GECENİN DİĞER YARISI – Fadime Kiremit

Neden hep böyle oluyor peki? Böyle olmamasının önüne nasıl geçebiliriz? Suçun tamamı bize mi ait? Ortada bir suçluyu mu arıyoruz? Ya da ortada yok mu suç? Her şeyden biz mi mükellefiz o zaman? Ne bu hız ne bu endişe o halde? Bu gidiş neyi gösterir? Bu yorgunluğun altında kalarak dinlenmeyi mi bekliyoruz insanlardan? Bu soruların sonu gelmiyor ve belki de sonu gelmemesi gerekiyor ki bir şeyler değişsin. Değişikliğin durumlarını yaşarken bir şeyleri fark ediyor oluşumuz gibi sorulardan da yola çıkarak cevabı bulabilmeyi ve cevaplardan da hareketle soruları sorabilmeyi, sanırım asıl mesele burada, bu gizemde.

GECENİN DİĞER YARISI

Gecenin bir yarısında gelen sarsıntıların ne olduğunu anlamlandıramadık

tıpkı o anda içimizde biriken korkularla beraber bilinmezliğin getirilerini taşırken

bir şeyleri unuttuğumuz gibi.

Herkes etrafına bakıp olanları izlerken ve sevdiklerini

yakınlarını daha nicelerini ararken kendinin ise gökyüzüne bakıp bir şeyleri

istemesi gibi de bir durumun oluştuğu o zaman dilimi.

Bu durumların üzerinden yılların geçeceğini bildiğin gibi

unutulacağından ve hatırlanamayacağından da eminsin.

Sahi, yaşanılan şeyler ne zaman unutulmaz?

Unutulmamak da mı bir koşula bağlı yoksa?

Ama gerçeğin bu şekilde olduğu değiştirilemiyor.

Bu sarsıntılardan kalan izlerin ise sadece yaşayanların ve

bu an’a tanıklık edenlerin bilebileceği gerçeği gibi.

Duyanların ve bu yaşantıyı izleyenlerin ise aynı düşüncelerde ve korkularda

ortak bir paylaşımda bulunduğumuz bir durumun oluşması gibi.

Arkada kalmış kocaman bir yaşantı var görebildiğimiz sadece ve

içerisinde ise isteklerimiz, isteyemediklerimiz, biriktirdiklerimiz,

duygularımız ve kendisine anlam verdiğimiz her şey bu yaşantının bir parçası.

Neden hep böyle oluyor peki? Böyle olmamasının önüne nasıl geçebiliriz?

Suçun tamamı bize mi ait? Ortada bir suçluyu mu arıyoruz?

Ya da ortada yok mu suç? Her şeyden biz mi mükellefiz o zaman?

Ne bu hız ne bu endişe o halde? Bu gidiş neyi gösterir?

Bu yorgunluğun altında kalarak dinlenmeyi mi bekliyoruz insanlardan?

Bu soruların sonu gelmiyor ve belki de sonu gelmemesi gerekiyor ki bir şeyler değişsin.

Değişikliğin durumlarını yaşarken bir şeyleri fark ediyor oluşumuz gibi

sorulardan da yola çıkarak cevabı bulabilmeyi ve cevaplardan da hareketle

soruları sorabilmeyi,

sanırım asıl mesele burada, bu gizemde.