HERKESİN İÇİNDE VARDIR BİRAZ KALAN
Damla damla bir iştiyak büyüyor içimde. Zamanın gri gölgesi düşüyor üzerime. Takılıp kalıyoruz bazı zamanlara, anlara. Kalmak istiyoruz. Öyle veda edememişiz ki yüreğimizde kalanlara. Izdırap içinde mütemadiyen düşünüp hissediyoruz. Kor gibi yakıyor içimizi veda edemediklerimiz. Sevmesen acır mıydı hiç? Kalır mıydın hiç o zamanda?
Maziye yolculuk yapmak istiyor gönlüm. Zira yollar söylüyordu gitmeyi. Ve ben bu gidişi durduramıyordum. Keşke dediğim ne çok an var. Keşke o ana ışınlansam, bir kez dokunsam. Hiçbir şeyi değiştirmek için değil yalnızca birkaç şeyi iki kez hissetmek için. Peki geçecek mi o zaman, duracak mı yangınımız? 2’den sonra 3’ün hatırı kalmaz mı sanıyorsun? Kalbin hüzün içinde hazin hazin ağlarken ruhun büzüşür, gözlerin kapanır. Kararır dünyan kim bilir ne zaman tekrar maviye boyanır gökyüzün? İçin için yanarken ancak bir şule kaldı ömrümden.
Ah kalbim kavrula kavrula mı ziyan olacağız? Ne muammadır ki insanoğlu hem çare oluyordu hem de biçare bırakıyordu. Acıyı acıya katlayarak olgunlaşıyordu insan. Zira böyle böyle biraz daha birer mana ile hüviyet kazanıyorduk. Bugün ayaklarıma kadar gelen hırçın dalgaların kalbimde oluşturduğu zuhuratı düşleyip bir yandan da her sayfasını hüzün içinde okuduğum her gününü beynime nakşederek yaşadığım ömrüme kulak veriyorum.
Yine uzun yola çıkmıştım, hep uzun yola çıkardım zira hiçbir uzvumu hissetmeyene kadar yürürdüm. Bir gün yine gittim, ama ne ben biliyordum yolun tükendiğini ve dönmeyeceğimi ne de onlar biliyordu. Lakin yolumu kaybetmedim de kayboldum şeyhim. Nasıl telaffuz edilebilir incinmişliğim? Kelimeleri incitmemek için susmaya karar verdim vesselam. Sükût etmek konuşmaktan daha evla değil miydi zaten? Şeyhim kâinata alışamadım, ruhum ancak mazide huzur buluyor. Vuslat yakındır belki, yeter ki özle…
Ayşe Seçkin