Hissi Geçmiş Zaman-Tolga Alver

Sen eski topraksın dayanırsın diyenlerin arkasından dedikodusunu yaptığı sıradan bir gündü. Şu dünyada her şey biter de insanların birbirlerini küçümsemesi bitmez diye geçirdi içinden. Herkes başına bir iş gelene kadar hayatın şeytanıydı. Ne zaman köşeye sıkışsa insan, melek oluverirdi aniden.

Üzerinde eski bol bir pantolon, sincan eskort kırışık bir gömlek, elinde babasından kalma kehribar bir tesbih ile şehrin keşmekeşinden geçti. İnsanların telâşına baktıkça geçmişini hatırladı. Artık bir şeylere telâşlanamayacak kadar yaşlanmıştı. Ne kadar da tuhaf bir manzara diye içinden geçirdi. şereflikoçhisar eskort Sanki tüm insanlık ruhunu kaybetmiş de onun ardından koşuyordu.

yenimahalle eskort

Birden saate bakma ihtiyacı hissetti. Sonra tebessüm etti. On yıldır saat kullanmıyordu. Cep telefonu da kullanmıyordu. Evindeki saatleri de atmıştı. Televizyon seyretmiyordu. Hayattan daha gerçek televizyon mu vardı? Birkaç zaman bir bankta oturduğunda birkaç dizinin bölümünü seyretmiş kadar oluyordu. Ekonomi hep bozuktu. İnsanlar hep mutsuzdu. Maaşlara yeterince zam yapılmamıştı. Ülkede adaletsizlikler devam ediyordu. Bir kesim fakir, bir kesim zengindi. Bunun için saatlerce haber programı izlemeye gerek yoktu. Bir caddeden geçerken insanların suratları, fısıltıları, kokuları bu durumu zaten ele veriyordu. Sevenler kavuşamıyor, kavuşanlar mutlu olamıyor, ayrılanlar barışamıyordu. Çocuklar büyümek istiyor, büyükler “keşke hep çocuk kalsaydık” diyordu.

Bir şeyler kaybolmuştu. Kendi zamanından bu tarafa bir şeyler eksilmişti hayatta. Bir şeylerin hissi geçmiş, zamanın çivisi çıkmıştı. Sonra birden çocukluğunu hatırladı. O zamanlarda da bundan şikâyetçiydi büyükler. O zaman her yaşanan dönem bir öncekinin hissiz olanıydı. Hissi geçmiş zamanlar bitmiyordu, bitmeyecekti…

Adımlarını biraz hızlandırıp bir berberden içeri girdi. Daha önce duymadığı bir müzik eşliğinde sakal tıraşını oldu. İçeri tenhalaşınca eskiden beri tanıdığı berberle bir çay içti. Biraz sonra içeri saçı başı dağınık bir adam girdi. Berberin kapısını kapattı, kapının arkasındaki anahtarla da kapıyı kilitledi. Elinden bir bıçak çıkardı. Ağzından çıkan küfürleri yaşlı adam anlamıyordu. Berber ise donmuş kalmıştı. Eli bıçaklı adam, çekmeceden bütün paraları alıp hızla uzaklaştı. Boş çekmece dükkânın orta yerine düşmüştü. Berber hâlâ tepkisizdi. Yaşlı adam, berberi sakinleştimek istedi fakat başaramadı. Neden sonra aklına berberdeki telefondan polisi aramak aklına geldi. Tam kalkacakken berber ihtiyarın elinden tuttu.

“Dur ihtiyar, sakın kimseyi arama! O gelen kişi benim oğlumdur. Evet benim oğlum…”