Çağa ve Dare 2 – Dicle Arslan
Adımları geriledi, işini bölmek istemiyordu ama durulması gereken bir yer varsa o da orasıydı biliyordu.
Sakinliğini koruyup içeri Dare'nin yanına girdi
Dare yine önünde bir işle meşguldü
"Bir daha gelmeyeceğimi düşünmüştüm oysa buranın gerçekliği dışarının korkunçluğundan daha iyi geliyor, sanki temiz bir sayfaya içimi döküyorum ve her şey bir anlığına olması gerektiği gibi ilerlemeye başlıyor"
Dare sakin bir şekilde cevap verdi;
"Olması gereken ne peki?"
"Bilmem belki biraz daha renk ve mutluluk"
"Bir çocuğa göre büyük isteklerin var Çağa"
Dare bunu söylerken tebessüm etmişti
Çağa bundan ötürü ufak bir öfke duysa da devam etmişti
"Herkesin beklentisi vardır ama hep kendileri için"
"Senin de öyle değil mi?"
Çağa kafasını olumsuz anlamda salladı, istediği herkes içindi hatta başta kendi için değil onlar için biraz renk istiyordu belki içlerinde ki bu korkunç şeyi atabilecek kadar biraz renk.
"Olması gerekenin ne olduğunu bilmiyorum tek bildiğim...
Kötülük bir yere sinmiş, olan bu korkunçluğu izliyor kendisinin bile bu kadar ileri gidemeyeceğini biliyor, hatta bu olanların onun bir adımıyla olduğunu bilse yok olurdu yok olmak isterdi biliyorum, peki bu nedir?"
Dare acı hissetti bir şeyler söylemek isterdi bunları düzeltebilecek bir şeyler ama biliyordu Çağa'nın bahsettiği kitle
Anlamlı olan şeyleri anlamsız kılacaktı
Hiçbir zaman bahsettiği renklere kavuşamayacaktı insanoğlu, çünkü büyüyen kötülük değildi ta kendisiydi.
Çağa Dare'nin gözlerinin içine baktı konuşmasına gerek yoktu biliyordu, anlamıştı bu kadar hassas ve ince düşünmesini istemiyordu bir daha hangi sorunu için buraya gelecekti bilmiyordu bildiği tek şey sorunlarının bitmeyeceği daha da büyüyeceğiydi.
Süngüsü kolaylıkla önüne düştü kapıyı araladı tam çıkacakken bir ses duydu.
"Kafan da kurduğun kalbinden verdiğin o güzel renkli ütopya da ben de yaşamak isterdim."
Dicle Arslan