Cinnet Hattı

Bir anı, bir günlük veya hatıra defteri değildir. Hiç günlüğüm olmadı. Günlük tutacak kadar yalnız veya tek yaşama durumunda olmadı. Belki bundandır günlüksüz oluşum. Bilemiyorum.  Anneme anlatırdım. Ablama anlatırdım. Hatta ben anlatmadan annem sorardı. Yüzümün asık oluşundan bitmiş tükenmiş oluşundan… Başlardım anlatmaya dakikalarca her gün ama her defasında yine rahatlamazdım. Kendince  sosyal olan birinin başka birilerinin egemenliğini kabul etmesi, her türlü psikolojik şiddete maruz kalması…  Ben…  Ben…  Ben gibiler… 1960’ların sonlarına doğru müşterilerin istek ve şikayetlerini iletmesi amacıyla ilk kez Çağrı Merkezi kavramı ABD’de ortaya çıkmıştır. İlk gelişmiş çağrı merkezi sistemini ise 1970’lerde Continental havayolları kurarak sektörün gelişmesinde rol oynamıştır. Bu temas noktaları zamanla önce Amerika’da daha sonra 1980’lerde Avrupa’da ve paralelinde Türkiye’de yaygınlaşmaya başlamıştır.                                                                                                                                                             Evet Türkiye’de… Bende şu an Türkiye’de ömrü törpülenenlerden sadece biriyim iyi ki diyemiyorum.    Maalesef güya  4857. Sayılı kanun  kapsamında çalışıyorum. Güya  4857 Sayılı kanuna  tabiyim. Güya  4857 Sayılı Kanun haklarına sahibim. Dediğim gibi sadece güya . Kağıt üzerinde imzalamış olduğumuz hak ve alacağa bile tabi değiliz.  O  imzaladığımız  kağıt parçaları kadar bile değerimiz yok. İşimizden olmamak için yapılan yanlışlara bile ses çıkarmıyoruz. Çıkaramıyoruz.  Diğer 4857 Sayılı Kanun’a tabi çalışanlar gibi… Kanunun geçerliliği işçi için çok fazla iken nasıl oluyor da panik içinde kaybetme korkusu yaşıyoruz. Gün boyu tüm hücrelerimizle çalışırken durdurak bilmeden mesainin bitmesini bekleriz. Ne kadar iyi yapsakta  hayatında hiç çağrı almamış çağrı psikolojisinin ne demek olduğunu anlamayan birinin saçma sapan eleştirilerine maruz kalmakta insanı ayrıca ayar ediyor.  Çağrı Merkezi  adını dahi bilmediğimiz yeni bir dünya… Devlet teşvikli yeni düzen , yeni iş istihdam  kapısı olarak kulağa hoş gelsede, gerçekte işin içine girince bu nasıl bir iş. İş mi? Tükenmişlik mi?    Belli değil düşüncesinden kendimi alamıyorum .