı. Orada tutuldu resim denen ince hastalığa.”

“Şiirin kırk türlü yazılacağını göstermiştir.” (Memet Fuat)

“Değişmeyi şiirin anayasası yapmıştır.” (Mehmet H. Doğan)

“Sanki bilinmeyen şiiri arıyor.” (Mahir Ünlü – Ömer Özcan)

“Şiir olmasaydı İlhan Berk onu icat ederdi.” (Turgut Uyar)

12. Teşekkür

Evet hep açık gidip gelen ağzın içindi;
Gökyüzünün o huysuz maviliği içindi;
Elma kokan bir Türkçeyle konuştuğun içindi;
Ölümün sefil, kötü belleği içindi;
Her gün Pazar kurulan o sokaklar içindi;
Saçında uykusu kaçmış çiçekler ıslattığın içindi;
Çocuklar okuldan dönüyormuş gibi sesin içindi;
İşte bütün ama bütün bunlar için sana teşekkür derim.

13. Ben Senin Krallığın Ülkene Yetiştim

Ben senin krallığın ülkene yetiştim
Kaldım gölge tanımayan güzelliğinle.
Her sabah büyüten denizimizi böyle
Gülüşlerindi o ülkede bilmez miyim.
Sen o çıktığım sularsın,zencim benim.
Denize bakan evler gibiydim seninle.
Dur, geliyorum ellerin ne güzel öyle.
Beni şey et gülüşlerini bekleyeyim.

Sen gittiğim o ülkesin varılmıyorsun
Vurmuş sonrasız nasıl en güzel sulara
Güzelliğin balıkları gibi İstanbulun.

Şimdi her yerde ne güzeldiniz o kalmış
Yankımış denizlere öbür kadınlara
Dünyada sizinle İstanbul olmak varmış..

14. Haziran

Kırmızı kırmızı bir güldür aşkım
İnce yüzünüzde. Kırmızı. Korkunç.

Kor sevişmemizden deli bir yalım
Koyuna sevdanın. Kırmızı. Korkunç.

Karanlık, büyür büyür benim aşkım
Gecenizde sizin. Kırmızı. Korkunç.

15. Yavaş Yavaş Geçtim Kalabalıkların Arasından

Yavaş yavaş geçtim kalabalıkların arasından
Bir deniz çarpması gibi çoğalta çoğalta geçen
Geçtiği yeri yavaş yavaş çıktım içimden.
Dokundum yavaş yavaş acıya, kuvarsa, şiire
Yavaş yavaş tarttım suyu, anladım nedir ağırlık
Kokular
Coğrafya.

Eğildim sonra gövdeyi tanıdım ve düzenini
Gördüm sessizliğin dümdüzlüğünü
Gördüm yinelemedi gördüğüm hiçbir şey
Böyle yavaş yavaş geçtim insandan insana
İnsanlaştırdım yavaş yavaş dışımı
Böyle karıştım kalabalıklara
Kalabalıklaştım böylece.

Kaynak
İlhan Berk Şiirinde Nesne Sorunu