ÇEŞME BAŞINDA BEKLEMEK
Çeşme Başında Beklemek
Hayat, bireysel bir savaşla
toplumsal bir çığlık arasında
çırpınıp duran ince bir ip…
Herkes koşuyor,
kimse kimseye dokunmuyor.
Ve delirdik sonunda.
Bir mahallede çeşme başı…
Çeşme başında su kuyrukları;
elden ele dolaşan bidonlar,
çocuk kahkahalarının suya düşüşü,
kâğıttan gemilerin çırpınışı…
O gemiler, zamanın sonsuzluğunda
kaybolup gidiyor.
Tam o sırada,
bir kadının yemeni gözüme ilişiyor.
“Bu oyayı nasıl ördün?” diyorum.
Beş cin düğümü, beş düz düğüm,
üç Zeki Müren kirpiği…
Bir tarife dönüşüyor hayat;
sabırla atılan her düğüm,
sanki kaderin ilmekleri gibi.
Keşke bir evim olsa şu aşağıda.
O suları götürsem oraya;
öğle sıcağında serinletse gül ağaçlarımı,
nergizlerimi, kadife güllerimi…
Komşudan aldığım fideler
her sene yeniden açsa,
tıpkı yirmi yıldır
hiç şaşmadan açan susamgülleri gibi.
Sonra otursam balkona,
tığ elimde, kapıda dantel örsem.
Çocuklar öğle uykusuna yatsa,
dünya biraz yavaşlasa…
Rosalinda’yı, Marimar’ı izlesem;
oturmaktan içine çökmüş çekyata uzansam.
Ve güneşin damdan sarkan gölgesiyle
uyusam ben de…
Su sesinin zikriyle,
iğne oyasının sabrıyla,
bir annenin uykulu duasının içinde.
Meltem Yalçın
#şiir
#edebiyat
#kitap
#hayat
#ömür
#zaman
#huzur
#yaz